Mehmet Odabaşı
1. İslam’ın İktisadî Hükümleri Dinin Bütününden Ayrı Düşünülemez
İslamiyet, vazettiği hükümlerle insan hayatının tamamını ve ölüm sonrasını kuşatan bir dindir. Bu dinde; inanç, temizlik, ibadet, aile hayatı, ceza hukuku, savaş hukuku, yeme içme, giyim-kuşam, psikolojik problemler ve görünür görünmez âlemler hakkında insanoğluna sunduğu pek çok bilgiler ve kurallar vardır. Allah ve Resûlü’nün hakkında ilkeler vazettiği bir önemli alan da iktisattır. Nitekim hem Kur’ân’da hem de sünnette çok açık bir şekilde ekonomik faaliyetlerle alakalı bildirimler yapılmakta; Müslümanların ekonomik hayatta uymaları gereken kaideler konulmaktadır. Bir Müslüman için dinin iktisadî hükümleri ile iman, ibadet ve diğer hükümleri birbirinden ayrı değerlendirilemez.
2. Faizcilik Yasak, Ticaret Serbesttir
İslamiyet kesin bir dille faizi yasaklarken ticareti serbest bırakmıştır. Faizcilik, Allah ve Resûlüyle savaş sayılmıştır. Kur’ân’da açıkça şöyle buyrulur: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır…” (el-Bakara, 2/275).
3. Aldatmak Yasaktır
İslamiyet Müslümanlara doğru sözlü olmayı, adaleti, zulmetmemeyi, başkasının hakkını almamayı, batıl yollar kullanarak başkasının malını çalmamayı emreder. Kur’ân’da şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka” (en-Nisâ, 4/29).
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar” (en-Nahl, 16/90). “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!” (el-Mutaffifîn, 83/1).
Müslümanların verdikleri sözlerin ve yaptıkları akitlerin gereğini yerine getirmeleri gerekir. Çünkü verilen sözler yerine getirilmezse bütün muâmeleler dayanaksız kalır. Bu itibarla Kur’ân’da şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin!” (el-Mâide, 5/1) Resûlullah (s.a.v) da: “Müslümanlar koştukları şartlara bağlıdırlar” buyurur.
4. Muhtaç Olana Yardım Esastır
İslamiyet, fakiri, muhtacı, mağduru kendi haline bırakmaz. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” der. “Allah mümin kardeşinin ihtiyacını giderenin yardımcısıdır.” hükmünü koyar. Müslümanlar, fakirleri görüp gözetmek zorundadır. Cimrilik Müslümana yakışmaz. Müslüman tüccarın daha fazla kazanç sağlamak için çalıştırdıklarına haksızlık yapması asla kabul edilemez. İşçinin ücreti alın teri kurumadan verilmelidir. Darlık içine düşmüş borçluya mühlet verilmesi gerekir. Bununla birlikte İslamiyet, borcunu ödeme imkânı olduğu halde borcunu ödemeyeni zâlim sayar ve cezalandırılmasını meşrû görür.
5. İsraf Yasaktır
Müslüman, kazandıklarını dilediği gibi harcayamaz. İslamiyet, her şeyin mâlikinin Allah olduğunu bildirir. Müslümanlar Allah’ın kulu; malları, Allah’ın mülküdür. Bunlar Müslümanlara emanet olarak verilmiştir. Dolayısıyla bir Müslüman, mallarını israf edemez.
6. Fiyatlara Müdahale Etmemek Esastır / Fiyatları Belirleyen Allah’tır
İslamiyet’te üretilen malların mümkün olan en ucuz şekilde tüketiciye ulaşması amaçlanmakta ve bunun için tedbirler alınmakla birlikte piyasaya saygı duyulmakta ve fiyatlandırma yapılmamaktadır. Aldatma ve karaborsacılık olmadıkça fiyatlara müdâhale edilmemektedir. Rivayete göre fiyat artışından muzdarip olan bazı sahabiler, Resûlullah (s.a.v)’ın piyasaya müdahele etmesini isteyince Hz. Peygamber: “Fiyatları indirip yükselten Allah Teâlâ’dır.” buyurmuştur.
7. Aşırı Bilinmezlik Yasaktır
Ticarî sözleşmelerde aşırı bilinmezlik (garar), taraflar arasında anlaşmazlıklara yol açacağı, başkasının malını haksızca almaya sebep olacağı ve alıcıya istediği şeyi teslim edememe riski taşıdığı için İslamiyet, mümkün olan en üst seviyede ticaretin muayyen esaslara bağlanmasını emreder. Bu bakımdan bir satış sözleşmesinde satılan mal, malın bedeli, ödeme zamanı vs. gibi unsurlar açıkça belirlenmelidir. Özellikle tarafların daha sonra anlaşmazlığa düşmelerine sebep olacak belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.
8. Zorunluluk Halinde Meşrû Çıkış Yolu Aranabilir
İslamiyette genel hükümler vazedilmekle ve konulan bu hükümlere sadakat emredilmekle birlikte insanların yaşayacakları sıkıntılar sebebiyle pek çok hükümde istisna, yumuşatma ve kayıt koyma gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. Çünkü din, insanların mutluluğu içindir ve aşırı kısıtlayıcı hükümler insanların zarar görmesine sebep olabilir.
9. Muâmelâtta Aslolan Mubahlıktır
İbâdetlerde aslolan haramlık, muâmelâtta (aile, eşya ve borçlar hukuku) aslolan mubahlıktır. Yani Allah ve Resûlü tarafından bildirilmemiş ve tarif edilmemiş hiçbir ibadet şekli İslamî sayılamazken; muâmelâta dâir konularda Allah ve Resûlü tarafından yasaklanmamış her şey ilk etapta mubah görülmektedir. Ancak hakkında hüküm bulunmayan şey, zararlı bir madde ise o zaman hüküm değişmektedir.
10. İslam Dininin Mal Kabul Etmediği Haram Ürünlerin Ticareti Yasaktır
Fiilen elde edilmemiş olan veya İslâm’a göre, zaruret hali dışında yararlanılması mübah olmayan mallara gayri mütekavvim mallar denilir. Sudaki balık, havadaki kuş, toprak altındaki madenler ve ormandaki av hayvanları gibi henüz elde edilmemiş şeyler örfen gayri mütekavvim maldır. Ayrıca leş, şarap, uyuşturucu, akan kan ve domuz eti gibi şeyler İslam dinine göre mütekavvim mal değildir. Aslında bunlar İslam hukuku bakımından mal olarak kabul edilmez. Bir şeyin İslam dinine göre mal kabul edilmesi onun ekonomik değeri yanında hukûkî değerinin de olmasına bağlıdır. Yani ekonomik değeri olsa bile bazı şeyler İslam Hukuku’na göre mal değildir. İşte yukarıda örneği verilen gayri mütekavvim mallar hukûkî değerleri olmadığı için mal değildir. Dolayısıyla bunlar üzerine yapılmış olan sözleşmeler İslam’a göre batıldır, geçersizdir.
Kaynak: islamekonomisi.org