Abdulazîz Dûrî, İslâm İktisat Tarihine Giriş, çev., Dr. Sabri Orman, İnsan Yayınları, Birinci Baskı 2014, 167 sayfa.
Sosyo-Ekonomik Değerleri Anlamlandırma
Dünyada ve Arap dünyasında İslâm tarihi alanında tanınmış ve otorite sahibi olan Abdulazîz Dûrî (1919 – 2010); Bağdat’ta doğdu. Lisans ve doktorasını London School of Economics and Politics’te tamamlayan Abdulazîz Dûrî, Bağdat Üniversitesi’nin kurucularından ve bir süre rektörlüğünü yürüttü. London Üniversitesi ve Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde misafir profesör olarak ders veren Abdulazîz Dûrî, 2010’da Ürdün Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görev yaparken vefat etti. İngilizce, Fransızca ve Almanca iyi derecede bilen Abdulazîz Dûrî, “İlk Dönem İslâm Tarihi”, “İlk Abbâsî Dönemi”, “Arap Milletlerin Tarihsel Oluşumu”, “İslâm Kurumları Tarihi” gibi eserleri bulunmaktadır.
Abdulazîz Dûrî’nin “İslâm İktisat Tarihine Giriş” kitabı, Sabri Orman’ın çevirisiyle ortaya çıkmış önemli bir çalışmadır. Bu çalışma İslâm Dünyası’nın metruk halde olan “İktisadî Tarihi”nin genel bir haritasını çizerek konuya duyulan acillik bilgi ihtiyacını hedeflemiştir. Ümmet ve cihat, kabilecilik ve toprak, ticaret toplumu ve şehirlerin gelişmesi, Arap olmayan unsurların hâkimiyeti ve askerî ikta rejiminin başlaması, iktisadî duraklama, gerileme ve yeni ikta düzeni ile beş bölüm halinde bu konu başlıkları ele alınmaktadır.
Prof. Abdulazîz Dûrî, İslâm Dünyası’nın, altıncı yüzyıldan Osmanlı Devleti’nin sonlarına kadarki iktisadî, sosyal ve siyasî serencamını ve geçirdiği büyük dönüşümleri, temel süreçler halinde ve özlü bir biçimde tasvir ve tahlil etmektedir. Bu tasvir ve tahlil çalışmasını beş başlıkla anlatır.
İlk başlığı: “Ümmet ve Cihad” ile İslâm Arap toplumunun siyasî serencamı anlatır. Dönemin Bizans ve Sasani imparatorluklarının politikaları Arap toplumları üzerindeki etkilerini irdeler. Tüm bu etkilere karşın İslâm inanç ve toplum sisteminin doğuşu ve yayılışı nasıl bir etki yaptığını analiz eder. Özellikle kabile taassubunu ve ona dayalı kavramları, İslâm devrimiyle toptan bir değişim ve dönüşümü getirdi. Kabile yerine “Ümmet” kavramı siyasi bir dönüşüm oldu. Bölünme veya parçalanma yerine birlik vurgulandı. Başka bir tarafta tekelcilik, sömürü ve servet yığma peşinde koşan mutlak ferdiyetçiliği reddetti.
İslâm, kabilecilik ve toprak, başlığı Dûrî, Ömer b. Abdulazîz döneminde fetihlerin dışa değil de içe yönelik yoğunluk yaşandığını dikkat çeker. İktisat konusunda vergileri düzenlemeyi ve konuda başlıca reformlar yaptığını anlatır.
Reşit halifeler dönemi, demokratik bir ortamda varlığını tamamladıktan sonra Emevi hanedanı ile İslâm toprakları genişledi, kurumlar oluştu. Abbasi İhtilaline geldiğimizde eşitlik konusunda Emevi yönetimine karşı bir birikimin ve karşı olmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı.
Dûrî, çalışmasında “Ticaret Toplumu ve Şehirlerin Gelişmesi” başlığını Abbasiler dönemini anlatarak tamamlar. Fetih politikasıyla sınırların genişlemesi ve toplumların Müslümanlaşması bir dizi değişimi getirdi. Bu değişim içinde uyum ve çatışmaların olması muhtemeldi. Hayatın idamesi için ticarî çabalar ve bunun getirisi olan şehirleşme İslâm medeniyeti özelinde anlamak ve yorumlamak gerekmektedir. Bu başlıkta sosyo-ekonomik dinamiğinin Abbasî yönetiminin İslâm’ın getirdiği ilke ve değerleri çerçevesinde nasıl şekillendiğini anlatılmaktadır.
İslâm medeniyetinin kimlik coğrafyası haline gelen Ortadoğu, Asya ve Kuzey Afrika toprakları; iktisadî, sosyal ve siyasî durumunun değişim ve oluşumunu kronolojik sürecini Dûrî, kitabın dördüncü ve beşinci bölümlerinde anlatmaktadır. 12. ve 19. yüzyılları kapsayarak İslâm medeniyetinin Moğol istilasından başlanarak Avrupa sömürgesine kadarki olayların otoriter ve istila boyutlarını inceler. İslâm medeniyetinin tarihin seyri içinde muhatap olduğu krizleri yorum ve analizlerle medeniyetler çatışmasının kimlik yönünü tespit edilmektedir.
Abdulazîz Dûrî, “İslâm İktisat Tarihine Giriş” kitabında tarihsel süreç içinde İslâm medeniyetinin iktisadî, sosyal ve siyasî kimliğini anlamlandırmaya çalışmaktadır. Kurum ve statü dengesinin oluşum sürecinde sosyo-ekonomik realitelerine zihni bir canlılık getirmektedir. Sosyo-ekonomik değişim ve dönüşüm krizlerine dirayetli, maharetli ve ustaca değerlendirmeler getirmektedir.