Şükrü Çağrı Çelik islamiktisadi.net okurları için yazdı
Daha önce de bu site için birkaç değerlendirme yazısı yazmıştım. Baştan söyleyeyim bu yazı bir kitap değerlendirme yazısı değil, daha çok üzerine notlar eklenmiş kitap tanıtma yazısı ya da deneme yazısı gibi değerlendirilebilir. İncelemeye konu olan kitabın yazarı olan Zeyneb Hafsa Hoca, benim hocam. Akademik gelişimim sürecinde kendisinin üzerimdeki emekleri büyük. Çalışkanlığı, entellektüelliği, yardımseverliği ve idealistliği ile bizler için önemli bir örnek. Bu yüzden onun kitabına bir eleştiri yazısı yazmak beni aşan bir mesele. Daha çok notlarımı paylaşmak isterim.
Kitapta dikkatimi çeken ilk şey; çok karmaşık konuların çok sade ve anlaşılır bir şekilde okuyucuya aktarılması. Akademinin en büyük problemlerinden bir tanesi özgün olabilmek adına kurulan karmaşık ve anlaşılmaz cümlelerdir. Maalesef “ne kadar karmaşık olursa o kadar akademik olur” yanılgısı, birçok akademisyenin anlaşılmasını engelliyor. Bugüne kadar incelediklerim İslam iktisadına giriş kitapları arasında özellikle Türkçe alanyazında bu eserin öne çıktığını düşünüyorum. Birçok temel meseleyi kapsayıcı, anlaşılabilir ve yalın olarak okuyucuya aktarabilmesi sebebiyle bu değerlendirmeyi yaptım.
Kitapta zaman zaman eski Türkçe kelimelerin kullanılması da çok hoşuma gitti. Örneğin nihai kertede, imlemek, müstağni olmak, gark olmak, düçar olmak, ülfet bunlardan bazıları. Kulak aşinalığı olsa da metin içinde zaman zaman benzer kelimeleri görmek beni mutlu etti.
Kitap aynı zamanda yetkin bir ders kitabı olmaya uygun ya da bu alanla ilgili temel konularda eksiklikler yaşayan okuyucuyu yönlendirebilecek nitelikte bir “başucu eser” konumunda olmuş. 15 bölümden oluşan bu kitapta, her bir bölüm belirli bir sistematik üzerinde ilerliyor. Önce geleneksel iktisat teorileri, ardından İslam iktisadının bu konudaki önermeleri ve genel değerlendirme/toparlama gibi bir sistematik belirlenmiş. Bu sistematiğin korunması okuyucu açısından yararlı. Ayrıca meraklısı için bölüm sonunda ilave kaynaklar öneriliyor. Zengin kaynakçası da hesaba katıldığında kitaba çok fazla emek verildiği anlaşılıyor.
Kitabının ilk bölümlerinde bilim felsefesi ve İslam İktisat felsefesi gibi genel konular üzerine yoğunlaşılmış. Özellikle epistemoloji ve metodoloji kavramları İslam İktisadı perspektifinden incelenmiş. Kitapta, geleneksel iktisadın “sorgulanamaz(!)” kabul edilen doğmalarının yeniden düşünülmesine teşvik eden bir uslüp söz konusu. Okuyucuya eleştirel bir bakış açısı ile iktisadi kavramlara bakma pratiği kazandırdığını düşünüyorum. Bu yöntem benim çalışmalarım için de farklı bir pencerenin açılmasına sebep oldu. Kitapta yer alan bir cümlede “fakat bu tarz bir eleştiri getirildikten sonra İslami bir yönetimin sağlanması için neler yapılabileceğinin de önerilmesi gerekmektedir” ifadesinden sonra kendimi sorguladım. Yeni çözüm önerisi getiremediğim eleştiriler için biraz daha temkinli olmam gerektiğini farkettim.
İslam iktisadının ortaya çıkışının tarihsel süreç içerisindeki rolü titizlikle ele alınmış. Ayrıca dünya görüşlerinin/sistemlerin (özellikle kapitalizm, sosyalizm ve İslam arasında) karşılaştırılması ve bunların tablolar halinde sunulması kitabın anlaşılırlığını arttırmış. Bu tarz tablo ve şekillerin doğru kullanımları, kavramların daha rahat anlaşılmasına yol açmaktadır.
İlk bölümlerde çizilen genel çerçeveden sonra, ilerleyen bölümlerde daha özel konulara değinilmişitir. Bu açıdan faiz, para politikası, maliye politikası, üretim, dağıtım, bölüşüm, finans gibi alanlarda bölümler yer almaktadır. Her biri ayrı uzmanlık isteyen bu bölümlerin tek bir çalışmada toparlanabilmesi takdire şayan. Böyle multisipliner çalışmalarda kaliteyi ve anlaşılabilirliği korumak çok zor olmasına rağmen bu kitap bunun üstesinden gelmiş gözüküyor.
Kitap ayrıca hem teoriği hem de pratiği birleştirme çabası içinde. Sonuç kısmında da belirtildiği üzere eserin “hem akademisyenlere, hem öğrencilere, hem alanda çalışanlara hem de politika yapıcılara hitap etmesinin” amaçlandığı görülüyor. Bu hedefin gerçekleşmesi İslam İktisadının teori ve pratikteki gelişimi için elzem bir konumda. İslam iktisadının bu paydaşların karşılıklı işbirliğine ihtiyacı var. Aksi halde fildişi kulesine hapsolmuş, toplumun değerlerinden kopuk akademisyenlerin ya da teorik meselelere hakim olmayan, İslam iktisadının amaçlarını içselletirememiş ve yalnızca uygulama boyutuna odaklanmış finansçıların yer aldığı bir atmosferin oluşması kaçınılmaz olur.
Son olarak bazı konularda Hafsa Hoca, iki zıt görüşün teorilerini aynı anda incelemiş olmasına rağmen, kendi görüşünü okuyucuya çok yansıtmadığını farkettim. Muhtemelen bilinçli olarak yapılan bu tercih sonucunda merakımın daha da arttığını itiraf etmeliyim.
Şükrü Çağrı Çelik