Anasayfa KitapKitap-Değerlendirme Kayıt Dışı Ekonomi ve İslami Finans: İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkelerinin Durumu

Kayıt Dışı Ekonomi ve İslami Finans: İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkelerinin Durumu

by

Kayıt dışı ekonominin varlığı ve gelişmesi hakkında üçü özellikle göze çarpan birçok endişe vardır. Öncelikle kayıt dışı ekonominin operasyonları/işlemleri resmi kayıtlara girmemekte ve dolayısıyla hükümet adına bir vergi getirisinin mahrumiyeti ile sonuçlanmaktadır. İkincil olarak, kayıt dışı ekonominin ortaya çıkışı doğrudan hükümet ve vatandaşlar arasındaki karşıt ilişkiyi resmeder. Kayıt dışı ekonomi, vergi ödemeleri çerçevesinde hükümetin hizmetlerinden memnuniyetsizlik duyan vatandaşlar dolayısıyla yükselir. Bunun sonucu ise kaybedilen vergi gelirleri yüzünden hükümetlerin proje fonlama yetkilerinde ve gelişim harcamaları kaleminde çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmalarıdır. Son olarak, sadece resmi verilere dayalı bir araştırma olması durumunda, sosyal ve ekonomik statünün betimlemesi ve hatta bütün ülke ekonomisinin çizimi bahsinde yukarıda sayılan sebeplerden dolayı güvenilmez çıkarımlara yol açar. Bundan dolayı, kayıt dışı ekonominin çalışanları maddi karşılık (ücret ya da maaş) almalarına rağmen resmi kayıtlarda işsiz statüsündedir. Bu durum ek sosyal fayda harcamalarını güvenlik harcamalarını ve genişlemeci makroekonomik önlemleri de gerekli kılmaktadır (Frey & Schneider, 2000). Kayıt dışı ekonomi çalışmaları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hatırı sayılır derecede ilgi çekmekle beraber bu konuda özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üye ülkelerinin gelişmekte olan ekonomileri hakkında oldukça az çalışma yapılmıştır. Bu boşluğu doldurmak adına, bu kitabın önemli katkısı bulunmaktadır.

Kayıt Dışı Ekonomi ve İslami Finans: İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkelerinin Durumu isimli, Routledge tarafından 2023 yılında basılan ve Shabeer Khan tarafından yazılan bu kitap, 8 bölümden ve 139 sayfadan oluşmaktadır. Kitap, kayıt dışı ekonominin tanımlarını, mantığını ve teorilerini ele almaktadır. Sonrasında ise İslami finans ve kayıt dışı ekonomi arasında bir ilişki kurma çabasına girişmektedir. Son olarak, yazar İİT üye ülkeler ve üye olmayan ülkeler içerisinde kayıt dışı ekonomi çerçevesini, kayıt dışı ekonominin belirleyici faktörlerini finansal gelişme ve kayıt dışı ekonominin belirteçlerini ve finansal erişim ve kayıt dışı ekonominin etkenlerini saptamak için ampirik incelemelerde bulunmaktadır. İİT üye ülkelerinin kayıt dışı ekonomileri hakkındaki çalışmaların miktarı dikkate alındığında bu kitabın bahsedilen organizasyon üyelerinin ekonomilerini kayıt dışı ekonomi perspektifinden ele alması sebebiyle ampirik literatüre katkısı daha iyi bir şekilde anlaşılabilir.

İlk bölümde yazar” kayıt dışı ekonomi” terimine odaklanmakta ve bu terimin tanımına, tarihsel arka planına ve ölçülme metotlarına değinerek çeşitli izahatlara girişmektedir. Yazar” kayıt dışı ekonomi” kavramının tek bir tanımının ve ölçüm metodunun olmadığını defaatle vurgulamıştır. Bu durum, kayıt dışı ekonominin gizli ve zor saptanabilen doğasından kaynaklanmaktadır. Ancak, Schneider (1986)’in bahsettiği gibi kayıt dışı ekonomi ekseriyetle ” katma değeri katkıda bulunan ve milli hasılada hesaplanması gereken ancak ulusal ekonomi ölçüm ajansları tarafından kayda geçmeyen her türlü ekonomik aktivite” olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanı sıra kayıt dışı ekonomi, paralel ekonomi, kayıt dışı ekonomi, yeraltı ekonomisi, saklı/gizli veya gözlemlenemeyen ekonomi gibi birçok farklı adla literatürde yer kazanmıştır. Bazen bu isimler birbirlerini yerine kullanılmıştır ancak yazar, Hart (1973)’ın tanımıyla uyumlu olarak ” kayıt dışı ekonomi” başlığını kullanmış ve metinde ise çoğunlukla” gölge ekonomisi” terimini tercih etmiştir. Yazar ayrıca usulsüz, gizli ve kayıt dışı ekonomi terminolojileri arasında detayları irdeleyerek sınıflandırma yapma girişiminde bulunmuştur. Bu ilk bölüm gölge ekonomisinin ekonomik gelişme ve ekonomi politikaları üzerindeki etkilerinin kısaca açıklanmasıyla bitmektedir. Yazar gölge ekonomisinin literatüre göre olumlu ve olumsuz yönlerini göstermeye çalışmıştır. Bu yüzden, ilk bölüm giriş niteliğinde olup gölge ekonomisinin tanımını, tarihsel gelişimini ve ölçüm metotlarını izah etmiş ve konu hakkında ilk ve önemli bilgilere değinilmiştir.

İkinci bölüm İslami finans ve gölge ekonomisi arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır. Gölge ekonomisi eski bir kavram olmasına rağmen konuya olan ilgi son 20 yılda yenilenmiştir. Araştırmacılar büyüklüğünün hesaplanması, ortaya çıkış sebepleri ve topluma etkisi gibi konularda ve daha birçok çeşitli konuda gölge ekonomisi kavramını izah etmeye çalışmıştır. Ancak gölge ekonomisinde İslami finansın rolü konusu oldukça az ilgi görmüştür. Bu sebeple yazar geleneksel perspektiften ve İslam ekonomisi perspektifinden gölge ekonomisinin anlaşılması durumlarının altını çizmeye çalışmış ve bu yolla bilimsel literatüre katkıda bulunmuştur. Yazar öncelikle İslam ekonomisi ve finansın kısa tarihine ve sosyal ekonomi pratikleri olarak sayılabilecek zekât, sadaka ve karz-ı hasen gibi ana temellerini değinmiştir. İslam ekonomisi doğası itibariyle ekonomi literatüründe dışlama etkisi olarak bilinen durumun oluşumunu engellemektedir. Diğer bir deyişle bu tür finans metotları hükümetlerin her türlü işletmelere resmi ekonomide yer vermesini sağlar. İslam ekonomisi banka pratikleri çoğunlukla finansal erişimin artmasını engelledikleri iddiasıyla eleştirilmektedir. Ancak İslami finans uzmanları ve pratisyenleri İslami mikro finans ve mikro tekafül gibi metotlar geliştirmiştir. Bu iki metot çoğunlukla toplumun marjinaller etmiş veya terk edilmiş bölümlerini refaha kavuşturmak maksadıyla işletilmeye çalışılmaktadır sonuç olarak, kitabın ikinci bölümü gelişmekte olan ülkelerin gölge ekonomileri üzerine olan çalışmaların yetersizliğinden yakınarak bitmektedir. Bu sebepten dolayı yazar kitabın konusu olarak İİT üye ülkelerinin gölge ekonomilerine odaklanmaya çalışmıştır. Aynı zamanda yazar İslami finans perspektifinden gölge ekonomisinin etkisini azaltmakta veya yok etmekte etkin olabilecek çeşitli politika tavsiyelerinde de bulunmaktadır.

Kitabın üçüncü bölümü gölge ekonomisinin sebeplerini açıklamaya çalışmıştır. Gölge ekonomisinin nitelemek/izah etmek kavramın kompleks, muhtelif ve heterojen doğasından dolayı oldukça zorlaşmaktadır. Yazara göre gölge ekonomisinin oluşum ve gelişim sebepleri vergi ve sosyal güvenlik katkıları, kısıtlamaların yoğunluğu, kamu hizmet sektörü, resmi ekonomi ve işsizlikle ilintilidir bu bölümdeki ana argümanlar çoğunlukla Schneider ve Enste (2000)’nin çalışmasında geliştirilmiştir denilebilir. Vergi yükü, sosyal güvenlik katkıları ve kamu harcamaları fazla olduğu zaman gölge ekonomisi aktiviteleri vatandaşlar tarafından benimsenmektedir. Ayrıca bir ülkede ekonomik çöküş ve işsizlik olması, insanları kayıt dışı ekonomik aktivitelerde çeşitli alternatifler bulma yoluna itmektedir. Yazar bu bölümde yukarıda bahsedilen sebepleri diğer bilimsel çalışmalardan örnekler alarak detaylı bir şekilde mercek altına almaya çalışmıştır. Ancak Schneider ve Enste (2000)’nin çalışmasında değinilen kayıt dışı ekonomi ölçüm metotlarını yazar bu bölümde irdelememiştir. Kitabın üçüncü bölümü okuyucuların, gölge ekonomisinin ana itici güçlerini ve ortaya çıkış sebeplerini öğrenmelerine olanak sağlamaktadır.

Yazar dördüncü bölümde detaylı bir literatür taraması sonucuna değinmektedir. Bu bölüm 3 alt bölümden oluşur. İlk alt başlık gölge ekonomisinin ana belirteçlerini irdelenmektedir. Yazar birçok farklı ülkede gerçekleştirilmiş çeşitli çalışmalardan düşünceleri bu bölümde ele almıştır. Bu alt başlık aynı zamanda bir önceki bölümdeki argümanların ampirik zeminlerini oluşturması açısından da önem arz etmektedir. İkinci alt başlıkta yazar finansal gelişim ve gölge ekonomisi arasındaki ilişkiye dikkat çekmeye çalışmıştır çoğu çalışma, ekonomik gelişme ve gölge ekonomisi arasında ters orantı olduğunu iddia etmiştir ancak ekonomik gelişimin iptidai sürecinde gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi finansal gelişimle gölge ekonomisinin gelişimi arasında doğru orantı olduğu saptanmıştır. Üçüncü alt başlık finansal erişim ve gölge ekonomisi bağıntısını adanmıştır. Yazar İİT üye ülkelerinin gölge ekonomileri hakkında yetersiz çalışma olduğunu bir kez daha vurgulamış ve ekonomi literatürünün analizini yaparak bu iddiasını kanıtlamaya soyunmuştur. Kitabın dördüncü bölümü yazarın, ampirik metotla altıncı bölümde incelenecek gölge ekonomisi ve diğer ekonomi bileşenleri arasındaki bağıntıya yaklaşımını göstermesi açısından önemlidir denilebilir.

Kitabın beşinci bölümü gölge ekonomisi etrafındaki teorik tartışmaları açıklamaya çalışmıştır. Teorik yaklaşımlar düalist, yapısalcı, legalist (yasal (cı)) ve iradeci (voluntarist) okulların yanında tamamlayıcı teori, yasa dışı (illegalist) düşünce, içerici (inclusionist) perspektif ve modern perspektif olarak sayılabilir. Yazar gölge ekonomisi üzerine ampirik çalışmalarının miktarca az olmasını, gölge ekonomisini bütünleyen davranış biçimlerinin açıklamasına kafa yoran, arka plan sağlayıcı teorik açıklamaların yetersizliğine bağlanmaktadır. Teorik çerçeve herhangi bir ekonomi konusunu açıklanması için temel görevi görür. Teorik çerçevenin oluşturulması aynı zamanda ampirik soruşturmalar için de gereklidir ancak gölge ekonomisinin davranışını açıklayan ampirik çalışmalar bu konudaki teori eksikliğinden dolayı kısıtlı olmakla yetinmektedir. Bundan dolayı yazar teorilerin daha iyi anlaşılması adına her bir teorik yaklaşımı detaylandırarak anlatmış ve böylece teorik tartışmalara kitabında önemli bir bölüm ayırmıştır. Kısaca bahsedilirse düalist teori yapısalcı teorinin tam aksine resmi ve gayrı resmi ekonomi arasında hiçbir ilişkiden söz edilemeyeceğini savunur. Legalist teoriye göre ise gölge ekonomisi resmi ekonomideki aşırı regülasyonların sonucu olarak doğar ve gelişir ancak tamamlayıcı teori bu iki ekonominin birbirlerinin tamamlayıcısı olduğunu ifade eder. İradeci düşünce gölge ekonomi kapsamının fayda maliyet analizinin dikte ettiği şekilde seçici olduğunu iddia etmektedir. İllegalist yaklaşım gölge ekonomisi ve yasadışı ekonomi arasında bir fark olmadığını savunur. Bu teoriye göre gölge ekonomisi aynı zamanda yasadışı ekonomi olarak değerlendirilmelidir. İçerici teorinin savunucuları, gölge ekonomisinin doğası gereği heterojen ve çeşitlilik barındıran bir bütünü olduğunu ifade ederler ve resmi ekonominin aksine regülasyonlara kapalı olduğunu da eklerler. Modern perspektif ise gölge ekonomisine evrensel bir tanım bulma arayışındadır ve bütüncül bir yaklaşımla yukarıda bahsedilen düşünce okullarının bu arzuyu gerçekleştirmek için ortak çalışmalara girişmeleri gerektiğini savunur. Yazar bu bölümün sonunda her teoriyi İİT üye ülkelerinin ekonomilerinin perspektifinden değerlendirmeye almaktadır.

Altıncı bölüm İİT ülkelerindeki gölge ekonomi mefhumunun ampirik yansımalarını incelemektedir. Bu bölüm üç alt başlıktan oluşur: Birinci alt başlık ölçüm modellerine ayrılmıştır, ikinci başlık metodoloji tartışmalarına değinir ve üçüncü bölüm ise veri kaynaklarını ve değişkenleri açıklamaktadır. Yazar dördüncü bölümde sınıflandırdığı gibi üç hesaplama modeli kullanmaktadır.

Yazar gölge ekonominin etkilerinin İİT’na üye ülkeler ve üye olmayan ülkeler arasındaki farklarını göstermek için kukla değişken tuzağı kullanmaktadır. 42’si İİT ülkeleri olmak üzere, toplam 141 ülkeden gelen verileri karşılaştırmaktadır. Yazar genelleştirilmiş momentler yöntemini (GMM) kullanmış ve ilk model için veri setini 1995 ile 2015 arasında tutmuştur. Daha sonra diğer modellemeler için ulaşım kolaylığı dolayısıyla 2004-2015 yılları arasındaki verilerden istifade etmiştir. Yazar, Dünya Kalkınma Göstergeleri (Dünya Bankası verileri), Dünya Yönetişim Göstergeleri, Uluslararası Para Fonu (IMF verileri), Dünya Mirası Kurumu ve Birleşmiş Milletler Hükümet Gelirleri Veri Seti gibi birçok kaynaktan veri toplamıştır.

Yedinci bölüm, altıncı bölümde açıklanan ampirik analizin detayına inerek, bulguları ve tartışmaları tekrardan gündeme getirmektedir. Yazar, düalist teorinin önermeleriyle uyuşur bir şekilde GSYİH’nin gölge ekonomisi ile arasında zayıf ancak negatif bir ilişki olduğunu bulmuştur. Ayrıca neoklasik yaklaşımın da belirttiği gibi kamu harcamalarının artması sonucunda gölge ekonomisinin de büyüdüğü göze çarpmaktadır. Kurumsal kalite ile gölge ekonomisi arasında negatif ilişki olduğu bulunmuş ve kurumsal kalitenin yüksekliği durumunda gölge ekonomi aktivitelerinin az olduğu gözlemlenmiştir. Finansal gelişim ile gölge ekonomisi arasında da negatif ilişki olduğu iddia edilebilir ancak İİT üye ülkeleri için bu etki oldukça azdır denilebilir. Etkinin İİT üye ülkeleri arasında az olması, yazar tarafından bu ülkelerin gelişmekte olan ülkeler statüsünde olmalarıyla ilişkilendirilmiştir. Son olarak, finansal erişim de gölge ekonomisi ile negatif bir ilişki içerisindedir ve yine bu etki İİT üye ülkeleri arasında göreceli olarak daha az görülmektedir. Yazar bu durumu ise çoğunluğu Müslüman vatandaşlardan oluşan ülkeler olarak sayılabilecek İİT’ye üye ülkelerdeki ekonomik sistemin bütünüyle Şer’i kurallara uygun olmadığı ve bunun vatandaşların nezdinde finansal anlamda gönüllü inaktif davranışlara yol açabileceği düşüncesiyle açıklamaktadır.

Son bölüm bulguların özetlendiği kısa bir sonuç paragrafını ve muhtemel politika tavsiyelerini içermektedir. Önceki bölümde bahsedilen sonuçlar tekrarlanmış, kurumsal kalite, finansal gelişim ve finansal erişim kavramlarının gölge ekonomisi ile negatif ilişki içerisinde olduğunun bir kez daha altı çizilmiştir. Karar verici mercilerin ekonomik planlama ve kurumsal gelişim konularında politika oluştururken bu bulgulardan yararlanmaları yazar tarafından temenni edilmiştir. Kitabın önemli bir eksik noktası, gölge ekonomisi ile İslami finans arasındaki ilişkinin tam olarak açıklanamamış olmasıdır denilebilir. Kitap ekonometrik analizleri detaylı inceleyebilmek için gerekli olan tablolar ve figürlere sondaki ekler kısmında yer vermiştir.

Gayrı resmi ekonomi birçok farklı ülkede çeşitli karakteristiklere, doğaya ve ölçüye sahip olabilmektedir. Bu konuda gelişmiş ekonomiler üzerindeki çalışma sayısı oldukça fazlayken, özellikle İİT ülkelerinin de dahil olduğu gelişmekte olan ülke ekonomileri daha az ilgi çekmiştir. Bu kitap, İslami finans perspektifinden İİT ülkelerindeki gölge ekonomisi aktivitelerini irdelediği için alanında öncü sayılabilir. Kitap gölge ekonomisinin birçok farklı tanımına, tarihsel gelişim hikayesine, türlerine ve belirleyici faktörlerine değinmiş ve insanların gölge ekonomisi aktivitelerine katılma eğilimlerini açıklama yönünde önemli katkıda bulunmuştur denilebilir. Ayrıca kitapta birçok farklı hipoteze yer verilmiş ve konunun detaylı bir şekilde açıklanması ve anlaşılması için bu hipotezler sürekli olarak tartışılmıştır. Genel olarak kitap akıcı bir dile ve iyi düşünülmüş bir organizasyona sahiptir. Kitapta değinilen ampirik analiz ve bulguların temsili için yapılan tablolar ve figürler oldukça uygun ve bilimsel niteliktedir. Ancak, dördüncü ve beşinci bölümün yerleri değiştirilerek ampirik literatürden önce teorik yaklaşımlardan bahsetmek, kitabın organizasyonu açısından daha iyi bir tercih olabilirdi. Ayrıca yazar kitabın başlığında “gayrı resmi ekonomi” kavramını kullanmış ancak kitabın metni içerisinde çoğunlukla “gölge ekonomisi” kavramı tercih edilmiştir. Yazarın kendi terminolojik sınıflandırması dikkate alındığında (Khan, 2023, s.16), “gölge ekonomisi” kavramının başlıkta da tercih edilmesi daha tutarlı bir yaklaşım olabilir. Bunlara ek olarak, bulgular ve tartışmalar İslami finans ve ampirik dönütler arasında ilişki kurabilmek için yetersiz görünmektedir. İkinci bölümde İslami finans perspektifinden bazı politika tavsiyelerine değinilmiştir ancak benzer tavsiyelere yedinci bölümde ve sekizinci bölümde yer verilmemiştir. Başlıktan hareketle okuyucular, kitabın içeriğinden daha fazla İslami finansla ilişkili konulara değinilmesini bekleyebilir. Ancak genel anlamda kitap, bilimsel literatürde gölge ekonomisi ve gelişmekte olan ülkeler bağıntısı arasında bulunan boşluğu doldurmaktadır. Bu durumlar dikkate alındığında, kitabın gelişim iktisadı, kamu politikası ve gölge ekonomisi konularına ilgili araştırmacılar, öğrenciler ve politika üreticiler için önemli bilgiler içerdiği daha açık bir şekilde görülebilir.

Kaynak: TUJİSE


İbrahim Hamdi HACICAFEROĞLU https://islamiktisadi.net okurları için çevirdi.


Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun