Kapitalizmin en çok bilinen ve tutulan dört tanımından bahsetmek mümkündür. Bu tanımlardan ilki onu tek kelimeyle “Sermayecilik” olarak vasıflandırır.
İkinci tanım kapitalizmi iktisadi üretimdeki tekelleşme eğilimiyle ilişkilendirir. Buna göre kapitalizm, piyasaya tümüyle hâkim olmak ve onu kontrolü altında tutmak isteyen iktisadi üretim tarzıdır (Özel, 1995).
Diğer tanım Marx’a ait olandır ve kapitalizmi temelde üretim ile emek arasındaki yabancılaştırıcı ilişkiye dayandırmaktadır. Buna göre, eğer bir yerde üretim araçlarını kontrolü altına almış, onu tekelleştirmiş bulunan sermaye sahipleri (burjuvazi) ve bu üretimde istihdam edilmek üzere beden gücünü belli bir ücretle işverene arz eden işçiler (proleterya) var ise, orada kapitalizmin özü oluşmuş demektir (Marx, 2015). Dördüncü tanım Weber’e ait olandır ve temelde onu rasyonalite ile ilişkilendirir. Weber’e göre kapitalizm kesinlikle sınırsız kar etme güdüsü değildir, aksine olsa olsa bu güdünün akıl tarafından dizginlenmesidir. Kısaca Weber için kapitalizm, akılcı iktisadi üretim sistemidir. Nitekim ona göre kapitalizmin var olabilmesi için Rasyonel Sermaye Muhasebesinin, Para Serbestisinin, Rasyonel Teknolojinin, Rasyonel Hukukun, Özgür Emeğin var olması, altıncı ve son olarak İktisadi Hayatın Ticarileşmesinin gerçekleşmiş bulunması gerekir. Bu unsurlardan hareketle Weber kapitalzimi, özgür işgücünün rasyonel örgütlenmesi olarak tanımlar. (Weber, 1999). Rasyonel unsurların yanı sıra Weber kapitalizmin var olabilmesi için, üretimin devlet tarafından değil, özel sektör tarafından yapılmasını da şart koşar. Hatta ona göre, ihtiyaçların özel işletmelerce karşılandığı her iktisadi sistem, asgari düzeyde de olsa kapitalizmle iç içedir.
Benzer şekilde kapitalizmin ortaya çıkışını açıklamaya çalışan yaklaşımlar temelde iki kategoriye ayrılabilir. Bunlardan ilki pozitivist bir yaklaşımla onu açıklamaya çalışırken; ikincisi kültürcü bir yol takip eder. Çelişkili görünebilmekle birlikte, A. Smith ve K. Marx’ın şahsında Liberalizmi ve Tarihsel Maddeciliği takip eden iktisatçıların açıklama tarzı birinci kategoriye; M. Weber ve W. Sombart’ın şahsında Kapitalizmin Ruhunun ve Yahudiliğin izini süren iktisatçı ve sosyal bilimciler de ikinci kategoriye koyulabilirler.
Son olarak Kapitalizm, Merkantilizm, Fizyokrasi, Ekonomik Liberalizm, Ekonomik Komünizm ya da Sosyalizm gibi birer ekonomik sistem midir, yoksa daha kapsayıcı tarzda bir ideoloji ve/veya dünya görüşü müdür? Konuyla ilgili yazında bu anlamda bir fikir birliğinden bahsetmek mümkün değildir. Kapitalizmi sadece bir anlamıyla kavrayıp, daha çok bir zihniyet ve dünya görüşü olarak kavrayanlar bulunmakla birlikte (Ülgener, 2006); her iki anlamıyla birden düşünenlerin çoğunlukta olduğu söylenebilir.
M. Yavuz Alptekin
Kaynak: Dergi Park