Anasayfa Analiz Toplumun Dengesi: Sosyal Adalet

Toplumun Dengesi: Sosyal Adalet

by

Adalet kelime anlamıyla denge demektir. İnsanla ilgili olan itidal kavramı da aynı kökten gelir. Adalet herkese insanca yaşamasını sağlayan hakkının tanınmasıdır. Bunun ötesi emeğiyle orantılıdır. Yani kişinin emeği oranında istediklerini elde edebilmesi de adaletin gereğidir. İslâm iktisadının topluma ilişkin hükümleri sosyal adalet olarak ifade edilebilir. Bu ilkeler ‘kul hakkı’nı temel alır. Yine İslâm’da zarar vermek ve zarara uğramak yoktur. Sosyal adaletin sağlanmasının temel şartı zenginin daha zengin fakirin daha fakir olmamasıdır. Sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin esasları şunlardır: İsraftan uzaklaşma, adil gelir bölüşümü ile servet ve mülkiyetin yaygınlaştırılması, iktisadî istikrar. Bu esaslar aynı zamanda ahlâkî ilkelerdir. Çünkü israf, üretimin en önemli faktörü olan emeğe ve insana saygısızlık anlamına gelir. Aynı zamanda tabiata ve çevreye de saygısızlık demektir. Sosyal adaletin iki yönü vardır: Birincisi kazanç hırsıyla ruhları çürüyen insanları kurtarmak. İkincisi yoksul halka haklarını vermek. Zenginlik sosyal bir olay olduğu için gerçekte zengin fakire yardımda bulunmamakta, onun hakkını vermektedir. Fakir halkın zenginlere kin duymalarının önlenmesi, yeni bir haksızlık için fırsat aramalarının ve intikam peşinde koşmalarının engellenmesi ancak onlara haklarının verilmesiyle mümkün olabilir. Çağdaş insanın ‘insan hakkı’ diye algıladığı ‘kul hakkı’ davası aslında bir zihniyet farklılığını aksettirmektir. İnsan hakları düşüncesi Batı’nın XVII. yüzyıldan yani Aydınlanma Çağından itibaren öne çıkardığı hümanizmin bir sonucudur. Hümanizm ise insanseverlik değil, adından da anlaşıldığı gibi, insan merkezli bir zihniyettir. Bir başka deyişle dinin yani hıristiyanlığın hakimiyeti yerini hümanizmin ve laisizmin hakimiyetine bırakmaktadır. Oysa İslâm kul hakkını bir esas kabul ederek ve insanın Allah’ın kulu olduğu inancının bir uzantısı olarak ayrı bir tavır sergilemektedir. Kul hakkı öncelikle emeği ön planda tutan bir zihniyeti de beraberinde getirmektedir. Çağdaş Batı kapitalizmi oluşurken bunun tam zıddı bir yol izlemiştir. Kapitalizm insanları köleleştirerek, haklarını yiyerek ve gereğinde onları yokederek oluşmuştur.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun