Anasayfa Araştırma İslami Finans Sektörünün İtici Gücü: Körfez Sermayesi

İslami Finans Sektörünün İtici Gücü: Körfez Sermayesi

by

Modern İslami finansal kurumların tarihi her ne kadar 1960’lı yıllara dayandırılsa da asıl yükselişini 1970’li yılların başlarında gerçekleştirmiştir. Bu yükselişte hiç şüphesiz Müslüman dünyanın Arap coğrafyasında elde ettiği petrol gelirlerinin payı oldukça yüksektir. O dönemde Cidde’de İslam Kalkınma Bankası kurulmuş ve akabinde Dubai İslam Bankası, Kuveyt Finans Kurumu ve Bahreyn İslam Bankası 1980’li yıllara gelmeden faaliyete başlamıştır (Wilson, 2009). Böylece 1970’li yıllardan itibaren Suudi Arabistan başta olmak üzere petrol zengini Arap ülkeler ya da bir diğer ifadeyle Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman) İslami finansın gelişiminde önemli rol oynamışlardır. Bu ülkeler arasında sadece Umman’da İslami finans uygulamaları yakın zamanda başlamıştır.

KİK ülkelerini diğer ülkelerden farklı kılan temel segment bankacılık sektörüdür. Şekil 1’de gösterildiği üzere, KİK ülkeleri 2021’de yaklaşık olarak 1,2 trilyon ABD doları bankacılık aktiflerine sahipken diğer ülkelerin toplam büyüklüğü yaklaşık olarak 891,6 milyar ABD dolarıydı. Sukuk ihraçlarına bakıldığında ise diğer ülkelerin toplamı 443,4 milyar ABD dolarıyken KİK ülkeleri 332,3 milyar ABD doları sukuk ihraç etmiştir. KİK ülkelerinin sukuk ihracında diğer ülkelerin toplamının gerisinde kalmasının temel nedeni sukuk ihracında Malezya’nın öncü olmasıdır. İslami fonlarda ise KİK ülkeleri 46 milyar ABD doları büyüklüğe sahipken diğer ülkeler yaklaşık olarak 108,6 milyar ABD dolarına sahiptir. Tekafül uygulamasında (katılım sigortacılığı) ise KİK ülkeleri 12,7 milyar ABD doları büyüklüğe sahipken diğer ülkelerin tekafül uygulaması toplam 11,6 ABD dolarıdır. Tüm bu uygulamalarla birlikte KİK ülkelerinin İslami finans sektörüne 2021’de toplam katkısı 1,6 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 2020’de 1,38 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece 2020 yılında gerçekleşen %49 oranında katkısı 2021 yılına gelindiğinde %52,4’e yükselmiştir. Yükselişin yaşandığı dönemde yaşanan COVID-19 salgını da dikkate alındığında oldukça önemli bir başarı gerçekleşmiştir.

The Banker’in 2021 raporuna göre, KİK ülkelerinde tam teşekküllü ve İslami pencere olmak üzere ticari bankalar, toptan bankalar, yatırım şirketleri, sigorta şirketleri ve banka dışı finans kurumlarını içeren toplam 139 İslami finansal kurum mevcuttur.

Suudi Arabistan’da toplamda 40 İslami finansal kurum varken Umman’da sadece 7 kurum dikkat çekmektedir. Umman’da İslami finans kurumların az sayıda olmasının nedeni İslami finansal uygulamaların Umman’da yakın tarihte başlamasıyla ilişkilidir. Arap Baharı sürecinde Umman’da meydana gelen protestolarda vatandaşlar İslami finans uygulamalarına da dikkat çekmiştir (Parker, 2011) ve bunun neticesinde Umman’da ilk İslami bankacılık uygulaması 2012 yılında başlamıştır.

KİK ülkelerinin İslami finans sektörüne katkısı açısından ilk sırada olan bankacılık sektörüne bakıldığında, en büyük 10 İslami bankanın 8’inin KİK ülkelerine ait olduğu görülmektedir. Diğer iki banka ise Malezya’da bulunmaktadır. Bu 10 banka aynı zamanda en büyük İslami finansal kurum olarak da karşımıza çıkmaktadır. İlk 10 içerisinde en fazla bankanın olduğu ülke ise Suudi Arabistan’dır. Suudi Al Rajhi Bank ise yaklaşık olarak 125 milyar ABD dolar şer’i uyumlu varlığıyla en büyük İslami finans kurumu olarak dikkat çekmektedir.

İslami sigorta şirketlerine bakıldığında, bankacılık sektörüne benzer bir tablo karşımıza çıkmaktadır. En büyük 10 İslami sigorta şirketinin yedisi KİK ülkelerinde bulunmaktadır. Hatta, bu şirketlerin altısı Suudi Arabistan’da yer almaktadır. Bu tabloya göre, Suudi Arabistan’ın İslami sigortacılık sektöründe öncü olduğunu söylemek mümkündür ve en büyük şirket 3,8 milyar ABD doları şer’i uyumlu varlığıyla The Company for Co-operative Insurance şirketidir.

KİK ülkelerinin İslami finans sektörüne katkısı açısından ilk sırada olan bankacılık sektörüne bakıldığında, en büyük 10 İslami bankanın 8’inin KİK ülkelerine ait olduğu görülmektedir. Diğer iki banka ise Malezya’da bulunmaktadır. Bu 10 banka aynı zamanda en büyük İslami finansal kurum olarak da karşımıza çıkmaktadır.

KİK ülkelerinin global sukuk ihraçları incelendiğinde, Tablo 4’te gösterildiği üzere, ve COVID-19 salgını nedeniyle KİK ülkelerinde de bütçe açığının görülmeye başlamasıyla birlikte bölgedeki projelere gerekli likiditeyi sağlamak için sukuk ihracının artması da kuvvetli bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır.

İslami finans sektörü modern manada ortaya çıktığı günden bu yana sektörün itici gücü konumundaki petrol zengini Arap ülkeler, bu sektörün gelişimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Sukuk, İslami fonlar, banka dışı finansal kurumlar açısından da oldukça yüksek paya sahip olmalarına rağmen, hiç şüphesiz, en büyük katkıları dünyanın geri kalanından daha fazla bir paya sahip oldukları bankacılık ve İslami sigorta sektörüne olmuştur. Ülke olarak değerlendirildiğinde ise en dikkat çeken ülke Suudi Arabistan ve Umman’dır. Suudi Arabistan modern finansal kurumların ortaya çıktığı günden itibaren petrol gelirleri sayesinde bu sektörünün itici gücü olarak lider konumunda olmuştur. Bölge ülkeleri içerisinde İslami finansal uygulamalarına en geç başlayan ülke olmasına rağmen Umman, geçen 10 yıllık süreçte kurduğu kurumlarla hızlı bir yükselişe geçmiştir. Umman’ın bu politikasında hiç şüphesiz halktan gelen talebin etkisi büyüktür. Bu durum, esasında, Umman ve Bahreyn gibi diğer KİK ülkelerine göre, göreceli olarak daha az doğal kaynak gelirlerine sahip ülkeler için, finansal merkez olma yolunda birer fırsat olarak görülmektedir. Bu bağlamda, Bahreyn pek çok uluslararası İslami finans kurumlarına ev sahipliği yapmakta ve bu özelliğiyle eğitim kurumlarından bankalara, fintech şirketlerinden düzenleyici-denetleyici kurumlara kadar çok yönlü bir gelişim göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında Bahreyn’in bu alanda oldukça önemli başarılar elde ettiğini söylemek mümkündür.

Netice itibariyle, KİK ülkeleri petrol gelirleri sayesinde elde ettikleri refahı finans sektöründe değerlendirerek, özellikle bankacılık sektörüne ciddi katkıları olmuştur. Ayrıca diğer taraftan bakıldığında, bölgedeki finans sektörünün gelişimi tek bir gelir kaynağına bağlı bölge ülkelerinin ekonomilerini çeşitlendirmelerine katkı sağlamaktadır. Özetle, Körfez sermayesiyle gelişen finans sektörünün Körfez ülkelerinin ekonomilerini çeşitlendirdiğini söylemek mümkündür. KİK ülkelerinin İslami finans sektörünü ve daha özelde fintech projelerini desteklemesi de bu sektörün ilerleyen dönemlerde ülke ekonomilerini çeşitlendirmede önemli olacağını göstermektedir.

Kaynakça

IIFM (2020). Sukuk report: A comprehensive study of the global sukuk market. Manama, Bahreyn. https://www.iifm.net/sukuk-reports adresinden erişilmiştir.

IFSB (2022). Islamic financial services industry: Stability report 2022. https://www.ifsb.org/ sec03.php adresinden erişilmiştir.

Parker, M. (2011). Oman’s welcomed u-turn in Islamic banking policy. Arab News. https:// www.arabnews.com/node/378338 adresinden erişilmiştir.

The Banker (2021). Top Islamic financial institutions. November 2021, Special Report.

Wilson, R. (2009). The development of Islamic finance in the GCC. Kuwait Programme on Development, Governance and Globalisation in the Gulf States. London School of Economics and Political Science. http://eprints.lse.ac.uk/55281/ adresinden erişilmiştir.

Kaynak: Müslüman Dünyadan Fikri Birikimler

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun