Anasayfa Temel Kavramlar Urûz Nedir?

Urûz Nedir?

by

Urûz, altın ve gümüş para dışında kalan mal türlerini ifade eden fıkıh terimi.

Sözlükte “genişlik; dağ, bulut” anlamlarındaki arz kelimesinin çoğuludur. Bunun yanında arz dirhem ve dinarın (altın ve gümüş para) dışındaki malları ifade eder. Cevherî’nin kendisinden sonra birçok lugatta tekrarlanan arz tarifi şöyledir: “Arz metâdır; dirhemlerin ve dinarların dışındaki her şey arzdır, bu ikisi ise ayndır.” Buna bağlı olarak birçok klasik lugatta arz kelimesi karşılığında metâ (çoğulu emtia) kullanılır. Para dışındaki diğer malları ifade etmesi bakımından arz ile eş anlamlı gösterilen metâ sözlüklerde çoğunlukla “kendisinden faydalanılan her nesne”  ya da “ticarete konu olan ve kendisinden faydalanılan yiyecek maddesi, elbise ve ev eşyası gibi mallar” diye tanımlanır. Bazı klasik sözlüklerde arz kelimesinin yukarıdaki kapsamını daraltan ikinci bir tanımı daha vardır. Ebû Ubeyd’e atfedilen bu tanıma göre arz “hacim ölçeği (keyl) ve ağırlık ölçeği (vezn) altına girmeyen hayvan ve akardan başka metâ”dır.

Urûz kelimesi fıkıh literatüründe özellikle zekât konusunda “urûzu’t-ticâre, arzu’t-ticâre” şeklinde kullanıldığında hayvanları da içine alacak şekilde zekât verilmesi gereken ticaret mallarını ifade eder. Bu sebeple bazı İslâm hukukçuları urûzu zekât bağlamında tanımlarken hayvan vb. malları dışarıda bırakan Ebû Ubeyd’in tanımının bu konularda geçerli sayılmadığını belirtir (İbnü’l-Hümâm, II, 218). Fıkıh literatüründe arz ve metâ kelimeleriyle birlikte bunlara yakın ya da eş anlamda kullanılan “sil‘a” (çoğulu sila‘) kelimesi de vardır. Klasik sözlüklerde sil‘a bazan metâ kelimesiyle karşılanır, bazan da “ticarete konu olan mal” şeklinde tarif edilir (, “slʿa” md.). Sil‘anın birçok bakımdan urûzla eş anlamlı olarak ilk planda nakit dışındaki nesneleri belirtmek için metâ kelimesinden daha yaygın biçimde kullanıldığı ve arz-semen (nakd) kavram ikilisinin bu anlamda sil‘a-semen ikilisi şeklinde de ifade edildiği görülür. Öte yandan bir malın urûz kategorisinde yer almasına bağlanan birtakım hükümler ve sonuçlar vardır. Bunların en önemlisi urûzun nakit ve semenle ilgili hükümlerin dışında tutulmasıdır. Meselâ bazı akidlerin konusunun nakit (para) olması şarttır ve geniş anlamıyla urûz bu akidlere konu teşkil etmez. Şirket akdi böyle olup Mecelle’de yer aldığı üzere, “Sermayenin nukud kabilinden olması şarttır” (md. 1338); “Urûz ve akar gibi nukūddan ma‘dûd olmayan emval üzerine akd-i şirket sahih olmaz” (md. 1342).

Altın ve gümüş fıkıh literatüründe esas itibariyle para ve nakit olarak değerlendirilmekle birlikte bazı durumlarda altın ve gümüşün de urûz kategorisinde yer alması mümkündür. Hanefî doktrininde kabul edilen ilkeye göre para olarak basılmış altın ve gümüş sürekli biçimde ve başka bir şarta gerek kalmadan doğrudan para niteliğindedir. Ancak para olarak basılanın dışındaki altın ve gümüşün para niteliği kazanması için örfen piyasada para şeklinde kullanılması gerekir. Eğer böyle bir örf teşekkül etmemişse bu durumda bunlar en azından belirli işlemler açısından urûzdur. “Meskûk olmayan altun ve gümüş ile muamele beyne’n-nâs örf ve âdet ise bunlar dahi nukūd hükmünde olurlar, değilse urûz hükmündedirler” (, md. 1340). Bunun aksine bakırdan basılmış paraların bazı hükümler açısından nakit hükmünde olup olmadığı tartışılsa da Mecelle’de bunları semen/nakit hükmünde kabul eden görüş benimsenmiştir (md. 1339).

***

Kaynak: İslam Ansiklopedisi 

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun