Müslümanların dünya ölçeğinde söz sahibi olduğu, gündemi belirlediği dönemlerin aksine modern zamanlar, bu zaman diliminde yaşayan Müslümanları “gündeme tabi olan” konumuna indirmiştir. An itibarıyla Batı, dünyanın siyasî, sosyal, ekonomik, hukukî, ahlakî, sanatsal vb. gidişatına yön verme konumunda bulunmakta ve buna karşılık İslam dünyası zikredilen açılardan “bağımlı” bir konumda bulunmaktadır.
İktisadî sorun ve problemleri toplumsal diğer değişkenlerden ayırt etmek mümkün değildir. Zira toplum, kompleks bir ilişkiler ağına sahip olup bu ağda yer alan herhangi bir unsuru diğerlerinden bağımsız değerlendirmek mümkün olmaz. Bu bağlamda “ekonomik sorun” ifadesi, toplumun siyasetinden, ahlakından, dinî yaşantısından bağımsız olarak görülemez. Şayet şu anda dünya ölçeğinde Batı’nın bir belirleyiciliği söz konusu ise ve bu belirleyicilik toplumsal ilişkiler ağındaki bütün alanlara etki ediyorsa o zaman “ekonomik problemler” de doğrudan bu etki alanına dahildir. Bir başka deyişle bugün Müslümanların gündemine giren ve çözüm bekleyen “ekonomik soru(n)lar”ın bütünü değilse bile çoğunluğu aslında büyük ölçüde; temelinde Batı felsefesi ve yaşam tarzının bulunduğu bir takım kavram, kurum ve uygulamaların, İslam’ın sabiteleri ve geleneği dikkate alındığında nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin sorunlardır. Söz gelimi “sigorta”, “bankacılık”, “modern şirketler” batı tipi kurumlar olup bu kurumlara ilişkin kavram ve uygulamalar başlı başına bir problem alanı teşkil etmektedir.
Günümüzde, fukahanın yüzleşmek durumunda olduğu ekonomik soru(n)ları iki grupta mütalaa etmek mümkündür:
- Öteden beri fıkıh ilminde ele alınan ekonomik meselelerin günümüz şartlarında nasıl uygulanacağına ilişkin problemler.
Örneğin alım-satım, sarf, selem, kira, kefalet, vekalet vb. akitler İslam hukukçularının ilk dönemden itibaren ele aldığı ve hükme kavuşturduğu meselelerdendir. Bununla birlikte gelişen şartlar ve meydana gelen değişimler sebebiyle söz konusu akitlerin uygulama biçimlerinde de farklılıklar meydana gelmektedir.
İnternet üzerinden yapılan alışverişler; “icap ve kabul”, “akit meclisi” vb. kavramların yeniden tanımlanması veya gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır.
Forex, swap vb. işlemler, klasik dönemdeki sarfa ilişkin hususların yeniden gözden geçirilmesini gerektirmektedir.
- Çağımıza özgü yeni akit tipleri ve ekonomik kavram ve kurumların değerlendirilmesine ilişkin problemler.
İktisadî alana ilişkin bir takım kavram ve kurumların benzeri klasik dönemde mevcut olmayıp çağımıza özgüdür. Örneğin sigorta, çağdaş şirketler, imtiyaz sözleşmeleri, akreditif, telif hakları, reklam ve promosyon, vb. kavramlar klasik dönemde bulunmayan ve çağımıza özgü kavram ya da kurumlardır. İşte bu gibi kavram ve uygulamaların klasik akit tipleriyle mukayesesi, benzer ve farklı yönlerinin ortaya konulması, bu akit tipleri hakkında hüküm verilmesi, klasik fıkıh literatüründe doğrudan ele alınmayan meselelerdir.
Prof. Dr. Soner Duman
***
Kaynak: DergiPark