Anasayfa Köşe Yazıları Çevresel Kuznets Eğrisinin Güney Asya Ekonomilerine Etkileri

Çevresel Kuznets Eğrisinin Güney Asya Ekonomilerine Etkileri

by

Güney Asya bölgesindeki gelişmekte olan ekonomilerin Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) çerçevesi ve bakış açısıyla çevresel kalkınmanın etkilerinin incelenmesine önemli bir ihtiyaç vardır. Güney Asya ülkeleri, iletişim ve bilgi teknolojisi, danışmanlık, turizm, seyahat ve sağlık hizmetlerine özel bir önem vererek, ticari hizmetlerin uygulanmasını teşvik etmek amacıyla genişlemeci politikalar ortaya koydular. Güney Asya’nın dil Mirası, güçlü akademik gelenekler, yazılım diasporası ve çağdaş genişbant ağlarının benimsenmesi, neredeyse kıtanın GSYİH’sinin önemli bir kısmı olan hizmetlere, ihracat sepetlerinde katlanan bir artışla eklendi (Agarwal (2019). Küreselleşme, bilginin öncekinden daha hızlı yayılmasına, ulaşım, medya, teknik ve bilimsel çalıştaylar, internet ve diğer bazı mesajlaşma servislerine izin verir (Archibugi ve Pietrobelli, 2003). Garda ve Aboal’ın (2016) bulguları, hem teknolojik hem de teknolojik olmayan gelişmelerin artan hizmet sektörü verimliliği ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Çünkü hizmet sektörü, Güney Asya ülkelerinin GSYİH’sının yarısından fazlasını oluşturmaktadır.  Buna ek olarak, dünyada hizmet sektörü en hızlı büyüdüğü kıta Güney Asya’dır.  Bu nedenle bu çalışmanın amacı çevresel kirlilik, enerji tüketimi, ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiyi teknolojinin düzenleyici etkisi bağlamında incelemektir. Birbirleriyle bağlantılı olan bu değişkenler, özellikle teknolojik yenilik, çevresel kirliliğin azaltılmasında ve iktisadi kalkınmanın artmasında büyük rol oynamaktadır. Ekonominin büyümesinin erken dönemlerinde, ekonomideki üretim kapasitesini artırmak için doğal kaynakların kullanılmasıyla çevresel tahribat sorunları ortaya çıkmaktadır. Son birkaç on yılda Güney Asya bölgesinin ticaret hacmini ve sürdürülebilir ekonomik büyüme oranını artırmak için iklim değişikliği ve çevre kirliliği sorununun üzerinden gelmeye çalıştığı kaydedildi. BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) arasında uygun fiyatlı ve temiz enerji, hıfzıssıhha, temiz su, sağlıklı şehirler, ekosistemler, sorumlu tüketim ve üretim, iklim eylemi, karada ve su altında yaşamın korunması gibi amaçların yer aldığı görülmektedir.

Ekonomik faaliyetlerin ve bunların çevre kalitesi üzerindeki etkisi ilk olarak 19. yüzyılda Rahip ‘Thomas Malthus’ tarafından tartışıldı ve bu ekonomik etkiler yoksul (zayıf?) erteleme gündemi üzerinde eleştirildi (Raymond 2014.) Malthus’un görüşüne göre, çevresel bozulma sorunları ve yoksulluğun azaltılması programları gelecek nesillerin beslenmesiyle ilgilidir. Son otuz yılda, çevresel bozulma sorunları çeşitli çevre ekonomistlerinin dikkatini çekti ve bu çevresel sorunların ana nedeninin ekonomik büyüme olduğunu buldular. Ekonomik büyümenin çeşitli aşamaları ve bunların çevre kalitesi üzerindeki etkileri, aralarındaki ilişkinin derecesini ölçen farklı faktörler tarafından tanımlanabilir (Ehrlich ve Holdren, 1972; Commoner, 1972). Ekonomik büyümeyle çevre kirliliği arasındaki ilişki, ikinci kategorideki ters U şeklindeki “Çevresel Kuznets Eğrisi” (ÇKE) hipotezi ile açıklanabilir (UNCTAD, 2012). Panayotou (2006), ters çevrilmiş U-şekilli ÇKE için öncüllerin ana bileşenlerinin, ölçek seviyesi ve teknik kompozisyon etkileri olmasını önermiştir. Ölçek etkisi, gelir düzeyindeki artışların çevre kirliliğindeki artışlara yol açtığı sanayileşme öncesi aşamayla ilgilidir. Bu aşamada sanayi sektörü verimsizdir ve çevreyi önemli ölçüde kirletmektedir. Geçişe doğru hareket ise sanayilerin daha az kirletici olduğu ikinci aşamadaki kompozisyon etkisiyle ilgilidir.

Zamanla ekonomik büyüme ve çevre kirliliği arasındaki bağlantı değişmiştir. Çevresel tahribat ve ekonomik büyüme oranlarının karşılıklı ilişkisi genelde literatürde Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) olarak tartışılmaktadır. Çevresel tahribat, başlangıçta artan ekonomik büyümenin bir sonucu olarak gerçekleşir ve sonra gelir arttıkça azalır. ÇKE ise tersine çevrilmiş U şekline sahipti ancak şimdi ekonomik büyümedeki gelişmenin artık çevresel tahribatı azaltmadığını gösteren bir “N” şekline dönüştü (Allard ve diğerleri, 2018). İklim değişikliğinin endişe verici hızı, ülkeler tarafından ciddi bir anlaşmayla kontrol edilmelidir. Çevredeki CO2 ve diğer zararlı gazların emisyonunu kontrol etmek için güçlü önlemler gereklidir. Geçiş ekonomilerinde, ekonomik büyümenin artmasıyla birlikte enerji kaynaklarına olan talep artarken çevresel tahribat önemsenmemektedir; geçiş ekonomisine sahip ülkeler, Batılı ülkelere göre daha çok enerji tüketmektedirler (EBRD, 2007). Teknolojik yenilik ve enerjinin verimli kullanımı karbondioksit (CO2) emisyonunu azaltabilir, böylece çevresel-ekonomik büyüme gerçekleşebilir. Bu süreç aynı zamanda enerji kullanımının yoğunluğunu da azaltabilir (Alfaro ve diğerleri, 2010). Yeşil finansman, çevresel bozulmanın kontrol altına alınması gereken zorlu zamanlarda makul bir finansal etki alanı sağlayabilir. Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) ekonomik büyümeyi artırabilir, ancak bu bakış açısıyla çevre kalitesi üzerindeki etkinin ne olacağının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Çevre kalitesi, en iyi şekilde kamu malı olarak açıklanan bir dizi özelliği temsil etmektedir. Bir kamu malı düşünüldüğünde, vatandaşların bu kamu malının tüm değerini ödemeye dair bir motivasyonu yoktur ve böylelikle piyasalar da kaynakları verimli bir şekilde dağıtmaz. Bu yüzden hükümetler, bu kamu mallarının (örneğin kirlenmemiş akarsular, göller ve temiz hava) topluma yeterli miktarda ulaşmasını sağlanmada yardımcı olabilir. Gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları mali sınırlar göz önüne alındığında, bu ülkelerin idarecileri bu kamu mallarından olabildiğince fazlasını vermeye çalışabilirler.

Malik Shahzad Shabbir

Misafir Araştırmacı / İKAM

Kaynakça:

  1. Aboal, D., & Garda, P. (2016). Technological and non-technological innovation and productivity in services vis-à-vis manufacturing sectors. Economics of Innovation and New Technology, 25(5), 435-454.
  2. Agarwal, P. (2019). South Asia: formulating services sector policies for development a policy perspective.
  3. Allard, A., Takman, J., Uddin, G. S., & Ahmed, A. (2018). The N-shaped environmental Kuznets curve: an empirical evaluation using a panel quantile regression approach. Environmental Science and Pollution Research25(6), 5848-5861.
  4. Alfaro, L., Chanda, A., Kalemli-Ozcan, S., & Sayek, S. (2010). Does foreign direct investment promote growth? Exploring the role of financial markets on linkages. Journal Of Development Economics91(2), 242-256. doi: 10.1016/j.jdeveco.2009.09.004
  5. Archibugi, D., & Pietrobelli, C. (2003). The globalisation of technology and its implications for developing countries: Windows of opportunity or further burden?. Technological forecasting and social change, 70(9), 861-883.
  6. EBRD. (2007). European Bank for Reconstruction and Development.  Sustainability 701 Report
  7. Ehrlich, P., & Holdren, J. (1972). Impact of population growth. Population, resources, and the environment3, 365-377.
  8. Holden, C. (1972). Ehrlich versus Commoner: an environmental fallout. Science177(4045), 245-247.
  9. Raymond, L. (2014). Private rights in public resources: equity and property allocation in market-based environmental policy. Routledge.
  10. Raymond, L. (2006). Cutting the “Gordian knot” in climate change policy. Energy Policy34(6), 655-658.

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun