Samiul Hasan, Hayırseverlik ve İnsan Güvenliği – İslâmî Yaklaşımlar ve Çoğunluğu Müslüman Olan Ülkelerdeki Uygulamalar, çev. Ahmet Melik Aksoy, Albaraka Yayınları, 1. Baskı, Mart 2020, 528 sayfa.
Anlam ve Kapsam: Müslüman Ülkelerde Hayırseverlik
İslam’ın sosyal hayatın farklı veçheleriyle ilgili yasal hükümleri; insanın dünyevi davranışlarına rehberlik eder ve diğerleriyle nasıl ilişkiler kurması noktasında yol göstericidir. Bu yönüyle insanın aile ilişkisi, ekonomik ve finansal ilişkisi, mülkiyet ilişkisi, idarî ilişkisi gibi mevzularda rehberlik ve yol göstericiliği vardır. Günlük ekonomik ve sosyal aktivitelerde takvâ bilinci sayesinde Müslümanlar, Allah’ın yapılmasından memnuniyet veya hoşnutsuzluk duyduğu eylemler konusunda mesullerdir. Müslümanın Allah’ın iradesine boyun eğerek, insanlar arasında eşitliği sağlayarak ve barışı tahsis edecek adaleti yerleşik kılarak başarabilirler. İnsan sevgisinden ortaya çıkan ve başkalarının iyiliğini, mutluluğunu arttırmak niyet ve eylemleri hayırseverlik kavramını oluşturmuştur. Kişisel ıstıraba sebep olan sosyal bozuklukların ortadan kaldırılması hayırseverlik ile mümkündür. İslâmi hayırseverlik Müslüman kimliğinin özel bir durumudur.
Gönüllülük, yönetim, kent araştırmaları, insani gelişmişlik ve İslâm araştırmaları konularında uzman olan Samiul Hasan; Avustralya, Bangladeş, Kanada, Endonezya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde çeşitli üniversitelerde dersler vermiş bir akademisyendir. On yazarın katkısıyla altı kısım, on iki bölümden oluşan ve editörlüğünü Samiul Hasan’ın hazırladığı “Hayırseverlik ve İnsan Güvenliği” kitabının çoğunluğu Müslüman olan 47 ülkedeki mevcut olan durumun “hayırseverlik ve insan güvenliği” kavramı çerçevesinde ele alınmaktadır. Müslüman toplumları içinde hayırseverliğin dinî yönlerini araştıran Samiul Hasan; kavramlar, bağlamlar, kurumsal çerçeve, politik, hukukî gibi yönlerle uzman görüşlere yer vermektedir.
Kavramlar, ihtiyaç ve gereksinimlerle gelişim evresini yakalayarak, farklı teorilerle gelişimini devam ettirir. Kitabın “İnsan Güvenliği” kavramı, 1990’larda akademik ve kamu politikası hususlarındaki tartışmalarla başladı. Samiul Hasan, insan güvenliği kavramını yedi boyutu kapsadığını belirtir: İktisadî, gıda, sağlık, çevre, bireysel, toplumsal ve siyasi. İslâmî hayırseverlik ve onun insan güvenliği ile ilgili edindiği rolü; modern dünyada insan ilişkilerinin ahlâkî prensiplerini, temel unsurlarını içermekte ve bu konuları aydınlatmaktadır. Böylece İslâmî insan güvenliği bağlamında; eğitim, sağlık ve ibadetler İslâmî hayırsever davranışların vârisleri olarak iç içe geçmiştir.
Etkileşim halinde olan insanların iyi ve kötü duruma maruz kalma ihtimaliyle insanın doğasında “güven” hâl ve hâli mevcuttur. İnsan ilişkilerinin karşılıklı güven ve dayanışma hâl ve hâli ile ortaya çıkacak bir durumla huzur ve birlikteliğin istikrarı mümkün olabilir. Kitabın ilk kısmı “Kurumsal Çerçeve” bağlamında Samiul Hasan; “Batılı ve İslâmî bağlamlarda sosyal adalet ve insan güvenliği” konusuyla muhtemel olan insan eylemlerine dair mashalat (kamu yararı) yaklaşımını öne çıkartmaktadır. Kitabın bu kısmında İslâm’ın temel ahlâkî ilkeleri değinmekte, refahı artırmak amaçlı ekonomik faaliyetleri benimseyerek, başkalarının mülkiyetine, hayatına veya evrensel özgürlük etiği kurallarına uygun olan hak sahiplerini tehlikeye sokabilecek eylemleri kabul etmez. İslâm’ın dağıtıcı adalet kavramı, insan güvenliği, umumi menfaati hedefleyen bireysel veya müşterek topluluk eylemleri yoluyla oluşur.
İslamiyet’in Kur‘an ve hadis temelli öğretileri, insanın dünyevi davranışlarına rehberlik eder ve diğerleriyle nasıl ilişki kurması noktasında yol göstericidir. Dünyevi davranışların, dünyevi işlerin takvâ bilinci ile Müslümanların her türlü eylemlerini ibadete dönüştürmeleri tavsiye edilir. Bu hükümler ışığında “Ahlâkî ve Felsefî Temeller ile Kültürel Etkiler” başlığında Samiul Hasan; insan ilişkilerini etkileyen İslâmî etik ilkeler, İslâm’da mülkiyet ve iktisadî ilişkiler, İslâm’da özel mülkiyet ve kamu çıkarları, servet, bağış, miras ve İslâm’da hayırseverlik gibi konular ele alınmaktadır. Ahlâkî, felsefî ve kültürel etkiler karşısında İslâm’ın ilkeleri ve hedefleri, kâr ve zarar paylaşımı ilkesinin rehberliğinde, servet oluşturmak ve bu zenginliği çoğaltmak ve bu amaç doğrultusunda iktisadî faaliyetleri desteklemektedir. Kitabın bu kısmında İslâm’ın getirdiği hayırsever ve insan güvenliği ilke ve hedefleri anlaşılır ve dayanakları anlatılmaktadır.
Sosyal hayatın devlet, teknoloji ve ekonominin artmasıyla kurumsal yapı ve işleyişte alanı genişledi, hızı arttı. Hayırseverlik ve insan güvenliği değerleri koruma ve yaşatma amacıyla kurumsal yapı ve işleyişler üçüncü sektör adıyla bir bünyeye sahiptirler. Dernekler, vakıflar veya tröstler, kooperatifler, kâr amacı gütmeyen şirketler, düzenleyici kurumlar ve sistemler üçüncü sektörü oluştururlar. Samiul Hasan, hayırseverlik ve üçüncü sektör kuruluşları ile ilgili yasaları, yasal ortamları ve hükümet politikalarını 18. ve 19. yüzyılları kapsayan Afrika ve Asya’daki kırk yedi Çoğu Müslüman olan Ülkeleri inceler. Kitabın bu kısmı siyasi, yasal ve idarî sistemlerle ilgili olduğundan bu dönemde Avrupa sömürgeciliği altında olan ülkeler anlatılıyor. Müslüman olan ülkelerin sömürge geçmişlerine göre üç ana kısma ayrılarak anlatılmaktadır:
- İngiliz sömürge geçmişine sahip ülkeler: Bangladeş, Irak, Ürdün, Libya, Malezya, Nijerya, Pakistan, Somali, Sudan ve Yemen.
- Hollanda, Fransa ve Portekiz gibi İngiliz olmayan Avrupa sömürgesi olan ülkeler: Cezayir, Fas, Çad, Lübnan, Suriye, Tunus, Endonezya, Gine Bissau ve Umman gibi ülkeler.
- Üçüncü kısım hiçbir zaman doğrudan Avrupa sömürgesine tâbi olmayan ülkeler: Afganistan, Azerbaycan, Bahreyn, Mısır, Iran, Kazakistan, Kuveyt ve Türkiye gibi ülkeler.
Toplum içinde güven ve huzur istikrarının olması için birlik ve beraberliğin her alanda gelişmiş ve diri olması gerekmektedir. Bir araya gelme, iş birliği ve karşılıklı yardımlaşma ortak değer ve amaç ile mümkün olmaktadır. Müslüman hayırseverliği, severek fedakarlık yapma gibi bağlayıcı değerler bu kitabın asıl konusudur. Bu bağlamda Samiul Hasan çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde bu değerlerin ve sosyal hareketliliğin durumsal incelemesi yaparak uygulamalar ve insan güvenliğini anlatmaktadır. Bu yönüyle gönüllülük esaslı bağış, zorunlu hayırseverlik faaliyetleri, zorunlu zekât toplama sistemine sahip Müslüman ülkeler, zorunlu olmayan resmî zekât toplama sistemine sahip Müslüman ülkeler alt konularla bu başlığı tamamlar.
Hayırseverlik ve insan güvenliği yaşatma ve sürdürme toplumsal bir dayanışmanın gerekliliğidir. Bu yönüyle birçok kurum ve kuruluştan beslenen toplumsal hayırseverlik ve insan güvenliği, güven ve huzurun istikrarı için çaba gösterilmektedir. Bu neticeyle vakıf kurumu, üstlendiği görev ve kimliğiyle bulunduğu toplumun yapısı, geçirdiği dönemin şartlarına göre şekillenmiştir. Kitabın yedinci bölümü üç seviyeyle: gelenek, modern ve zorluklar kısımlarıyla vakıf kimliği sorgulanmakta görev ve vizyonla hayırseverlik ile insan güvenliği bağlamında anlatılmaktadır.
Birey ve toplumun iki temel ihtiyacı olan eğitim ve sağlık kurumları, hayırseverlik ve insan güvenliği acısından her zaman önemini korumuştur. Bireyin eğitilmesiyle eğitilmiş bir toplum ortaya çıkmasıyla birey ve toplumun sağlık ihtiyaçları karşılamada kalite ve verimlilik sağlana bilinir. Kitabın onuncu bölümü Afrika ve Asya’daki çoğunluğu Müslüman olan kırk yedi ülkenin -ki kitabın tüm bölümlerinde kırk yedi ülkeyi anlatmıştır.- eğitim ve sağlığın işleyiş ve durum analizleri yapılmaktadır. 2000 – 2009 dönemini kapsayan veri analizleri gösterilerek güncel durum ve konular anlatılmakta mevcut olan üçüncü sektör etkileri hakkında bilgiler verilmektedir.
Sosyal refah düzeyinin önemli iki göstergesi olan eğitim ve sağlık konularında destek ve düzenleyici faktör üçüncü sektördür. İnsanî kalkınma ve sosyal konularında yardımseverlik ve üçüncü sektör katılımının durum analizi yönüyle dört ülkenin sağlık ve eğitim durumları araştırılmaktadır. Bangladeş, Endonezya, Nijer ve Senegal ülkelerinin şöyle kritiği yapılmaktadır:
- Daha yüksek eğitim seviyesi; daha büyük üçüncü sektör: Bangladeş ve Endonezya’dır.
- Zayıf eğitim seviyesi ve zayıf üçüncü sektör: Nijer ve Senegal’dir.
- İnsan sağlığı kalitesi göstergelerinde sağlam bir başarı elde eden: Bangladeş ve Endonezya’dır.
- Sağlık konusundaki BKH hedeflerine ulaşmaktan geri kalan: Nijer ve Senegal’dir.
İnsan güvenliği ve hayırseverlik işleyişleri ekonomik güçle mümkün ve etkili olabilir. Birey ve toplumun çalışma kalitesi ve verimliliği ne kadar iyi olursa insan güvenliği ve hayırseverlik işleyişindeki ekonomik gücüde o derecede güçlü olur. Kitabın son başlığı çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde insan güvenliği acısından düzgün iş; iş gücüne katılım oranı, açık işsizlik oranı, kayıtlı istihdam, sosyal sigorta teminatı, kalkınma politikaları ve yönetim konuların analizleri yapılmaktadır. Kalıcı yoksulluk ve işsizlik bu bölümde üzerinde durulan iki önemli konudur. Ekonomik güvenliğe tehdit olan bu iki konu, sebep ve sonuç bağlamında veri analizleri yapılmaktadır. Bunun yanında sosyal güvenliğin sağlanmasının, zekât ve sadaka gibi gayriresmî ve gönüllü mecralar aracılığıyla sağlanabileceğini göstermektedir; ancak sosyal güvenliğin temini, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde kapsamlı ve kanuni bir şekilde kurumsallaştırılmamıştır.
Kur’an ve Hz. Muhammed(sav)’in hayırseverlik ve hayırsever vakıflar sistemleştirilmiş Müslüman sistemlerdir. İnsanların kişisel acılarının kaynağını ortadan kaldırmak, toplumun uyumunu ve evrensel barışı sağlamak için hayırseverlik teşvik etmektedir. Samiul Hasan kitabının sonuç başlığında hayırseverlik ve insan güvenliğinin özellikleri, ilişkileri ve zorlukları ile kitabı tamamlar. Çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde üçüncü sektör kuruluşlarının görev ve yoğunluğu, hizmet, inovasyon, savunuculuk, toplum inşası ve demokratikleşme konularının rolleri hakkında bilgiler vermektedir.
İslâm’ın kardeşlik şuuru; bireyin algısına, toplumun refahına sürdürebilirlik yönüyle birleştirici ve paylaştırıcı değereler kazandırmakta, teşvik etmektedir. İlahî iradenin “ihtiyaç sahiplerine bahşedilen hakları tesis etme” noktasında toplumsal refah ve dengenin olması için gerekli olmuştur. Gerekli insanî eylemlerin yapılması, Müslümanların kadîm değer eylemi olan “Hayırseverlik” Samiul Hasan’ın Asya ve Afrika’da Çoğunluğu Müslüman olan ülkeleri kapsayan “Hayırseverlik ve İnsan Güvenliği” ile anlaşılır ve kapsayıcı bilgiler vermektedir. Bu yönüyle Müslümanlarda farklı coğrafyalardaki kültürel çeşitliliğiyle aynı değer ve kimlik olan “Hayırseverlik” şuur ve eylemin analizi yapılmaktadır. İnsan güvenliğine farklı çözüm alternatifleri yanında yeni soluklar vermektedir.
Yunus ÖZDEMİR