Anasayfa Makale Kitle Fonlaması İslami Finansın Geleceği mi?

Kitle Fonlaması İslami Finansın Geleceği mi?

by

İslami bankaların uluslararası piyasalarda elli yıllık bir faaliyet süresi bulunmaktadır. Sistemin geleneksel bankacılık sistemine göre henüz erken aşamasını yaşadığı rahatlıkla söylenebilir. Bu genç yapısına rağmen özellikle son yıllarda küresel olarak büyüme ivmesi yakalayan kurumlar uzun yıllardır belirli hususlarda kronik bir biçimde eleştirilmektedir. Bu eleştiriler teoride ve uygulamada eleştiriler olarak iki başlık altında ele alınabilir.

Teorideki eleştiriler İslam Hukuku kuralları ve uyumu bağlamında gelişirken uygulamadaki eleştiriler ise İslami bankaların yürüttüğü veya yürütmediği yöntemler bağlamında gelişmektedir. İlgili eleştiriler uluslararası İslami finans kurumları, İslami bankalar, üniversiteler ve fakihler tarafından sistemli bir biçimde cevaplanmaya çalışılmaktadır. Hatta bu hususta özel web siteleri, kitaplar ve makaleler görmek mümkündür. Kurumlarca teorik eleştirilerin birçoğu fakihlerin içtihatlarına istinaden kolaylıkla cevaplanabilmektedir. Bu nedenle teoride yapılan eleştiriler kurumların daha hızlı cevap üretebildiği ve rahatsızlık oluşturma kabiliyeti düşük eleştirilerdir. Uygulamaya ilişkin eleştiriler ise cevaplanması daha zor bir yapıdadır. Özellikle “İslami bankaların belirli yöntemlere sıkışarak uygulamada kısır kalmaları” en ciddi eleştirilerdendir. Birçok İslami banka -ülke ayırmaksızın- kredilendirme konusunda bir takım riski düşük finansman yöntemini tercih etmektedir. Murabaha yöntemi İslami bankaların kredilendirmede tercih ettikleri finansal riski ve getirisi düşük bir yöntemdir. Sürdürülebilirlik konusunda verimli bir araç olması, murabaha yönteminin kârlılığının düşük olmasına rağmen yoğun biçimde tercih edilmesini sağlamaktadır. Bu tercihten hareketle ontolojik açıdan kara ve zarara katılma veya riskin paylaşımı esaslarıyla kendilerini tanımlayan İslami bankalar, bu misyonlarını gerçekleştirmedikleri yönünde ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. Murabaha finansmanı tercihi ile kara ve zara katılma, ortaklık ve riskin paylaşımı esaslarından uzaklaşıldığı, riskin minimize edilerek sadece kârlılığa odaklanıldığı vurgulanmaktadır. Murabaha yönteminin yanı sıra teverruk finansmanının özellikle Asya-Pasifik bölgesi İslami finans kurumlarında yaygınlaşması bu eleştirileri daha da acımasız hale getirmiştir. Teverruk finansmanında organize piyasalardan saniyeler içerisinde gerçekleşen al-vadeli borçlan-sat neticesinde elde edilen nakit finansman İslami bankaların uygulamaları açısından büyük bir problem haline gelmiştir. Teverruk finansmanında öne çıkan eleştiri niyet ile gerçekleşen ticaret arasında bir bağ kurulamamasıdır. Dolayısıyla organize biçimde yapılan teverruk’un sakıncalı olduğu sıkça vurgulanır. İslami bankaların faaliyetlerine bakıldığında yüksek oranda ticari kârlılığa odaklanıldığı ve finansmanda kar-zarar ortaklığı yöntemlerini uygulamaktan kaçınıldığı görülmektedir.

İslami bankalara yöneltilen haklı ve önemli eleştirilerden bir diğeri ise ortaklık içeren (mudarebe, müşareke vb.) finansman yöntemlerinin kullanmayışıdır. Bu yöntemleri İslami bankaların şubelerine giderek finansman talebinize konu edemezsiniz. Genel olarak İslami bankalar ısrarla bu yöntemleri kullandıklarını ifade ederlerken toplam plasmanları içerisinde çok düşük seviyelerinde olduğu da bir vakıadır. İslami bankalarda ortaklık içeren yöntemler; projelerin büyük riskler içermesi, geri dönüşte vadenin belirlenememesi, uzun vadeli yatırımlar olması, belirsizliklerden etkilenmesi, proje sahiplerine duyulan güvensizlik, geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler, tasarrufların kısa vadeli yapısı ve bankacılık sektörünün getirdiği mevzuata ilişkin zorunluluklar gibi saiklerle uygulamada sınırlı kalmaktadır.

Bununla birlikte fon toplama tarafında ise katılım bankaları müşterilerinden güven bekleyerek mudarebe sözleşmesine dayanarak fon toplamaktadır.

Yukarıda genel hatlarıyla çizilen bu görüntü, bugün giderek önemi artan ve İslami bankaların misyonlarını bilfiil gerçekleştiren kitle fonlaması yöntemini “İslami Finansın geleceği olabilir mi” sorusunun muhatabı haline getirmiştir (Taha & Macias, 2014). Soru üzerine yapılan değerlendirmeler neticesinde, kitle fonlamasının İslami finansın varlık nedeni olarak deklare ettiği ancak gerçekleştiremediği birçok misyonu üstlendiği anlaşılmıştır. Belirlenen bu unsurlar kitle fonlamasının İslami finansın geleceği olmaya aday bir yöntem olduğu kanaatini desteklemektedir. Alternatif bu iki finansal yöntemin kolaylıkla entegre olabilmesi, “İslami Kitle Fonlaması” gibi yeni hibrit yöntemlerin de ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Kitle fonlamasını İslami Finansa bağlayan birçok karakteristik özellik bulunmaktadır. Ek olarak süreç ve sonuçları açısından da İslam’ın önerdiği insan modeline ve İktisadi sistem önerisine katkılar sunmaktadır. Belirlenen karakteristik unsurlar ve sair etkiler aşağıda kısa başlıklar halinde açıklanmaktadır.

Kitle Fonlamasının İslami Finansa Uyumu

Kitle fonlamasında dört temel model uygulanmaktadır. Bu modeller tabiatı itibariyle İslam iktisadı uygulamaları ve ilkeleriyle benzerlikler göstermektedir. Kitle fonlamasının uyguladığı modellerde İslam dininin birçok ayeti kerime ve hadisi şerifler ile telkin ettiği sosyal yardımlaşma, ortaklık, infak, birlik ve beraberlik, ihtiyacı olanlara el uzatma, helal kazanç elde etme ve ticaret gibi İslami karakterleri bulunmaktadır. İslam iktisadında sözleşmeler; ticaret esasına dayalı sözleşmeler, kiralama esasına dayalı sözleşmeler, ortaklık esasına dayalı sözleşmeler, ivazsız sözleşmeler, saklama emniyet ve diğer destek sözleşmeleri olarak beş grupta incelenmektedir. Kitle fonlaması yöntemi bu sözleşme türlerinden ortaklık esasına dayalı sözleşme ve ivazsız sözleşme kaideleri ile paralellik arz eden bağış temelli fonlama, ödül temelli fonlama ve hisse temelli fonlama modellerini kullanmaktadır. Borca dayalı kitle fonlamasının ise faizsiz şekilde icra edilmesi halinde ivazsız sözleşme kaidelerine uygun olacağı söylenebilir. Dolayısıyla İslam hukuku sözleşmeleri ile örtüşen kitle fonlamasının İslami finansa entegrasyonu kolay bir biçimde gerçekleşebilmektedir. Günümüzde küresel olarak büyük etki oluşturan kitle fonlaması platformlarından (KFP) biri olan Kickstarter ödüle dayalı kitle fonlamasına aracılık ederken tamamen İslami finans öğretileriyle paralel faaliyet yürütmektedir. Bu örnek İslam’ın önerdiği finansal modellerin etkinliğini de görmemizi sağlamaktadır.

   a. Bencil Birey Anlayışına Aykırı Gelişmesi – Toplumsal Kazanç Düşüncesi

İslam’ın önemli sosyal ahlak kurallarından biri bireyin sosyal ilişkilerinde bencil olmaması ve toplumsal faydaya odaklanmasıdır. Bu husus sosyal hayatta sıkça yaşanan iktisadi ilişkilerde de etkisini göstermektedir.

İslami finansman araçlarından olan hibe ve karz-ı hasen; ihtiyaç sahiplerine karşılığını Allah’tan bekleyerek destek sağlamaktır. Bu yöntemde bireyden öte toplumsal fayda önemsenmektedir. Kitle fonlamasının dünyada yoğun şekilde uygulanan türleri olan Bağış veya Ödüle dayalı kitle fonlaması ise hibe finansmanının modern sistemde yorumlanmış hali gibidir. Bağışa ve ödüle dayalı kitle fonlaması destekleri yatırımcılar tarafından yüksek oranda bireye topluma yardım motivasyonu ile yapılmaktadır. Bağış temelli fonlamalar çoğu zaman sosyal yardımlaşma kampanyalarını içerirken, kültürel ve eğitime ilişkin projelerin sık işlendiği görülmektedir. Bu örnekler bireyin çıkarlarından ziyade toplumsal bir çıktı içeren projelerden oluşmaktadır. Dünya üzerinde kitle fonlamasına karşı oluşan ilgi ve bu yöntemin finansal krizler sonrasında doğal bir biçimde gelişimi, kapitalist sistemde faizden ve kapitalizmin ürettiği bencil insan karakterinden kurtulma arayışının bir göstergesidir. Kapitalizmin önerdiği bencil veya bireyci insan modelinin aksine “diğerini” düşünmenin insani bir ihtiyaç olduğu ve bu eksiğin giderilmesi gerektiği kitle fonlaması yöntemi üzerinden tekrar teyid edilmektedir.

   b. Gerçek Projelere Finansman – Finansmanın Gerçek bir Varlığa veya Hizmete yapılması

Kitle fonlaması platformları, İslami finansı geleneksel finanstan ayıran önemli bir özellik olan gerçek işlemlerin finansmana sıkı sıkıya bağlı olması özelliğini taşımaktadır. Ödüle dayalı, bağışa dayalı ve paya dayalı kitle fonlamasında geleneksel bankacılıkta olduğu gibi projeniz olmadığı halde veya likidite probleminizi gidermek adına nakit fonlama talebi oluşturulamaz. Bunlar, KFP’lerin gerçek işlemleri ve reel sektörü doğrudan desteklediği 3 önemli modeldir. Borca dayalı olarak uygulanan modelde talep edilen finansmanın nerede kullanılacağı konusunun bulanık olması nedeniyle benzer şekilde değerlendirilmemiştir.

  c. Ulaşılabilir Olması – Sosyal Adalet İlkesine Uygunluk

Kitle fonlaması finansmana erişimde sosyal adaleti sağlayan özellikler taşımaktadır. KFP’ler fon arz edenlerle talep edenleri buluştururken geleneksel bankalara nazaran daha ulaşılabilir bir konumdadır. Bireyler kendi konfor alanlarından çıkmadan KFP’lere üye olarak fon talep veya arz etmeye başlayabilmektedir. Geleneksel bankalardan hizmet alamayan, kredi skorları düşük olan veya teminat veremeyen tarafların kitle fonlamasından faydalanmasında da herhangi bir engel bulunmamaktadır. Finansmana erişimde eşitlikçi ve sermaye sahiplerini değil tüm toplumu kucaklayan bir yaklaşım ön plana çıkmaktadır. Kitle fonlaması platformları bireylerin bankacılık sisteminde var olan geçmişi ile ilgilenmemektedir. Kişiler arası fonlama platformlarında (P2P) borç almış ve zamanında ödemiş bireyler ise ilerideki taleplerinde daha rahat fonlanabilmektedir. Kitle fonlamasında karşılıklı güvene dayalı finansman uygulamaları ile karşılaşılmaktadır. Bu yapısıyla bankalar nezdinde olumsuz bir durumda olan taraflar için KFP’ler ciddi birer alternatiftir. Fon arz edenler açısından ise küçük sermaye ile de olsa bir projeyi finanse etme özgürlüğü bulunmaktadır. Kredi taleplerinde geleneksel bankaların projenin niteliğine veya geleceğe ilişkin beklentilere göre red edilme ihtimali bulunmaktadır. KFP’ler bu noktada daha esnek bir yaklaşım sergilerken kredi kararını kitleye bırakmaktadır. Kitle fonlaması ile finansmanın tek merkezden sağlanması gibi bir zorunluluk ortadan kalkarken vade konusunda da herhangi bir yaptırım söz konusu olmamaktadır. Finansmanda tekelleşme günümüzde faiz oranlarının ve kâr payı taleplerinin bankaların belirlediği seviyelerde kalmasına neden olurken kitle fonlaması, bu maliyetleri yıkıcı değişken olarak kabul edilebilir. Kitle fonlamasının gelecekte daha fazla büyümesiyle kredi maliyetlerinin talep edenlerin lehine değişeceği düşünülmektedir.

