“Hâfıza-i beşer nisyan ile maluldür!” sözüyle özetlenen insan beyninin zamanla unutmasının ortaya çıkardığı fırsatlardan biri de veriyi kaydetme geleneğidir. İnsanoğlu, unutma problemini yenmek için zaman içinde çeşitli kayıt ortamları oluşturdu, yapılan çalışmaların ve hak sahipliğinin kayıt altına alınması, göçebe toplumdan yerleşik topluma geçilmesiyle birlikte artık bir zorunluluk hâline geldi.
Toplumun genişlemesi ile birbirini tanımak için güven mekanizması ve kayıtlarla bunun pekiştirilmesi gereği sonucu, ister istemez çeşitli merkezî yapılar da oluştu. Gruplar, birlikler ve sonunda devletler, bu ihtiyaca binaen merkezî kayıt sistemlerini oluşturdu ve kaydedilen verileri toplum içerisindeki kuralların belirlenmesinde kullanarak merkezî otoritenin tesisini mümkün kıldılar.
Ancak bu sistem bazı problemlere de yol açtı. Özellikle 2008 ekonomik krizi sırasında, kayıtları elinde tutanların, olması gereken şeffaflıkta davranmayarak, halkın sahip olduğu birikimlerin yok olmasına neden olmaları bu sorunların en akılda kalanı konumunda.
2009 yılında Satoshi Nakamoto tarafından yayımlanan ünlü makalede, merkezî bir otoritenin tesis ettiği güven mekanizmasının yerine, kriptografik yöntemlerle değiştirilemez olduğu kanıtlanan veri kayıt sistemi kullanan benzer bir yapının kurulabileceğinin vurgulanması, tam da ekonomik krizde yaşanan tecrübenin sonrasında rastlıyor. İşte bu makalenin ardından hayata giren ve “sanal para” olarak adlandırılan Bitcoin, geleceğin hızlı şekilde değişeceğinin habercisi gibiydi. Bitcoin özelinde sanal paralar üzerinde olumlu olumsuz uzun süre tartışılsa da geleceği asıl değiştirecek olan, sanal paraların temelindeki blockchain teknolojisiydi.
Merkezî otoritenin manipüle edemeyeceği, zorla sahipliğin el değiştiremeyeceği, kurallara herkesin vakıf olduğu ve yapılan işlemlerin değiştirilmesine yönelik girişimlere karşı, güvenilir bir karşı koyma mekanizmasına sahip bir yöntem olan blockchain teknolojisinin temelinde ademimerkeziyet (decentralized) kavramı yer alıyor.
Siyasette merkezî idarenin bazı yetkilerini yerel idarelere devretmesi olarak kullanılan bu kavram, blockchain teknolojisiyle, kayıt üzerindeki tasarrufun, birbirlerini denetleyen noktalara dağıtılmasını sembolize ediyor.
Hayatı ilmek ilmek dokuyan teknoloji
Hayatın temel taşlarından olan ve kişilik özelliklerinin belirlenmesinde önemli rolü bulunan DNA yapısı ile blockchain arasında ilginç bir analoji olduğunu söylemek mümkün. DNA zincirinin bozulması (mutasyona uğraması) birçok probleme yol açtığı gibi blockchain dizisine müdahale edilmesi de sistemin hata vermesine sebep oluyor.
Sisteme eklenen her kaydın (bloğun), birbiri ardına zincirleme olarak bir öncekine (kripto algoritmalar kullanılarak) bağlı ve kaydedilen anı (zaman bilgisi) herkesin rahatlıkla doğrulayabileceği, kaydedilen bilgiyi değiştirmek için müdahale yapılması hâlinde, sistemin anında alarm verdiği bu yapıda kayıtlar birden fazla ortamda aynı düzende tutulmaktadır.
Kelebek etkisi mi yıkıcı bir etki mi?
Blockchain teknolojisi artık günümüzde sadece sanal para birimleriyle anılmıyor. Başta finans olmak üzere insan hayatını etkileyen hemen her alanda kullanılmayı bekleyen blockchain teknolojisinin, gelecekte her şeyi değiştirebileceğini söyleyenler çoğunlukta.
Blockchain teknolojisini Müslüman dünyanın kapitalist ekonomik düzene alternatif olarak geliştireceği yapıdaki en önemli temel taşlardan birisi olarak görmek de mümkün. Çünkü kapitalist düzenin tam göbeğinde yer alan merkezî yapılar, adaleti tesis etmek amacından çok, hâkim düzenin devamını sağlayacak kuralları temel alıyor ve insanı önceleyen bir bakış açısını ikinci planda tutuyor.
Güven mekanizmasının merkezî otoritenin insafına bırakılmadığı bir ekonomik düzen insan tabiatına daha uygun olacaktır ve böylece herkesin eşit şartlarda kurallara erişebileceği ve yapılan işlemlerin geçerliliğinin açık şekilde doğrulanabileceği bir ortam sağlanabilir.
Aslında blockchain nedir?
Blockchain teknolojisi de aslında kriptografik algoritmalar kullanılarak birbirine bağlanan (blok adı verilen) kayıtlar dizini oluşturarak, kaydın bir noktada tutulması yerine, yüzlerce hatta binlerce ortama kaydedilmesini ve bu dağıtık sistemdeki aktörler arasında senkronizasyonu sağlamaktadır.
Böylece işlemlerin güvenilirliğinin, verinin herkeste aynı şekilde olduğunun doğrulanmasının ve kaydın değiştirilemezliğinin matematiksel yöntemlerle ispatlanması nedeniyle insanlık tarihinde ilk defa, taraflar arasında mutabakatı sağlamak için hiçbir üçüncü parti, kişi, grup, şirket, kurum veya devlete ihtiyaç olmadan (merkezî bir otorite olmadan) insanların güvenle işlem yapmasının önü açılmaktadır.
Başta finans dünyasına yönelik olmak üzere, birçok sosyal ve teknik alanda blockchain uygulamasının son zamanda hayata geçmiş olmasına rağmen henüz tam anlamıyla yaygın kullanım sağlandığı söylenemez.
Bugün için birçok blockchain projesinin, sadece veri tabanının farklı bir şekilde yapılanması olarak tasarlanması nedeniyle, anlayış değişikliğinin tam olarak gerçekleşmemesine neden olmaktadır.
Blockchain teknolojisinin tüm özelliklerinin kullanıldığı ve küresel kabul gören uygulamalar yaygınlaştığında, iddia edildiği gibi yıkıcı (disruptive) bir etki yapıp yapmadığı ortaya çıkacak.
Bugün herkesin aklındaki en önemli soru, blockchain uygulamaları nedeniyle, kapitalist ekonomik düzenin acımasız ve insanı bir tüketim aracı olarak gören yapısının değişip değişmeyeceğidir. İnsanlık; şu an için, hızla hayatın içine giren blockchain teknolojisinin insan refahını önceleyen, güveni, adaleti ve yardımlaşmayı temel alan bir ekonomik ve sosyal anlayışa hâkim olup olmayacağını sorgulamayı sürdürüyor.
Türkiye’de blockchain teknolojisi
Türkiye’de blockchain teknolojisinin sağladığı düşük maliyet, güvenlik, gizlilik ve hızdan çeşitli blockchain alt yapıları kullanarak yararlanan bankacılık ve finans kuruluşları ile bu konuda hizmet sunan şirketler bulunuyor.
Ayrıca kimlik yönetimi, eğitim, enerji, doküman yönetimi, ödeme sistemleri, anket yönetimi ve nesnelerin interneti alanlarında hizmet sunan Türk şirketleri de mevcut. Çeşitli firmaların geliştirmek istedikleri blockchain projelerini yapmaya yönelik kapasite ve yazılım çözümleri sunan bazı firmaların bulunduğu ekosistemi görselde bulmak mümkün.
Blockchain teknolojisinin iş dünyasını ve ilişkilerin değişimi ile dönüşümüne katkıda bulunmak amacıyla faaliyete geçen Blockchain Türkiye Platformunda, Türkiye’nin önde gelen şirketleri aktif şekilde rol alıyor.
Borsa İstanbul, güvenlik altyapısı olarak blockchain teknolojisi kullandığı projesiyle Borsa İstanbul, Takas İstanbul ve Merkezi Kayıt İstanbul’un elektronik başvuruya ait müşteri veri tabanında yer alan bilgilerin senkronizasyonunu sağladı.
Kamu tarafında ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu iş birliği ile düzenlenen “Blockchain’in Kullanım Alanları ve Potansiyelin Keşfi” konulu Blockchain Türkiye Zirvesi, 11 ülkeden 40’ı aşkın uzmanı blockchain teknolojilerini konuşmak üzere 18-20 Kasım 2018 tarihlerinde Ankara’da bir araya getirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Blockchain teknolojisini en iyi hâle getirmek ve bu endüstriden üstümüze düşen payı almak için gereken adımları atıyoruz.” açıklamalarını yaptı. Ayrıca Ticaret Bakanlığı, ilk kamu paydaşı olarak 9 Ocak 2019’da BlockchainTR platformuna üye oldu ve bakanlık bünyesinde bu alanda çalışmalar yapılmaya başlandı.
Ahmet Kaplan
Kaynak: Açık Medeniyet