Anasayfa Makale Karz-ı Hasen’in Fazileti

Karz-ı Hasen’in Fazileti

by

Karz-ı hasen, kelime anlamı olarak, güzel ödünç demektir Karz, geri almak üzere verilen demektir Karz-ı hasen ise; “hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin, sırf Allah’ın (cc) rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla borç vermeye denir. Bu güzel amel bir çok ayette övülmüş ve bu amelle âmil olanlar türlü mükafatlar ile müjdelenmişlerdir.

Bir çok belayı def eden ve bilhassa Rasulullah (sas) tarafından muhtelif hadislerde -şiddetle- emir ve tavsiye edilen sadakadan daha faziletli olan “karz-ı hasen”e, günümüz İslam fertleri, maalesef gerekli ihtimamı göstermemekte ve imtihanı kazanmak için sunulan bu “kopya”yı değerlendirememektedirler Şeytanın; “sen zekâtını veriyorsun; artık yapman gereken bir şey yok” sesine kulak vererek, zamanla daha da onun adımlarına uyup, nihayetinde fakirlikten korkar hale gelebilmekte ve şeytanın ordusundaki yerlerini alabilmektedirler Bilmezler ki; “elindekini iyi kullanan, hiç muhtaç olup fakirleşmez!”.

Karz-ı hasenin faziletine dair onlarca rivayetten -birbirlerine bağlı olan- birer ayet ve hadisi aktarıp sözlerimizi bağlayacağız

Rasulullah’a (sas); “Nuh’dan (as) ümmetine kadar olan ümmetler içerisinde, kendi ümmetini nasıl tanıyacaksın?” sorusu sorulmuş ve şu cevabı vermiştir:

“Onları abdestin tesiriyle yüzlerinin parlamasından tanırım Bu parlaklık onlardan başka hiç bir millette yoktur Kitablarının sağ taraflarından verilmesiyle de tanırım Onları yüzlerinin görü­nüşünden de tanırım Onları önlerinde ve arkalarında koşan nûrlarıyla da tanırım”.

Allah (cc), hidayet kaynağı Kur’an’da mealen şöyle buyurmaktadır:

“Hani Allah’a güzel bir borç verecek kimse ki, Allah onu ona katlayıversin?! Hem onun için çok hoş bir mükâfat da vardır! O gün mümin erkeklerle, mümin kadınları önlerinden ve sağ taraflarından nurları koşarken göreceksin: “Bu gün müjdeniz altlarından ırmaklar akan cennetlerdir İçlerinde ebedi olarak kalacaksınız” (denir) İşte büyük kurtuluş budur!” .

Ayette zikredilen “nur”dan kastın, iman ve hidayet olduğu görüşü, tercih edilen görüştür Bununla birlikte, karz-ı hasende bulunan mü’minlerin iman ve hidayetle müjdelendikleri ve önceki hadis-i şerifle düşündüğümüzde de, karz-ı hasende bulunanların, kıyamet günü Rasulullah (sas) tarafından tanınacakları sonucuna ulaşabilmekteyiz

Bir Değerlendirme

Beşerî sistemlerin çarkında ezilen Müslümanlar, gün be gün ağırlaşan ekonomik şartları da dikkate alarak, “karz-ı hasen” kültürünü canlı tutmaya çalışmalıdırlar

Kardeşin kardeşe, akrabanın akrabaya sırt dönebildiği böylesi fitne ortamının en çetin fitnesi/imtihanı, sıla-i rahime gösterilen hassasiyet ölçüsüdür şüphesiz

Kimileri; sıla-i rahim ve akrabaya yardımın faziletini bildikleri halde buna yanaşmazlar Oysa bunu yapabilseler; sıla-i rahim, sadaka ve nefs ile mücadele sevaplarını kazanacaklar Bu kimseleri, bu sevaplardan mahrum eden, hiç şüphe yok ki şeytandır Rasulullah (sas) şöyle buyurmaktadır:

“Yoksul kişiye sadaka vermekte sadece sadaka sevâbı vardır, akrabaya tasaddukta bulunmanın ise iki sevâbı vardır Sadaka sevâbı ve akrabalık bağlarını kuvvetlendirme sevâbı”

Kimileri de; ihtiyaç sahibi akrabaları olduğu ve hac farizasını da eda ettikleri halde, tekrar tekrar umre ve hacca giderler de, akrabalarının halini ve hakkını gözetmezler İşte bu gibilerin maksadı da riya, insanların övgüsünü kazanmak ve seyahatten başkası değildir. Bu şekilde, bunlar da şeytanın adımlarına uyar ve safında yerlerini alırlar.

Ve Son Söz

Karz-ı hasen“; Müslümanları faize bulaşmaktan alıkoyar ve sosyal yardımlaşma sayesinde ülfet ve muhabbeti artırarak Müslümanları cem edip, Vahdet’e kapı aralar Bugün, Müslümanlar için en büyük zenginlik bu değil mi zaten?

 

Kaynak: yenişehir

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun