Anasayfa Araştırma İslam Ekonomisinde Vergileme İlkeleri

İslam Ekonomisinde Vergileme İlkeleri

by

İslam devletinin düzenli işlevlerini finanse etmenin yanı sıra, İslami vergi sisteminin temel hedefleri yoksulluğun hafifletilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve adil bir toplumun oluşturulması ve sürdürülmesidir (Jalili, 2011: 178). Söz konusu amaçları sağlamak üzere devletin vergilemede dikkat etmesi gereken bazı önemli ilkeler bulunmaktadır. İslam vergileme ilkeleri aşağıdaki gibi açıklanabilir;

Mülkiyet

Kişinin vergiyi ödeyeceği malın üstündeki hakkını ifade eder. İslam hukukuna göre birey, vergiye tabi olacak malı istediği zaman ve istediği gibi kullanabilme hakkına sahipse o malın mülkiyetine sahip demektir ve o mal üzerinden devlete vergi ödemekle yükümlüdür. Dolayısıyla İslam hukukunda vergilemenin ilk prensibi, bir varlığa sahip olunmasıdır. Buradaki varlık kavramı bir toprak olabileceği gibi altın, gümüş vb. değerli madenler ve hayvanlar da olabilir (Eskicioğlu, 2007: 65).

Nema Üretim

İslam ekonomisinde bir malın vergiye tabi olması için üreyen, çoğalan, gelişen ve gelir getiren bir özelliğe sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla İslam ekonomisinde vergi üretim üzerine konulmuştur ve tüketimden vergi alınmamaktadır. Bunun nedeni ise üretimin ekonomide yarattığı değerdir. Üretim veya çoğalma (hayvanların çoğalması gibi) ekonomi üzerinde ek bir değer yaratır. Yaratılan bu değer, bu malın mülkiyetine sahip olan kişilere ekonomik bir katkı sağlar. Tüketimde ise bu malı alan kişi, ek bir gelir elde etmediği gibi bir maliyete katlanmaktadır (Eskicioğlu, 2007: 68-69). Bu konu hadis-i şerifte “kişilerin köle ve atına zekât düşmez” şeklinde ifade edilmektedir (Duman, 2018: 64). Bu hadise göre bireylerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmış olduğu mallar zekât (vergi) dışı bırakılmıştır.

Nisab

Nisab, bir kişinin vergi mükellefi olabilmesi için sahip olması gerektiği minimum mal miktarını ifade etmektedir. Kuran-ı Kerim’de zekât (vergi) ile ilgili birçok ayet olmasına rağmen, nisab ile ilgili bir ayet bulunmamaktadır. Örneğin Bakara Suresi’nin 219. Ayetinde “Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki ihtiyaçtan artakalanı” denilmekte fakat bu ihtiyaçlar için bir taban miktar belirlenmemiştir. Nisab ile ilgili hükümlere hadislerde rastlanmaktadır. Zekât için belirlenen ölçüler o dönemin sosyal ve ekonomik yapısı düşünülerek belirlenmiştir. Örneğin gümüş 200 dirheme, altın 20 dirheme, deve 5 adete ve koyun 40 adete ulaşıncaya kadar vergi alınmamaktadır. Burada dikkat edilecek iki husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki, belirtilen miktarlara kadar kimseden vergi alınmamaktadır. Başka bir ifadeyle asgari geçim indirimi uygulaması söz konusudur. İkinci husus ise ekonomik değer anlamında 20 altının; 200 dirheme, 5 deveye ve 40 koyuna eş değer olmasıdır. Servet şekli farklı olmasına rağmen ödenecek vergi miktarı aynıdır. Bu miktar malın kırkta biridir (Sargın, 2014: 157-158).

Vergilendirilecek Malın Asli İhtiyaçlardan Fazla Olması

İslam’ın vergilendirme konusunda koymuş olduğu prensiplerden birisi de vergilendirilecek malın bireyin kendisinin ve ailesinin asli ihtiyaçlarından fazla olmasıdır. Bakara suresinin 219. Ayetinde konu şu şekilde ele alınmaktadır.

“…Ve Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Afv” (Yani; Senin, ailenin ve zaruri hizmet giderlerinin dışında) İhtiyaçtan artakalanı (hayır ve hizmet yolunda harcayabilirsiniz veya insanların kusurlarını bağışlayıp hakkınızdan vazgeçebilirsiniz)” ,

Burada geçen asli ihtiyaç kelimesi ile modern vergi hukuklarında kullanılan zorunlu ihtiyaç kelimeleri birbirinden farklıdır. Örneğin bir bireyin bir ayakkabısının veya elbisesinin olması zorunlu iken, yazlık ve kışlık elbise ve ayakkabılarının ayrı ayrı olması zorunlu değildir. Fakat asli bir ihtiyaçtır. Günümüzde bireylerin evlerinde buzdolabı, yemek masası ve kitaplık gibi eşyaları bulundurması zorunlu değildir. İnsanlar bunlar olmadan da yemeklerini, koruyabilir, yiyebilir veya kitaplarını muhafaza edebilir. Fakat bu eşyalar insanların gündelik hayatlarını kolaylaştıran eşyalardır. Bu sebeple bu eşyalar aslidir. Dolayısıyla İslam ekonomisinde bireyin sosyal ortama entegrasyonunu sağlayabileceği kadar gelir vergi dışı bırakılmaktadır (Eskicioğlu, 2007: 82-83).

Malın Üzerinden Bir Yıl Geçmesi

İslam ekonomisinde verginin toplanması konusunda idarecilerin keyfi uygulamalarına sebep olunmaması için malın elde edildiği tarihten itibaren bir yıl geçmesi şartı getirilmiştir. Örneğin 2 Şubat 2020 tarihinde elde edilen bir malın vergisi en erken 3 Şubat 2021 tarihinde toplanabilir (Eskicioğlu, 2007: 88).

Kaynak: DergiPark

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun