Anasayfa Röportaj Vakıf Katılım Kobi Bankacılığı Müdürlüğü Birim Müdürü Lokman Avcı İle Röportaj

Vakıf Katılım Kobi Bankacılığı Müdürlüğü Birim Müdürü Lokman Avcı İle Röportaj

by

Vakıf Katılım KOBİ Bankacılığı Müdürü Lokman Avcı ile islamiktisadi.net okuyucuları için röportaj gerçekleştirdik.

  • Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz ve bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Nazik davetiniz için öncelikle sizlere teşekkür ederim. 1983 yılında Rize’de doğdum. İlk, orta ve lise öğrenim hayatımı Rize’de tamamladım. Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 2005 yılında mezun oldum. Yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam İktisadı ve Finansı alanında yaptım. Sporla yakından ilgileniyorum. Bankamızın koşu kulübü başkanlık görevini yürütmekteyim. Evli ve 3 çocuk babasıyım.

  • Daha önce nerelerde görev yaptınız ve ne zamandır Vakıf Katılım’dasınız?

Profesyonel iş hayatıma telekomünikasyon sektöründe satış uzmanı olarak başladım. Kariyer yolculuğuma bankacılık alanında devam etme isteğim sonucu 2008 yılında katılım finans sektörüne gişe memuru olarak katıldım. Muhtelif zamanlarda şube satış kadrolarında müşteri portföy yöneticiliği, genel müdürlük KOBİ bankacılığı yöneticiliği, genel müdürlük performans yöneticiliği, bölge müdürlüğü saha yöneticiliği yaptım. Çeşitli şubelerde şube müdürlüğü görevlerini icra ettikten sonra 2019 yılında Vakıf Katılım ailesine şube müdürü olarak dâhil oldum. 2 yılı aşkın süredir Vakıf Katılım KOBİ Bankacılığı Müdürlüğü’nde birim müdürü olarak görevime devam ediyorum. Katılım finans sektöründe 15 yılı geride bıraktım.

  • Bildiğiniz gibi son yıllarda sürdürülebilirlik, yeşil çevre ve enerji gibi kavramlarla çok sık karşılaşıyoruz. Bazı anlaşmalar ve mutabakatlar ile ülkemizde sektörler bazı eylem planları yapmakta, önlemler almakta ve değişimlere hazırlanmaktadır. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

Vakıf Katılım olarak ülkemizde ve dünyada olan sürdürülebilirlik çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bu çalışmalarda bize rehberlik ediyor. Ülkemiz de geçtiğimiz yıllarda Paris İklim Anlaşması’na imza atarak iklim değişikliği ile mücadelede öncü olacak büyük bir adım attı. Bu kapsamda her sektör iş planlarını güncelleyerek faaliyetlerini ve aksiyonlarını iklim kriziyle mücadele çerçevesinde yapmaya başladı. Bankacılık sektörü de iklim değişikliğini önleyici finansal ihtiyaçların önündeki engelleri aşma ve finansman desteği sağlama hususunda kendine düşen görevi yapıyor. Daha fazlasını yapmak için çeşitliliği artırmaya devam ediyor. Sektör özelinde oluşturulacak stratejilerle, oluşturulan ve oluşturulacak projelere destek sağlanırsa kalkınmamız ve gelecek nesillere daha yeşil ve daha temiz bir dünya miras bırakabilmek mümkün olur. Bu hususta Birleşmiş Milletler, yayınladığı “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda sürdürülebilirliği; “Bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların da kendi gereksinimlerini karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin karşılamak” olarak ifade etmiştir. Bu anlamda biz de Vakıf Katılım ailesi olarak sürdürülebilirliği, ekonomik çevresel ve sosyal yanları ile ele alıyoruz. Sadece belirli bir kesim için değil tüm dünya insanları ve geleceğimiz için sürdürülebilir ekonomi modelini iş süreçlerimize dâhil ediyoruz.

  • Vakıf Katılım olarak nasıl çalışmalar sürdürüyorsunuz?

Faaliyete başladığımız 2016 yılından itibaren yüzyıllardır kültürümüzün önemli bir parçası olarak günümüze gelen vakıf kültürünü “Ortak Geçmiş, Ortak Gelecek” anlayışıyla ülkemizin her alanda büyümesi, gelişmesi ve değerlerini daha ileriye taşımasını sağlamak amacıyla sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra başta KOBİ’ler olmak üzere özel ve kamu sektörüne sağladığımız bankacılık hizmetleri ile birlikte; tarım, teknoloji ve yeşil enerji alanlarında sunduğumuz yenilikçi ürünlerimizle müşterilerimize hizmet veriyoruz. Konvansiyonel bankacılığın yanı sıra kâr/zarar sermaye ortaklıkları, yatırım bankacılığı ve finansal kiralama hizmetlerimizle müşterilerimizin “dijital” ve “teknoloji” altyapılarına öncelik vererek destekliyoruz. Türkiye’nin teknoloji ve inovasyon üssü olarak belirtilen Bilişim Vadisi’nde şubesi olan tek banka olarak dijitalleşme süreçlerimizi de geliştirmeye devam ediyoruz. Ülkemizin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması kapsamında oluşturulan “Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Reformu” ve “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” programlarına uygun olarak yeşil enerji dönüşümü ve enerji verimliliği yatırımlarına verdiğimiz destekle marka değeri ve bilinirliğimizi zirveye taşıdık, taşımaya devam ediyoruz. Milli sermayemizin ülke içinde kalması, doğanın ve çevrenin korunması, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak çalışmalar yürütüyoruz. Referans kurum olma yolunda ilerlerken, kamu-kamu yararına ve kamu-özel yararına oluşturduğumuz çözümler ile insanı odağına alan gelecek nesillere daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için faaliyetler yapmaya devam edeceğiz.

  • Vakıf Katılım’ın bu çalışmalarını tüm yeşil çevre ve sürdürülebilirlik çalışmaları arasında nasıl yorumluyorsunuz?

Bankacılığı müdürlüğümüze bağlı kamu destekli proje yönetimi ekibimiz yenilenebilir ve sürdürülebilir enerjilerde KOBİ, kadın ve genç girişimcilere sunduğu finansman olanaklarıyla ve kâr/zarar ortaklığı projeleriyle ülkenin kalkınması açısından nakit akışının büyük bir kısmını bu alana yönlendirdi. Ülkemizin ve dünyanın karbon salınımının azaltılması ve karbon ayak izinin en aza indirgenmesi açısından öncü rol alıyoruz. Vakıf Katılım olarak yeşil enerji ve tarım sektörlerine özel hazırladığımız ürün paketleri ile KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Şimdiye kadar şubelerimizden gelen 1200’ün üzerinde yatırım talebinin fizibilitesini yaparak KOBİ’lerimize nitelikli danışmanlık hizmeti sunduk. Yatırım sürecine geçilen projelere 1,5 milyar TL yeşil enerji finansman desteği sağladık. Gerçekleşen 91 MWh kapasitedeki enerji santralleri projelerimiz 150 milyon kWh üzerinde elektrik üretimi sağlayarak 140 bin ton karbon salınımının engellenmesine aracılık etmiş olduk. Bu projelerin dışında kadın ve genç girişimcilere yönelik tasarladığımız paket ve programlarla sürdürülebilirliği çeşitlendiriyoruz. Üniversiteler ile düzenlemiş olduğumuz Fintech (Finansal Teknoloji) proje iş birlikleri ile yenilikçi fikirlerin ülkemize kazandırılmasına öncülük ediyor, etkinliklerde dereceye giren genç girişimcilerimizi ödüllendiriyor ve projelerini destekliyoruz. Türkiye’nin “inovasyon” ve “teknoloji” tabanlı büyümedeki merkezi olan Bilişim Vadisinde “Girişim Sermayesi Fonu” ile 100 milyon TL sermaye ile start-up ve girişimcilere destek olmak için yer alıyoruz. Vakıf Katılım olarak sürdürülebilir kalkınma ve yeşil çevre çalışmalarında farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu noktada; çevre ve yeşil enerjiye verdiğimiz desteği geçtiğimiz yıla göre %128 ve son 3 yılda %1,151 oranında artırarak 3.2 milyar TL’den yaklaşık 45 milyar TL’ye yükselttik. Yenilenebilir enerjiye yatırım yapan şirketlere ve çevreye yönelik projelere nakdi finansman desteği sağlıyoruz. Hem bizim hem de enerji sektörünün uzun süredir beklediği enerji depolama yönetmeliğinin yayımlanmasından son derece memnunuz. 10 MW güneş santrali ve 20 MW rüzgar santrali başvurularında santralin yanına enerji depolama tesisi kuranlar yönetmeliğe göre ön lisans alabilecekler. Bu durum enerji depolama yönetmeliğini hayata geçirerek artan ihtiyaca bağlı olarak güneş ve rüzgar yatırımcısının önünü açtı. Sanayiden elektrikli araçlara kadar enerji talebinin her geçen yıl artacağını öngördüğümüz bu tabloda, yıllık %5 düzeyinde yatırım artışının sağlayacağı katma değer çok kritik hâle gelmektedir. Avrupa ülkelerinin kömür madenlerini yeniden faaliyete aldığı bu dönemde, ülkemizin yeşil enerjiye yönelik bu pozitif hamlesi sürdürülebilirlik noktasında da ayrıca sevindirici bir gelişmedir.
Yine bu doğrultuda, ülkemizin TOGG ile yakaladığı hibrit/elektrikli araç deviniminin de çok büyük açılımlara sebep olacaktır. Ülkemizin bu pazarda yer edinimi noktasında gerektiğinde daha da agresif olması, yatırımcıları pozitif yönde teşvik etmesi bizi global olarak ayrı bir ölçeğe yerleştirebilecektir.

  • Sizce bu çalışmaların bankacılık sektörü açısından önemi nedir?

Finans sektörünün bankacılık faaliyetleri dışında küresel ısınma, biyoçeşitliliğin kaybı, karbon ayak izinin artması gibi problemlere de çözüm üretmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıllara baktığımızda bankacılık sektörü gerçekleştirdiği faaliyetler sonucu doğaya zarar vermiş olduğunu fark ederek, “Bu zararın önüne nasıl geçeriz” bakış açısıyla faaliyetlerinde sürdürülebilirliği bir sosyal sorumluluk projesi olarak ele almaya başladı. Vakıf Katılım olarak sürdürülebilirlik projeleri çalışmalarımızda elde ettiğimiz çıktılar sonucu bankacılık sektörünün, iklim değişikliği ve düşük karbon ekonomisine geçiş süreçlerinde doğrudan ve dolaylı olarak karşı karşıya olduğu riskler ve fırsatlar bulunduğunu gözlemledik. Bununla birlikte finans sektörü, düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde finansör olarak oynadığı yönlendirici ve teşvik edici rol dolayısıyla kritik bir konumda. Bu bağlamda bankaların sunduğu finansal araç ve hizmetler toplumun büyük bir kesiminin hayatında etki oluşturuyor. Müşteriler, yatırımcılar, çalışanlar ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere paydaş grupları, bankalardan ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında değer üretmelerini bekliyor. Vakıf Katılım’ın sürdürülebilirlik ve yeşil enerji çalışmalarında sektörde lider konuma gelmesi amacıyla, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını ve Paris İklim Anlaşması’nı rehber alıyoruz. Ülkemizin enerji anlamında dışa bağımlılığını azaltacak, milli sermayenin yurt içinde kalmasını sağlayacak ve Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine geçişini destekleyecek projeleri, sunduğumuz bankacılık ürün ve hizmetleriyle desteklemeye devam ediyor olacağız.

  • Katılım bankacılığı alanında yapılan çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda sizce daha fazla neler yapılabilir?

Öncelikli olarak sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenme anlamında, kurumların önemli bir yol kat ettiği görüyoruz. Bankacılık sektörü yaptığı sürdürülebilirlik çalışmaları ile ülkenin kalkınmasına katma değer sağlıyor. Günümüzde uygulanan ekonomi modeli, doğrusal ekonomi modelidir. Bu ekonomi modeli ile endüstride, tarımda ve ticarette tamamen “kullan at” modeline dayanan bir üretim-tüketim biçimi esas alınıyor. Oysa bu durum bundan yarım yüzyıl sonra giderek artacak olan nüfusun her anlamda giyecek, yiyecek ve içecek sıkıntıları yaşamasına neden olacak. Buna karşın döngüsel ekonomi; kaynakların daha sorumlu bir şekilde kullanıldığı, ürün ömrünün uzatıldığı ve tüm malzemelerin atık üretmeksizin yeniden üretim sürecine kazandırıldığı, sürdürülebilirlik ve inovasyonu merkez alan yeni bir üretim modelidir. Döngüsel ekonomi sistemdeki atıkları yeniden tasarlayarak ekonomik aktiviteyi sınırlı kaynakların tüketiminden kademeli olarak ayırmayı ilke edinir. Katılım bankaları tam bu noktada sorumlu tüketim ve sorumlu üretim ilkesini içselleştirmiş olmaları nedeniyle kritik öneme sahiptir. Türkiye Katılım Bankalar Birliği’nin açıkladığı esaslar arasında yer alan “Toplumsal Fayda Esası” ve “Yardımlaşma Esası” ile sürdürülebilir finans faaliyetlerine öncelik veren kurumların proje finansmanlarında uluslararası kuruluşların belirledikleri ilkelere riayet etmesi, yani çevreyi, toplumu ve yönetişimsel alanları dikkate alması gerekir. Benzer bir şekilde sürdürülebilir finans ilkeleri kapsamında da topluma ve çevreye zararı olduğu bilinen alanlara yatırım yapılmaması teşvik etmektedir. Bu anlamda Katılım Bankaları “sürdürülebilir ekonomi” ve “insan odaklı” çalışmalar yürütmektedir.

  • Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Ülkemizin ihtiyaçları ve gereksinimleri doğrultusunda planlanan ekonomik reform paketleri ile kurum stratejilerimizi ve iş süreçlerimizi dinamik olarak entegre ediyoruz. İklim Değişikliği Anlaşması yani Paris İklim Anlaşması son 4 yıldır kurum olarak aktif gündemimizde yer almaktadır. Kurumumuzun ana mottosu olan “Ortak Geçmiş, Ortak Gelecek” vizyonuna uygun olarak olmazsa olmazımız; geçmişten aldığımız “yeşil” mirası gelecek kuşaklarımıza aktarmaktır. Bu kapsamda “yeşil” enerjilere yönelik eylem planları oluşturduk. Bakanlıklar ve bakanlıkların alt kolları ile birlikte sosyal katılımların sağlandığı tarımdan hayvancılığa, enerjiden ulaşıma, sağlıktan yenilikçi endüstriye, il yönetimlerinden yerel yönetimlere, “Sıfır Atık” politikasını da desteklemek amacıyla kamu-kamu yararına, kamu-özel yararına birçok proje geliştirdik. Milli sermayenin ülke içinde kalmasına, doğanın ve çevrenin korunmasına, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasına yönelik olarak desteklerimizi artırarak daha yeşil bir dünya vizyonuyla çalışmalarımıza doğa dostu bir yaklaşımla devam edeceğiz. Her ne kadar konuyu büyük resim dâhilinde değerlendirsek de aslında birey olarak hepimizin üzerine düşen önemli vazifeler olduğunu söylememiz gerekir. Her bir birey sürdürülebilir bir gelecek için doğal mirasımızı bir sonraki nesillere emanet etme gayreti göstermelidir. Referansımız Peygamber Efendimiz’in (sav) buyurduğu üzere; “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz”dir. Sözlerimi her zaman kullandığımız şu ifadeyle sonlandırmak isterim: “Dünyayı Yeşil Kurtaracak.”

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun