Yusuf Dinç, Büyüme ve Kalkınma Temelinde İslâm İktisadının Fayda Risalesi, İktisat Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, 2020.
Çağımızın baş döndürücü bir hızla değişen ve gelişen iktisat konusu yeni ve farklı oluşumlara sahne olurken bizler bazen bu oluşumları görür bazen de görmeyiz. Her iktisat oluşumunun yapısını oluşturan kavramlar var ve bu oluşumlar bu kavramlarla ilkeler haline getirip kendilerine has ekonomik yollar çizerler. İslâm İktisat olgusu da kendi iç dinamikleri olan
değerler ve sistemler çerçevesinde tarih boyunca varlığını sürdürmüştür.
Finansal kurum danışmanlığı ve bir dizi üniversitede öğretim üyeliği yapmış, Yusuf Dinç, “Büyüme ve Kalkınma Temelinde İslâm İktisadının Fayda Risalesi” kitabında değindiği temel nokta; İslâm İktisadının teorik ve felsefî bütünlüğü çerçevesinde “fayda" kavramını konusunu analiz etmektir. Dinç, sorumluluk eksiği maslaha kavramının Gazâlî, İbn Haldun
ve Shatibi gibi büyük İslâm düşünürlerince evvelden tespit edildiğini söyler. Keza cari İslâm İktisadı literatüründe de tespit bu yöndedir ve ilim insanlarının kahir ekserisi aynı görüştedir. Denilebilir ki sorumluluk duygusu eksiği ekonomi içerisinde belki kroniktir.
Dinç, iktisat teorisinin fayda konusu açısından felsefe yönünü dikkatle tartışmış ve göz ardı edilemeyen soyutluğu İslam iktisadı perspektifinden yeniden yorumlamıştır. Böylece faydanın bilinenden daha büyük değerler alabileceğini göstermiş ve zamanı aşan bir karakter alabileceğini göstermiştir.
Dinç, fayda teorisinin İslâm İktisadında büyüme ve kalkınma temelinde ele alır. İlk bölümde büyüme ve kalkınma kavramları, ikinci bölümünde fayda teorisi ve son bölümde model önerisine yer vermektedir. Fayda kavramını maddi ve manevi biçiminde yeniden ele alan çalışmanın üretim-tüketim bütünlüğünden önerisini oluşturduğu göz önünde bulundurur. Böylece kapitalizmin bölüşüm problemine, “fayda maksimizasyonu” yaklaşımı karşısında “gayret" ilkesiyle bir çözüm getirmektedir. Aynı zamanda İslâm İktisadı kurumlarının bu alandaki rolü incelenmektedir. Dinç’in çalışması bu alanda İslâm İktisadının -teori geliştirme- ihtiyacı bakımından boşluğu doldurmaktadır.
Fayda teorisi, iktisadî düşünce de davranışsal iktisat akımını destekleyen ve iktisadî davranış kalıpları geliştiren bir teoridir. Dinç, geç ahlâk felsefecilerinin fayda konusunda ekonomik tartışmalarından söz eder. Bu konunun en belirgin isimleri: Smith, Mill, Ricardo’dur. Bu kişiler ekonominin bağımsız bir bilim olarak gelişmesinde önemli role sahip oldular.İslâm düşünürleri, iktisadî ilişkileri konusunda ortaya konulacak modelin kodlarının tarifini “Gayret Maksimizasyonu” diye nitelemişlerdir. Dinç, kitabında bu kavramı bir başlık olarak ayrıntılı bahseder. İmâm Gazâlî’nin sosyal görev / adalet tanımı, infak bileşeniyle iktisadî faaliyetler bakımından sürdürülebilir fayda ve gayret maksimizasyonu modelini ortaya koyar. Sosyal görev / adalet vurgusu Gazâlî’ye göre, kişinin yaptığı işle bir “farz-ı kifaye”yi yerine getirmesidir. Bu durum, İslâm medeniyetinin genel bakış açısını sergilemektedir.
Gayret; kendisi, ailesi, toplumu ve ümmeti için gerçekleşmesi istenene ulaşma çabasıdır. Dinç, Hace Yusuf Hemedani’nin “Gayret” kavramına yüklediği anlamı akıl ve idrak ile emaneti yüklenmenin şerefi olarak bahseder. Mücadele karşılığı olan gayret, birlikte var olma tecrübemize olan borcunuzun karşılı olarak görülür. Kendini gerçekleştirme ve potansiyelini ortaya çıkartma aracı olan gayret, Müslüman şahsiyetin sorumluluk ve iyi niyet hâlinin ayrılmaz bir bütün olmasıdır.
Yusuf Dinç, “Fayda Risalesi” kitabında, İslâm iktisadı modeli içerisinde soyut ve somut faydayı birleştiren bütüncül bir fayda teorisi önerisi geliştirmeye çalışır. Büyümeyi ve kalkınmayı eş zamanlı geliştirmeyi, bireysel refahın yanında toplumsal refahı sürdürülebilir bir gerekliliğe dönüştürmeye dönüktür. Kitabın işaret ettiği bir nokta ise rasyonelliğin sorumluluk duygusuyla birleştirmek, iktisadî sorunların büyük bir bölümünü aşmak üzere tatmin edici bir ortam sağlamaktır. Başka bir
deyişle gayreti kuşanmaktır.
Yusuf Dinç, bu risalenin iki yıllık bir araştırmanın sonucu olduğunu söyleyerek; amacın kısa yazıp, uzun mütalaa etmek veya az konuşup çok dinlemek olduğunu söyler.
Yunus Özdemir
Kaynak: Kitap Haber