Anasayfa Temel Kavramlar Mevkuf Akit Nedir?

Mevkuf Akit Nedir?

by

“Mevkuf akit” kavramı yapıldığı andan itibaren akdî hükümleri derhal ortaya çıkmayan, yani derhal yürürlük kazanmayan bütün akitleri kapsamaktadır. İlke olarak eda ehliyeti bulunan iki tarafın hukuka uygun olarak yaptığı hukukî bir işlemin yapıldığı andan itibaren yürürlüğe girmesi; yürürlüğü için ayrıca akdin sınırları dışında kalan bir unsura ihtiyaç duymaması gerekir. Fakat bazı durumlarda akdin teşekkülü için gereken bütün kurucu unsurlar (rükün) bir arada bulunmasına rağmen, akit derhal sonuç doğurmayabilir. İslâm hukukunda yapısı itibariyle hukuken var olmasına rağmen, sonuçları askıda olan, diğer bir ifadeyle sonuçlarının ortaya çıkması harici şeylere bağlı olan akitler, mevkuf akit kavramıyla ifade edilmektedir.

Akdin mevkuf olmasının çeşitli nedenleri vardır. Akdin nâfiz olmaması anlamında mevkuf olmasının sebepleri, genel olarak “ehliyet eksikliğinden dolayı mevkuf”, mevzu üzerinde üçüncü kişilerin hakkı bulunması sebebiyle mevkuf” ve “başka sebeplerden dolayı mevkuf” şeklinde üç ana başlık altında ele alınmaktadır.

Ehliyet eksikliğinden dolayı mevkuf akit, mümeyyiz küçüğün hukukî tasarruflarıyla ilgilidir. Mümeyyiz küçüğü hukukî tasarruflarında velisi ya da vasisi temsil ettiği için kendi başına yaptığı tasarrufların geçerliliği, velisinin ya da vasisinin icâzetine bağlıdır. Bundan dolayı küçüğün hukukî tasarrufları mevkuftur. Mümeyyiz küçüğün hukukî tasarrufu, veli icazet verirse geçerli, icazet vermezse batıl olur.

Kendisine vasi tayin edilen, akıl hastalığı, bunama, akıl za’fı, sefâhet gibi nedenlerle kısıtlı (mahcur) olanların hukukî tasarrufları da tıpkı mümeyyiz küçükte olduğu gibi icazete bağlı olup mevkûftur. Vasi icazet vermedikçe kısıtlının tasarrufları yürürlük kazanmaz. Aynı şekilde kölenin tasarrufları da efendisinin icazetine bağlı olarak mevkuftur.

Mevzu üzerinde başkasının hakkının bulunması nedeniyle akdin mevkuf olması, kendisine ait olmayan bir konu üzerinde işlem yapan fuzulînin tasarrufuyla ilgilidir. Fakat şunu belirtmemiz gerekir ki fuzulinin tasarruflarının mevkuf olması Hanefî ve Mâlikîlere göredir. Zira Şâfiîlere göre fuzulînin tasarrufları batıldır. Çünkü Şâfiîlere göre tasarruflarda hukukî selâhiyyet şarttır. Bu anlamda başkasına ait bir mal üzerinde izinsiz tasarrufta bulunan fuzulinin ne mülkiyet hakkı ne de temsil yetkisi vardır.

Fuzulî İslâm hukukunda veli ve vekil olmadığı halde başkası adına hukukî işlem yapan kimsedir. Söz gelimi, başkasına ait bir malı satan, başkasının adına mal satın alan, başkasına ait bir evi kiraya veren ya da başkasına ait bir malı ariyet veren kimse fuzulîdir. İşte fuzulînin bu tür tasarrufları malın mâlikinin icâzetine bağlı olduğu için mevkuftur. Bu tasarruflar icâzet olmadan herhangi hukukî bir sonuç meydana getirmezler.

Hukukî tasarrufta bulunan bir tarafın ehliyetsizlik ve selâhiyetsizliğinden dolayı akdin mevkuf olmasının dışında akdi mevkuf kılan başka sebeplerde vardır. Bu sebeplerin başında, muhayyerlikler gelmektedir. İslâm hukukunda hata, vasıf, ayıp, görme, kabul, rücu, meclisi şart, tayin muhayyerliği gibi akdi mevkuf kılan birçok muhayyerlik çeşidi vardır.

Bütün muhayyerlikler aslında akdin geçerli ve tarafları bağlayıcı hale gelip gelmemesi vasfını ilgilendirdiğinden, şart muhayyerliği de dâhil bütün muhayyerliklerin akde olan etkisi akdin geçerlilik vasfını taşıyıp taşımaması bakımındadır. Muhayyerlik şartı olmayan akit nefaz (geçerlilik) vasfını taşırken, muhayyerlik şartı bulunan akit ise mevkuf olma vasfını taşımaktadır. Akde etkisi ancak tarafların iradesine bağlı olan; fakat hukukî varlığı nassa dayanan, varlığı zorunlu olarak haricî bir sebebin varlığını gerektirmemesi bakımından diğer muhayyerliklerden ayrılan şart muhayyerliği, muhayyerlikler arasında önemli bir yere sahiptir.

***

Kaynak: DergiPark

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun