Anasayfa Köşe Yazıları Kur Korumalı Mevduat Hesabı Kimi Koruyor?

Kur Korumalı Mevduat Hesabı Kimi Koruyor?

by

TCMB bugün itibariyle kur korumalı Türk Lirası vadeli mevduatlar için kullanılacak kurları açıklamaya başladı. 22 Aralık 2021 günü Dolar/TL alış kurunun 12,348 TL, satış kurunun 12,370 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda o gün 100.000 USD bozdurarak 1.234.800 TL ile 3 ay vadeli KKMH açtıran bir kişinin bugün itibariyle hesabına yatan tutarı hesaplamaya çalışalım.

Mevduat sahibi KKM hesaplarına uygulanan yıllık %17 faiz oranı ile 3 aylık vade sonunda 53.479 TL faiz geliri elde etti ve bu tutarı banka ödedi. Faiz ödemesiyle birlikte bu kişiye 100.000 USD’si için TCMB’nin bugün açıkladığı kur korumalı Türk Lirası vadeli mevduatlar için kullanılacak dolar kuru olan 14,83 TL üzerinden hesaplanan 195.751 TL kur farkı Hazine tarafından ödendi. Mevduat sahibi 3 ayın sonunda 53.479 TL’si bankadan, 195.751 TL’si Hazineden olmak üzere toplam 248.230 TL vergiden istina gelir elde etmiş oldu, yani 1 kuruş dahi vergi vermeden toplam mevduatı 1.483.030 TL’ye yükseldi. Bu kişi bugün elindeki paranın tamamıyla tekrar dolar almak istediğinde, bankanın dolar kuru üzerinden işlem yapmak durumundadır. Bu yazının kaleme alındığı sırada (22 Mart 2022 – Saat 17:31) https://kuveytturk.com.tr/finans-portali/ internet sitesinde askıda olan dolar satış kurundan (15,0119 TL) hesaplandığında mevduat sahibi 98.790,30 USD ile 3 aylık KKM hesabını kapatmış oluyor. Mevduat sahibinin 1.209,70 USD zararda olduğu açıkça görülüyor. Hazinenin 19.1.2022/7351 sayılı kanunun geçici 5. maddesindeki ifadesiyle “kur artışı destek ödemesi” yapmasına rağmen mevduat sahibi dolar bazında zarar etmiştir. 

15 Mart 2022 tarihi itibariyle KKM hesaplarında %56’sı dövizden dönüşmek üzere 557 Milyar TL biriktiğini Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Nebati’nin açıklamasından öğreniyoruz. KKM hesaplarında biriken bu tutara yapılacak olan kur artış destek ödemelerinin kamu hazinesine toplamda ne kadar yük getireceğini süreç içerisinde hep birlikte izleyeceğiz. Ancak bu noktada açıkça ifade edilmelidir ki; hem kamu hazinesi aracılığıyla mevduat sahiplerine kur artışı destek ödemesi yapan toplum hem de KKM hesaplarına paralarını emanet ederek dolar bazında zarar eden bireyler bir maliyete katlanmaktadır. Devlet, istisnai bir finans mühendisliği ürünü olan KKM hesapları aracılığıyla içinde bulunduğumuz ekonomik darboğazın finansal maliyetini/faturasını toplum ile mevduat sahipleri arasında bölüştürmüş görünüyor. Bu manzara karşısında sorulması gereken asıl soru şu: Bu faturayı kime ödüyoruz, tahsildar kim?

Hazine ve Maliye Bakanlığının internet sitesinde 21 Mart 2021 tarihinde açıklanan istatistiklere göre Devletin ihraç ettiği iç borçlanma senetlerinin %73,5’ini bankalar, %7,3’ünü menkul kıymet yatırım fonları, %11,7’sini tüzel kişiler, %0,8’ini gerçek kişiler, %2,2’sini ise yurt dışı yerleşikler ellerinde bulundurmaktadır. Diğer bir ifadeyle Devlete iç borcun %73,5’ni bankalar vermiş durumda. 21 Mart 2022 tarihli Devlet İç Borçlanma Senedi ihalesinde Devletin borçlanma maliyeti ortalama yıllık bileşik %24,37. 

2022 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu hazırlanırken KKM hesapları ve bu hesaplara Hazineden ödenecek kur artışı destek ödemesi kalemi olmadığı düşünüldüğünde, 2022 yılı bütçesinde bu ödeme için ödenek ayrılmadığı kolayca anlaşılabilir. Anayasanın 73. maddesi çerçevesinde bu ödemelerin ve bu ödemeler sebebiyle ortaya çıkan borçlanma gereksiniminin meşruiyetine dair yapılabilecek tartışmaları şimdilik bir kenara bırakarak, bu olgudan hareketle kur artışı destek ödemelerinin borçlanmayla finanse edileceği sonucuna varılabilir. 

Yukarıda verdiğimiz örneğe geri dönecek olursak; Hazine bugün kur artışı destek ödemesi yapabilmek için %24,37 faiz oranından borçlandı ve bu borcun yaklaşık ¾’ünü bankalardan aldı, bankalar da devlete verdikleri borcun asıl sahibi olan mevduat sahiplerine -KKM hesapları da buna dâhil- yıllık %17 faiz ödediler. Görünen o ki gün sonunda yine bankalar karlılıklarını artırmakta, toplum ise kur artışı destek ödemeleri ve bu ödemelerin borçlanmayla yapılması durumunda devlet borçlanma faizinin maliyetine katlanmaktadır. Peki bu maliyet hangi kaynaktan ve kim tarafından karşılanmaktadır? Elinde bulundurduğu sermayesini üretime veya ticarete yönlendirerek katma değer üreten kişilerin ödediği vergilerden karşılanmaktadır. 

Peki bu ödeme kime ve niçin yapılmaktadır? Tasarruflarının bir kısmını ya da tamamını üretim ya da ticarete yönlendirmemiş kişilere, tasarruflarını Türk Lirasında tutmaları, döviz talep ederek döviz kurunu yükseltmemeleri karşılığında bu ödeme yapılmakta ve elde ettikleri bu gelirden vergi alınmamaktadır. 

Gün sonunda bu işten karlı çıkan bankalar olmaktadır.

Kur artışının sebep olduğu ekonomik tahribatın faturasını peşin ödemek yerine, yönetilebilir bir ödeme planına bağlamış ve taksitle ödüyor gibiyiz. Taksitleri ödeyenler yine üreten ve ülke ekonomisine değer katan vergi mükellefleri, tahsildarlar yine paradan para kazananlar.

Görüş, öneri, katkı ve yorumlarınız için; yunusemreaydinbas(at)hotmail.com

Yunus Emre AYDINBAŞ

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun