Ülkemizin enerji politikalarının temel hedefini, enerji konusunda dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması ve kendi ihtiyacını karşılayacak düzeyde enerji kaynaklarına ulaşması olarak görebiliriz. Bunun yanında enerji ihraç eden bir ülke konumuna gelmesi için günümüz şartlarında önemli çalışmalara destek verebilir ve bu yöndeki çalışmaları önceliğimiz hâline getirebiliriz. Türkiye’nin mevcut enerji potansiyeli değerlendirildiğinde; yenilenebilir kaynakların kullanımının, enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına en önemli katkıyı yapabileceğini görüyoruz. Buradan yola çıkarak enerji alanındaki sürdürülebilirlik çalışmaları tüm iş modellerinde önümüzdeki yıllarda hem devletimizin hem de katılım bankalarımızın hedefleri arasında öncelikli sıralarda yer alacaktır. Enerjide bağımsızlığı güçlendirmek adına yarınlarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için yenilenebilir enerji üretiminin artırılması konusunda özellikle son dönemde önemli adımların atılması ve teşvik mekanizmalarının oluşturulması memnuniyet verici. Bilhassa Türkiye’nin sanayi, turizm, ihracat, tekstil gibi birçok sektörde güçlü altyapısının olması ile sürdürülebilir enerji için doğaya ve çevreye zarar vermeyen, ekonomik bağımsızlık noktasında aşama kaydeden bir yapının temelleri atılmaktadır. Güneş, rüzgâr ve su gibi doğal kaynaklardan elde edilen yeşil enerji ile kaliteli yaşamın kapıları açılırken; ekonomik anlamda ülkemizi güçlendirmekte ve daha ileriye taşımaktadır.
Katılım bankaları da sürdürülebilirlik alanında farkındalık, kapasite ve uygulamalar açısından önemli çalışmalar gerçekleştirmekte olup son dönemde bankaların uluslararası ilişkiler ve borçlanma faaliyetlerinde gözle görülür bir gelişme söz konusu. Özellikle, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, sosyal katkı üreten projeler gibi alanlarda katılım bankaları özelinde sürdürülebilir finans ve bankacılık uygulamaları hayata geçirildi. Elbette yeşil enerji kullanımının artırılması için sektöre ve toplumun pek çok kesimine farklı görevler düşüyor ancak bu yatırımların hayata geçirilebilmesi için bankalarımızın da yadsınamaz düzeyde sorumlulukları olduğu bir gerçek. Katılım Bankacılığı olarak bu sorumluluğun bilinciyle hareket ediyor, yeşil finans kapsamında; dünyada özellikle Yeşil Bankacılık, Yeşil Sigorta ve Yeşil Sukuk alanlarında öne çıkan ürünlerin yer bulmasını sağlıyoruz.
Sürdürülebilirlik ve yeşil temalı projeleri destekleyerek ve gerekli finansman desteğini sağlayarak, iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlarla mücadele etme amacıyla ihraç edilen sukuk çeşidiyle yenilebilir enerji alanında söz sahibi olmak mümkün. Bunun yanında özellikle yeşil sukuk henüz niş bir enstrüman olarak son yıllarda dikkatleri üzerine çekerken; yeşil sukukun avantajlarını fark eden birçok ülke de bu ürüne yönelik yasal ve vergisel düzenlemelere gidiyor. Bilindiği üzere; dünyada yeşil sukuk ihraçları ilk olarak Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde gerçekleştirildi. Bu ihraçları, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelerdeki ihraçlar takip etti.
Katılım bankaları arasında ise sürdürülebilirliğin içselleştirilmesi adına yönetim ve finans anlayışıyla büyük adımlar atıldı. Geçtiğimiz yıl Kuveyt Türk, bir ilke imza atarak katılım finans ilkeleri doğrultusunda Türkiye’de ve dünyada ilk kez “Global Sürdürülebilir Tier 2 Sermaye Benzeri Sukuk İhracı” gerçekleştirerek 350 milyon ABD doları tutarındaki 10 yıl vadeli ve 5. yılın sonunda erken itfa opsiyonu olan sürdürülebilir sukuk ihracı yaptı.
İlk ihraç olarak Kasım 2021’de Emlak Katılım Bankası, Özel Fon Havuzu Katılma Hesabı üzerinden gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk emek‐sermaye ortaklığına dayalı yeşil sukuk ihracı yaparak Islamic Finance News Ödülleri’nde, sektör bazında dünyada “Yılın En İyi Sukuk İhracı Ödülü”nü ülkemize taşıdı. Bu ihraca takiben Türkiye Varlık Fonu (TVF) tarafından Aralık 2021’de ikinci yeşil kira sertifikası ihracı yapıldı.
Sürdürülebilirlik yaklaşımını organizasyon yapısının tüm bileşenlerinde başarıyla hayata geçiren bir diğer bankamız Albaraka Türk, Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi’ne giren ilk katılım bankası oldu ve Karbon Saydamlık Projesi (CDP) kapsamındaki çalışmalarıyla bankacılık sektöründe en yüksek derecelerden birini almayı başardı.
KAMUNUN DESTEĞİ OLMAZSA OLMAZ
Dünyada son beş yılda gelişmeye başlayan ve Türkiye açısından da oldukça yeni bir finansal ürün olan yeşil sukukun sürdürülebilir enerji alanında Türkiye için sunduğu fırsatlardan yeterince istifade etmek adına gerekli kurumsal, idari ve fıkhî düzenlemelerin hızla yapılması gerekiyor. Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yenilenebilir enerji alanında atacağı güçlü adımlar, Türkiye’de yeşil sukukun uygulanabilirliği için çok önemli bir potansiyel sunuyor. Bu doğrultuda; kamu sektörünün desteğinin, yeşil sukuk piyasasının gelişmesi adına hayati öneme sahip olduğu yadsınamaz.
TKBB Genel Sekreter Vekili – İsmail Vural
Kaynak: Katılım Finans