Havâic-i Asliyye, Zekât matrahı dışında tutulan temel ihtiyaç malları anlamında fıkıh terimi.
Havâic sözlükte “bir şeye ihtiyaç duyma ve kendisine ihtiyaç duyulan şey” anlamlarına gelen hâcet kelimesinin çoğuludur. Hâcet zorluk ve sıkıntının giderilmesi, huzur ve refahın temini için insanın ihtiyaç duyduğu şeyleri ifade eder. Sözlükte “temel ihtiyaçlar” anlamına gelen havâic-i asliyye, İslâm hukuku terimi olarak zekâta tâbi olmayan temel ihtiyaç mallarını ifade eder.
Zekât yükümlülüğünün, havâic-i asliyye dışında nisab miktarı mala sahip olunmaya bağlanmasının hikmeti şöyle açıklanmıştır: Zekâtın farz kılınmasının sebebi zenginlik nimetine şükürdür. Mal aslî ihtiyaçtan fazla olursa zenginlik ve nimet içinde olma hususu gerçekleşir ve o zaman kişi gönül hoşluğu ile zekâtını verir. Aslî ihtiyaç seviyesindeki mal ve zenginlik ise hayatı sürdürmek ve bedeni kıvamında tutmak için zaruri olan ihtiyaçlardandır. Bunun şükrü beden nimetinin şükrüyle aynıdır ve bu kadar maldan zekât verme gönül hoşluğu ile olmaz. Halbuki Taberânî’nin Ebü’d-Derdâ’dan rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber, “Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz” demiştir (Kâsânî, II, 4, 11).
Aslî ihtiyaçlar zekât fonundan yararlanma konusunda da belirleyici bir unsurdur. Çünkü zekâtın meşrû kılınmasının sebebi ihtiyaç sahiplerinin temel ihtiyacını gidermek ve ileri derecedeki yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Bu sebeple bir kimsenin elinde bulunan aslî ihtiyaç maddeleri zekât vermeyi gerektirmediği gibi zekât almaya da engel olmaz. Dolayısıyla aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan veya nisab miktarından az mala sahip olup ihtiyaçlarını güçlükle karşılayabilen, geliri giderine denk kimse şer‘an fakir sayılır ve zekât alma hakkına sahiptir. Yine aslî ihtiyaçlarını karşılayamayan kimseye devlet zekât dışında da yardım etmek durumundadır. Fıkıh literatüründe fakirlerin ve hastaların tedavi ve ilâç masrafları ile, çalışıp kazanmaktan âciz olup nafakasını karşılamakla yükümlü kimsesi bulunmayanların nafakalarının hazine gelirlerinden karşılanacağı ifade edilirken (Kâsânî, II, 68-69) âdeta günümüzdeki sağlık ve işsizlik sigortası, mâlulen emeklilik gibi kurumların gerçekleştirmeye çalıştığı sosyal adalet ve dayanışma amaçlanmış olmaktadır. Ayrıca zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka bir imkânı da bulunmayan bir kimsenin dilenmesi de câiz görülmüştür.
Havâic-i asliyye kavramı İslâm toplumunda asgari hayat ve geçim standardını belirlemede kullanılan bir ölçüt konumundadır. Müslümanlar, gerek fert gerekse devlet olarak bu standardın altında yer alanlara yardım etmekle yükümlü oldukları gibi bu standardın üstünde olanlar da bu yükümlülüğe katılmak durumundadır. Ayrıca aslî ihtiyaçların zekât dışı bırakılması anlayışı -her ne kadar pek çok ülkede henüz uygulanmıyorsa da- modern vergi sisteminde asgari ücretin vergi dışı tutulması düşüncesinin asırlar öncesinden bir uygulama örneği olması ve vergilendirmede mal sahibinin şahsını, içinde bulunduğu ortamı, ihtiyaçlarını, borçlarını ve ailevî yükümlülüklerini göz önünde bulundurması itibariyle vergi hukuku alanında üzerinde durulmaya değer bir önem arz etmektedir.
Kaynak: İslam Ansiklopedisi