Anasayfa Araştırma Doğal Afetlerin Kamu Maliyesine ve Makro Ekonomiye Etkileri

Doğal Afetlerin Kamu Maliyesine ve Makro Ekonomiye Etkileri

by

Doğal afetlerin tüm çeşitlerinin meydana getirdiği genel etkiler; afet nedeniyle ölen bireylerin çok olması, eğitim, sağlık ve konut faaliyetlerinin gerçekleĢtirilememesi ve işsizlik oranlarında artış olması, elektrik, su, ulaşım ve iletişim gibi temel hizmetlerin geçici olarak sağlanamaması, tarım ve endüstriyel ürünler için hammadde ve yiyeceklerde kıtlık yaşanması, kurtarma ve yeniden yapılanma döneminde kamu faaliyetlerinin artması ve bu artış nedeniyle istihdam yapısının değişmesi, ihracat hacminde azalış, ithalat hacminde artış ve kamu maliyesinde açık meydana gelmesi olarak sıralanabilmektedir.

Doğal Afetlerin Ekonomik Etkileri

Büyük doğal afetler kısa dönemde istihdam, büyüme ve enflasyon üzerinde negatif ekonomik etkilere neden olmaktadır. Doğal afetler ayrıca, mülkiyetin, kalkınmanın ve büyümenin azalması gibi negatif uzun dönemli etkilere de sahiptir. Ancak, bu negatif etkiler önlenebilir niteliktedir. Örneğin, hidrolojik doğal afetlerin tekrarlanan doğası ülkelerde ekonomik ve sosyal faaliyetlerde uyumu teşvik etmektedir. Jeolojik afetlerin ise aksine, düşük olasılıklı olması nedeniyle riskleri tamamen azaltılamayabilir (Benson ve Clay, 2004: 22). Bu afetlerin potansiyel maliyetleri ekonomik kalkınmanın sürecinde katlanarak artmaktadır.

Doğal afet olaylarının temel göstergelerde meydana getirdiği etkiler; çıktıda, yatırım düzeyinde önemli bir azalma, tüketimde daha ılımlı bir düşüş ve ödemeler dengesinin cari hesabında kötüleşme olmak üzere dört grupta incelenebilir.

Doğal Afetlerin GSYH’ya Etkisi

Doğal afetlerin büyüme üzerindeki etkileri kısa ve uzun dönemde değişkenlik göstermektedir. Kısa vadede doğal afetlerin GSYH üzerindeki etkilerinin olumsuz olduğu konusunda görüş birliği mevcuttur. Ancak, uzun vadede bu etkilerin olumlu, olumsuz ve nötr (herhangi bir etki olmayacağı) olabileceği konusunda birçok çalışma bulunmaktadır. Kısacası uzun vadede doğal afetlerin GSYH üzerindeki etkisi konusunda net bir görüş birliği mevcut değildir.

Doğal afetlerin kısa dönemde GSYH’da meydana getirdiği azalma ile ilgili olarak literatürde yer alan çalışmalardan biri, Beliz’de kısa vadede nispeten sık yaşanan doğal afetlerin etkilerini ele almıştır. 2000 ve 2001 yılında meydana gelen kasırgalar ülkede önemli derecede hasara neden olmuştur. Bu iki kasırganın maliyeti sırayla GSYH’nın yüzde 33’üne ve yüzde 30’una tekabül etmiştir. Kasırgaların neden olduğu maliyet üç mali yıla yayılmış ve bu dönemde toplam kamu harcamaları 50 milyon dolara ulaşmıştır. Ülkenin mali durumu itibariyle borç dinamikleri sürdürülemez hale gelmiş ve 2006 yılında kamu borcu için yeniden yapılanma yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda ülke, Dünya Bankası’nın desteklediği Karayip Afet Risk Sigorta Kurumuna üye olmuştur.

 Doğal afetlerin GSYH üzerindeki etkilerinin uzun vadede olumsuz olduğunu ileri süren bir diğer çalışmaya göre büyüme; düşük enflasyon, mali yönetim gibi makroekonomik dengenin; iç ve dış kaynakların kullanımının bir birleşimini gerektirmektedir. Tüm bu faktörlerden oluşan büyüme doğal afetlerden zarar görmekte ve hem kısa vadede hem de uzun vadede olumsuz etkilenmektedir (Benson, 1997: 59). Haiti ve ġili depreminin makroekonomik etkilerini ortaya koyan bir başka çalıĢmaya göre, 2010 yılında Haiti’de yaşanan depremin maliyeti, ülkenin yıllık GSYH’nı aşmıştır. Bu duruma göre Haiti depremi 8.071 milyon dolar hasar meydana getirmiş, bu hasar ülkenin GSYH’nın yüzde 112’sine tekabül etmiştir. 2008 yılında meydana gelen Şili depremi ise ülkenin GSYH’ sının yüzde 10–15 arasında hasara yol açmıştır.

Bir başka çalışmada ise, 1999 yılında Türkiye’de meydana gelen Marmara depreminin ekonomi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, depremin Türkiye ekonomisinde GSYH üzerindeki ilk etkisinin yüzde -4,5 ile yüzde +0,8 arasında değişen aralıkta yer aldığı (diğer bir deyişle depremin GSYH üzerinde negatif bir etki yarattığı) bulunmuştur.

Doğal afetlerin orta ve uzun vadede negatif sonuçlara neden olduğunu ileri süren bir diğer çalışmanın sonuçları kısaca şöyledir: 1960–2005 döneminde 225 büyük doğal afet (en az 2,000 dolar maliyete yol açan) meydana geldikleri ülkelerde, ilk yıl sonunda GSYH’da yüzde 0,5 azalmaya neden olmuĢtur. Buna ek olarak, doğal afetlerin meydana geldiği andan itibaren beş yıl boyunca, GSYH’da yüzde 4 azalma görülmektedir (Hochrainer, 2009: 17). Afetlerin uzun dönemde olumsuz etkileri, afet Ģokunun boyutuna bağlı olarak daha belirgin hale gelebilmektedir. 1970–2008 döneminde 196 ülkede meydana gelen büyük doğal afetlerin GSYH’da meydana getirdiği etkiyi araştıran çalışmaya göre, sadece aşırı büyük afetler hem kısa hem uzun dönemde çıktı üzerinde yüzde 2,3 azalma meydana getirmektedir.

Literatürde doğal afetlerin uzun vadede olumsuz etkiler doğurduğunu ileri süren çalışmalar yanında, uzun vadede “yaratıcı yıkım” olarak büyümeyi olumlu etkilediğini ifade eden çalışmalar da mevcuttur. Bu görüşü benimseyenlere göre de, doğal afetler meydana geldiği bölgelerde yaratıcı tahribatlar da oluşturabilir. Bu yaratıcı tahribatlar; yeni teknolojilerin teşvik edilmesi, verimliliğin ve ekonomik büyümenin artması olarak ifade edilmektedir. Bu etkiye kısaca afetlerin düzeltme etkisi de denilmektedir.

Doğal afetlerin sermaye stokunu ve emek piyasasını olumsuz etkilemesi sebebiyle, genellikle GSYH üzerinde negatif etki yarattığı sonucuna ulaşılabilir. Ancak, doğal afetlere bağlı olan sermaye kayıpları ulusal hesaplarda görünmemesine rağmen, yatırımlarda olumlu bir biçimde bu etki ortaya çıkmaktadır. Bu durumda da afetler uzun vadede GSYH üzerinde net pozitif etki yaratmaktadır. 1960– 1996 döneminde meydana gelen büyük doğal afetler, ülkelerin GSYH’sında kısa vadede yüzde -0,9 ve uzun vadede yüzde 0,6 pozitif kalıcı etki meydana getirmektedir (Jaramillo, 2007: 21). Öte yandan literatürde doğal afetlerin uzun vadede ülkelerin ekonomik büyümesi üzerinde etkilerinin belirsiz veya nötr olduğunu ileri süren çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmalardan ilki, 1963–1979 döneminde Alabama’da Frederic kasırgasının kısa dönemde pozitif etkileri olduğunu ancak, uzun dönemde bu etkilerin düzensiz ya da önemsiz olduğunu tespit etmiştir.

1975–2008 yılları arasında yüksek ve orta gelirli ülkelerde doğal afetlerin GSYH üzerindeki etkisini araştıran diğer bir çalışmaya göre, doğal afetlerin ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi belirsizdir. Afetler, sermaye ve diğer üretim faktörlerine zarar vermekte, emek ve çıktı miktarını azaltmaktadır. Bununla birlikte afetler, bireylerin standart refah seviyelerini yakalayabilmek için çalışma teşviklerini arttırmaktadır. Bu nedenle çıktının nasıl etkileneceği hangi tarafın baskın olduğuna göre değişmektedir. Başlangıçta afetler çıktının azalmasına, harcamaların artmasına ve gelirlerin azalmasına neden olmaktadır. Bu durumda harcama çarpanının işareti ve büyüklüğü önemli bir rol oynamaktadır. Eğer harcamalardaki artış çıktı artışına neden olursa, çarpan afetten sonra çıktıda ki ilk azalmayı köreltebilecektir. Harcama çarpanı yeterince büyük olduğunda ise, çıktı afetten kısa bir süre sonra azalma yerine artma ile sonuçlanabilecektir.

Doğal Afetlerin Kişi Başına Düşen Gelire Etkisi

Literatürde doğal afetlerin gelire etkisi konusunda yapılan çalışmalarda, afetlerin kişi başına düşen geliri negatif etkilediği bulunmuştur. Ayrıca afet farklı gelir gruplarında yer alan hane halkı bireylerini farklı düzeyde etkilemektedir. Kişi başına düşen gelir ile doğal afet riskinin ölçümü arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu yaklaşımı destekleyen görüşe göre daha yüksek gelire sahip olan ülkelerde doğal afetlerin etkileri azalmaktadır (Kellenberg ve Mobarak, 2007: 1). Doğal afetler düşük gelirli hane halkı ve toplulukları, yüksek gelirlilere göre daha fazla olumsuz etkilemektedir. Bu varsayımı New Orleans’ta Katrina kasırgasının hane halkları arasındaki etkisi üzerine yapılan çalışma da desteklemektedir. New Orleans’ta toplam nüfus içerisinde düşük gelirli hane halkının yüzde 73’ü kasırgadan zarar görmüştür.

Doğal Afetlerin Kalkınmaya Etkisi 

Doğal afetler ülkelerin kalkınma programlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Ülkeler afet nedeniyle kalkınma programlarını değiştirmekte ya da ertelemektedir. Bu durumda, uzun dönemde ekonomik büyümenin ve refah seviyesinin yükseltilmesi, ekosistemler ile uyumlu olarak bireylerin ve toplumların yaşam kalitesinin arttırılması olarak tanımlanan sürdürülebilir kalkınmayı tehlikeye sokmaktadır. Diğer bir ifadeyle doğal afetler kalkınma politikalarına zarar vermektedir.

Doğal Afetlerin Beşeri Sermayeye Etkisi 

İnsan faaliyetleri hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük önem arz etmektedir. Mevcut literatürde, doğal afetlerin toplum üzerinde etkisini belirleyen sosyoekonomik faktörler tanımlanmıştır. Bu sosyoekonomik faktörler arasında ekonomik kalkınma, eğitim, kişi başına gelirin yüksekliği, artan dışa açıklık, güçlü finansal sistem ve kurumların rolü yer almaktadır. 1984–2004 yılları arasında 2.792 doğal afet olayının etkilerini inceleyen çalışma sonuçlarına göre, büyük çaplı doğal afetler meydana geldiğinde daha iyi kurumsal deneyime sahip olan ülkeler daha az insan kaybı ve daha az ekonomik kayıp vermektedir (Raschky, 2008: 630). Bir başka çalışmaya göre ise, gelişmiş ülkelerde beşeri sermaye doğal afetlerden daha az etkilenmektedir. Bunun sebebi, gelişmiş ülkelerin ekonomik kalkınmayı sağlamış olması, demokrasinin gelişmiş olması ve afet yönetimini etkin yapabilen kurumların bulunmasıdır.

Finansal Etkileri 

Doğal afetlerin meydana gelmesi finansal piyasalarda belirsizliği arttırmakta ve beklentileri ciddi biçimde etkilemektedir. Ayrıca afetler işletmelerin değerini doğrudan etkilemekte ve bunların üretken sermayelerini kaybetmelerine neden olmaktadır. Etkilenen işletmelerin piyasa değeri bu şirketlerin gelir akışlarını etkilemekte ve bu durumda şirketlerin hisse senedi fiyatlarının düşmesine yol açmaktadır (National Research Council, 1992: 149). Böylece finansal piyasalarda sermaye kaybının değeri kadar bir azalma meydana gelmektedir. 

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’da işlem görmekte olan finansal sektör hisselerinin getirileri üzerinde 1999 yılında Türkiye’de meydana gelen Marmara depreminin yarattığı etkiyi inceleyen çalışmaya göre, deprem finansal sektör hisseleri üzerinde kayda değer büyüklükte negatif bir “artık getiri” oluşturmuştur. Sigorta sektörü hisselerinde de yüksek anlamlılık düzeyinde negatif “artık getiriler” gözlenmiştir.

Kamu Maliyesine Etkileri

Afetlerin mali sonuçları kamu harcamaları ve gelirlerinde meydana gelen etkileri kapsamaktadır. Doğal afetler bütçe üzerinde önemli derecede baskı oluşturmaktadır. Kısacası afetler hükümetlerin mali kaynaklarını negatif etkilemektedir. Bu daraltıcı mali etkiler kısa dönemde ve uzun dönemde kalkınmanın zarar görmesine neden olmaktadır. Kamu tarafından finanse edilen afet maliyetleri ile afet azaltma ve önleme önlemleri; sınırlı bütçe kaynakları üzerinde önemli bir yük ortaya koymaktadır. Ekonomik faaliyet düzeyinin azalması, ihracat ve ithalat, dolaylı ve doğrudan vergi gelirlerinin azalması nedeniyle hükümet gelirleri doğal afetlerden negatif etkilenmektedir. Sonuç olarak, hükümetler artan bütçe baskısıyla karşılaşmakta bu durum da para arzının artmasını, döviz rezervlerinin azalmasını, iç ve dış borçlanma miktarının artmasını tetiklemektedir.

1990–2005 döneminde 22 gelişmiş ve 20 gelişmekte olan ülkede meydana gelen doğal afetlerin olası mali etkileri inceleyen bir çalışmada; beklenin aksine, gelişmekte olan ülkelerde büyük doğal afetlerden sonra konjonktürel dalgalanma sürecinde kamu gelirlerinin arttığı (GSYH’nın yüzde 4,23), kamu harcamalarının azaldığı (GSYH’nın yüzde -0,68) saptanmıştır. Gelişmiş ülkelerde ise kamu harcamalarının arttığı (GSYH’nın yüzde 0,04) ve daha sonra yavaş yavaş azaldığı, kamu gelirlerinin ise hemen azaldığı (GSYH’nın yüzde -1,27) tespit edilmiştir. Kamu harcamaları açısından, afetlerden sonra yeniden yapılanma sürecinde kamu maliyetleri kamu sermayesinin ne kadar hasar gördüğüne bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, hem kısa hem uzun dönemde ulaşım, lojistik ve arz maliyetleri artarak diğer makroekonomik değişkenleri etkileyebilmekte, bu durum da kamu harcamalarında olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Diğer yandan, sermaye fazla hasar görmemişse yeniden yapılanma sürecinde maliyetler daha düşük olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, mali harcama yükü daha düşük gerçekleşebilmektedir.

Öte yandan, doğal afetler, ülkelerin kamu maliyesini ve borcun sürdürülebilirliğini ciddi biçimde baskı altına almaktadır. Afetler nedeniyle hasar gören kamu alt yapılarının yeniden inşası kamu harcamalarını arttırmakta ve aynı zamanda ekonomik faaliyetlerde daralma nedeniyle standart vergi tahsilatı azalmaktadır. Dahası, hükümetler büyük doğal afetlerle karşılaştıklarında kaynaklarını öncelikle acil kurtarma ve yardıma, sosyal güvenlik çalışmalarına aktarmaktadır. Uluslararası yardımlar afetlerin bazı etkilerini azaltmada yardımcı olsa da, büyük afetlerin yarattığı maliyetler yanında bu yardımlar önemsiz kalmakta ve hemen kullanılamamaktadır. Afetlerin kamu finansmanı ve borcun sürdürülebilmesi konusunda meydana getirdiği sonuçlar hükümetlerin afete karşı tepkisine bağlı olarak değişmektedir. Hükümetlerin afete karşı bu tepkisi; artan kamu harcamalarını yeniden yapılanma ve yardımlar için harcayıp harcamadığına, artan mali gelirlerini kaynak toplamaya kullanıp kullanmadığına, uluslararası ve ulusal kaynaklardan borçlanmaya gidip gitmediğine ya da doğal afet sigortasından yararlanıp yararlanmadığına göre değişmektedir (Melecky ve Raddatz, 2011: 5). 1975– 2008 döneminde orta ve yüksek gelirli ülkelerde iklimsel ve jeolojik afetlerin etkilerini inceleyen çalışmaya göre, iklimsel afetlerde ülkeler kamu harcamalarını ortalama yüzde 10 ve jeolojik afetlerde ortalama yüzde 50 oranında arttırmaktadır. Kamu gelirleri açısından bakıldığında ise, iklimsel ve jeolojik afetler arasında önemli farklılıklar bulunmamaktadır. İklimsel afetler sonrası kamu gelirlerinde yaklaşık yüzde 30 oranında azalma yaşanırken, jeolojik afetler sonrasında da kamu gelirlerinde benzer bir oranda artış görülmektedir. Sonuç olarak, bu ülkelerde toplam bütçe açığı jeolojik ya da iklimsel afet sonrası yüzde 20 oranında artmaktadır. Çıktıda meydana gelen azalma göz önüne alındığında, toplam bütçe açığı artışı daha yüksek gerçekleşmektedir.

Türkiye’de 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde kamu yatırımlarında meydana gelen kayıplar ile sermaye stoku kayıpları ek kamu harcamalarına neden olmuş ve bu ek kamu harcamaları dolaylı vergilerle finanse edilmiştir. Bununla birlikte dolaylı vergilemenin ekonomi üzerinde depremin etkisini büyüttüğü tespit edilmiştir. Dolaylı vergilemenin bu bozucu etkisi yurtiçi göreli fiyatlarda sapmaya neden olmuştur (Selçuk ve Yeldan, 2001: 5). Marmara depreminin mali etkilerini ele alan bir başka çalışmaya göre; depremin üretim bölgesini vurması ve etkilenen bölgede üretime ara verilmesi, deprem yaralarının sarılmasında bütçe içi kaynaklara başvurulması, bölgeden sağlanacak olan vergi gelirlerinin elde edilememesi, özel sektörün kamu bankalarından almış olduğu kredileri deprem nedeniyle zamanında ödeyememesi ve bunu devletin finanse etmek zorunda kalması gibi nedenlerle depremin mali etkilerinin maliyeti toplam 5.570 milyar dolar olmuştur.

Ödemeler Dengesine Etkileri 

Doğal afetlerin beşeri ve fiziki sermayeyi olumsuz etkilemesi nedeniyle dış ticarette azalma görülmektedir. Doğal afet nedeniyle üretimde ve gelirde meydana gelen azalma, aynı zamanda özel sektör yatırımını ve harcamalarını azaltmaktadır. Bu azalma toplam talebi olumsuz etkilemekte ve azalan talep nedeniyle, ihracatçı ve ithalatçı afet öncesi seviyede faaliyet gerçekleştirememekte ve bu da dış ticaret hacmini azaltmaktadır (Oh ve Reuveny, 2010: 243). Böyle bir durumda da ülkeler ödemeler dengesi açıklarıyla karşılaşabilmektedir. 

Sevda AKAR

***

Kaynak: Dergi Park

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun