Bireylerin günlük yaşamlarında ve gelecek planları içerisinde tercihlerini öncelikli olarak finansal tutumları belirlemektedir. Bireyler ekonomik konularda tercihlerde bulunurken yalnızca objektif kriterlere dayanan değerlendirmeler yaparak rasyonel kararlar almamaktadır. Seçeneklerin çoğalması ve karar vermenin karmaşık hale gelmesinin yanı sıra tutumlar ve tercihleri etkileyen birçok ekonomik, sosyal ve kültürel faktör bulunmaktadır. Din ise kültürel faktörlerin arasında yer alan ve insan hayatını yönlendiren en önemli unsurlardan biri olarak değerlendirilmektedir. İnsan hayatını şekillendiren, ekonomiden kültüre birçok alanda sınırlamalar ve emirler barındıran dinî inançlar elbette tercihler üzerinde de oldukça etkin bir rol oynamaktadır. Yani din tercihler hakkındaki değerlendirilmelerin dışında bırakıldığında, doğru ve anlamlı bir sonuca ulaşmak pek de mümkün olmayacaktır. Dinin yüksek düzeyde etkili olduğu geleneksel toplumlarda üretim, tüketim, tasarruf vs. birçok tercih dinî emirlere göre şekillenmektedir. Bir diğer deyişle dinî yönelim, finansal tutum ve davranışları belirlemektedir.
Günümüzde teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme ile derinleşen ve karmaşıklaşan dünyada bireylerin tüketim, tasarruf ve yatırım gibi alanlardaki tercihlerini nelere göre belirledikleri ve davranışlarının neye göre şekillendiğinin tespiti, bireylerin finansal tutum ve davranışlarını anlamak bakımından önemlidir. Böylelikle hem bireylere sunulacak kazanımlar sağlamak mümkün hale gelecek hem de bireysel tercihlerin toplumsal krizlere yol açma ihtimali engellenebilecektir. Ayrıca kişilerin finansal tutumlarının bilinmesi, onların güncel finansal sistem içerisinde daha doğru, verimli davranmaları ve riskleri yönetebilmeleri için yönlendirilebilme imkânı sunmaktadır. Böylelikle insanların etkili ve refah düzeylerini arttırıcı finansal tutum ve davranışlara sahip olması yönünde faydalı uygulamalar hayata geçirilebilecektir.
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2014 yılında gerçekleştirilen Türkiye’de Dinî Hayat araştırması verilerine göre; araştırmaya katılanların %99,2’si İslamiyet inancına sahip olduğunu belirtirken, İslamiyet inancı dışında diğer inançlara sahip olduğunu belirtenlerin oranı yalnızca %0,4’tür. Araştırmaya katılanların %0,4’ü ise bu soruya cevap vermemeyi tercih etmiştir. Bir dini inanca sahip olanların %19,4’ü oldukça dindarım, %68,1’i dindarım, %10,2’sine dindarım ne dindar değilim, %1’i ise dindar değilim şeklinde kendini tanımlamaktadır. Hiç dindar olmadığını belirtenlerin oranı %0,3, bu hususta görüş bildirmeyenlerin oranı ise %1’dir. Ayrıca katılımcıların %64,9’u hayatlarını daima dinî hüküm ve emirlere göre şekillendirdiğini, %28,3 hayatını ara sıra dinî emirlere göre şekillendirdiğini, %4,6 ise hayatını hiçbir zaman dine göre şekillendirmediğini ifade etmektedir (Diyanet İşleri Başkanlığı, 2014). Bu verilere göre Türkiye’de dinin ve dindarlık düzeyinin bireylerin tercihleri üzerinde oldukça etkin bir unsur olduğu değerlendirildiğinden, finansal tutum ve davranışları din öğesinden bağımsız değerlendirmenin eksik bir değerlendirme olacağı düşünülmektedir.
(Bu metin makalenin giriş kısmından alınmıştır. Yazının devamı için kaynaktaki bağlantıyı tıklayınız.)
Kaynak: Dergi Park