Anasayfa Makale Arif Ersoy: İslami İlkeler Açısından İktisat İlminin Tanımı

Arif Ersoy: İslami İlkeler Açısından İktisat İlminin Tanımı

by

İktisat Biliminin çeşitli tanımları yapılmaktadır. Kapitalist anlayışa göre İktisat Disiplini, sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı kaynaklar arasında denge kurallarını ortaya koyan bir disiplindir.

Hak Merkezli Dayanışmacı Dünya Görüşüne göre İktisat İlmi, “çalışma ile yaşama arasında dengeyi sağlamayı amaçlayan” bir disiplindir. Bu anlayışa göre iktisat bilimi, iki eksenli bir bilimdir. Birincisi insanın yaşamasıdır. İkincisi ise, insanın çalışmasıdır. Yaşama, insanın ihtiyaç duyduğu maddeleri tüketerek enerjisini yenilemesiyle sağlanır. Çalışma ise, insanın enerjisini tüketerek ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri üretmesini ifade eder. Bu dünya görüşüne göre evrende denge vardır. İktisadi hayatta da esas olan çalışma ile yaşama, üretimle tüketim ve arz ile talep arasında dengeyi sağlamaktır. Bütün iktisadi sorunlar, çalışma ile yaşama, üretim ile tüketim ve arz ile talep arasındaki dengesizliklerden kaynaklanır. Yoksulluk, çalışma güç ve iradesine sahip olan insana iş sağlanmaması sonucu insanın üretiminin tüketimine yetmemesi veya tükettiği halde üretememesinden kaynaklanır. 

İslam İktisadi, insan merkezli bir iktisadi yapının oluşmasını sağlayan ilkeleri içer. İnsan hem üretimi belirleyen temel faktördür, hem de kendisi için üretim yapılan üstün bir varlıktır. O, üretim biriminde üreticidir. Tüketim biriminde de tüketicidir. İnsan hem ekonominin arz cephesinde, hem de tüketim cephesinde aktif rol üstlenen bir varlıktır. O, diğer üretim faktörlerinden farklıdır. 

Klasik iktisatçıların diğer üretim faktörleriyle ilgili geliştirdikleri teoriler, emek faktörü için geçerli değillerdir. Emek faktörünün fiyatı olan ücret, Klasik iktisatçıların savunduğu gibi arz ve talep kanunlarına göre belirlenmesiyle iktisadi denge, arz ve talep dengesi tesis edilemez (Ersoy, 2008, s. 300).

İslam dünyasında yetişen bilim adamları İktisadi konularla da uğraşmışlar ve yaşadıkları dönemlerde toplumun karşılaştığı iktisadi sorunlara çözümler üretmişlerdir. İslam dünyasında İktisat ayrı bir bilim dalı olarak geliştirilmemiş; İslam hukuk ve ahlâkının bir bölümü sayılmıştır. Bu nedenle bilim adamlarının iktisadi görüşleri, diğer görüşlerden ayrılarak tasnif edilmemiştir. İktisadi konular, Fıkıh ve ahlâki konularda yazılan eserlerin bir alt bölümünde incelenmiştir (Essid, 1986, s.78- 9)

Silm Nizamı’nda sosyal yapıyı oluşturan ilmi kurumların temel işlevi doğruları ortaya koymak, yanlışları azaltmaktır. Dini- ahlaki ve kültürel kurumalar, iyi ve güzeli yaymak; kötülük ve çirkinlikleri azaltmakla yükümlüdür. İktisadi kurumların temel işlevi, çalışma ile yaşama arasında dengeyi sağlamak amacıyla başta zaman olmak üzere doğal kaynakları israf etmeden faydalı ve yararlı üretimi artırmaktır. Siyasi kurumların asli işlevi ise, hukukun üstünlüğünü sağlayarak sosyal hayatta oluşan nimet-külfet paylaşımında adaleti tesis etmektir. 

Kaynak: DergiPark

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun