Şirketler; gürültü kirliliği, su kirliliği, hava emisyonu, toprağın kirlenmesi, ulaşımla ilişkili çevresel problemler ve imalat atıklarının yok edilmesi gibi çevreyi kirletici birçok faaliyetten sorumludur (European Comission, 2001, s. 11; Karacan, 2002,
s. 5). Doğa üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi olan işletmeleri, Türkiye bağlamında inceleyen bu çalışma işletmelerin bu konudaki farkındalıklarını değerlendirmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de ilk 100’e giren büyük ve başarılı 19 işletmenin çevresel sürdürülebilirlik raporlarından hareketle çevresel farkındalıkları konusu incelenmektedir.
Çevresel, sosyal ve ekonomik olmak üzere çeşitli katmanları olan sürdürülebilirlik kavramı; kaynaklar, devletler, şirketler, kamuoyu, çalışanlar gibi analiz birimleri ile farklı düzeylerde ele alınabilecek derinliğe sahiptir. Bu nedenle alanyazında yoğun bir ilgi ile karşılanmaktadır. Bu çalışma kapsamında ise Türkiye bağlamında ülke ekonomisine etkisi yüksek olan büyük işletmeler ele alınarak, çevresel sorunlara karşı duyarlılığın durumu hakkında genel bir çözümleme yapılmaktadır.
Bu çalışmada, Türkiye’de başarılı 100 şirket sıralamasını yapan Fortune, Capital, ISO kaynaklarında ortak olduğu tespit edilen 25 işletmeden sürdürülebilirlik raporu hazırlayan 19’u üzerinden çevresel sürdürülebilirlik konusu ele alınmaktadır. Bu işletmeler, GRI standart (Global Reporting Initiative- bundan sonra GRI olarak anılacak) ölçütlerinde hazırlanmış sürdürülebilirlik raporları, çevresel sürdürülebilirlik uyum etkinlikleri ve çevresel sürdürülebilirlik farkındalıkları açısından içerik analizine tabi tutulmaktadır.
Çalışmanın katkısı, Türkiye’de etkili olan işletmeler açısından çevresel sürdürülebilirlik uygulamalarını serimleyerek, bu önemli konunun sektörlerin öncüleri tarafından nasıl algılandığını ortaya koymaktır. Böylece ana aktörlerin davranışları üzerinden Türkiye’deki başarılı işletmeler bağlamında çevresel konulara ilişkin duyarlılığa dair bir çıkarsama yaparak alanyazına katkı sunmak beklenmektedir. Zira gerek çevre konusundaki etik davranışlar gerek kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları, bu farkındalığın bir tezahürü olarak okunabilir.
Çalışma kapsamında, önce çevresel sürdürülebilirlik ve standartların oluşumu konusunda kısa bilgi verilirken, ardından işletmelerin çevresel yaklaşımlarına dair eleştirel alanyazın değerlendirilmektedir. Nitekim çevresel sürdürülebilirlik konusu her ne kadar popüler bir konu olsa da mevzu işletmelerin çevresel tutumları olduğunda, gelecek nesillere aktaracağımız doğal kaynakların kullanımında literatürde görüş ayrılığı söz konusudur. Böylece değerlendirme sonrasında, araştırmaya konu edilen işletmelerin çevresel sürdürülebilirlik raporları, içerikleri bakımından analiz ederken hem bu konudaki belli başlı görüşleri sunmuş hem de şeffaflığın önemli adımlarından çevresel raporların güvenilirliğini değerlendirmiş olacağız.
Çevresel Sürdürülebilirlik ve Standartlar
Çevresel sürdürülebilirlik; firmaların emisyon, kirlilik ve atık yoluyla çevreye verdikleri zararları minimize etmeyi amaçlayan çevre dostu uygulamalarla, eylemlere, politikalara ve girişimlere atıfta bulunurken, çevresel sürdürülebilirliğe uyum (ESO) ise çevresel kaygıları işletmenin stratejisine dahil etmeyi amaçlayan genel proaktif stratejik bir duruşu kapsar (Roxas ve Coetzer, 2012; Swaim ve diğerleri, 2014). Takigawa ve diğerlerinin belirttiği üzere sürdürülebilirlik, gelecek için çeşitli vizyonlar ve fikirler sağlamaktadır (2015). Küresel, toplumsal ve insani sistemler arasındaki karmaşık, dinamik etkileşimleri, disiplinlerarası bağlantılar yoluyla keşfetmek sürdürülebilirliğe giden yolda yardımcı olacaktır.
Sürdürülebilirlik raporları, dünyanın her köşesinden çeşitli sektörlerde faaliyette bulunan farklı büyüklükteki işletmeler ve kuruluşlar tarafından yayınlanmaktadır. Küresel Raporlama Girişimi dünyada ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik konusunda standartları koyan ve değerlendiren bir platformdur (GRI, 2020). Bu standartlar, sürdürülebilirlik raporlaması için ilk ve en yaygın kabul gören küresel standartlardır.
GRI’nın 1997’deki başlangıcından bu yana standartları, pek çok kuruluş tarafından benimsenen bir ölçüt olmuştur. İşletmelerin ve hükûmetlerin iklim değişikliği, insan hakları, yönetişim ve sosyal refah gibi kritik sürdürülebilirlik konularına etkilerini anlaması hususunda farkındalık yaratır. GRI’nın son dönemde paylaştığı verilere göre, dünyanın en büyük 250 şirketinin %9’u sürdürülebilirlik performansları hakkında GRI’ya rapor sunmaktadır (2019). GRI standartları; raporlama ile büyük ve küçük, kamu ve özel sektör şirketlerini destekler, çevreyi korur ve toplumu iyileştirirken, aynı zamanda yönetişim ve paydaş ilişkilerini geliştirmeyi ve itibarlarını artırarak ekonomik anlamda gelişimi hedefler (GRI, 2017; GRI, 2019). GRI’nın Sürdürülebilirlik Yayınlama Veritabanı, GRI tarafından kabul edilen ölçütlere uygun tüm sürdürülebilirlik raporlarını içerir. Sürdürülebilirliğin raporlamasına rehberlik eden yapılar şu şekilde sıralanabilir (GRI, 2020):
GRI Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları
- Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatının Çok Uluslu Şirketler için OECD Kılavuz İlkeleri
- Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi İlerleme Bildirimi
- Uluslararası Standardizasyon Örgütünün ISO 26000, Sosyal Sorumluluk için Uluslararası Standardı
Bu çalışma, sürdürülebilirlik kavramı bağlamında GRI standartlarının sosyal ve ekonomik olan kısmına değil çevresel olan kısmına odaklanmaktadır. Bu bağlamda GRI standartlarının çevresel sürdürülebilirlik boyutunda; malzemeler, enerji, su, biyoçeşitlilik, atık, emisyon yönetimi ve çevresel uyum, tedarikçi çevresel değerlendirmesi ölçütleri esas alınmaktadır.
(Bu yazı makaleden alıntıdır. Makalenin tamamını okumak için kaynakta yer alan bağlantıyı tıklayınız.)
Kaynak: İş Ahlakı Dergisi