Sunum: İrfan Ersin
Değerlendiren: Mehmet Yıldırım
İLEM Sunumlarda 2016 yılının ilk konuğu İrfan Ersin oldu. Abant İzzet Baysal Üniversitesinde hazırladığı “Necmettin Erbakan’ın Ekonomik Söylem ve Uygulamaları” tezinin çıktılarını bizimle paylaştı. İrfan Ersin çalışmasının amacını “Erbakan’ın ekonomik söylem ve uygulamalarının teorisini ve pratiğini incelemek ve söylemlerinin alternatif bir sistem ortaya koyup koymadığını araştırmak” olarak açıkladı.
Ersin, sunumuna Necmettin Erbakan kimdir sorunu yanıtlayarak başladı. Bu sorunun yanıtı rahmetli Erbakan’ın neden siyaset sahnesine çıktığını da göstermiş oldu. Siyaset sahnesine 1969 yılında çıkan Erbakan, Türkiye siyasi hayatında İslam’ı referans alan söylemleriyle büyük bir iz bıraktı. Erbakan, kapitalizmi bireyin çıkarcı kılındığı, faiz, tekel ve kartel yapılanmayla insanlığın sömürüldüğü, materyalist bir ezen ezilen düzeni olarak görmektedir. Sosyalizmi ise, materyalist, mülkiyet hakkını kabul etmeyen, sosyal yapısı bozan ve insan fıtratına aykırı olarak görmektedir. 21. Yüzyılda ön plana çıkan bu iki düzen karşısında Erbakan’ın düşünceleri, söylemleri ve de en önemlisi eylemleri, özelde Türkiye Müslüman siyaset düşüncesi ve dünyası için merkezi bir konumda bulunurken genelde ise dünyada çeşitli yankılar bulmuştur.
Ersin, ideolojisini Milli Görüş sloganıyla ön plana çıkartan Erbakan’ın, ekonomide önerdiği alternatif sistemleri 80 öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırdı. 80 öncesinde Sanayileşme ve Ağır Sanayi söylemine dikkat çeken Erbakan, bu dönemde maddi ve manevi kalkınma kavramlarını birlikte kullanmıştır. 80 sonrası dönemde Türkiye’nin serbest piyasa rejimini benimsemesiyle Erbakan da söylemini Adil Düzen kavramı üzerine oturtmuştur. Bu iki dönem arasında ana eksende çok farklılık olmamak kaydıyla sadece söylemler değişiklik göstermiştir. Sanayileşme ve Adil Düzen söylemlerinin temeli sistem olarak aynı gözükmektedir.
Ersin, İslam’ın Müslümanlara iki dünya arasındaki denge ve paralellik söylemini ön plana çıkaran Erbakan’ın 1960 ile 80 arası dönemde söylem ve eylemlerini “Maddi ve Manevi Kalkınma, Sanayileşme ve Ağır Sanayi, Ufki Devletçilik, Bölgesel Kalkınma Şirketleri ve Kar Ortaklığı” Milli Selamet Partisi örnekliği ile açıklamaya çalıştı. Önce Ahlak ve Maneviyat söylemini İslami İlimler Akademisi, İlahiyat Fakülteleri, İmam Hatip Ortaokulu ve Liselerinin açılarak ve Kur’an Kursları çoğaltılarak gerçekleştirmeyi planlamıştır. Böylece milli bir şuura erişilmiş olacak ve maddi kalkınmanın öncüleri milli şuura erişmiş kimseler olacaktır.
Erbakan’a göre sanayide mühim olan ileri teknolojidir ve Erbakan ağır sanayiyi temel yatırım malı üreten sanayi, fabrika kuran fabrika olarak tanımlamaktadır. Bunun için öncelikle Motor, Aktarma Organları, İş Makinaları, Tarım Tezgahları, Elektro Mekanik Sanayi, Takım Tezgahları, Ağır Makine ve Teçhizat fabrikalarının kurulmasını istemiştir. Her ile ve bölgeye sanayi tesisi yapılmalı, tamamlayıcı ve yan sanayi üretim yerleri birbirine yakın olmalıdır.
Ufki devletçilik ise sahibinin bölge sakinleri olduğu ancak yatırımların devlet tarafından yapıldığı ve tüm imkânların devlet tarafından sağlandığı bir düşüncenin ifadesidir. Buna göre özel sektörün gelişmesi için devlet her türlü ekonomik tedbiri alıp kalkınmayı sağlayacak hamleleri yaptıktan sonra özel sektöre (iştirakli şirketler) devredecektir. Devlet daha sonradan denetim yapacak ve asli hizmetlere (yol, su, elektrik vs.) ağırlık verecektir. Bölgesel Kalkınma Şirketleri ve Kar Ortaklığı, bu şirketler bir bölgede sanayi üretimi için gerekli çalışmaları yürütecek ve kurulmasında öncü rolü oynayacaktır. İsteyen bölge sakinleri fabrikaya kar ortağı olacak isteyen ise niteliğine göre istihdam edilecektir. Sistemin işlemesi ile birlikte zenginleşen bölge sakinleri yeni yatırımlar için bölgesel kalkınma şirketlerine yeniden yöneleceklerdir. Ayrıca proje ofisleri kurularak “Hangi bölgede ne yapılabilir?” sorusunun yanıtı aranacak böylece bölgelere hangi yatırımın nasıl yapılacağı konusunda fikir verilmiş olacaktır. Nihai olarak tüm bölgelerin kalkınması sağlanmış olacaktır.
Uygulamalarda, manevi kalkınma için atılan birçok adımı sunumda paylaşan Ersin, maddi kalkınma için büyük sanayi, enerji, madencilik, ulaştırma ve sulama başlıkları adı altında 383 proje ortaya konduğunu ifade etti. Bu projelerden 200 projenin temeli atılmış 70 tanesi tamamlanmıştır. Faizsiz kredi için kar ortaklığı sistemine dayanan DESİYAB (Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası) faaliyete geçirilmiştir.
Ersin, 1980 sonrasında adil ekonomik düzen söylemii ön plana çıkaran Erbakan’ın eylemlerini Refah Partisi belediyeleri ve 54. Hükümetin çalışmaları ile ele aldı. Adil ekonomik düzene göre ekonomik gelişmenin önündeki haksız ve gereksiz uygulamalar kalkacak, herkes hakkı olan kadarını alacak, sömürüye müsaade edilmeyecektir. Bu düzen faize yer yoktur. Haksız vergiler kaldırılacak, karşılıksız para basılmayacaktır. Yine
Müslüman ülkeler ile ortak Pazar kurulacaktır. Bu düzen bir ortaklık düzeni olup ahlak ve meslek kuruluşları sistemin önemli bir parçasıdır. Sistemde temel serbest piyasa düşüncesi benimsenmiş olup devlet yer yer ekonomide görünmektedir. Refah Partili belediyeler çalışmalarını bu bağlamda Hakka Hizmet Halka Hizmet sloganıyla hayata geçirmeye çalışmışlardır. Refah-Yol Hükümeti yani 54. Hükümet ise adil düzen yerini reel politikalara bırakmıştır. 10’ar milyar dolarlık üç kaynak paketi açıklanmış 97 Şubat itibariyle 13 milyar dolarlık gelir sağlanmıştır. Havuz sistemi ile devlet 7 milyar dolar faiz yükünden kurtulmuştur. KİT’ler kâr elde etmiş emekli memur ve işçilere yüzde yüzü aşan oranlarda zam yapılmıştır. Enflasyona karşı 40-50 puan reel gelir artışı sağlanmıştır.
Sonuç olarak Erbakan’ın söylemleri ve uygulamaları kendi içerisinde tutarlı görünmektedir. Erbakan’ın söylem ve uygulamalarının Türkiye toplumunu getirebileceği yerlere dair öngörüsünün tartışmaların yapılması gerekmektedir.
Kaynak: ilemblog.org.tr