   d. Teminat ve Kefalet Zorunluluğunun Olmayışı – Riskin bu vesileyle paylaşımı

Kitle fonlaması modellerinde kefalet veya teminat zorunluluğu yoktur. Bu yönüyle girişimcileri erken aşamada belirli finansal yüklerden kurtarmaktadır. Bireylere verilen finansman ile kendilerine ve projelerine güvenildiği mesajı verilmektedir. Bu tarz bir finansman yaklaşımı girişimcileri başarılı olmaya fazlasıyla teşvik etmektedir. Teminatın zorunlu olmamasının yanında paya dayalı finansmanda fon arz edenler riskleri girişimciler ile birlikte üstlenmektedir. İslami finansmanın önemle üzerinde durduğu riskin paylaşımı ve ortaklık finansmanı paya dayalı kitle fonlamasında bütünüyle uygulanmaktadır.

   e. Yatırımlarda kontrolün tamamen fon sağlayanlarda olması dolayısıyla şüpheden ari olması

Geleneksel bankalarda veya portföy yönetim şirketlerinde değerlendirilen fonların kontrolü genel manada kurumlara aittir. Portföy yönetim şirketlerinde yatırımlar belirli bir oranda müşterilere bırakılsa da ciddi bir uzmanlık gerektirmesi hasebiyle özellikle küçük yatırımcılarca tercih edilmekten uzak kalmaktadır. Kitle fonlaması uygulamasında ise tüm projeler şeffaf bir biçimde girişimciler tarafından sunulmakta ve gelişim süreci site üzerinden izlenebilmektedir. Bu nedenle yatırımlarda kontrol tamamen fon sağlayanlar tarafından yürütülmektedir. Bu özellik vekalet sorunu, yatırımlarda şüpheci yaklaşım ve zarar halinde sorumlu aramak gibi finansal problemleri de azaltıcı bir özellik taşımaktadır.

Kitle Fonlamasının İslam Hukukuna Uyumu

  a. Faizli işlemlere ve diğer Haram Faaliyetlere yatırımın kontrol edilebilmesi

İslami finansın temel ilkelerinden olan faizin yasak oluşu ve diğer haram faaliyetlere yatırım yasağı hususunda kitle fonlaması modeli yatırımcılara tam kontrol sağlamaktadır. Kitle fonlaması modellerinin faizle ilişkisinin kontrol edilebilmesi, projelerin haram faaliyetler kapsamına girip girmeyeceğinin bilinmesi yatırımcıların tercih hakkına katkı sağlamaktadır. Bu özelliğiyle yatırımcılar İslami kaidelere uygun gördükleri platform ve projeleri rahatlıkla seçebilmektedir. Yatırımların şer’i uyumunu denetlemek adına İslami finansın belirlediği faaliyet konuları ve finansal rasyo kriterleri bulunmaktadır. Bu faaliyet konularına ve finansal rasyolara uygun düşmeyen yatırım projeleri İslami açıdan uygun kabul edilmemektedir. Projesini KFP’lerde listeleyen girişimcilerin faaliyet konularını açıklamaları ve finansal raporlarını paylaşması gereğinden dolayı yatırımcı fonlama kararı almakta zorluk yaşamamaktadır.

   b. Garar ve Meysir İçermemesi

Kitle fonlaması platformları projeleri kabul ederken belirli kriterlere göre hareket eder ve projelerde seçici davranmaktadır. Ülkelerce kitle fonlamasına ilişkin oluşturulan mevzuatlarda girişimcilerin başvuru öncesinde ciddi bir hazırlık süreci geçirmesi ve uygulanabilirlik testi yapmaları gerekmektedir. Ayrıca girişimcilerin projelerini KFP’lerde listeleyerek fon talep edebilmek için belirli bir maliyete katlanıyor olması bu sürece başlamak için bir diğer ciddi karar değişkenidir. Platformların her türlü projeyi incelemeksizin kolaylıkla listelediği düşünülemez. Mevzuatın ve kitle fonlaması platformunun filtrelerinden geçen projeler de bu noktada daha güvenilir projeler olarak kabul edilmektedir. KFP’lerin filtrelemeleri aynı zamanda platformun topluma karşı olan sorumluluklarındandır. Platformun güveni ve başarısı potansiyeli olan projelerde yatmaktadır. Bu durum projelerin garar (yüksek belirsizlik) ve meysir (şansa bağlı işlemler) gibi İslami finansa göre yasak olan değişkenlerden uzaklaşmasını sağlamaktadır. Garar ve meysir içermeyen bu projeler yatırım açısından kabul edilebilir seviyede risk içerirken yatırımcıları da olağan riski paylaşmaya yönlendirmektedir.

  c. Faizsiz Finansman Olanaklarının yoğun kullanımı

Kitle fonlaması modelleri incelendiğinde belirgin bir biçimde faizsiz finansman unsurları ön plana çıkmaktadır. Bağış temelli bir finansman modelinin kitle fonlaması platformları aracılığıyla sistemli bir yapıya dönüşmesi ve faizin bir beklenti olmaktan çıkması kapitalist dünyada büyük bir başarıdır. Ödül bazlı finansmanda da benzer şekilde yatırım motivasyonunun projelerin gerçekleşmesi olduğu düşünüldüğünde faizsiz finansmanın mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Hisse bazlı finansman daha önce de ifade edildiği üzere İslami finansman yöntemlerinden mudarebe ve muşareke’nin bir benzeri iken tamamen faizsiz bir finansman sürecine sahiptir. Bu aşamada faizsiz finansman unsurlarına ters gelişen tek model borçlanmaya dayalı kitle fonlamasıdır. P2P olarak gelişen bu modelde faizli borç verme biçimi tüm dünyada yoğun bir biçimde yapılmaktadır. Bu modelin karz-ı hasene dayalı olarak yani faiz talep edilmeden de yapılması mümkündür. Örneğin; Kiva kitle fonlaması platformu faizsiz bir biçimde finansman sağlayan bir kurum olarak dikkat çekmektedir (Kiva, 2022). Faizli finansmandan bir kaçış ve alternatif olarak gelişen kitle fonlaması varlık nedenine uygun bir biçimde gelişmektedir.

  d. Birlik – Vahdet düşüncesi

Toplumsal olarak yardımlaşma, birlik içerisinde olma, ihtiyacı olanlara el uzatma hususlarında İslam öncelikle yakınından başlamak kaydıyla toplumdaki tüm bireylere yardım etmeyi vazetmekte ve buna uyulmasını emretmektedir. Bunun en belirgin uygulaması olan Zekât müessesesi gelir adaletinin sağlanması ve fakirliğin azaltılması noktasında İslam’ın toplumu ilgilendiren finansal emirlerindendir. Ek olarak Hz. Muhammed’in (sav) “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz” hadisi şerifi ile sosyal hayatta insanların diğergam olmaları gerektiğini belirtmiştir. Kitle fonlaması uygulaması da tam bu aşamada bağış, ödül ve ortaklık gibi yöntemleriyle kitleler halinde finansman ile projelere destek sağlanarak bir düşüncenin hayata geçmesine aracılık etmektedir. Projeler gerçekleşmesi halinde istihdama, aile gelirinin artışına ve toplumsal kalkınmaya katkı sağlayarak sosyal adalete yardımcı olmaktadır. Kitle fonlaması yönteminin bu karakteri insanların birlik olmasını sağlarken bağış ve ödüle dayalı modellerinde herhangi bir finansal amaç dahi güdülmemektedir. Bağış ve ödül temelli çalışan KFP’lerin performansı, toplumların birlik olmaya, destek vermeye istekli olduğunu ve bireylerde vahdet düşüncesinin var olduğunu göstermektedir.

***

Kaynak: DergiPark

Görsel Kaynak: Canon Cinema EOS

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun