Anasayfa Köşe Yazıları Promosyon Üzerine Bir Öneri

Promosyon Üzerine Bir Öneri

by

Peşinen söyleyeyim bu yazımda promosyonlarla ilgili herhangi bir dini hükümde bulunmayacağım. Kendime sorular sorarak ve bunları cevaplayarak yazımı şekillendireceğim. Son günlerde banka promosyonlarına olan ilgi artmış durumda. Enflasyonun artışı ile beraber memur ve emekli maaşlarında da artış yaşandı. İlgili artış ile beraber bankaların bu artan maaşlardan elde ettikleri kârlar da arttı. Sonuç olarak bankalar büyüyen pastadan daha fazla pay almak için müşteri kapma yarışına girerek bir hayli yüksek tutarlarda promosyon dağıtmaya başladı. Bugünlerde bazı kamu kurumlarındaki çalışanların üç senelik anlaşma neticesinde 40 bin liranın üzerinde promosyon aldığı konuşuluyor. Emeklilerde ise promosyonlar 10 bin liraya kadar ulaşmış durumda. Türkiye’de Haziran 2022 itibariyle yaklaşık 4.989.413 kamu personelinin (https://www.sbb.gov.tr/kamu-istihdami/) ve 13 milyon  722 bin emeklinin (https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turkiyenin-emekli-haritasi-cikartildi/2625562)  var olduğu düşünülürse konu çok fazla kişiyi ilgilendiriyor ve bir hayli önemli.  Konuya aşina olmayanlar için banka promosyonları hakkında kısa bilgi verelim.

Promosyon şirketlerin potansiyel müşterilerini kazanmak için dağıttıkları saat, cüzdan, kalem gibi hediyeler için kullanılmaktadır. Yazımıza konu olan banka promosyonlarında bankalar, bir kamu kurumunun personellerinin maaşlarının kendileri aracılığıyla ödenmesi için ihaleye girerek kazanması durumunda her bir personel için promosyon ödemektedir. Promosyon aynı zamanda emekliler için  de ödenmektedir. İlk sorum şu:

  • Bankalar neden bu kadar yüksek tutarlarda promosyon dağıtıyor?

En temelde memur maaşları ayın 15’inden belirli bir süre önce kamu kurumlarınca bankalara yatırılıyor. Bu maaşları birkaç günlüğüne kullanan bankalar belirli gelirler elde etmektedir. Örneğin günlük repo faizine yatırıyor. Ya da gecelik faizler alıyor. Bankaya bir diğer avantaj ise müşterilerine kredi kartı, ek hesap, bireysel kredi gibi uygulamalar kullandırmaktan kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda maaşın büyük kısmı hemen çekilmeyeceği varsayıldığında bankaya bu parayı da kullanma fırsatı vermektedir.

  • Peki promosyonların dini hükmü nedir, bu konuda uzmanların görüşü nasıl?

Aşağıda konunun uzmanı birçok kişinin görüşünü aktarmaya çalıştım. Görüşlerin birçoğu Hayrettin Karaman’ın yazısından (https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/faizci-bankalarin-promosyonlari-2048500 ) aktarılmıştır. Yazıdaki kişilere ek olarak farklı birkaç ekleme yaparak görüşleri zenginleştirmeye çalıştım.

  • Nureddin Yıldız:

“Banka promosyonları, direkt faiz değildir. Faiz şartları ona uymuyor ama soframıza gelebilecek bir helallikte olduğunu da zannetmiyorum.”

  • Mehmet Talu:

“Kişi için bu promosyon bir faiz olmadığı için alabilir ve dilediği şekilde tasarruf edebilir. Fakat şunu da belirtelim ki, bu fazla ödemelere ihtiyaç duymayan kardeşlerimizin bunu kullanmayıp fakir kimselere ve yardım kuruluşlarına vermeleri daha münasiptir. Çünkü bu ödemelerin tek nemalandırma kaynağı, faizdir. Bu durumda bu fazlalıklar kesin olarak faiz olmasa da faiz şüphesi taşımaktadır.”

  • Ahmet Mahmud Ünlü:

“Kesinlikle alın, bankaya bırakmayın, geçiminizi sağlamakta zorlanıyorsanız siz kullanın, eğer ihtiyacınız yoksa ihtiyaç sahibi fakirlere dağıtın.”

  • İhsan Şenocak:

“Sistem belli bankalarla anlaşmayı şart koşuyor. Bu para faiz hükmündedir. Bu para alınacak çünkü alınmazsa faizci sisteme katkı sağlanmış olunur. Fakat alındıktan sonra kendi ihtiyaçlarınız için kullanmayın. Bu para ancak kamu yararına harcanabilir. Fakirlere de verilmemelidir.”

  • Halil Günenç:

“Promosyon denen bir şey vardır. Vatandaş parasını hangi bankaya verirse onlara promosyon veriyorlar, yine onu alacaksın ama fakirlere vereceksin. Yiyemezsin çünkü o para faizdir. ‘El malü’l-habis, sebilühü et-tasadduk’ devletten gelse ayrı.”

  • Orhan Çeker:

“Banka promosyonlarını bankanın hediyesi sayıyoruz. Bankanın hediyesi olan bir parayı da yenmeyen, içilmeyen, giyilmeyen bir yere sarf edin diyoruz.”

  • Faruk Beşer:

“Promosyonları soruyorlar. Emeklilerin durumu iyi değil, ama bu para peşin verilmiş bir faizdir. Alınacak, ama bir fakire verilecek.”

  • Hayrettin Karaman:

“Mümkünse maaşlarımızı faizli işlem yapmayan katılım bankalarına yatırıp oradan çekelim. Bunun mümkün olmadığı yerlerde ve şartlarda ise verilen promosyonları alalım ama -yoksul değilsek- bunu yoksullara verelim.”

  • Prof. Dr. Süleyman Kaya:

“Promosyon bankaların faize dayalı elde ettiği kazançların müşteri ile paylaşılması ile elde ediliyor. Bu yüzden meşru olduğunu söylemek gerçekten çok zor. Müşterinin kendisinin faize para yatırmadığını söyleyenler, bunun hediye gibi görenler var. Fakat bu gelir de yine faize dayalı ve tek taraflı hediyeden ziyade karşılıklı ticari çıkara dayalı bu yüzden meşru olduğunu söylemek zor.” (https://youtu.be/d1nBAZH42gk)

  • Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Fatih Mehmet Aydın:

“Kurulun kanaatine göre banka promosyonu direk faiz gibidir diyemiyoruz. Fakat faizden tamamen arınmıştır da diyemiyoruz. Kişi kendisinin ve bakmakla yükümlü kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa bu parayı kullanması caiz değildir. Burada bir şüphe vardır.” (https://youtu.be/BXfNzHxo2N8)

  • Abdülaziz Bayındır:

“Ortada bir faiz var fakat bu memurun maaşının yattığından sonra ortaya çıkmıyor. Faize parayı yatıran memur değil devlet oluyor. Memur açısından bu gelir faiz değildir. Memur açısından kendisine verilen fazladan paradır. Haramdır diyemeyiz fakat almaması daha iyidir.” (https://www.youtube.com/watch?v=n1D5xbFnHKw)

  • Prof. Dr. Servet Bayındır:

“Faiz değildir. Çünkü memurlar gidip bankaya gidip ben sana 1000 lira veriyorum sen de bana 1500 lira vereceksin diye bir şey yok. Devlet/kamu bankalara maaşlardan istifade ediyorsun, elde ettiğin/istifade ettiğin gelirlerin bir kısmını da benim memurumla paylaşacaksın diyor. Bunun faiz olduğu kanaatinde değilim.” https://www.youtube.com/watch?v=bn8v7rfuZDg

  • Prof. Dr. Mehmet Okuyan:

“Bu bir hakedişin karşılığı değil doğrudan haram diyemem, en azından şüpheli bir husus olduğu için promosyonun alınıp garibanlara dağıtılması gerektiğini söyleyebilirim.” (https://youtu.be/kppXcf26ySg)

ÇIKARIM A: Promosyonu hediye olarak gören ve “şüpheli” sıfatına sokmayan görüşlerin de olduğu bilinmekle beraber genel kanaate göre promosyon faiz gelirleriyle ilişkili olduğu için en azından “şüpheli olarak” nitelendirilmiş. (Bu yazının amacı en başta da ifade edildiği gibi bir fetva değil bu yazının ana fikri doğrultusunda diğer görüşleri yazıda göz ardı ediyorum)

Bu yüzden birçok kişinin promosyon parası ile ilgili çeşitli tasarrufları var. Kimisi çekip hayır için bağışlıyor. Bazıları parayı bankadan hiç çekmiyor. Bazıları parayı çekip yiyecek içecek harici harcamalara kullanıyor. Uç örneklerde parayı çekip yakanlar bile var (Bu örnek için Hafsa Hocaya teşekkür ederim). Sonuç olarak her türlü iktisadi bir etkinsizlik söz konusu.

  • Peki bu iktisadi etkinsizliğin önüne geçilebilir mi? Mesela promosyon paraları katılım bankalarından alınabilir mi?

Evet bu teorik olarak mümkün. TKBB’den 31.10.2019 tarihli Katılım Bankaları Maaş Promosyonu Ödemesi konulu danışma kurulu kararına göre (https://tkbbdanismakurulu.org.tr/karar/7 ); “Katılım bankalarının, katılım bankacılığı ilke ve standartlarına aykırı olmayan alanlarda faaliyet yürüten kurumların çalışanlarına ait maaşların/ücretlerin dağıtılmasına aracılık yapmalarında ve kurum çalışanlarına promosyon ödemelerinde bir sakınca yoktur. Ancak katılım bankası ile maaş dağıtan kurum veya çalışanları arasında yatırılan maaşın belli bir süre bankada kalmasına dair bir şart ileri sürülemez”.

Uygulamada da katılım bankalarının maaş hesaplarına aracılık etme konusunda bu sene aldığı bir ihale var.

Diyanet personelinin 2019 yılında çıkan bir genelgede maaş ödemelerinin yalnızca katılım bankalarından alabileceği hükme bağlanmış. İlgili karar gereği 2022 yılında çıkılan ihalede iki katılım bankasının 2800 liraya ihaleyi kazanmış. Bunun sonucunda tutarın az bulunması ile bir sendika tarafından konu yargıya taşınmış ve karar iptal edilmiş. Tüm bankaların katıldıkları ihalede ise yeni promosyon tekliflerinin 16 bin lirayı bulduğu söyleniyor (https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/ali-erbas-ile-personel-promosyon-ihalesi-nedeniyle-karsi-karsiya-1953173 ). Akabinde Diyanet tarafından mahkeme kararı Danıştay’a götürülmüş. Buradan şu iki çıkarımı yapıyorum. ÇIKARIM B: İlk olarak Diyanet personellerinden bazıları düşük promosyon veren katılım bankaları ile çalışmak istemiyor. Promosyonlarla ilgili bir 2012 yılında çıkan bir yönetmelik olduğu için katılım bankalarının verdiği promosyonlar mevduat bankalarından düşükse “kamu zararı” ortaya çıkıyor. Bu yüzden ihalenin katılım bankalarına verilmesi ile kanuni problemler meydana gelebiliyor. ÇIKARIM C: İkincisi ise katılım bankaları maaşların önceden kendilerine yatırılması sebebiyle yeterince kar edemiyor ki yüksek promosyon öneremiyor. Bunun da arka planında başka nedenler olabileceği (yeni ATM, şube açma ile alt yapı ve ek personel maliyetlerinden kaçınma gibi) bilinse bile en büyük neden büyük ihtimalle katılım bankalarının maaşları faizli araçlara yatıramaması ve buradan yeterince kar elde edememesi gibi gözüküyor.

ÇIKARIM B’den hareketle Diyanet personellerinin bazıları bile katılım bankaları ile çalışmak istemiyorsa, muhtemelen diğer kamu personellerinden de benzer talepler gelecektir. ÇIKARIM C’den hareketle promosyonun büyük getirisinin faizli işlemler olduğu görülmektedir. Bu da ÇIKARIM A’da yaptığımız gibi promosyon hakkındaki “şüpheleri” arttırıyor. İşin açıkçası katılım bankalarının mevduat bankaları ile aynı promosyon tutarı ver(e)memesi ve onlardan ayrışması benim için olumlu bir durum.

  • Peki kamu çalışanları emekliler gibi kendi çalışacağı bankayı seçse nasıl olur? Bir bakanlığın, üniversitenin, il müdürlüğünün ya da herhangi bir kamu kurumunun bütün personellerinin aynı bankadan maaş alması yerine herkesin istediği banka ile çalışması nasıl olur?

Bunun için tabi biraz daha araştırmak lazım, fakat 13 milyona yakın emekli için bu sistem mümkünse, 5 milyona yakın memur için bu neden yapılamasın? Belki iş yükü biraz artabilir ama yine de basit bir excell veri etiketleme fonksiyonuyla bile kolaylıkla personellerin çalıştığı bankalar tasnif edilebilecektir diye tahmin ediyorum. Türkiye’de toplam mevduat bankası sayısı 35, 30’dan fazla şubesi olan banka sayısı 19 tane. (https://www.tbb.org.tr/modules/banka-bilgileri/banka_sube_bilgileri.asp ). 6 tane katılım bankası da eklenirse büyük ihtimalle en fazla 25 tane banka üzerinden maaşlar dağıtılacaktır. Bu da çok büyük bir iş yüküne neden olmayacaktır.

  • Bir diğer seçenek ise kamu personeli maaşlarının promosyona gerek duyulmadan doğrudan kişilerin ibanına aktarılması mümkün müdür?

Şahsi kanaatim o da mümkündür. Yanılmıyorsam kamu kurumlarına bütçeleme süreci sonrasında ödenek tahsis edildikten sonra Ziraat Bankası üzerinden Hazine Tek Hesabı isimli bir hesap üzerinden bu ödenekler yer alıyor. Dolayısıyla istenirse herhangi bir banka ile promosyon pazarlığı yapılmadan doğrudan ayın 15 inde (öncesinden gönderilip bankanın bu parayı kullanmasına engel olunarak) personellerin ibanlarına bu para yatırılabilir diye düşünüyorum.

Toparlarsak;

Promosyonun hediye hükmünde mi yoksa faiz şüphesi hükmünde mi olduğu konusunda ilahiyatçıların görüşlerini yukarıda zikrettim. Eğer promosyonu insanlar için bir problem olarak görmüyorsa ortada bizim için de bir problem yok demektir. Fakat promosyonu en azından “şüpheli” bir işlem olarak görüyorsak (ki toplum nazarında bu şekilde gören oldukça fazla kişi var) ortada iktisadi bir etkinsizlik söz konusudur.

İktisatçılar modeller kurarak ve varsayımlar yaparak tahminlerde bulunurlar. Fakat gerçek hayatta insanlar daha çok para kazanacağı bir seçenekten ziyade önceliklerine ve değer yargılarına göre hareket edebilir. Promosyon örneğinde görülmektedir ki kimileri katılım bankalarının düşük tutarlı ama faize bulaştırmadan elde ettiği promosyonu, klasik bir mevduat bankasının önerdiği yüksek tutarlı promosyona tercih edebilir. Kimileri ise promosyon almamayı, katılım bankasından gelecek promosyona tercih edebilir. Devlete düşen basit yasal düzenlemeler ve uygulamalar ile insanların bu isteklerinin çözümüne yardımcı olmaktır. Emeklilere sağlanan maaş bankasını seçme hakkı memurlara da verilirse ya da herhangi bir aracı bankaya bulaşmadan doğrudan kişilerin tercih ettikleri bankalara maaşları yatırılırsa mevcut iktisadi etkinsizliğin bir kısmı giderilecek ve insanların refahı artacaktır. Eğer toplumda promosyon ile ilgili sıkıntılar yeteri kadar dile getirilirse kısmi de olsa bir düzenleme kaçınılmaz gözükmektedir.

Şükrü Çağrı Çelik

Marmara Celal Bayar Üniversitesi

 


*  Yazarların görüşleri kendilerini bağlar.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun