بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ الْجَمْعِ ذٰلِكَ يَوْمُ التَّغَابُنِۜ
“Toplanma günü için sizi bir araya getireceği zaman; işte o, kayıp ve kazancın (kime ait olduğunun) ortaya çıkacağı zamandır…”[1]
“Mü’minler, dünyayı terk ederek cenneti satın almışlar, kâfirler de âhireti terk ederek cehennemi satın almışlardır. Böylece kâfirin zararı ortaya çıkmış olur. Hâzin[2] şöyle der: Teğâbûn’un aslı “ğabn” kökündendir. Ğabn ise, bir şeyi değerinden düşük bir karşılıkla almaktır. Mağbûn da, cennetteki makamlarını ve aile efradım kaybeden kimsedir. Bu şöyle olur: Eğer kâfir Müslüman olsaydı, onun cennette bir makamı ve aile efradı vardı. İşte o gün, iman etmediği için kâfirin zararı, iyilikte kusurlu davrandığı için de müminin zararı ortaya çıkar.”[3]
Bu çalışmada تِجَارَةً (ticaret), بَيْعٌ (alım-satım, alışveriş) ve اشْتَرَوُا (satın almak-satmak, harcamak, değiştirmek) ifadelerinin geçtiği ayetler yer almaktadır. Araştırmamız sırasında farklı fihristler faydalanılmış ve ifadelerin hem Arapçaları hem de Türkçe mealleri kullanılarak aramalar yapılmıştır. Neticesinde de Kur’ân-ı Kerîm’de تِجَارَةً ifadesinin 9 kez, بَيْعٌ ifadesinin 8 kez, اشْتَرَوُا ise 25 kez geçtiği görülmüştür. تِجَارَةً ile اشْتَرَوُا 1 kez, تِجَارَةً ile بَيْعٌ 2 kez, بَيْعٌ ile اشْتَرَوُا ise 1 kez aynı ayet içerisinde yer almıştır.
Bazı ayetleri bağlamından koparmamak adına öncesindeki ve sonrasındaki ayetlere de yer verilmiştir. Ancak belirtmekte fayda vardır ki bu çalışmadan en iyi şekilde istifade edebilmek için tüm ayetlerin siyak ve sibakı dikkate alınmalı, tefsirlerden ve farklı meallerden faydalanılmalıdır.
Rabbimiz, bu ayetler ışığında kâr-zarar ve değer kavramları üzerine yeniden tefekkür etmeyi ve Allah için değerli olanı değerli bilmeyi nasip etsin, insanların çoğunun kârlı zannettiği ancak hüsran ile sonuçlanan alışverişlerden de bizleri muhafaza eylesin.
[1] “Toplanma günü için sizi bir araya getireceği zaman; işte o, kayıp ve kazancın (kime ait olduğunun) ortaya çıkacağı zamandır. Kim Allah’a iman eder, dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa Allah onun kötülüklerini örter ve içinde ebedî olarak kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Teğâbun Sûresi, 64/9.)
[2] Ebü’l-Hasen Alâüddîn Alî b. Muhammed b. İbrâhîm el-Hâzin el-Bağdâdî (Tefsir, hadis ve fıkıh âlimi).
[3] Es-Sâbûnî, Safvetü’t Tefâsîr.