Anasayfa Araştırma Bir Yoksullukla Mücadele Aracı Olarak İslami Mikrofinans ve Türkiye’de Uygulanabilirliği

Bir Yoksullukla Mücadele Aracı Olarak İslami Mikrofinans ve Türkiye’de Uygulanabilirliği

by

Türkiye, uluslararası karşılaştırmalarda yoksulluk göstergeleri ve gelir dağılımı adaleti bakımından geride kalan ülkeler arasında yer almaktadır. (Arpacıoğlu ve Yıldırım, 2011: 67) Bu sorunu gidermek amacıyla Kalkınma Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planınında sosyal yardım-istihdam bağlantısı güçlendirilerek yoksul kesimin istihdam edilebilirliğinin artırılması ve üretken duruma geçirilmesine yönelik programlara devam edilmesini öngörmüştür. Uygulanacak politikalarla, İnsanların refahını artırmak, hayat standartlarını yükseltmek, temel hak ve özgürlüklerini güçlendirerek adil, güvenli ve huzurlu bir yaşam ortamı tesis etmek hedeflenmektedir. İslami mikrofinans felsefi açıdan yukarıda ifade edilen hedeflerle oldukça uyumludur. 

Uygulanacak modele ilişkin detaylar şöyle açıklanabilir.

Mikrofinans faaliyetlerinin yürütülmesi: Bu alandaki faaliyetlerinin yürütücülüğünü gerek kamu kurumları gerekse sivil toplum kuruluşları üstlenebilir. Konuya doğrudan paydaş olan Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Sosyal Politikalar ve Aile Bakanlığı yoksul hanehalkı ve mikro işletmelerin hedeflediği projeler geliştirilebilir. Benzer şekilde Vakıflar Genel Müdürlüğü de işin STK boyutunu temsilen süreçte yer alabilir. Başvuru ve takip işlemleri, İl Müdürlükleri ya da yeni oluşturulacak “Ekonomik Kalkınma Birimleri” tarafından gerçekleştirilebilir. Dernek ve vakıflar ise merkezden uzak konumda olan kesime fon ulaştırmada daha aktif bir rol üstlenebilir.

Hedef kitle: Hane geliri yoksulluk sınırı altında kalan kişilerin el sanatları, ev yemekleri, organik gıda/tarım, hayvancılık vb. alandaki iş fikirleri desteklenebilir. 

Sermaye kaynakları: İki ana kaynaktan fon sağlanabilir: İlki, Hazine başta olmak üzere Dünya Bankası, AB Fonları vb. resmi kaynaklar. İkincisi, vergiden indirim yapılmak üzere özel şirket ve bankaların, sosyal sorumluluk uygulamaları çerçevesinde yapacakları ödemeler. Eğer güven sağlanırsa, vatandaşlarca sağlanacak sadaka, zekat ve karz fonları ile de sistem desteklenebilir. Yerel bazda, Belediye Yardımları ve Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu kapsamında yapılan yardımlar, öncelikle bu kapsamda değerlendirilebilir. 

Sistem alt yapısı: Kamu oyunda güçlü bir farkındalık yaratmak ve halkı bilgilendirmek amacıyla gerek ulusal çapta gerekse yerel çapta tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmelidir. Ürünlerin zihinleri karıştıracak yapıda olmaması, sistemin şeffaf olması ve süreçlerde her bir aktörün rollerinin tam tanımlanması önemlidir. Bilişim teknolojilerinden yararlanmak suretiyle prosedürlerin azaltılması ve işlemlerin hızlı ve kolayca gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Sistemin işleyişi: Uygulanacak programa ilişkin süreç ve tarih/zaman bilgilerinin yer aldığı duyurular gerçekleştirilir. Destek miktarı ve desteklenecek kişi sayısı, varsa öncelikli sektörler, bütçe doğrultusunda belirlenir. Hane geliri yoksulluk sınırının altında olan kişiler, elektronik olarak yahut doğrudan İl müdürlüklerine başvuru yapmak suretiyle iş fikirlerini iletirler. Kurum uzmanlarının, önceden tespit edilmiş kriterlere uygun olarak yaptığı değerlendirmeler ve mülakatlar sonucu desteklenecek projeler belirlenir. Yararlananlara kısa süreli eğitimler verilmek suretiyle etkin fon yönetimine katkı sağlanır.

Finansman modelleri: 

Model 1: Mikro-Murabaha: Kurum, belirlenen alt ve üst limitler neticesinde, yararlanıcının iş fikri için gereken malzeme,teçhizat ve taşıtı temin eder ve yararlanıcıya taksitli olarak satar. Yararlanıcı, ödeme planına uygun olarak periyodik ödemeleri gerçekleştirir. Modelin cazip hale gelmesi amacıyla, bu kapsamda alınacak ürünlere KDV muafiyeti getirilebilir. 

Model 2: Mikro-Ortaklıklar: Benzer iş fikirlerine sahip kişilerin, yüksek meblağlı malzeme ve teçhizat alımı, stratejik pazarlara ulaşım sağlanması, uygun pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi vb. amaçlarla, her biri için tahsis edilen fonların bir araya getirilmesi ve borcun ödenmesinde müşterek sorumlu olmasını temel alır. Alınan mal ortak olarak üretimde kullanılır. Yararlanıcılar, ödeme planına uygun olarak periyodik ödemeleri gerçekleştirir. Model 3: İcare: Kurum hedef kitlenin sıklıkla ihtiyaç duyduğu belli malzeme, teçhizat ve taşıtı kendisi satın alır ve bedeli karşılığında, yararlanıcıya kiraya verir. Yararlanıcı, ödeme planına uygun olarak periyodik ödemeleri gerçekleştirir. 

Model 4: Mikro-selem/ Mikro-istisna: Piyasada sürekli ihtiyaç duyulan ürünlerin, yararlanıcılar tarafından peşin bedelle üretimi sağlanır. Bu modeled elde edilen ürünlerin satışından Kurumun kendisi sorumludur. 

Model 5: Mikro-tekafül: Sisteme giren her üyenin tekafül fonuna her ay belirli miktarda katkı yapması zorunlu kılınabilir. Geri ödemede sorun yaşayan üyeler, bu fona başvurabilirler. 

Model 6: Mikro-tarım: Çeşitli tarım arazilerinin ekimi için, malzeme, işçilik vb. ihtiyaçların karşılanmasını esas alır. Kimi zaman, Kurumun kendisi bir tarla, arazi, bahçe vb. satın alabilir ve “müzâraa”,“müsâkat” ve “muğarase“ akitleri esasınca, yararlanıcılarla ortaklık yürütebilir. Takip ve denetim: Sürecin iş projesine uygun ilerleme durumunu denetlemek üzere sürekli takip esastır. Yararlanıcının yeni bir destek alabilmesi için önceki ödemelerini tamamen bitirmiş olması gerekir. Düzenli ödeme yapan yararlanıcı için destek miktarı periyodik olarak artırılabilir. 

Sürdürülebilirlik: Proje tamamlandıktan sonra proje hedeflerinin kendi yarattığı fonlarla varlığını sürdürmesi sağlanmalıdır. Uygulamadaki her aşamada denetim, raporlama ve arşivlemeye önem verilmelidir. Başarı hikâyeleri kamuoyu ile paylaşılarak, uygulamaların yaygınlaştırılması sağlanabilir. 

Sonuç 

Yoksulluğun giderilmesi ve kalkınmaya yönelik küresel işbirliğinin artırılması konuları, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri arasında yer almakta ve son dönemde sıkça akademik değerlendirmelere konu olmaktadır. Yoksullukla mücadelede bir strateji olarak kullanılabilecek İslami mikrofinans tüm dünyada hızla gelişen iki sektörün kombinasyonunu temsil etmektedir: mikrofinans ve İslami finans. 

Mikrofinans uygulamaları, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde oldukça popülerdir ve 40 yılı aşkın süredir uygulanan bazı programlar, mikrofinansın yoksulluğu ortadan kaldırmada güçlü ve etkili bir araç olabileceğini göstermektedir. 2006 yılında Nobel Barış ödülünün mikrofinansın fikir babası Muhammed Yunus ve Grameen Banka verilmesi ise dikkatleri bir kez daha bu alana çekmiştir. 

Geleneksel mikrofinans uygulamalarının başarısı gösteren birçok örnek bulunmakla birlikte yaşanan bazı sıkıntılar ve başarısızlıklar da bulunmaktadır. Bu sorunlar şöyle özetlenebilir: (Ahmed: 2002: 33-35) 

Asimetrik bilgi sorunu: Yoksul insanların üretken faaliyetlerde kullanmak üzere aldığı fonların, çoğu zaman, belirtilenin aksine tüketim amaçlı kullanılmaktadır. 

Mikrofinans kurumlarının ekonomik açıdan sürdürülebilirliği: Yeterli fon temin edilememesi ve yüksek yönetim maliyetleri nedeniyle çoğu kurum ekonomik açıdan sürdürülebilir değildir. 

Yatırım getiri oranının düşüklüğü: Fonların kullanıldığı faaliyetlerin, çoğunlukla getiri oranı ve verimliliği düşüktür. Bu ise fonlama maliyetinin altında bir getiri anlamına gelebilmektedir. 

İşi bırakma oranının yüksekliği ve yoksulluğun devam etmesi: Mikro Finans kurumundan fon temin eden birçok kişi, işlerini devamlı hale getiremediği için kurumdan istifade etmeyi bırakmakta ve yoksulluktan kurulamamaktadır. 

Borç kapanı: Mikro Finans kurumundan kredi temin edenlerin bir kısmı, periyodik geri ödemeler için başka kaynaklardan fon temin etmektedir. Bu ise sürekli devam eden bir borç kapanına neden olmaktadır. 

Faydalanıcı olarak kadınların hedeflenmesi: Çoğu projede faydalanıcı grup olarak kadınlar hedeflenmektedir. Fakat kadınları güçlendirmek amacıyla verilen bu destekler, daha ziyade tansiyonları yükseltmekte ve aile içi şiddet olaylarını artırmaktadır

Bazı bilim adamları mikrofinansın ticari ve finansal olarak sürdürülebilir olduğunu söylerken, diğerleri mikrofinansın amacının kâr etmek olmadığını aksine fakirliği azaltmak olduğunu ileri sürmüş ve dolayısıyla hizmet vermek isteyen herhangi bir mikrofinans faaliyetinin kar amaçsız olması gerektiğini dile getirmişlerdir. 

Geleneksel mikrofinansta yaşanan sorunları ekarte eden ve İslami inanç esaslarına uygun olarak finansman teminine olanak sağlayan İslami mikrofinans, İslami finans sektöründe niş bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Risk-paylaşım modelli ya da borç-temelli finansman sağlayarak yoksulların ihtiyaç duyduğu finansmana erişmelerine olanak tanır.

İslami mikrofinans, bir kredi olmaktan ziyade, murabaha ile ticari bir alış-verişi, mudarabe ve müşareke ile özsermaye finansmanını, karz ve vedia ile tasarruf, zekat ve sadaka ile para transfer sistemlerini ve tekafül ile sigortacılığı içermektedir. 

%98’i müslüman olan 77,7 milyon nüfusu ile Türkiye İslami mikrofinans sektörü için iyi bir pazar sunmaktadır. Bununla birlikte, sektörün yeni oluşu, uygun bilgi system altyapısının henüz tasarlanmayışı, güven tesisinin kolay olmayışı, geleneksel finans sektöründen gelen çalışanların zihniyet yapısı, sektörün önündeki sorunlardır. Bu alandaki faaliyetler, birçok ülkede resmi bir düzenleme olmaksızın gerçekleştirilmektedir. 

İslami mikrofinans kurumları, faaliyetleri ile ilgili farklı riskleri değerlendirmeli ve yönetmelidir. Müşterilerinin özelliklerine, finansman türüne ve amaçlarına uygun risk yönetim araç ve yaklaşımları geliştirmelidir. Sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla pazarlama stratejileri izlenmelidir. Ayrıca, düzenlemeye yönelik yasal bir altyapı hazırlanması, çeşitli denetim mekanizmalarının oluşturulması, muhasebe düzeninin hazırlanması ve uyumlaştırılması, vergilendirme yapısının belirlenmesi, nitelikli personelin yetiştirilmesine yönelik eğitim programlarının hazırlanması ve eğitim ve pazarlama kanallarının artırılması konuları ciddi şekilde değerlendirmeye alınmalıdır.

Raif PARLAKKAYA

Suna Akten ÇÜRÜK

***

Kaynak: Dergi Park

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun