Rabbü’l-mâlin işin yürütülmesinde mudaribden uymasını istediği birtakım şartlar veya kısıtlamalar belirmesidir. Bu durumda mudarib belirlenen şartlara uymakla mükelleftir. Yalnız bu şartların mudaribin haklarını elinden almayan cinsten olması gerekmektedir (Şekerci, 1981, s. 280-281). Bu sebeple söz konusu şartlar bazı hususlar ile sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmalara örnekler şu şekilde verilebilir. Sermayedar gerçekleşecek ortaklığın süresinin belirli bir zamanda olmasına, gerçekleşecek faaliyetin konusunu belirli ürünlerde yapılmasına veya faaliyetin belirli şehirlerde kalmasına dair sınırlandırmalar koyabilir. Belirlenen sınırların dışına çıkılması mudaribin şözleşmeye uymadığı ve oluşacak zararı tazmin etmesi gerektiği anlamı taşımaktadır (Ebussuûd, s. 178).
Mudarib mukayyet mudarebede sözleşmenin gerektirdiği şartlar dairesinde, mutlak mudarebede ise ticari teâmüllerin çizdiği sınırlar içerisinde her türlü ticari faaliyeti yapabilme hürriyetine sahiptir. Örneğin; malı satıp kâr elde edebilir, peşin veya veresiye olarak mal satın alabilir, üçüncü bir şahsa mal alım satımı için vekalet verebilir, alışveriş yapmak amacıyla başka bir şehre yolculuk yapabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; Rabbü’l-mâl mudaribe malları istediği şekilde tasarruf edebileceğini söylese dahi mudaribin İslam hukukuna ve örfe aykırı eylemlerden kaçınmak zorunda olduğudur (Kallek, 2005, s. 361).
Kaynak: Dergi Park