Anasayfa Köşe Yazıları Dijitalleşen Dünyamızda İktisat ve YÖK’ün Hassasiyeti

Dijitalleşen Dünyamızda İktisat ve YÖK’ün Hassasiyeti

by

İnsanı çepeçevre saran bir dijitalleşme çağındayız. Her şey dijitalleşiyor. Yaşam biçimimiz, standartlarımız, dünyaya bakışımız, iktisadi hayatımız, hatta korkarım gıdalarımız bile dijitalleşecek. Artık neyi yememiz gerektiğinden ziyade, yememiz için neyin önümüze servis edileceği bir sürece doğru kayıyoruz.

Karşı koyulmaz bir değişimin içindeyiz. İnsan için önemli bir yer tutan iktisadi hayat bu değişimden muaf tutulamaz. Bir değişim, değer ölçüm ve saklama aracı olması gereken paranın geçirdiği evrim, kimi zaman insan menfaatine iken, kimi zaman da insanın aleyhine olmuş; bir taraftan yüceltirken insanı, diğer taraftan onu köleleştirip yaratılış amacına ve insan onuruna yakışmayan konuma çekip götürmüş ve götürmeye de devam etmektedir.

Teknolojinin baş döndüren hızlı gelişimiyle birlikte, her alanda olduğu gibi, iktisadi alanda da çok boyutlu bir dijitalleşme safhasına doğru geçiliyor. Bir bakıma yaşam farklı bir boyuta evriliyor.

Dijitalleşmeden bahsederken Yapay Zekâ ve Siber Güvenlik sahalarının göz ardı edilmesi mümkün değildir. Dijitalleşmeyi gerçekleştiren Yapay zekâ ne kadar önemli ise bu gelişmeyi koruyacak güvenlik sistemi de o derece önemlidir.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanımız Sayın Erol Özvar, cumartesi günü Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Refik Polat’ın davetlisi olarak Karabük Üniversitemizin Senato toplantısına misafir oldular.

Kendisiyle ilk defa bu derece yakın bir ortamda birlikte oldum. İtiraf etmeliyim hem beyefendiliği hem YÖK’ün işleyişine hakimiyeti hem de bir bilim insanı olarak akademik dünyayı yakından tanıyor olması şahsımı olduğu gibi bütün Senato üyelerini etkiledi.

Akademik üretkenlik, performansın artırılmasında YÖK’ün önemli görevlerinden biri, hatta var oluş amacı, bu üretkenliği daha yukarıya taşımak olmalıdır.

İktisadi kalkınmada üniversitelerimiz doğrudan katkı sağlayacak yolları keşfetmeli, projelerini ona göre planlamalıdır. Elbette üniversitelerin eğitim ve öğretim rolü göz ardı edilemez. Ancak eğitim konseptini kişiye sadece bir hakikati ya da bilgiyi öğretmekten ziyade, kişinin düşünme yetisini geliştirecek aklın eğitilmesi ameliyesi olarak görmek gerekir. Akıl eğitilmeden sağlıklı düşünme gerçekleştirilemeyeceği için sağlıklı bir gelişme de beklenemez.

İktisadi kalkınmanın temelinde akademik üretkenlik vardır. Bu üretkenliğin harekete geçirilerek teşvik edilmesi çok önemlidir.

Üretkenlik için öncelikle uygun bir çevrenin, ortamın, diğer bir ifade ile muhitin inşa edilmesi gerektiğine vurgu yapan YÖK Başkanımız çalışkan akademisyenlere destek verilmesi gerektiğini, pozitif ayrımcılık yapabilecek yönetimin iş başına getirilerek onlar için teşvik mekanizmasının işletilmesi gerektiğini belirterek, sağlıklı bir şekilde işletilen böylesi kurumların katma değer olarak ülkenin iktisadi kalkınmasına yol açabileceğini belirtti.

Bu yüzden öncelikle bir iklim yani eko-sistem inşa edilmelidir.

Her ne kadar dünya sıralamasında akademik çalışma ve doküman üretme açısından Türkiye olarak ilk 20’de olsak bile, daha yükseğe çıkabilmek için daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var.

Üniversite Sanayi iş birliğinin yanında İş Dünyası iş birliğine doğru kapsamlı bir çalışma sahası geliştirilmelidir.

YÖK Başkanımız Erol Özvar’ın göreve gelmesiyle birlikte birçok yenilikler yapılmış, kanun ve yönetmelik değişimine gidilmiş. Bu gerçekleri YÖK başkanımızın ziyaretiyle öğrenmiş olduk. İlgili bilim insanlarını YÖK’ü ve çalışmalarını takip etmeye davet ediyorum.

Özellikle sanayi iş birliği açısından sadece danışmanlık hizmeti ile yetinilmeyip, aynı zamanda uzman ve donanımlı bilim-sanayi insanlarının üniversiteye geçmelerini teşvik edici kanun değişikliğinin yapılmış olması oldukça önemli. Üniversitelerin en önemli eksikliği olan sanayi tecrübesinin bu yolla doğrudan akademik ortama aktarılarak iktisadi kalkınmanın hızlandırılması amaçlanmaktadır. Sanayi tecrübesi olanlara hem akademide hem de sanayide çalışma imkanının verilmesi hakikaten iktisadi kalkınmaya yönelik YÖK’ün sunduğu önemli bir fırsat… Teori ile pratik böylece bir araya gelmiş olacak.

Kaliteli ve donanımlı Yabancı Öğretim Elemanlarının ülkemize getirilmesi ve mevcut olanların durumlarının da iyileştirilmesine yönelik çalışmalar dikkate değer.

Üniversitelerin Araştırma Üniversiteleri, Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversiteler ve bir üçüncü model, Karabük Üniversitesi örneğinde olduğu gibi, uzmanlık alanlarına göre rekabetçi tarafın desteklenerek ticari bir teşebbüs haline getirilmesi önemli bir katkı olacaktır.

Her bir üniversitenin rekabetçi tarafının ortaya çıkarılarak o yöne yoğunlaşılmasına yönelik projeler geliştirilmesi çok önemli. Temayüz ettikleri sahaya göre farklı kategorilerde değerlendirilerek dünya sıralamalarındaki yerlerini almalarına yönelik çalışmaların olması hem rekabet ortamını artıracak hem de “temayüz” edilen sahada daha da iyileşmelerini teşvik edecektir.

Hakikaten Karabük Üniversitesi’nin uluslararasılaşma yarışında katettiği yol ülkemiz için hem iktisadi hem eğitim hem de sosyal açıdan ciddi getirilerinin olduğunu fark etmek gerekir. Bu gerçeği herkesin, özellikle her bilim insanının görmesi gerekir.

ABD örneğinde olduğu gibi dünyada üretken, donanımlı uzmanların üniversitelerimize farklı programlarla kısa süreliğine de olsa afiliye edilerek onların birikimlerinden istifade edilmesi ciddi bir iktisadi kalkınmaya dayanak oluşturacaktır. En azından 2547 sayılı yükseköğretim kanunuyla Doktora Sonrası Araştırma Programı (DSAP, Postdoc) kadrosu bünyesinde muvakkat bir kadro ile araştırma imkânının verilmesi bu hedefe katkı sağlayabilir.

Eğitim sistemimizin de hızla dijitalleştiği günümüzde, özellikle iktisadi, finansal ve bankacılık işlemlerine yönelik yapay zekâ ve siber güvenlik konularına yönelik çalışmalar yapılması önem arz etmektedir. Yükseköğrenimimize bu konular üzerine yeni programların kazandırılması bir ihtiyaç haline gelmiştir…

Önemli bir ziyaret olan Sayın YÖK başkanımızla olan birlikteliğimiz hakikaten bize çok şeyler kattı. Bu önemli birlikteliğe değinilmeden geçilmesi büyük bir kayıp olurdu. İşte bu yüzden Senato toplantısı sonrası “bu hafta https://islamiktisadi.net/ için ne yazabilirim?” sorusunun cevabını da böylece bulmuş oldum… Üstelik Erol Özvar hocamızın uzmanlık sahasının iktisat ve iktisat tarihi olması bu haftaki köşe yazımın konusu olması için biçilmiş bir kaftan olur diye düşündüm.

Sayın YÖK Başkanımızın yeni projelerine yönelik müjdeli haberlerini yakında hep birlikte öğreneceğiz.

Prof. Dr. Saim KAYADİBİ

Karabük Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Finans ve Katılım Bankacılığı

 

 


 * Yazarların görüşleri kendilerini bağlar.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun