Anasayfa Araştırma Katılım Bankacılığı Ürünlerinin Faizsiz Finans İlkeleriyle Uyumu

Katılım Bankacılığı Ürünlerinin Faizsiz Finans İlkeleriyle Uyumu

by

Finans, özü itibarıyla evrensel bir olgudur. İnançların, tarihsel dönemlerin ve coğrafyaların üzerindedir. Bu evrensel olgu günümüzde çeşitli açılardan kategorize edilmekte ve konvansiyonel finans, sosyal finans, yeşil finans, faizsiz finans gibi farklı nitelemelerle anılmaktadır.

Faizsiz finans denildiğinde finansman işleminin faize dayalı olmaması ve bunun yanında İslam hukukunun yasakladığı kumar, zarar, aldatma, garar (aşırı belirsizlik) vb. olumsuz özellikleri barındırmaması kastedilir. Katılım bankaları gerek ülkemizde gerekse de dünyada fon toplarken, fon kullandırırken ve bankacılık hizmetlerini sunarken gerçekleştirdikleri işlemleri faizsiz finans ilkelerine uygun olarak yürütürler. Bu da katılım bankalarını, konvansiyonel bankalarda gündeme gelmeyen yeni bir risk türüyle muhatap kılar: “Faizsiz Finans İlkelerine Uyumsuzluk Riski”.

Toplumun her kesiminden müşteriler tasarruflarını katılım bankalarında değerlendiriyor olsalar da bu kurumların müşteri portföyünün hatırı sayılır bir kısmı faizsiz finans ilkelerine uygunluğu sebebiyle katılım bankalarını tercih etmektedir. Bu nedenle Faizsiz Finans İlkelerine Uyumsuzluk Riski, içerisinde malî bir riske dönüşme potansiyeli de taşımaktadır. Zira faizsiz finans ilkeleriyle bağdaşmayan bir durumun müşterilerce müspet karşılanmaması ve farklı sonuçlara müncer olması uzak bir ihtimal değildir.

Katılım bankaları da bu riskin farkında olduklarından kurum içinde ve dışında yer alan çeşitli yapıların entegrasyonuyla bu riski yönetmeyi mümkün kılacak bir mekanizma oluşturmuşlardır. Bu yazıda, katılım bankacılığı ürünlerinin faizsiz finans ilkelerine uyumunu sağlayan bu mekanizmaya değineceğiz.

İlk olarak, katılım bankalarının kendilerine özgü yöntemlerle fon topladıklarını ve kullandırdıklarını belirtmekte yarar var. BDDK tarafından yayınlanan yönetmelikler katılım bankalarının fon toplama yöntemlerini kâr-zarar ortaklığı esasına veya yatırım vekaletine dayalı olan katılma hesaplarıyla ve özel cari hesaplarla sınırlandırmış, fon kullandırırken başvurabilecekleri yöntemleri ise satım, icâre, karz, ortaklık, vekalet, ödül vaadi gibi katılım bankalarının yapısına ve özgün değerlerine uygun ürünlerle kayıtlamıştır.

Dikkat edilirse bu yöntemler ticari ilişkilerin esasını teşkil eden birtakım sözleşmelerden oluşmaktadır. Ticari ilişkiler ise helal kazancın ana kaynağıdır. Nitekim Hz. Peygamber (sav) bir hadis-i şerifte “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” Buyurmuştur. Ancak finans faaliyetlerinin yapı itibariyle belirli birtakım sözleşmeleri referans alıyor olması bu faaliyetleri tüm yönleriyle helal kılmaz.

Yani sadece ticari sözleşmelere dayanması sebebiyle katılım bankacılığının tüm işlemlerinin her koşulda caiz olduğu söylenemez. İslam hukukçuları asırlar boyu yürüttükleri çalışmalarla bahsi geçen sözleşmeleri Allah’ın rızasına ve insanların maslahatına en uygun şekilde yapılandırmak için gayret etmiş ve gözetilmesi gereken hükümleri fıkıh eserlerinde detaylıca açıklamışlardır. Bu nedenle katılım bankacılığı ürünlerinin faizsiz finans ilkelerine uygunluğu İslam hukukunda belirlenen bu hükümlerin gözetilmesine bağlıdır.

Yukarıda sözü edilen entegre yapının icra ettiği fonksiyon tam da bu noktada devreye girmektedir. Devam eden başlıklarda söz konusu yapının ayrıntılarına değineceğiz. İlk olarak katılım bankaları açısından hayati önemi haiz oluşumlar arasında yer alan Danışma Komitesine temas edelim.

Katılım Bankalarındaki Danışma Komiteleri

Katılım bankaları Mısır, Dubai, Kuveyt gibi ülkelerde ilk kurulduğu yıllardan itibaren faizsiz finansın teorik boyutunu bilen ilim adamlarıyla koordineli hareket etmeyi hedeflemişlerdir. Faizsiz finans kurumlarının ilk örnekleri, fıkhî hükümlere uyum sağlamak adına müftülüklerden görüş alma yolunu tercih etmişlerdi. Ancak işlem hacminde ve buna bağlı olarak da görüş alınacak konularda artış yaşanmasıyla katılım bankaları bu istişare yapısını kurum içine taşımayı uygun görmüşlerdir.

Günümüzde katılım bankaları hala bu yapıyı korumakta ve önem vermektedirler. İslam hukukunun yanı sıra finansal konularda da akademik düzeyde bilgi sahibi olan Komite üyeleri geleneksel değerleri gözeterek hem katılım bankasının hem de müşterinin menfaatini temin etmeye yönelik çaba sarf etmektedir.

Katılım bankalarında tasarlanan finansal ürünler henüz fikir düzeyinden geliştirme aşamasına oradan da uygulama safhasına kadar aktif bir şekilde fıkhî Danışma Komitelerinden bilgi ve meşveret desteği alınmaktadır. Danışma Komitesinden onay alamayan finansal ürünler Komitenin tavsiyeleri doğrultusunda yapılandırılmakta veya tamamen uygulama dışı tutulmaktadır. Komiteden onay alan ürünlerse Danışma Komitesinin imzalı kararıyla tescillenmektedir.

Danışma Komitesinin katılım bankası bünyesinde icra ettiği hayati fonksiyon ilgili kurum açısından gerekli ihtiyaca cevap verebilmektedir. Ancak Danışma Komitelerinin kararları bazen yoruma dayanan ve dolayısıyla görece/sübjektif özellikler taşıyabilmektedir. Çünkü usulüne uygun yapılan içtihatlar birbirine eşdeğerdir veya Mecelle’deki ifadesiyle “İçtihat ile içtihat nakz olunmaz.”

Bu durum aynı konu hakkında görüş beyan eden birden fazla danışma komitesinin farklı kanaatler belirtmesine ve katılım bankaları arasındaki uygulama bütünlüğünün zedelenmesine yol açabilmektedir. İşte bu noktada Danışma Komitelerinin kararlarına ve sektördeki uygulamalara yeknesaklık kazandıran farklı bir yapı karşımıza çıkmaktadır: “Danışma Kurulu”.

TKBB Danışma Kurulu

Danışma Kurulu, BDDK’nın 2018 yılında almış olduğu karara istinaden aynı yıl Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) bünyesinde tesis edilmiştir. İslam hukuku, Türk hukuku, ekonomi ve finans alanlarında uzmanlıklara sahip akademisyen ve araştırmacıların yer aldığı Kurul karar alırken tamamen bağımsız hareket etmektedir. Danışma Kurulunun görev ve çalışma esaslarını düzenleyen tebliğde pek çok faaliyetinden söz edilse de konumuz açısından en önemlilerini şu şekilde belirtilebilir;

  • Katılım bankacılığı alanında uluslararası kuruluşlar tarafından yayınlanan standartları da takip etmek suretiyle katılım bankalarının uymaları gereken meslek ilke ve standartlarını belirlemek,
  • Gerekli gördüğü durumlarda, katılım bankaları arasındaki uygulama farklılıklarını gidermek üzere genel nitelikli kararlar almak,
  • Katılım bankalarının iş ve işlemlerinin meslek ilke ve standartları ile alınan genel nitelikli kararlara uygunluğuna ilişkin değerlendirme yapmak.

İktibas edilen maddelerden de anlaşılacağı üzere Danışma Kurulu katılım bankalarının uymaları gereken meslek ilke ve standartlarını hazırlamaktadır. Halihazırda Danışma Kurulu beş adet fıkhî standardı internet sitesinde kamuoyuyla paylaşmıştır.

Kurul, bunun yanında standartların uygulanmasına ilişkin bazı Rehber metinler de kaleme almıştır. Kurulun hazırladığı faizsiz finans standartları bir konuyu tüm yönleriyle ve gerekçeli bir şekilde fıkhi açıdan ele almakta, ilgili metinler BDDK’nın onayı sonrasında uygulamaya girdiğinde katılım bankaları açısından tatbiki gereklilik arz eden birer metin halini almaktadır. Danışma Kurulu, standartların yanı sıra bazı spesifik konularda fıkhî kararlar da almakta ve bunları da kamuoyuyla paylaşmaktadır.

Katılım bankaları bünyesinde bulunan Danışma Komiteleri fıkhi konularda karar alırken Danışma Kurulunca hazırlanan standartlara ve alınan kararlara uyumlu görüş belirtmekle yükümlüdür. Bu hususa Faizsiz Bankacılık İlke Ve Standartlarına Uyuma İlişkin Tebliğ kapsamında “Danışma komitesi, Danışma Kurulu tarafından belirlenen ilke ve standartlara ve alınan genel nitelikli kararlara aykırı kararlar alamaz.” şeklinde yer verilmiştir.

Buraya kadar anlattıklarımızdan yola çıkarak katılım bankalarındaki işlemlerin faizsiz finans ilkelerine uygunluğunu sağlayıcı mekanizmanın zirvesinde Danışma Kurulunca yayınlanan karar ve standartların bulunduğunu, Danışma Kurulunca yayınlanan bir metin bulunmadığı durumlarda katılım bankalarındaki danışma komitelerinin görüşlerinin esas alındığını söyleyebiliriz. Ancak yine de bu yapıların oluşturduğu fıkhî karar ve standartların doğru anlaşılıp yorumlanması katılım bankaları nezdinde uyum ve denetim birimleri gibi farklı departmanların oluşturulmasına zemin hazırlamıştır.

Uyum ve Denetim Birimleri

Katılım bankalarındaki Uyum Biriminde görev yapan kişiler, geneli bankacılık konusunda uzmanlaşmış bulunan uygulayıcılara Danışma Kurulunun ve Danışma Komitesinin kararlarının anlaşılıp yorumlanmasında gerekli desteği sunar. Aynı zamanda uygulama tarafından gelen taleplerin Danışma Komitesine ve Danışma Kuruluna arz edilmesinde de aktif rol oynar. Bu nedenle Uyum Biriminin Danışma Komitesi/Kurulu ile uygulayıcılar arasında bir köprü görevi gördüğünü söyleyebiliriz.

Faizsiz Bankacılık İlke Ve Standartlarına Uyuma İlişkin Tebliğ‘de bu husus şu şekilde düzenlenir: “Faizsiz bankacılık uyum faaliyetlerinin amacı, bankanın gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetlerin ve yeni işlemler ile ürünlerin faizsiz bankacılık ilke ve standartlarına ve danışma komitesi tarafından alınan kararlara uyumunun sağlanmasıdır”.

Fıkhi karar ve standartlar çerçevesinde yapılandırılan finansal ürünlerde ilgili kural setinin titizlikle tatbik edilip edilmediği hususunun tespiti ise Denetim Birimlerince gerçekleştirilmektedir. Katılım bankasının gerçekleştirdiği işlemler Denetim Birimince belli periyotlarla mercek altına alınır ve elde edilen bulgular uyum birimine ve ilgili diğer departmanlara raporlanır. Bu sayede teori ve pratik arasında tutarlı bir faizsiz bankacılık hizmeti sunulması hedeflenir.

Sözün Özü

Katılım bankaları gerek kamu kurumu gerek özel sektör teşebbüsü olsun faizsiz finans ilkelerine uyumlu faaliyet yürütmeyi önemsemektedirler. Ancak en nihayetinde bu kurumların idaresi ve işlerinin yürütülmesi insan eliyle olmaktadır. Ayrıca bu yapılar faaliyet yürüttükleri sistem açısından da genelde belirleyici bir role sahip olmamaktadır.

Süreç içinde istisna da olsa hata yoluyla veya yasal zorunluluklar gereği bu ilkelerle bağdaşmayan bir işlemin gerçekleşmesi halinde bundan elde edilen gelir katılım bankasınca ne doğrudan ne de dolaylı bir şekilde kullanılmayıp, kamu maslahatına hizmet eden çeşitli cihetlere sarf edilmektedir.

Bu tarz durumlarda katılım bankasına düşen en hızlı şekilde koşulları kendi değerleriyle uyumlu hale getirmek için gayret etmesi, banka müşterilerine ve diğer kesimlere düşen de yapıcı yorum ve tavsiyelerle bu noksanlığın telafisi için çaba sarf etmeleridir.

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü

Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yuşa ÖZMEN


Kaynak: Katılım Finans


 

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun