Anasayfa Analiz Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından İslam İşbirliği Teşkilatı Ülkeleri

Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından İslam İşbirliği Teşkilatı Ülkeleri

by

İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT), 2012 yılında üyeliği askıya alınan Suriye hariç, 56 üye ve 5 gözlemci üye ülkeden oluşmaktadır (T.C Dışişleri Bakanlığı, t.y.). Farklı coğrafyalara yayılmış üye ülkeler, farklı ekonomik gelişmişlik ve çevresel kirlilik düzeylerine sahiptirler. Enerji kaynaklarının mevcudiyeti açısından da söz konusu ülkelerin durumu birbirinden farklıdır. Bu çalışmada İİT ülkeleri, çevresel sürdürülebilirlik ve insani gelişme açısından incelenmektedir.

İnsani Gelişme Endeksi ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları

Ülkeleri insani gelişmişlik ve çevresel sürdürülebilirlik açısından karşılaştırmada çeşitli endeksler kullanılmaktadır. Bunlardan İnsani Gelişme Endeksi (İGE), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında yıllık olarak hesaplanıp yayımlanmaktadır. İGE hesaplamasında parametre olarak; doğumda beklenen yaşam süresi, beklenen eğitim süresi, ortalama eğitim süresi ve satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen millî gelir düzeyi esas alınmaktadır. Bu çerçevede 2022 yılında yayımlanan son İGE raporunda 191 ülke yer almaktadır. Ülkeler endeks puanına göre sıralanmaktadır. 2022 yılı rapor sonuçlarına göre İsviçre 0,962 puanla ilk sırada, Güney Sudan ise 0,385 puanla son sırada yer almaktadır. Veri yetersizliği nedeniyle puanı hesaplanamayan Somali dışında İİT ülkelerinin tamamı endeks kapsamındadır (United Nations, 2022).

Ekonomik gelişim sürecinin çevresel sorunlara yol açtığına ilişkin yazın 1970’lere kadar uzanmaktadır. Bu sorunlara yönelik eylem planı niteliğindeki ilk uygulama Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2000-2015 yılları arasında gerçekleştirilmek üzere kabul edilen Binyıl Kalkınma Amaçları’dır (United Nations, 2000). Binyıl Kalkınma Amaçları programının eksikleriyle birlikte tamamlanmasıyla “sürdürülebilir kalkınma” gündemi ön plana çıkmaya başlamıştır. Sürdürülebilir kalkınma en basit tanımıyla; mevcut neslin bugünkü ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini olumsuz etkilememe sürecidir.

Bu çerçevede “Kimseyi Geride Bırakmamak (Leaving No One Behind)” sloganıyla oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) Endeksi, yine İGE gibi Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilmiş olup 2015-2030 yılları arasında gerçekleştirilmek üzere 193 ülke tarafından kabul edilmiş 17 temel amaca ve 120 alt göstergeye dayanmaktadır (United Nations, 2017; United Nations, 2023). İlgili göstergeler esas alınarak hesaplanan endeks puanı, ülkelerin SKA’lara ulaşma yolundaki durumunu göstermektedir. 2023 yılında yayımlanan son SKA raporunda endeks puanı hesaplanan 166 ülke yer almaktadır. Diğer ülkelere ilişkin endeks puanı, veri yetersizlikleri nedeniyle hesaplanamamıştır. Bu kapsamda 2022 yılı sonuçlarına göre Finlandiya 86,8 puanla endekste ilk sırada yer alırken Güney Sudan 38,7 puanla son sırada yer almaktadır. Gine Bissau ve Libya dışında İİT ülkelerinin tamamı endeks dahilindedir (United Nations, 2023).

İGE ve SKA Endekslerinde İİT Ülkelerinin Durumu

SKA endeksinde 17 temel amaç bulunmaktadır. Bunlardan; “SKA 6 Temiz Su ve Sanitasyon”, “SKA 7 Erişilebilir ve Temiz Enerji”, “SKA 12 Sorumlu Üretim ve Tüketim”, “SKA 13 İklim Eylemi”, “SKA 14 Sudaki Yaşam” ve “SKA 15 Karasal Yaşam” olmak üzere 6 tanesi doğrudan çevre ve enerji ile ilişkilidir (United Nations, 2023). Aşağıda yer alan tabloda hem genel SKA endeks puanları açısından hem SKA endeksi kullanılarak tarafımızca oluşturulan Çevre ve Enerji endeksi puanları açısından hem İGE puanları açısından hem de karbon gazı salınımları açısından İİT ülkeleri ele alınmıştır. Tablolarda ilgili alandaki en yüksek ve en düşük puana sahip 5 İİT ülkesi ile Türkiye’nin durumuna yer verilmiştir.

Tablo 1’de SKA endeksinde en yüksek ve en düşük puana sahip ülkelere yer verilmiştir. Endekste en yüksek puana sahip ülke olan Kırgızistan, dünya sıralamasında 45. sırada yer almaktadır. En düşük puana sahip ülkeler aynı zamanda en yoksul ülkelerdendir. Türkiye orta sıralarda yer almaktadır. Tablo 2’de ise yine SKA puanlarına dayanılarak oluşturulan Çevre Endeksi’nde İİT ülkelerinin sıralamaları görülmektedir. Endeks, SKA’ların içerisinde çevre ve enerji ile ilgili olan ve yukarıda bahsi geçen 6 göstergenin puanları esas alınarak oluşturulmuştur. Tablo 2’de dikkat çekici olan Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt gibi ekonomik açıdan zengin ülkelerin çevre göstergeleri açısından düşük puanlara sahip olmalarıdır. Bu ülkelerin ortak özelliği önemli ölçüde petrol rezervlerine sahip olmalarıdır. Temelde ekonomik zenginliklerinin kaynağını da petrol gelirleri oluşturmaktadır.

Tablo 3’te İGE açısından en yüksek ve en düşük puana sahip İİT ülkeleri yer almaktadır. İİT ülkeleri arasında İGE açısından en yüksek puana sahip ülke Birleşik Arap Emirlikleri, en düşük puana sahip ülke ise Çad’dır. İGE’de yüksek puana sahip ülkelerin tamamı geniş petrol rezervlerine sahip körfez ülkeleridir. Düşük puana sahip ülkelerin tamamı ise düşük gelirli Afrika ülkeleridir. Çevresel kirliliğin en önemli kaynaklarından biri olan karbon salınımına ilişkin veriler Tablo 4’te yer almaktadır. Tablo 4 incelendiğinde İGE’nin tersi bir durum göze çarpmaktadır. Buna göre İGE endeksinde üst sıralarda yer alan İİT ülkelerinin, en yüksek karbon salınımı gerçekleştiren ülkeler oldukları görülmektedir. Türkiye İGE puanına göre İİT ülkeleri arasında ilk 5’tedir. Karbon salınımında ise orta sıralarda yer almaktadır.

Şekil 2’de SKA endeks göstergeleri arasından iklim, çevre ve enerji ile ilgili olanlara yer verilmiştir. Buna göre İİT ülkeleri SKA 14 dışında tüm göstergelerde OECD ülkelerinde geride yer almaktadır. Dünya ortalaması esas alındığında ise İİT ülkeleri yalnızca SKA 12 ve SKA 14 bazında dünyadan iyi durumdadır. Ancak genel olarak İİT ülkeleri sürdürülebilir kalkınma noktasında dünya ve OECD ülkeleri ortalamasının gerisinde yer almaktadır. Buradaki temel sorun düşük gelirli Afrika ülkelerinin kalkınma konusunda geride kalmaları, yüksek gelirli Körfez ülkelerinin ise fosil kaynaklara bağlı çevresel kirliliklerinin fazla olmasıdır.

Sonuç ve Değerlendirme

İslam ülkeleri veya İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından geliştirilmiş ve İslami değerleri esas alan ölçüm yöntemleri bulunmadığı için sürdürülebilirlik, çevresel kirlilik veya insanî gelişme gibi göstergeler küresel kuruluşların yayımladığı veriler esas alınarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede özellikle Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının bütünüyle İslami değerlere uygun olduğunu söylemek mümkün değildir. Buna karşılık söz konusu amaçlardan çevre ve enerjiyle ilgili olanlar büyük ölçüde İslami değerlere uygun, evrensel nitelikler taşımaktadır. SKA’ların “kimseyi geride bırakmama”ya dayalı prensibi de İslam’ın dayanışmaya verdiği öneme uygun bir prensiptir.

Sürdürülebilir kalkınmanın yanı sıra karbon salınımının ve fosil yakıt kullanımının çevresel kirliliğe yol açması da evrensel bir gerçekliktir.

İİT ülkeleri hem SKA endeksi hem de İGE çerçevesinde incelendiğinde belirli bulgular ön plana çıkmaktadır. Buna göre geniş petrol kaynaklarına sahip yüksek gelirli ülkeler insani gelişme açısından üst sıralarda bulunurken sürdürülebilir kalkınma ya da çevresel kirlilik açısından alt sıralarda yer almaktadırlar. Dolayısıyla ilgili ülkelerde ekonomik refah artışının çevre kirliliğini de beraberinde getirdiği görülmektedir. Bunun tersine İİT üyesi çoğu Afrika ülkesi, insani gelişme açısından alt sıralarda bulunurken bu ülkelerin karbon salınımlarının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Söz konusu durumun ortaya çıkmasında ilgili ülkelerde sanayi gibi çevresel kirliliğe yol açan sektörlerin gelişmemiş olmasının payı büyüktür. Aslında insani gelişmenin ve ekonomik refah artışının sürdürülebilir kalkınmayı da beraberinde getirmesi beklenir. Ancak İİT üyesi yüksek gelirli ülkeler ekonomik iyileşmelerini büyük ölçüde fosil yakıt ticaretine borçlu oldukları için bu ülkeler sürdürülebilir kalkınma yolunda beklenen ilerlemeyi sağlayamamışlardır.

Mevcut verilerin işaret ettiği bir diğer bulgu, İslam ülkelerinin ekonomik gelişmişlik düzeyleri arasındaki uçurumdur. İİT içerisinde dünyanın hem en yoksul hem de en zengin ülkeleri bulunmaktadır. Bu durum İslam ülkelerinin, İslam dininin “birlik ve dayanışma” şiarına ne ölçüde hizmet ettiğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. İslam ülkelerinin özellikle ekonomik gelişme ve kalkınma konusundaki işbirliği eksikliği, birlik ve beraberlikten doğacak rahmetin de ıskalanmasına neden olmaktadır. Diğer yandan yoksul ülkelerin savaş, kuraklık, açlık, beslenme yetersizliği gibi öncelikli sorunları, çevresel kirlilik gibi problemlerin geri planda kalmasına yol açmaktadır. Yapılması gereken İslam ülkeleri arasındaki işbirliğini arttırarak yeni ortaklıklar geliştirmek ve öncelikle yoksul ülkelere kalkınma konusunda katkıda bulunmaktır.

 

 


Kaynak: PLATFORM

Editör Notu: “Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından İslam İşbirliği Teşkilatı Ülkeleri” başlıklı çalışma, PLATFORM Dergisi için İstanbul Arel Üniversitesi Muhasebe ve Finans Yönetimi Bölümü Araştırma Görevlisi Emrullah Aydın tarafından yapılmıştır.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun