Öz: Sağlık pek çok sosyal faktörün etkisine açıktır ve sağlığın toplumsal yapı içerisindeki dağılımı incelendiğinde sosyoekonomik statüyle birlikte farklılaştığı görülmektedir. Bu bağlamda çalışmanın konusu, sosyoekonomik statü ile sağlık/hastalık arasındaki ilişki olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı; sağlık göstergelerine göre sosyoekonomik statü değişkeninin insanlar arasındaki farklılaşmasını incelemektir. Nicel bir araştırma metoduyla kesitsel tipte ilişkisel bir tarama gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini 2018 yılı 18 yaş üzeri kentsel Türkiye nüfusu oluşturmaktadır. İBBS 1 düzeyinde adrese dayalı biçimde 12 ilde toplam 730 katılımcıya ulaşılmış ancak 648 kişinin sosyoekonomik statü puanları hesaplanabilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak içerisinde sağlıkla ilgili çeşitli soruların bulunduğu soru formunun yanı sıra sosyoekonomik statüyü ölçebilmek için TÜSES (Türkiye Sosyoekonomik Statü) Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada ulaşılan kişilerin özelliklerinin tanıtılabilmesi için betimsel istatistikler; sağlık ve sosyoekonomik statü farklılaşmasını gösterebilmek içinse bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi ve çoklu karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda bazı sağlık göstergeleri ile sosyoekonomik statü arasında farklar tespit edilmiş ve sağlık göstergeleri bakımından pozitif konumda olan kişilerin sosyoekonomik statü bakımından da daha iyi puanlara sahip olduğu görülmüştür. Sağlığın sosyoekonomik statülerle ilişkisi göz önünde bulundurularak sağlığın toplumsal hayatta daha dengeli şekilde dağılması için sosyal boyutunun daha fazla ön plana çıkarılması ve konuyla ilgili bütüncül sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiği önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Sosyoekonomik statü, sağlık, hastalık, eşitsizlik, sınıf, tabakalaşma.
Giriş
Sağlık; sağlığın belirleyicileri olarak nitelenen kişisel, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerin etkisi altındadır (Sağlık Bakanlığı, 2011, s. 6) ve sağlığı etkileyen bu faktörlerdeki değişim, sağlığın insanlar arasında eşit şekilde dağılmasına engel olmaktadır.
Sağlığı en yüksek oranda belirleyen faktör, sosyoekonomik durumdur (Türk Toraks Derneği, 2016; County Health Ranking Model, 2014) ve sosyoekonomik durumun farklılaşmasına bağlı olarak insanlar arasında sağlık eşitsizlikleri meydana gelmektedir. Sağlık eşitsizliği doğal nedenlerle değil toplumsal nedenlerle oluşan, önlenebilir ve bu sebeple kabul edilemez olan, bireysel değil toplumsal bağlamda ele alınması gereken ve ekonomi, politika, sosyoloji gibi sağlık dışı disiplinlerin aktif olarak müdahale etmesi gerektiği toplumsal sağlık farklılıklarıdır (Belek, 1998, s. 102). Bu tanımlamada da belirtildiği gibi sağlıkta eşitsizlik, doğal farklılıkları değil yapay farklılıkları konu edinir. Bir başka deyişle herhangi bir sağlık ölçütünün insanlar arasındaki farklılaşması doğal nedenlere dayanıyorsa bu doğal bir durum olarak kabul edilebilir ancak söz konusu sağlık ölçütünün toplum içerisinde herhangi bir kesimin aleyhine olacak şekilde dağılması, sağlık eşitsizliğinin göstergesidir. Eşitsiz toplumlardaki düşük sosyoekonomik kesimde yüksek mortalite ve morbidite bulunması bu durumu işaret etmektedir (Akalın, 2015, ss. 49-50). Özetle sağlık eşitsizliği, toplumsal eşitsizliklerin sağlık alanına yansıması durumudur (Gönç-Şavran, 2020, s. 76). İstatistiksel veriler sağlıkta genel itibarıyla sınıfsal eşitsizlikler olduğunu söylemektedir (Browne, 2015, s. 492). Toplumsal sağlık eşitsizlikleri ise beklenen yaşam süresi ve bebek ölüm oranları gibi bazı sağlık istatistikleri ile incelenebilmektedir (Belek, 2004, s. 17). Örneğin; bebek ölüm oranındaki yükseklik; eğitim, gelir dağılımı, barınma koşulları gibi sosyoekonomik faktörlerdeki elverişsizliğin bir göstergesidir (Çelik, 2019, ss. 30-31).
Dünya Bankası’nın verilerine göre 2018 yılı için düşük gelirli ülkelerde beklenen yaşam süresi 64 yıl, orta gelirli ülkelerde 72 yıl, yüksek gelirli ülkelerde 81 yıl olarak tespit edilmiştir (Dünya Bankası, 2020a). Yani düşük gelirli bir ülkede doğan bebeğe
göre yüksek gelirli bir ülkede doğan bebeğin 17 yıl daha fazla yaşama beklentisi vardır. Diğer taraftan bebek ölüm oranlarında da düşük gelirli ülkelere kıyasla yüksek gelirli ülkeler lehine 12 katlık bir fark bulunmaktadır (Dünya Bankası, 2020b). Hem beklenen yaşam süresi hem de bebek ölüm oranlarının gelir kriterine göre ülkeler arasında bu şekilde farklılaşması, dünya geneli için sağlıkta önemli bir eşitsizliği ortaya koymaktadır. Uluslararası sağlık eşitsizlikleri farklı çalışmalarda da konu edinilmiştir (bkz. Aba ve Ateş, 2015)
Beklenen yaşam süresinin ve bebek ölüm oranlarının Türkiye’deki dağılımı incelendiğinde iller arasında farklılık olduğu göze çarpmaktadır. 2015-2017 dönemi için Türkiye’de beklenen yaşam süresi 78 yıl iken bu süre Tunceli’de 80,7 yıl, Kilis’te
76,1 yıldır. Bu sonuçlara göre iller arasında beş yıla yakın fark bulunmaktadır (TÜİK Hayat Tabloları, 2018). Bebek ölüm oranları açısından 2019 yılı Türkiye ortalaması binde 9,1 iken bu oran Karabük’te binde 3, Gaziantep’te binde 16,2’dir (TÜİK Ölüm İstatistikleri, 2019). Diğer bir deyişle bebek ölüm oranları açısından en düşük ve en yüksek iki il arasında beş katın üzerinde fark vardır. Sağlıkla ilgili çeşitli göstergeler açısından iller arasındaki farklılıkları inceleyen Çelik’in (2013) araştırmasında da iller arasında farklar olduğu tespit edilmiştir.
Beklenen yaşam süresi ve bebek ölüm oranları gibi toplumsal sağlık kriterlerinin yanı sıra sağlık değerlendirmelerinde bireysel düzeyde kullanılan bir ölçüt, kişilerin kendi ifadelerine dayanarak elde edilen algılanan sağlık durumudur (Belek, 1998, s. 40). TÜİK’in 2016 yılı Türkiye Sağlık Araştırması verileri incelendiğinde kişilerin genel sağlık durumlarının iki önemli sosyoekonomik değişken olarak “eğitim” ve “gelir”e göre farklılaştığı görülmektedir. En düşük eğitim seviyesi olarak okuma yazma bilmeyenlerin genel sağlık durumu %21,4 oranında çok iyi/iyi olarak değerlendirilmişken doktora seviyesindeki kişilerde bu oran %82,7’dir. Gelir değişkenine göre sağlık durumu incelendiğinde ise en düşük gelire sahip kişilerde kendi sağlığını çok iyi/iyi şeklinde değerlendirenlerin oranı %45,4 iken en yüksek gelire sahip olan grupta aynı oran %72,7 olarak gerçekleşmiştir (TÜİK, 2016) (Hesaplamalar araştırmacı tarafından yapılmıştır). Sonuç itibarıyla Türkiye’de eğitim ve gelir değişkenleri bakımından üst konumda yer alan kişilerin sağlık durumları daha iyidir.
Dünyaya ve Türkiye’ye ait sağlık eşitsizlikleri verilerinin yanı sıra konuyla ilgili literatür incelendiğinde sağlığın sosyoekonomik faktörlere bağlı olarak farklılaştığını ifade eden çeşitli araştırmalar bulunmaktadır. Yaptıkları derleme çalışmada Şimşek ve Kılıç (2012), sağlık eşitsizliklerinin “sağlık hizmetlerinde eşitlik” ve “sağlığın sosyal belirleyicilerinde eşitlik” şeklinde iki ana bileşeni olduğunu dile getirmektedir. Sağlık hizmetlerinde eşitlik herkesin ihtiyaç duyduğu an eşit şekilde sağlık hizmetleri sisteminden yararlanabilmesi durumudur. Sağlığın sosyal belirleyicilerindeki eşitlik ise eğitim, gelir, meslek gibi sağlık üzerinde etkisi olan sosyal belirleyicilerdeki eşitsizliklerin giderilmesidir. İlgili çalışma, sağlık eşitsizliklerinin sadece sunulan sağlık hizmetleriyle değil eşitsizliği doğuran sınıflı toplum yapısının ortadan kaldırılmasıyla giderilebileceğini öne sürmektedir. Baloğlu’nun (2005) çalışması incelendiğinde ise sağlığın sosyal sınıflar ve statülerle ilişkili olduğu ve düşük sosyoekonomik koşullar altındaki kişilerin daha kötü sağlık sonuçlarının olduğu görülmektedir.
Sağlık ve sosyoekonomik faktörler arasındaki ilişkileri inceleyen literatürde saha araştırmalarını içeren çeşitli kaynaklar da bulunmaktadır. Bu çalışmalardan bazıları genel olarak sağlık-toplum ilişkisi üzerinde durmaktayken (Türkdoğan,
2016; Kızılçelik, 1995; Tekin, 2007) bazıları daha özelde sağlık eşitsizliklerini konu edinmektedir (Belek, 2004; Türkkan, 2005; Koçoğlu, 2006; Şavran, 2010). İlgili çalışmalarda sağlığın sosyoekonomik faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterdinği bulgulanmış olup düşük sosyoekonomik şartlar altında sağlık göstergelerinin olumsuzlaştığı ifade edilmiştir.
Sağlık ve sosyoekonomik faktörler arasındaki literatür incelemesini genişletmek mümkün olmakla birlikte yapılan çalışmaların genellikle belli bir ili ya da bir ilin belli bölgelerini kapsadığı görülmektedir. Diğer taraftan bu çalışmalarda sosyoekonomik statünün ölçümüne ilişkin birtakım sınırlılıklar da bulunmaktadır. Bu araştırmalarda sosyoekonomik durum ya eğitim, gelir, meslek şeklinde ayrı değişkenler olarak ele alınmış ya sosyoekonomik durumu belirlemeye yarayan bir matris kullanılmış ya da mesleki sınıflandırmalar üzerinden sosyoekonomik statüler belirlenmeye çalışılmıştır. Hem dünyadaki ve Türkiye’deki verilerden hem de konuyla ilgili literatür incelemesinden hareketle sağlığın sosyoekonomik faktörlerle ilişkisi üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Bu çalışmada ise Türkiye’deki sağlık göstergelerindeki farklılaşmaların sosyoekonomik statülerle ilişkisi incelenmek istenmiştir. Sosyoekonomik statünün ölçümünde TÜSES Ölçeği’nin1 kullanılmış olması ve çalışmanın
Türkiye genelini kapsayacak şekilde yapılmış olması, bu araştırmanın ayırt edici özellikleri olmuştur. Bir başka ifadeyle literatürdeki çalışmaların sosyoekonomik statü ölçümlerindeki sınırlılığı gidermek ve il düzeyindeki değerlendirmelerin ötesine geçebilmek bu çalışmanın amaçları arasındadır.
Metnin bundan sonraki kısmında ilk olarak konuyla ilgili temel kavramlara ve teorik arka plana yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmı, yapılan saha araştırmasının metodolojik bilgilerinin açıklanmasına ayrılmıştır. Üçüncü kısımda ise araştırma sonucunda elde edilen bulgular, tablolar ve iç yorumlar eşliğinde takdim edilmiştir. Ulaşılan bulguların literatürdeki diğer çalışmalar eşliğinde değerlendirildiği sonuç ve önerilerin ardından araştırma hakkındaki diğer bilgilerle çalışma tamamlanmıştır.
İhsan Kutlu
MAKALENİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: İnsan ve Toplum