“Üretimde Emek ve Teşebbüs Faktörleri ile İlgili Kaideler”
1. a) İnsan davranışında dengeli olacaktır. O, sadece bir homo-economicus değil, aynı zamanda Allah’ın yeryüzündeki halifesi, eşref’ül-mahlûkattır. Hayatının düsturu: Doğru yaşama, ahlâklı olma, yeteneklerini iyi kullanmaktır. Allah, iyi insanlara şöyle hitap eder: “İnananlar ve iyi işler yapanlara gelince; onlara gücünün üstünde yük yüklenemez, cennetliktir onlar, orada sonsuz kalacaklardır.” (Araf, 7/42). Burada, Allah’ın emir ve yasaklarının insan gücü üstünde ve yapılamayacak şeyler olmadığı ifade edilmektedir.
b) “Bu dünyanın varlığı kâfirler için süslü görünür, alay ederler inançlı kişilerle. Oysa korunanlar, kıyamet gününde onlardan üstündürler. Dilediğine Allah hesapsız rızık verir.” (Bakara, 2/212). İnsanlardan kimi, “Rabbimiz, bize vereceğini bu dünyada ver” der. Ahirette onun bir payı yoktur artık” (Bakara, 2/200). Onlardan kimileri de, “Ey Rabbimiz, bize dünyada da, ahirette de en hayırlısını, en güzelini ver ve bizi cehennem azabından koru.” der (Bakara, 2/201). İşte Müslüman insan, ahiret için hemen ölecekmiş gibi, dünya için hiç ölmeyecekmiş gibi çalışan ve Allah’ın, “Namaz bittiğinde yeryüzüne dağılın ve rızkınızı arayın.” (Cuma, 62/10) emrine uyarak yaşayan insandır. Bu insan, “Bu günün işini yarına bırakma, aksi halde işleri ve hakları zayi etmiş olursun. Ecel, emelin önündedir. Ecele iş ve amel ile koş. Çünkü ecel geldikten sonra artık iş ve amel yoktur. ”18 kaidesine göre davranışlarını düzenler.
2. Müslüman, beşikten mezara kadar ilim tahsil eden, ilmin kaybolmuş bir malı olduğuna inanan, Çin’de de olsa ilim ve bilgi edinmeye çalışan, böylece bilgisini arttırarak, dünyevi sahada maişetini temin için fıtri ve mükteseb kabiliyetine en uygun mesleği seçmeye çalışan insandır. Çünkü, Allah’ın şu emrini bilir: “Ey insanlar, biz sizi dişi ve erkek olarak yarattık, uluslara ve kabilelere ayırdık, birbirinizi tanıyıp bilesiniz diye. Allah’ın katında en şerefliniz işinde en iyi olanınızdır. Allah herşeyin bilicisidir.” (Hucurat, 49/13). “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri öğüt kabul eder, ibret alırlar.” (Zümer, 39/9).
3. “Bütün kâinat insanın emrine verilmiştir. Oradaki imkânları en iyi kullanmak insanın görevidir. (Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Şu halde yerin üstünde dolaşın ve Allah›ın rızkından. Sonunda dönüş O’nadır)” (Mülk, 67/15). Bu Ayet-i Kerime’de yeryüzünün insanların faydalanmalarına hazır ve uygun bir durumda yaratıldığı ifade edilmektedir. Yeryüzü, üstünde dolaşılacak bir halde emre amade kılındığına göre, artık dünyada insanlara boyun eğmeyecek hiçbir maddi varlık yok demektir. Bu ayeti kerime, insanlığı daima yükselmeye doğru teşvik etmektedir.
İslâmiyet insanı çok çalışmaya, araştırmaya, keşif ve icatlarda bulunmaya ve ihtiyaçlarının tatmini için tabii kaynakları değerlendirmeye yöneltir. İmam Gazali’ye göre üretim faaliyetleri 3 guruba ayrılır:
- Zaruri ihtiyaç maddelerinin üretimi: Bunlar, müslüman insanın beş temel özelliğini muhafazasına yarayan bütün mal ve hizmetlerin üretimini kapsar, insanın beş temel özelliği: İman, Hayat, Akıl, Üretme ve Servet sahibi olabilmektir.
- Hayatı kolaylaştırıcı ve rahatlatıcı üretim faaliyetleri: Bunların üretimi yukarıda belirtilen beş temel özelliğin muhafazası ve devamı için şart olmamakla birlikte hayattaki meşakkat ve güçlükleri giderici ve konforu arttırıcı üretim faaliyetleridir.
- Zarafeti arttırıcı üretim faaliyetleri: Bunlar, rahatlığı sağlamanın da ötesinde estetik, güzellik, zarafet ve sanat duygularını tatmine yarayan mal ve hizmetlerin üretimiyle ilgilidir. Medeniyetler geliştikçe birçok maddeler bu kategoriler arasında yer değiştirebilir. Dün lüks sayılan bir mal ve hizmet, bugün zaruret haline gelmiş olabilir. O bakımdan, bu guruplara giren malların durumu sabit olmayıp seyyaldir. Bu malların üretim sıraları zaruri ihtiyaç maddelerinden başlayıp, sırasıyla hayatı kolaylaştırıcı ve zarafeti artırıcı mallara doğru gider. Basit ve temel kaide, arada bir çatışma olup tercih gerektiğinde, daha üst kademedeki mal ve hizmetlerin üretimi için meselâ, daha alt kademedeki zerafet kategorisine giren bir mal veya hizmetten vazgeçmektir. Böylece, üretimde zaruri ihtiyaç maddelerine öncelik tanınacaktır.
4 . Müslüman İnsanın Üretimde Ücretli Olarak Çalışırken Tâbi Olacağı Kaideler
İnsan, üretim faaliyetinde işçi olarak veya kendi başına çalışıyorsa, Allah, şu prensiplere uygun biçimde hareket etmesini
ister. Böyle bir insan:
a) Maişetini temin için, fikri ve bedeni mesai sarf etmiş olmasından dolayı iftihar eder. Çünkü Allah’ın şu emrini ve vaadini hatırlar: “Bilinsin ki, insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ilerde gösterilecektir. Sonra ona, karşılığı tastamam verilecektir.” (Necm, 53/39, 40, 41).
b) Allah’ın ve Peygamberimizin (sav) şu sözlerini bilerek çalışır: “Yaptıklarınızdan elbet mes’ul olacaksınız” (Nahl, 16/93); “İşçinin işi yaptığı vakit, güzel yapmasını Allah muhakkak sever!”; “En iyi kazanç işine özen gösteren ve işverene saygı ile bakan işçinin elde ettiği kazançtır.”
c) Gelmiş, geçmiş peygamberlerin maişetlerini bir meslek ifa ederek, bedeni fikri mesai sarfederek kazandıklarını, Hazreti Davut’un gömlek dokuduğunu, Peygamberimizin çobanlık yaptığını hatırlar.
d) Peygamberimizin çalışanlar için verdiği şu müjdeli haberleri de bilir: “Çoluk-çocuğunun geçimini temin için çalışan Allah yolundadır. İhtiyar ana ve babasının geçimi için çalışan, yine Allah yolundadır”, “Kim helâl aramaktan yorgun gecelerse, affedilmiş olarak geceler.”
e) Müslüman insan, işinde şu prensiplerle çalışır:
– temizdir,
– görünüşü (kılık-kıyafeti) iyidir,
– geçimlidir,
– emir ve talimatları dinler,
– tez canlıdır,
– işini sever,
– işini sonuna kadar yapar,
– işini kontrol eder ve düzeltir,
– işini tam yapar,
– sür’atli çalışır,
– temiz iş çıkarır,
– işbirliği yapar,
– tenkide açıktır,
– iş başında uygun şekilde hareket eder,
– düzenli bir iş sırası takip eder,
– alet-teçhizat,
– hammadde ve malzemelere gerektiği gibi ihtimam gösterir,
– alet ve motorlu teçhizatı uygun şekilde kullanır,
– hammadde ve malzemeleri ekonomik şekilde kullanır,
– verimli çalışma metotlarını uygular,
– sağlık ve emniyet tedbirlerine riayet eder.
f) Bütün bu çalışması sonucunda aldığı (ücret) gelirden dolayı Allah’a şükretmesini bilir; başkalarının kazancına göz dikip haset etmez, işverene kinle bakmaz, “mihnete sabır ve nimete şükürde Rabbimizin bize büyük imtihanı” olduğunu bilir (Bakara, 2/155). “Sizi korku, açlık, mal, can ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele.” (Bakara, 2/155). “Eğer şükrederseniz, mutlaka size nimetlerimi çoğaltırım. Eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz azabım, çok şiddetlidir.” (İbrahim, 14/7).
g) Çalışmadığı zaman veya iktisadi hayatın çeşitli risklerine maruz kaldığı zaman, devletçe kendisinin ve çoluk çocuğunun
sosyal güvenliğinin sağlanmasını talep etme hakkına sahip olduğunu bilir.