Anasayfa Köşe Yazıları Katılım Finans Strateji Belgesi’nin (KFSB) Mahiyeti

Katılım Finans Strateji Belgesi’nin (KFSB) Mahiyeti

by

Küresel borçluluk oranının 2021 yılında 303 trilyon dolar seviyesine çıktığı, diğer bir ifade ile küresel millî gelirin 3,5 katı borçlanmanın gerçekleştiği küresel çöküş, yeni alternatifleri kaçınılmaz kılmaktadır.

Farklı aralıklarla baş gösteren ekonomik krizlerin temelini borca dayalı bir ekonominin oluşturduğu bilinmektedir. Buna rağmen bankaların para üzerinden para kazanma kolaylığı yüzünden reel işlemlerle faaliyet göstermeye pek yanaşmadıkları gözlemlenmektedir. Borca dayalı ekonomiyi yöneten küresel güçler elde ettikleri imkanları paylaşmaya yanaşmamaları yüzünden krizlerin bitmesi beklenemez. Ortaya çıkan küresel ekonomik krizlerin, çözümden çok çözümsüzlüğün kaynağı hâline geldiği, sürekli yeni sorunlara yol açtığı, insanların emek ve birikimlerini yok ettiği, piyasaları kasıp kavurduğu apaçık ortadadır. Zenginin daha zengin, fakirin daha da fakirleşmesine yol açan bu sistemin daha fazla varlığını sürdürmesi beklenemez.

Alternatif çözüm arayışlarının olduğunu uzun zamandır biliyoruz. Hem sektörel açıdan hem de bilimsel açıdan dünyanın farklı yerlerinde bu konuya yönelik ciddi çalışmalar yapılmakta, çözümler üretilmeye gayret edilmektedir.

Türkiye olarak meselenin hassasiyetine varmış bir ülke olarak 1980’li yıllardan beri çeşitli girişimlerde bulunulmuş, hâlâ da çözüm yolları arayışı devam etmektedir. Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde çözüm önerileri sunularak bir Katılım Finans Strateji Belgesi konulu genelge yayınlandı. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından 2022-2025 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanan Katılım Finans Strateji Belgesi katılım finans alanındaki ilk ulusal strateji belgesi olma özelliğini taşımaktadır. Katılım Finans Strateji Belgesi’nin Tanıtım Toplantısı 4 Ekim 2022 tarihinde şahsımın da davetli olduğu Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen bir törenle dünyaya tanıtıldı.

Bu Katılım Finans Strateji Belgesi’nin hazırlanması aşamasında 80’den fazla kurum ve kuruluş, şahsımın da dâhil olduğu 70’ten fazla uzman görüşüne başvurulmuş, çalışma guruplarında kurum ve kuruluşlardan 45 üye görev alarak bu hâle getirilmiştir. Geniş paydaş kitlesinin katkısı ile hazırlanan belge, katılım finansa yönelik hukuki, idari ve kurumsal altyapının oluşturulması yanında mevcut yapıda önemli bir dönüşümü gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Katılım finansın gelişmesine yönelik bu belgede 5 temel amaç, 18 hedef ve 84 eylem maddesi bulunmaktadır. Bu eylem maddelerinin hayata geçirilmesinde 27 sorumlu kurum ve kuruluşla birlikte diğer tüm paydaşlara önemli görevler düşmektedir.

Öncelikli olarak kurumsal dönüşümü gerçekleştirmek; destekleyici mekanizmaları tesis etmek; bütüncül fıkhî yönetişim yapısını oluşturmak; beşerî sermayenin gelişmesini sağlamak, ve olumlu algı, farkındalık ve katılım finans okuryazarlığını artırmak gibi konuları amaçlamaktadır.

Temelde bu “Katılım Finans Sistemi”, ahlaki değerleri merkezine koyar, sosyal adaleti önceler, değer üretimini destekler ve pozitif sosyal etki oluşturmayı hedefleyen değerleri ifade eder. Katılım finans esaslarına göre faaliyet gösteren, kapsayıcı, sürdürülebilir ve yenilikçi bir katılım finans sistemini hayata geçirmeyi misyon edinir. Dünyada öncü olacak ve Türkiye Ekonomi Modeli’ni etkin biçimde destekleyecek bir finansal model oluşturma vizyonu ile hareket eder.

Katılım bankacılığı, İslam ekonomisi ve finansı gibi kavramların tam olarak ülkemizde toplum gözünde oturmamasından kaynaklanan anlam karmaşasının mevcut olması meselenin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bu yüzden özellikle katılım bankacılığının geleneksel bankacılıktan ayrı bir işleyişe sahip olduğu toplumun her kesimine sağlıklı bir şekilde anlatılması bir zorunluluk olarak görünüyor. Maalesef toplumun büyük bir kesiminin bu iki ayrı bankacılık ve finans sistemini, arasındaki bazı benzerliklerden dolayı, aynı şeymiş gibi değerlendirmeleri katılım ekonomisi ve finansına ön yargıyla yaklaşılmasına sebep olmaktadır. Oysa bu iki sistemin işleyişi tamamen farklıdır. Geleneksel bankacılık ve finansı tamamen “faiz” merkezli, paradan para kazanma ve borç ekonomisine dayanırken, katılım bankacılığı ve finansı, tam tersine, faizin olmadığı, İslam sözleşmeler hukuku temelli reel işlemlere dayanır.

Bu konuya vurgu yapan Sayın Cumhurbaşkanımız insanlar arasındaki yanlış algıyı düzeltmek için “Katılım Bankası” isminin yerine “Katılım Finans Kurumu” şeklinde değiştirilmesini önermesi kavram kargaşasının ortadan kaldırılmasına yönelik iyi bir başlangıç olur diye düşünüyorum. Öncelikle zihinlerin bu katılım ekonomisini ve finansını sağlıklı bir şekilde kavraması öncelikli hedef olabilir. Sonrasında toplum bilinçlendikçe kavramlar da yerli yerine oturur.

Cumhurbaşkanlığı tarafından 5 Ekim 2022 Çarşamba günü 31974 sayılı Genelge ile Resmî Gazete’de yayınlanan Katılım Finans Strateji Belgesi (2022-2025)’nin ülkemiz ve insanlık için hayırlara vesile kılmasını diler, insanlığın borca dayalı krizler ekonomisi ve faiz sisteminden kurtuluşunun bir başlangıcı olmasını temenni ederim.

Prof. Dr. Saim KAYADİBİ

Karabük Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Finans ve Katılım Bankacılığı

 

 


*  Yazarların görüşleri kendilerini bağlar.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun