Bir ülkeye yabancı sermaye girişi sağlamak ekonomik kalkınma için son derece önemli ve gereklidir. Ülkenin dünya pazarına katılması, şirketlerin büyümesi ve istihdam alanı açılması gibi doğrudan ve dolaylı birçok olumlu etkiye sahiptir. Türkiye, yabancı sermaye girişi ile alakalı ilk kırılmayı neoliberalleşme adımları ile yaşamıştır. “24 Ocak 1980 İstikrar Kararları” ile ekonomideki devlet payını küçültecek düzenlemelere gidilmiştir. Yıldırım (2006); yabancı sermaye girişini kolaylaştıran, dış ticareti ve ithalatı serbestleştiren bu kararlar ile, Türkiye’yi dışa açmanın, kapitalist ekonomiyle bütünleştirmenin ve gelişmiş ekonomilerle rekabet eder hale getirmenin hedeflendiğini ifade etmiştir. Bu dönemde işletme grupları ve şirketler yeni girişim imkânı bulmuştur. Yükselmeye başlayan işletme grupları arasındaki rekabet ise Türk ekonomisinin iktisadi temelinin kaynaklarını meydana getirmiştir.
2001 yılında 3 milyar 400 milyon dolar olan doğrudan yabancı yatırım net giriş miktarı 2007 yılında zirve yaparak 22 milyar dolara yükselmiştir. 2007-2009 ve 2015-2017 aralıkları yabancı yatırımların sürekli azaldığı dönemlerdir. Bu dönemlerde 2008 ekonomik krizi veya büyük durgunluk ve 2016 yılında Türkiye’deki askerî darbe teşebbüsü gibi küresel ve yerel olayların etkileri şüphesiz ki çok büyüktür. 2019 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 27 oranında azalarak 9 milyar 300 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım net girişi olmuştur. 2021 yılında da azalma eğilimi devam etmiştir.
Doğrudan Yabancı Yatırım, Net Girişler (2001-2019)
Doğrudan yabancı yatırım stokları 2002 yılından 2007 yılına kadar sürekli bir artış göstererek 155 milyar 700 milyon dolara ulaşmıştır. 2019 yılına kadar dalgalı seyir izlemiş ve 2019 yılında 164 milyar 900 milyon dolara ulaşarak bir önceki yıla göre yüzde 12 artmıştır.
Doğrudan Yabancı Yatırım Stokları (2001-2019)
Türkiye ekonomisi adına ciddi bir etkiye sahip olan yabancı sermayeli şirket sayılarına baktığımızda, 2010 yılında 2 bin 479 olan yabancı şirket sayısı 2016 yılına kadar yılına kadar ciddi bir sıçrama göstermeden artmıştır. Kırılma 2017 yılında yaşanmış ve 2018 yılında da bir önceki yıla göre iki kata yakın bir artışla 13 bin 405 olmuştur. Bu yıldan sonra o ivme kaybedilmiş, 2020 yılı itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir azalma ile 10 bin 362’ye gerilemiştir. Son yıllardaki azalma yabancı sermayeyi ülkemize çekmeye yönelik adımlar atılması gerektiğini gösterir.
Yabancı Sermayeli Şirketlerin Toplam Sayısı (2010-2020)
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Veri Yönetişimi ve İstatistik Genel Müdürlüğü
Son on yılda yabancı sermayeli şirketlerdeki yabancı sermaye oranı hep dalgalı seyretmiştir. 2010 yılında bu oran yüzde 62,58’dir. 2016 yılında yüzde 88,99 ile yabancı şirketlerdeki yabancı sermaye oranı en yüksek miktarına ulaşmıştır. 2020 yılında ise bu oran yüzde 78,6 olarak kaydedilmiştir.
Yabancı Sermayeli Şirketlerde Yabancı Sermayenin Oranı (2010-2020)
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Veri Yönetişimi ve İstatistik Genel Müdürlüğü
Yurt dışında yerleşik kişilerin Türkiye’deki yatırımları incelendiğinde, son yirmi yılda birçok alanda olduğu gibi hizmetler sektörünün yükselişini burada da görmek mümkündür. Hizmetler sektöründeki doğrudan yabancı yatırım miktarı 2000 yılına göre on yedi kattan daha fazla bir artış ile 2020 yılında 124 milyar dolara yükselmiştir. Sınai sektörlerdeki yurt dışından doğrudan yatırım oranları 2004 yılına kadar hizmetler sektörünü geride bırakmış olsa da 2020 yılına kadar tam tersi bir durum yaşanmış ve daima hizmetler sektörünün gerisinde kalmıştır. Tarım sektöründeki yurt dışından doğrudan yatırımlarda ise oldukça düşük oranlar karşımızdadır. 20 yıllık dönemde dalgalı bir seyir izlese de diğer iki sektöre göre oldukça az bir miktara sahiptir. 2020 yılı itibarıyla tarım sektörüne yurt dışından yapılan doğrudan yatırım 1 milyar 200 milyon dolardır.
Yurt Dışında Yerleşik Kişilerin Türkiye’deki Doğrudan Yatırımlarının Sektörel Dağılımı (2000-2020)
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Veri Yönetişimi ve İstatistik Genel Müdürlüğü
Çok uluslu şirketler sermaye akışı, teknolojinin ve emeğin etkili kullanımı gibi hususlarda hem ülkelerinin hem de faaliyet gösterdikleri diğer ülkelerin kalkınmalarına katkı sağlarlar (Aktan ve Vural, 2005). Dolayısıyla son yıllarda azalan gerek doğrudan yabancı yatırımlar gerek yabancı sermayeli şirketler ülkemizin küresel rekabet koşullarında dezavantajlı konuma düştüğünü gösterir niteliktedir. Şirketler dış pazara açılırken rekabet ederek büyümeyi amaçladıkları gibi dış pazarda güvenli bir şekilde hareket edebilmeye de çok dikkat ederler. Bu sebeple yabancı sermayeleri iç pazara çekmenin ön koşulu güvenilir ve istikrarlı bir yatırım ortamı sunmaktır.
Kaynakça
Aktan, C. C. ve Vural, İ. Y. (2005). Çok uluslu şirketler ve ekonomik kalkınma. Sivil Toplum Dergisi, Temmuz-Eylül 2005, 55-76.
Yıldırım, S. (2006). Türkiye’de 24 Ocak 1980 öncesi ve sonrası sanayileşme ve ekonomik büyümeye etkileri. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1). 26 Mayıs 2022 tarihinde https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/113071 adresinden erişildi.
Kaynak: Sosyal Veri