Ekonomik düşüncenin evrimi hiçbir zaman basit ya da doğrusal olmamıştır. Ekonomik düşüncedeki bu karmaşık yörünge, Niall Kishtainy’nin yeni çalışması Ekonomi’nin Kısa Tarihi’nin konusudur.
Kishtainy, Riccardo ya da daha ünlü çağdaşı Adam Smith’ile başlamıyor. Bunun yerine, çok daha erken yıllardan başlıyor. Okuyucuları antik Yunanistan’ın kalbine götüren Kishtainy, ekonomik düşüncenin kökenlerini Dünya’nın ‘ilk ekonomik düşünürleri’ olarak adlandırdığı antik Yunan filozoflarından başlar. Platon, kimsenin mülk sahibi olmadığı ya da zenginlik peşinde koşmadığı bir dünya hayal etti. Yine Aristoteles, malların eşit ve dürüst dağıtımı savundu. Her ikisi de para sevgisine karşı uyardı. İdeal bir toplum hayal etme arayışlarında, Yunan filozofları aslında ekonominin en temel sorularından bazılarını ele almışlardı. Özellikle Kishtainy’nin bahsettiği ekonomi, “insanların dolu dolu, mutlu bir hayat yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyi nasıl elde ettikleri ve bazı insanların neden yapmadığı” üzerine bir çalışmadır. Kishtainy, sosyal bilimi bu şekilde tanımlayarak sadece kapsamını değil, önemini de genişletmeyi amaçlamaktadır. Ekonominin her bireyin hayatına dokunduğunu savunuyor.
İngiltere ve Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomi Komisyonu’nun eski ekonomi politikası Danışmanı Kishtainy, kitabın karmaşık fikirlerini ilgi çekici ve ilişkilendirilebilir hale getirmek için geniş tarihsel ve kültürel bir altyapıda sunuyor. Hemen hemen her bölüm, St. Augustine, Abraham Lincoln ve Charlie Chaplin’i içeren çeşitli karakterlerin yer aldığı ilginç ve aydınlatıcı bir anekdotla başlar. Bir örnekte Kishtainy, oyun teorisinin nüanslarını açıklamak için Stanley Kubrick’in filmi Dr. Strangelove’a bir referans vermiştir. Ayrıca ekonominin çeşitli yorumlarını açıklamak için bir dizi yararlı benzetme ve metafor kullanır. Bununla birlikte, kitapta dikkat çeken nokta: Kishtainy neredeyse sadece beyaz, Batılı erkeklerin katkılarına odaklanıyor. Bir ekonomi tarihi ne kadar ‘kısa’ olsa da eski Çin ve Hindistan’da gelişen ekonomik fikirlere referans içermemeli midir ? Örneğin Arthashastra, yüzyıllar boyunca Güney Asya imparatorluklarında ekonomi politikasını bilgilendiren eski bir Hint metnidir. Ya da sekizinci yüzyılın başlarında gelişen ve bugün bankacılık dünyasının çoğunu etkileyen İslam ekonomisi ne olacak? Ama eğer kitabı sadece Batı ekonomik düşüncesini kapsama girişimi üzerine ele alırsak, o zaman daha farklı bir soru ortaya çıkar: kadın ekonomist düşünürler nerede? Örneğin, Kishtainy çalışmalarının bir kısmını ekonomist Milton Friedman’a adarken, Friedman’ın en etkili eserlerinden biri olan A Monetary History of the United States, ortak yazarı olan büyük para bilgini olarak bilinen Anna Schwartz’dan bahsetmiyor. Krishtainy sadece bir kadın ekonomistten bahseder. O kişiyi ise, Joan Robinson “bir Cambridge profesörünün karısı” olarak tanıtır. Kishtainy kitabında kadınları sınırlandırmıştır: kadın düşünürlerin çoğunu sonuna doğru tek bir bölüme koyuyor. Okuyucuların bu bölümün daha sonra düşünülmüş veya okuyuculardan gelecek tepkiyi yatıştırmaya yönelik bir girişim olduğuna dair düşünceye kapılmamak zordur. Dahası, bu “kadın” bölümü tamamen feminist ekonomi ile ilgilidir. Bu ilginç ve önemli bir çalışma alanı olsa da, tüm kadın ekonomistlerin feminist ekonomiyi takip ettiklerini öne sürüyor gibi görünüyor, ki bu doğru bir yaklaşım değil.