Anasayfa Makale Katılım Finansı Çalışanları İçin Etik Kurallar: AAOIFI Kuralları ve Türk Katılım Finansına Uygulanması

Katılım Finansı Çalışanları İçin Etik Kurallar: AAOIFI Kuralları ve Türk Katılım Finansına Uygulanması

by
Etik: Genel Bir Bakış

Etik sadece doğru şeyi yapmak değil, aynı zamanda doğru şeyi, doğru bir niyet, doğru bir zihin yapısı ve doğru bir şekilde, hiçbir gözlem ve denetim söz konusu değilken bile gerçekleştirmek demektir(AAOIFI, 2019b, s. 6). Etik olmak aslında sadece pasif olarak bunları kendi şahsında gerçekleştirmeyi değil aynı zamanda dışa dönük olarak bu değerleri paylaşmayı ve teşvik etmeyi de içermektedir.

Standardın oluşumunda giriş kısımları sonrası kavramsal çerçeve kısmında adalet ve ihsan denklemi, etik değerler ve etik protokoller ele alınmış, izleyen kısımda ihlaller her bir etik değer bağlamında tasnif edilmiş ve örneklendirilmiş, son bölümde ise etik idealler yine ilgili etik değerler bağlamında tasnif edilmiş ve örneklendirilmiştir.

Adalet ve İhsan Çerçevesi

Adalet ve İhsan’ın dört unsuru olarak şunlar sayılmalıdır: i) Doğru niyet ve doğru zihin yapısına sahip olmak ii) Doğru şeyi yapmak, iii) Doğru şekilde yapmak ve iv) Diğer ilgili kişileri de pozitif bir şekilde sürece dahil etmek. 

Bu çerçevenin temelinde tüm bu doğruluğun yapılması ancak Allah’ın rızasını düşünerek ve onun gazabından çekinerek uyulacak bir çerçevedir. Doğru şeyleri yaparken İslami değerler göz önüne alınmakla birlikte bu değerlere zıt olmayan diğer düzenlemelere de uyulmalıdır. Kişinin bildiğini en iyi şekilde uygulaması, kapasitesini kullanması ve bunu da zamanında yapması gerekmektedir. Zamanında yapılmayan işler sebebi ile oluşacak krizler de aslında ahlaki bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu uygulamalar yalnız başına veya diğer uygulayıcılarla, gözetim veya denetim altında değilken de uyulması gereken kurallardır. Katılım bankaları çalışanlarının çalışma arkadaşlarını örnek model olacak şekilde ahlaki duruşu ile pozitif olarak etki etmesi de son madde kapsamında düşünülmelidir. 

Adalet ve İhsana ulaşmak için çerçeveye uygun hareket edildiğinde her bir çerçevenin detaylı şekilde bir ya da birden çok etik değere bağlı olduğunu söyleyebiliriz. 

Etik Değerler

Şekil 2’de belirtilen Adalet ve İhsan’a ulaşılması için her katılım finansı uzmanının i) Takva, ii) Tevekkül, iii) Sıdk, iv) Emanet, v) Kuvvet ve vi) Hakkı Tavsiye değerlerine sahip olması gerekmektedir. Aslında bu değerlerin büyük bir kısmı kelime olarak bilinse de günlük hayatta, özellikle finans sektörünün hızlı temposu içinde çok kolay bir şekilde unutulması ve ihmal edilmesi söz konusu olmaktadır. Takva, Allah’ı devamlı hatırlamak ve ona itaat etmek, tevekkül O’na güvenmek, tüm gayreti ile gerekenleri yaptıktan sonra sonucu ona bırakmak, Sıdk; inancı, niyetleri, sözleri arasında tutarlılık ve sebat sahibi olmak. Emanet; bulunduğu pozisyonun, statünün vermiş olduğu güç ve sorumluluk ile kendisine verilen kaynakları muhafaza etmek ve görevini yerine getirmek. Yeterlilik (capacity); görevin gerektirdiği düzeyde güç, fiziki ve zihni kuvvet sahibi olmak , Hakkı tavsiye; başkalarını iyi şeylere teşvik etmek ve gayri ahlaki inançlardan ve eylemlerden uzaklaşmalarını tavsiye etmekle birlikte otoritenin, gücün ve başkaları üzerindeki etkisinin adil ve sağduyulu bir şekilde kullanılması olarak ifade edebiliriz (AAOIFI, 2019a).

Etik Protokol

Etik kuralların kurumsal çerçevede varlığı veya denetimi yanında bu kuralların anlaşılması ve uygulanmasına yönelik de ayrıca bir düzenleme gerekmektedir. Bu ise etik protokoller üzerinden gerçekleştirilecektir. Ahlaki karar alma protokollerinin uygulanması ile ancak ahlaki olarak savunulabilir kararlar alınacaktır. Yine aynı protokolün bir parçası olarak bir etik ihlali söz konusu olduğunda buna nasıl yanıt verileceği de (ihlalin bir rapor ile durum tespitinin yapılması ve ihlalin resmi olarak bildirilmesinde uygulanacak adımlar) yine bu protokolün bir parçası olmaktadır.

Temsili İhlaller ve İdealler

Bir katılım finans çalışanı her zaman için etik değerleri en üstte tutmalıdır. Bu değerler Şekil 3’ün üst kısmında yer alan etik değerlerdir. Bu değerlere ters bir durum etik ihlali olarak kabul edilecektir. Bu anlamda AAOIFI etik kodunun B kısmı (s. 19-43) bir anlamda kaçınılması gereken hususları detaylı bir şekilde izah ederken izleyen C kısmı (s. 43-47) bu ilgili etik boyutlara ilişkin ideal durumları izah etmektedir. Günah işlemek, hakka tecavüz, gaflet gibi kavramlar takva boyutu ile ilgili iken, yalan söylemek, abartı ile gerçeğin boyutunu değiştirmek, aldatmak, başkasının fikir ve işlerini kendinin gibi gösterme anlamına gelecek intihal, boş sözler vermek, manipüle edecek ifadeler kullanmak, yalan yemin, bilgi sahibi olmaksızın kanaat belirtme, söylenti tellallığı, birkaç istisna üzerinden genelleme yapmak, bir ifade ya da olayı kendi bağlamı dışında kullanmak, geçersiz mukayeseler yaparak bir şeyi daha çok ya da daha az arzulanır kılmak, iftira, gerçeklerin kişisel kanaatlerle birleştirilerek sunulması, maksatlı muğlak hususlar bırakmak, gerçeğin bir kısmını beyan etmek gibi tek tek saydığımız hususlar aslında Sıdk ideali için ihlal özelliği taşıyan unsurlardır. Burada da aslında insanlarla iletişim esnasında oluşan şifahi diyebileceğimiz söz ile ilgili ihlaller varken aynı zamanda sözle ilgili olmayan ama Sıdk boyutunu ihlal edecek başka hususlardan da kaçınılmalıdır. Örneğin, belli kişi veya gruplara inanç, ırk, milliyet, evlilik durumu, cinsiyet, yaş ve sosyal statüye göre adil olmayan ayrımcılık yapmak, klişe bilgilerle kategorileştirme, riyakarlık vb. gibi hususlar ise davranışlarla ilgili olarak Sıdk idealine zarar verecek ihlallerdir. Yine emanet ile ilgili ihlaller de insanlar, insan şerefi (şiddet, tecavüz, suiistimal, mobbing, sabotaj, cinsel taciz vs.) ve kaynaklarla (hırsızlık, kara para aklama, vergi kaçırma, israf vs.) ilgili olabilmektedir.

Standart’ta yer alan ve etik denetimi için bir anlamda kritik soruları da içeren algoritmik çizimlerin varlığı uygulama açısından da önemli bir boyut oluşturmaktadır. Şekil 4’te yer alan çizim benzeri sistematik soru ve cevapların yer aldığı başka etik boyutlu detaylar da yer almaktadır. Bir bilginin ticari amaçlı kullanımına ilişkin ya da gıybet veya iftira yapmaksızın bir konu hakkında nasıl konuşulacağına ilişkin adım adım sistematik düşünceyi oluşturan çizimler yer almaktadır. Her ne kadar bu hususlar birçok insan için malum konular gibi gözükse de etik veya İslami ahlak anlamında eğitim almamış, ya da kültürel değerler sebebi ile farklı kişisel doğruları olan tüm paydaşların aynı çizgide buluşabileceği bir zemin oluşturması bakımından anlamlı gözükmektedir. 

Standart’ın ideallerle ilgili son kısmında ise takva, tevekkül, sıdk, emanet, kuvvet ve hakkı tavsiye gibi değerlere ulaşma noktasında yapılabilecek ideal davranışlara dönük bir perspektif sunulmaktadır. Örneğin tevekkül için a. Fıkhî güvenilirliği sürdürmek, b. Ümitvar olmak ve pozitif davranmak, c. Düzenli olarak dua etmek ve d. Mükafatları ertelemek (kişisel kontrolü sağlayarak daha sonra yerine birtakım ödemelere bir an evvel kavuşmayı arzı etmekten kaçınmak) gibi hususlar yol gösterici olacaktır.

Etik kod çerçevesini oluşturan kurul üyeleri yapılan tartışmalar sonrasında yukarıda da geçen terminolojiyi, yani Adl, İhsan, Takva, Tevekkül gibi kavramları Arapça formunda kullanmayı tercih etmiş, tercüme edilmesi durumunda kavramın anlamının etkisinin azalacağı veya tahrif edilebileceği düşüncesi öne çıkmıştır. Kurulun aldığı kararlardan bir diğeri ise etik ihlallerin sadece finansal değil finans dışı konuları da kapsaması çünkü finans dışı gibi gözüken etik ihlallerin bir şekilde finansal sonuçları olabileceği veya İslami Finans Kurumlarının itibarını zedeleyeceği düşüncesi hâkim olmuştur. Ayrıca, etik kodun uygulamasına yönelik bir yönetişim standardının da oluşturulması kararı alınmıştır(AAOIFI, 2019b, s. 50). 

Türk Katılım Bankacılığı ve Etik Uygulamaları

Konvansiyonel ve Katılım Bankalarının birlikte uyguladığı “Bankacılık Etik İlkeleri”’nin 1. Maddesi (amaç maddesi) etik ilkelerin amacını; “bankacılık mesleğine toplumda mevcut saygınlık ve güvenilirlik duygusunun sürekliliğinin sağlanması, meslek onuru olarak adlandırılan bu saygınlık ve güvenilirlik duygusunun geliştirilerek sürdürülmesi ve bankacılık sektöründe istikrar ve güvenin korunmasıdır.” şeklinde ifade etmektedir. AAOIFI kodu ise İslam ahlakının getirdiği temel değerleri ve ahiret inancını da gerekli görmüş ve bu yönde bir yapı oluşturmuştur. AAOIFI kuralları, bankacılık etik kuralları ile birlikte düşünüldüğü takdirde, bir katılım bankasının zaten mevcut uygulamalarına katkı sağlayan bir altyapı oluşturmak ve bu etik uygulamalar ve kabuller çerçevesi dışına çıkan bazı yanlışlıkları düzeltmek olabileceği gibi ilgili etik kodun (İslami) en iyi uygulamalarını bir kaldıraç olarak kullanarak şirketi bulunduğu etik düzeyden daha ileriye taşımayı da hedefleyebilir. AAOIFI’nın bu en son yayınladığı etik kurallar işte bu çerçeve mutabakat olarak düşünülebilir. Kaptein’in (2017) de belirttiği üzere, etik kuralların “yaşaması” organizasyona “yerleşmeleri” ile mümkün olacaktır. Etik kurallar genel anlamda anlaşılır ve belki de çok gerekli değilmiş gibi gözükse de binlerce olasılık arasında etik karar verilmesi gereken tartışmalı alanların oluşacağı da muhakkaktır. Bu tartışmalı alanlar operasyonel konularla ilgili olabileceği gibi, pazarlama veya başka bir husus ile ilgili de olabilir. Özellikle pazarlama literatüründe etik davranışların ne olduğuna ilişkin açık bir kavrayış bulunmamakta ve bu da etik standartların duruma/kuruma veya kişilerin etik anlayışlarındaki farklılıklara göre değiştiği algısını oluşturmaktadır(Ferrell & Gresham, 1985). 

Şekil 5’te yer alan görsel, AAOIFI’nın etik kurallarının hem teorik çerçevesi hem de uygulamaya yönelik detayları hakkında ipucu vermektedir. Belirtilen her bir değer bağlamında toplamda 6 adet kaçınılması gereken tüm unsurlar detaylı bir şekilde belirtilmiş, etik kodun son kısmı diyebileceğimiz temsili idealler bölümünde ise yine her bir etik boyut ile ilgili olarak ulaşılması gereken noktalar örneklerle verilmiştir. Netice itibariyle bu kadar detaylı bir perspektife rağmen uygulama dokümanına da ihtiyaç duyan bu yaklaşım ile arzu edilen hususun bir katılım finans kurumunun iç uygulamaları, etik denetimi, personel, hissedar ve müşteri profili bağlamında yeniden etik değerlere dönüş olduğunu söyleyebiliriz. Bu şekilde kurumsal davranışlarda da bir değişiklik olması beklenebilir. Bu soru yani, etik kodların kurumsal davranışlarda bir fark oluşturup oluşturmayacağını sormak “Pazarlama işe yarar mı?” sorusuna benzemektedir. Pazarlama içeriğine, uygulama alanına, kampanyanın gidişatına göre şirket satışlarını arttıran bir faktör olduğu kadar para kaybına sebep olan bir kaynak israfına da dönüşebilir. Etik kuralların uygulanmasında iletişim, destek ve yaptırım boyutları önem arz etmektedir(Cowton, 2019). Etik davranışların yaygınlaşması yatırımcılar ve hissedarlar lehine de bir ortam oluşturmakta ve bu anlamda kar maksimizasyonu hedefi ile çelişmemektedir. Günlük bankacılık uygulamaları ya da pazarlama prensiplerinin büyük bir kısmı zaten konvansiyonel perspektif ile ele alındığı için bir katılım bankası uygulaması da farkına varmadan veya bilinçli olarak böyle bir uygulamayı benimseyebilir. Bu durumda ancak uygulaması zorunlu olan bir etik perspektif ile bu bakış değiştirilebilecektir. 

Sonuç

İslami finans hem ülkemizde hem de dünyada aktif büyüklüğü ve yaygınlık bakımından artmaya devam etmektedir. Ancak, küresel finansal sistemin birçok sorun yaşadığı, reformlar ve yeni politikalar için çağrıların yapıldığı, fintek ile ilgili yeni araç, kurum ve radikal çerçevelerin oluştuğu bir ortamda bu büyümenin sağlıklı olması ancak ahlaki temellere sıkı sıkıya bağlılıkla mümkün olacaktır. Etik kodlar, kurumsal etik davranışların elde edilmesinde önemli bir araç olarak kullanılabilir. Bu aracın gerçek manası ile kullanılması yerine sadece “makyaj” ve bir “pazarlama” enstrümanı olarak görülmesi finansal kurumun etik gelişimine yardımcı olmayacaktır. İslami değerleri önceleyen bir etik kurallar setinin oluşması ve bunun da günlük işlemlerin bir parçası haline gelmesi, etik farkındalığın artırılması ve bunun tüm paydaşlara yansıtılması ile katılım finansına yeni bir başlangıç yapılabilir.

Bu çalışmada; Türkiye özelinde etik/ahlak değerlerine ilişkin kanuni düzenlemeler ve bunların kapsamlarından bahsedilmiş ve AAOIFI’nin yayınlamış olduğu etik değerlerle ülkemizde katılım bankalarının uymak zorunda olduğu etik mevzuatı mukayese edilmiştir. AAOIFI’nin standardı çok kapsamlı, detaylı, teorik boyuta ilişkin pratik açıklamaları olan bir çalışma olmakla birlikte özellikle sektör paydaşları olan kamu kesimi, sermayedarlar, mudiler, fon kullananlar ve çalışanların tümünün bu etik kurallara hazır olup olmadığı, psikolojik, sosyolojik ve başka açılardan ele alınarak değerlendirilmelidir. Etik değerlerin uygulanması bir yönü ile de laik ve demokratik bir ülkede tamamen dini referanslarla oluşturulmuş bir perspektifin uygulanabilirliği açısından da soru işareti oluşturmaktadır. Bununla birlikte, başta TKBB olmak üzere, bu etik standardın tedrici bir şekilde uygulanabileceği bir kurumsal yönetim çerçevesi ile birlikte fıkhî denetim ve eğitim çerçevesine de ihtiyaç bulunmaktadır. Bu tür bir kurumsal değişim her ne kadar BDDK’nın getirdiği bir zorunluluk olmasa bile sektörün kendi iç disiplini ve ileriye yönelik güven verici uygulamalarının artması için faydalı olacaktır.

Ali POLAT

***

Kaynak: Maruf İktisat İslâm İktisadı Araştırmaları Dergisi

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun