Anasayfa Köşe Yazıları Kaydî Para Meselesi

Kaydî Para Meselesi

by

Günümüz ekonomi anlayışında para birimlerinin altın ile bağı kopmuştur. Artık paralar fiziksel bir varlığa dayanmayan itibarî para hâline gelmiştir. Uygulamadaki bazı sınırlamalarla birlikte teorik olarak para otoriteleri ihtiyaca göre para basarak para arzını artırabilmektedir. Günümüzde merkez bankaları döviz kuruna müdahale ederek para birimini yönetmektedir. Bu sisteme kâğıt para birimi standardı veya kontrollü para birimi sistemi adı verilmektedir. İslam iktisadında para sisteminin birçok öğesi vardır. Bunlar arasında para standardı, paranın arz ve talebinin yönetimi, kaydî para sorunu, merkez bankası ve hükümetin rolü sayılabilir. İslam iktisadı açısından hangi para standardının esas alınacağı ise tartışmalıdır. Günümüz İslam iktisatçıları İslami para standardı konusunda farklı görüşler ileri sürmektedirler. Bazıları itibarî para sisteminin aynen benimsenerek merkez bankasının karşılıksız para basmaya devam etmesini makul görürken, bunların bir kısmı merkez bankasının kısmî rezerv bankacılığında olduğu gibi bu yetkiyi diğer bankalara devretmeksizin sadece kendisinin kullanması gerektiğini savunmakta ve dolayısıyla kaydî paranın ortadan kaldırılması gerektiğini savunmaktadırlar. Bazı İslam iktisadı araştırmacıları ise merkez bankasının bastığı paranın varlığa dayalı olması gerektiğini, bunun da altına dayalı olabileceğini ileri sürmektedir. Para standardına dair görüşleri, parayı yalnızca altın ve gümüş ile sınırlayanlar ile sınırlamayanlar şeklinde sınıflandırmak da mümkündür.

Aslında kaydî para sistemi kapitalizmin esası olan borca dayalı işlemlerin bir neticesidir. Kaydî para, kısmen de bankalar kredi verdikçe mevduat şeklinde ortaya çıkar. Kısmî rezerv bankacılığı anlayışının bir sonucu olarak merkez bankası tarafından diğer bankalara verilen bu kaydî para rezervleri günümüz para arzının yüzde 90’ını oluşturur hâle gelmiştir. Bir diğer anlatımla tedavüldeki banknotlar toplam paranın sadece yüzde 10’una tekabül etmektedir. Kaydî paralar diğer bankaların yükümlülüğü altında gibi olsa da neticede bunu merkez bankasının belirlemesi çerçevesinde kullanmaktadırlar. Bu sistem borca dayalı olduğu için ve borç işlemleri de günümüzde faizli krediler şeklinde gerçekleştiği için paranın değer istikrarının sağlanmasında büyük problemler ortaya çıkmaktadır. İslam iktisatçıları arasında baskın görüş reel varlığa dayalı paranın daha istikrarlı olacağı şeklindedir. Bu bağlamda tam rezerv bankacılığının daha adil ve İslam iktisat esaslarına daha uygun olduğu da dile getirilmektedir. Bazıları ise dayanak olarak altının esas alınması gerektiği konusunda ısrarcıdır. Bununla birlikte İslam iktisadı açısından kaydî paranın hükmü sorunu hâlen devam etmektedir.

İslam iktisat ilkeleri bakımından kaydî para ve onun dayandığı kısmî rezerv bankacılığına bakıldığında genel yaklaşım olarak bunun İslami ilkelere uygun olmadığı dile getirilmiştir. Bu sistemin toplumun sömürülmesine ve servetin bir kesimin elinde toplanmasına yol açtığı, mazarrat ve menfaat dengesini bozduğu, bankalara yetkisiz ve haksız para üretme hakkı verdiği, reel ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkilediği, ortaklığa dayalı finansman yöntemleri yerine borca dayalı araçları teşvik ettiği gibi gerekçelerle ilkesel olarak karşı çıkılmıştır. Bununla birlikte bazı İslam iktisatçıları faizsiz bir şekilde kredi para üretimi yapıldığı takdirde kredi hacminin artırılmasında bir sakınca olmayacağını ileri sürmüşlerdir. Yani üretilen kaydî paranın sayılı kişilerin elinde kalmayıp tüm toplumun yararlanmasının sağlanması, enflasyonist olmayan ihtiyaçlar için kullanılması, merkez bankasının mevduata uygulayacağı zorunlu rezerv oranının yüzde on ila yirmi olması gibi bazı şartlarla uygun görülebileceğini söylemişlerdir. Ülkemizdeki katılım bankaları da ilgili yasalar ve mevzuat çerçevesinde kısmî rezerv bankacılığı sistemine bağlı olarak çalışmaktadır. Katılım bankaları sistemleri gereği finansman kaynağı olarak katılım havuzlarını veya öz kaynaklarını kullanmaktadırlar. Ancak cari hesapların finansman için kullanılıp kullanılmayacağı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Katılım bankalarının kanunen kısmî rezerv tutarak kaydî para oluşturma yetkileri bulunmaktadır. Bütün bunlarla birlikte kısmî rezerv bankacılığı ve kaydî para sisteminin temelde faiz sisteminin bir enstrümanı olduğu unutulmamalıdır.

Bu sistemin İslam iktisadı açısından standardının ne olacağı konusunda araştırmacılar arasında bir mutabakat olmayıp farklı öneriler bulunmaktadır. Bu sebeple kaydî paraların makroekonomik düzeyde İslam iktisadı açısından yerinin tespiti bir problem olarak devam etmektedir. Genel olarak reel varlığa dayalı bir paranın daha istikrarlı olacağı görüşü hâkim görüş olsa da altına dayalı bir İslami para standardı önerisi de varlığını korumaktadır.

Prof. Dr. Murat Şimşek

MÜİSEF

Kaynakça

Ömer Faruk Tekdoğan, İslam İktisadı Açısından Kaydi Para ve Kısmi Rezerv Bankacılığı, İstanbul: İktisat yayınları, 2020; Tekdoğan, “İslami Para Standardına Dair Yaklaşımlar”, Muhafazakâr Düşünce Dergisi, 16/59, 194-211 (2020), s. 201-203, 208; Tekdoğan, “Kısmi Rezerv Bankacılığı Sistemi ve İslami Bir İktisadi Düzen İçin Uygunluğu”, İslam İktisadında Para Bakırdan Dijitale,  ed. Cem Korkut, (Ankara: TDV yayınları 2021), s. 183-185.

https://www.youtube.com/watch?v=f2vWDJ7mDQs

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/10084

Murat Şimşek – M. Ali Çağlar, “İslam İktisadı Açısından Para”, Yetkin Düşünce Dergisi, yıl: 4, sayı 18, 2022.

 


*  Yazarların görüşleri kendilerini bağlar.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun