Anasayfa Söyleşi İKSAR Yönetim Kurulu Başkanı Salih Ülev ile Söyleşi

İKSAR Yönetim Kurulu Başkanı Salih Ülev ile Söyleşi

by

İKSAR’da yeni yönetim kurulu başkanı seçilmesi vesilesiyle Dr. Salih Ülev ile islamiktisadı.net okurları için keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizde bir İslami Mikro Finans Kuruluşu örneği olarak İKSAR’ın başlattığı Karz-ı Hasen ve Hayr’ola projelerine dair ayrıntılı bilgiler yer alıyor. İKSAR aynı zamanda İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM)’nin İslam İktisadı alanında gerçekleştirilen ilmi çalışmaları ve uygulamaları teşvik etmek amacıyla verdiği İslam İktisadı Ödülleri kapsamında 2020 yılında  İslam İktisadı Uygulama Ödülüne layık görüldü. Türkiye’nin ilk İslami mikrofinans kurumu olan İslam İktisadı Araştırma ve Uygulama Derneği’nin amacı sadece İslami mikrofinans programını hayata geçirmek değil bunun yanında İslam iktisadının finans dışındaki alanlarıyla ilgili de projeler, uygulamalar geliştirmektir. Bu bağlamda İKSAR toplumun bilinçlendirilmesi ve İslam iktisadının yaşanmasına, içselleştirilmesine yönelik faaliyetlerine devam etmektedir.

İslam İktisadı Uygulama Ödülü

1. İksar’ı tanıyabilir miyiz? Niçin kuruldu bu dernek, kuruluş amacında ana motivasyonunuz neydi? Diğer sandıklardan farkınız ne?

Türkiye’de son yıllarda İslam iktisadı ve bunun bir alt kategorisi olan İslami finans alanında akademik anlamda birçok çalışma  yapılıyor ve gün geçtikçe bu çalışmalar daha da çok kişiye ulaşıyor. Bizler de Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM)’da görevli akademisyenler olarak ilmi çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yaptığımız bu teorik çalışmaları olabildiğince gerçek hayata yansıtmak, insanların hayatlarına dokunmak ve toplumda İslam iktisadına yönelik farkındalığın oluşmasına katkı sağlamak için bir grup akademisyen olarak bir araya gelerek 2018 yılında Sakarya’da İKSAR’ı kurduk.  Bizi derneği kurmaya iten en önemli sebep, karz-ı hasene dayalı İslami mikrofinans programını hayata geçirme isteğimiz oldu. Bu programı en kolay şekilde bir dernek üzerinden yapabileceğimizi ve bununla birlikte akademik camianın dışında toplumun daha geniş bir kesimine ulaşmamızın yine dernek vasıtasıyla olabileceğini düşündük ve bu nedenle İKSAR’ı kurduk. Bu açıdan İKSAR, bizim sahaya inmemize ve teorik düzeydeki düşüncelerimizi uygulamaya taşımamıza vesile oldu. Karz-ı hasene dayalı İslami mikrofinans, düşük gelir grubundaki insanlara, gelir getirici bir faaliyette kullanmaları için ihtiyaç duydukları sermayeyi karz-ı hasen olarak verme faaliyetidir. Bu kişilerin gelirlerini ve yaşam standartlarını “arttırma” niyeti İKSAR’a da (إكثار)  ismini veriyor. İKSAR(إكثار) Arapçada artırmak, çoğaltmak anlamına geliyor. İnsanlar verdiğimiz karz-ı haseni, bir iş/ticaret yapmak için kullanıyorlar. Bu parayı alıyorlar ve bununla kazanç elde ediyorlar, yani bu parayı çoğaltıyorlar, artırıyorlar. Böylece gelirleri ve yaşam standartları artıyor. Bu anlamda karz-ı hasen programımız Türkiye’deki ilk kurumsal karz-ı hasene dayalı İslami mikrofinans uygulaması oldu. Verdiğimiz karzları geri alırken herhangi bir fark almıyoruz. Ne verdiysek onu alıyoruz. 1000 lira karz verdiysek onu 1000 lira olarak taksitli şekilde geri alıyoruz. Diğer yandan karz-ı hasen programının yanında ikinci el ürünlerin dönüşümünü sağlamayı amaçlayan Hayr’ola projesini de İKSAR bünyesinde sürdürüyoruz. Hayr’ola projesine ilk olarak kitap, kırtasiye ürünleri ile başladık. İleride diğer başka ürünleri de katarak projemizi yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Türkiye’de dernekler, kurdukları sandıklarla üyelerine borç verebiliyorlar. Bu şekilde üyelerine karz-ı hasen veren -çok sayıda olmasa da- oldukça başarılı sandıklar mevcut. Bu yapıları kapalı devre bir sistem olarak düşünebiliriz, yani sadece üyeler bu sandıktan faydalanıyor. İKSAR’ın İslami mikrofinans programından ise üyeler değil dernek dışından düşük gelirli girişimciler istifade ediyor. Yani açık bir yapı var. Bu durum İKSAR’ın karz-ı hasen programını farklı ve özgün kılan hususlardan.

2. Yaptığınız ve yapacağınız faaliyetleri açıklar mısınız?

Derneğimizin kurulduğu Haziran 2018’den bu yana, 54 kişiyi karz-ı hasen programımız kapsamında destekledik. Verdiğimiz toplam karz-ı hasen tutarı 360 bin TL’yi aştı. Çok sayıda sektörden farklı ihtiyaçlar için gelen karz-ı hasen talepleri sonucunda iyi bir tecrübemiz oldu ve taksitlerin geri ödenmesinde ciddi bir sorun yaşamadık. 54 kişi içinde görece az sayılabilecek (4-5) sayıda kişi ödeme güçlüğü yaşadı. İlerleyen dönemlerde de yine karz-ı hasen şeklinde mikro girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz ve hem ürün hem de kullandığımız yöntemlerde çeşitlendirmelere gitmeyi planlıyor ve bu doğrultuda çalışıyoruz. Süreç içerisinde insanların ihtiyaçlarının birbirlerinden oldukça farklı olduğunu görüyoruz; örneğin bir kişiye ticari faaliyet için makine, teçhizat lazımken diğerine nakit akışındaki problemden dolayı nakit para gerekebiliyor. Bu farklı ihtiyaçları da dikkate alan farklı karz-ı hasen modelleri geliştireceğiz. Diğer taraftan, ileriye dönük olarak aslında bizim amacımız sadece karz-ı hasene dayalı olarak faaliyet göstermek değil. İlk başta da söylediğimiz gibi İslam iktisadını hayata yansıtmak ve bu anlamda da İslam bize karz-ı hasenin yanındabirçok ihtiyacın karşılanmasında kullanılabilecek farklı sözleşme türleri sunmuş. İcâre, selem, müşâreke gibi. Karz-ı hasen en basit modeli ancak mikrogirişimcilerin farklı ihtiyaçlarını da karşılayacak modellere ihtiyacımız var. Bununla birlikte, elde ettiğimiz bağışların tamamını karz-ı hasen olarak kullandığımızda, enflasyondan dolayı paranın değerinde ciddi bir değer kaybı oluyor. Bu da kurumun sürdürülebilirliğine yönelik bir risk oluşturuyor. Bu nedenle ileride bir iktisadi teşekkül bünyesinde seleme, mudarebeye ya da müşârekeye dayalı, kurumun da gelir elde edebileceği ve böylece karz-ı hasen programını destekleyici İslami finansman modelleri de sunmayı hedefliyoruz. Bu anlamda şunu söyleyebiliriz, İKSAR olarak Sakarya’yı bir laboratuvar gibi görüyor ve burada İslam iktisadını olabildiğince hayata geçirmeye yönelik uygulamalarda bulunmayı planlıyoruz. Türkiye’ye bu anlamda bir örneklik teşkil etmeyi kendimize hedef olarak belirledik. Ama bu noktada temel değerlerimiz içinde de belirttiğimiz gibi tek olmak değil bilakis öncü olarak arkamızdan gelenlerle birlikte olabildiğince hayrı yaymayı amaçlıyoruz. İKSAR olarak Sakarya’yı bir laboratuvar gibi görüyor ve burada İslam iktisadını olabildiğince hayata geçirmeye yönelik uygulamalarda bulunmayı planlıyoruz. Türkiye’ye bu anlamda bir örneklik teşkil etmeyi kendimize hedef olarak belirledik.

 

Diğer bir projemiz olan Hayr’ola’da da şu ana kadar başarılı bir girişim ortaya koyduk. İlahiyat Fakültesinde başladığımız projemizi artık üniversitenin kütüphanesinde bir alanda devam ettiriyoruz. Projemize şimdiye kadar 10 binden fazla kitap bağışlandı ve bunlar yeni sahiplerini buldu. Elde edilen gelirle 5 öğrencimize aylık burs verdik. Aynı zamanda birçok öğrencimiz ve üniversite personeli de istedikleri kitaplara çok uygun bir bedelle ulaşıyor. Kitaplıklarımızda âtıl kalan kitaplar, öğrencilerimize öğrenim süreçleri boyunca katkı sağlayacak bir değere dönüşüyor. İlerleyen dönemde de Hayr’ola projesi kapsamında ürün çeşitliliğimizi artıracak ve daha çok kişiye ulaşmamızı sağlayacak çalışmalarımız inşallah olacak.

3. Karz-ı Hasen ne demek? İnsanlar niçin karz-ı hasen yapmalı?

Güzel borç şeklinde ifade edilen karz-ı hasen, mislî bir malın aynı miktarda geri alınmak üzere borç verilmesidir. Çoğunlukla kullanımı parasal bir borç verme üzerinden olsa da para haricinde de aynî olarak karz-ı hasen verilebilir. Ancak biz günümüzde karz-ı hasen denildiğinde geri alınmak üzere borç para verilmesini anlıyoruz. Karz-ı hasenden Kuran-ı Kerim’de bahsedilmiş ve Allah’a (cc) verilen bir borç şeklinde vurgulanarak teşvik edilmiştir. Aynı zamanda karz-ı hasen ile verilen ödünçlerin karşılığının kat kat verileceği müjdelenmiştir. Bu anlamda karz-ı hasen, sadakadan daha efdal görülmüş. Yani sadakaya 10 kat, karz-ı hasene de 18 kat ecir verileceği Peygamber Efendimiz tarafından belirtilmiştir. Bu bağlamda, borç isteyen kişinin sıkıntısını ortadan kaldırırken, aynı zamanda da Allah’ın çokça övdüğü ve kendisine verilmiş bir borç olarak tanımladığı emri yerine getirip ecir kazanmak için karz-ı hasen vermeye çalışmalıyız.

4. İnsanlar size borç mu veriyor yoksa bağış mı topluyorsunuz? Bunu nasıl ayırt ediyorsunuz, siz hangisini tercih edersiniz?

Aslında karz-ı hasen programının işleyişi çok basit. Derneğimize yapılan bağışları biz insanlara karz/borç olarak veriyoruz. Yani insanlar bize karşılıksız olarak bağış yapıyorlar, biz de aldığımız bu paraları karz olarak veriyoruz ve sonra geri alıyoruz. Dolayısıyla biz verdiğimiz karzları geri aldığımız müddetçe kasamızdaki para miktarı aynı kalıyor, azalmıyor. Yeni gelen bağışlar olursa kasamızdaki paralar artıyor ve daha çok kişiye karz-ı hasen verebiliyoruz. Bir kişi bize bağış yaptığında bu para karz-ı hasen olarak kullanıldığı için biz bu parayı kullandırdıkça bağışı yapan kişi karz-ı hasen sevabını kazanmaya devam ediyor. Bir diğer ifadesiyle, bağış yapanlar için karz-ı hasen ecri döngüsü, farklı girişimciler için ise finansman döngüsü oluşturuyoruz. Bunun günümüzdeki yardım anlayışını değiştireceğine, ihtiyaç sahiplerinin önce finansman sonra da kazandıkları motivasyon ile iş hayata kazandırılacağına inanıyoruz. Şu an için gerçek ya da tüzel kişilerden borç alınarak bunun karz-ı hasen olarak kullandırılması şeklinde bir işleyişimiz bulunmuyor. Tamamen fon kaynağımızı derneğimize yapılan bağışlar oluşturuyor.

 

5.Rakamlara geçecek olursak, kaç bağışçıyla ne kadar karz topladınız? Bağışçıları nasıl buluyorsunuz?

 Şu ana kadar derneğimize yapılan bağış miktarı yaklaşık 130 bin TL’dir. Çoğunluğu bireysel bağışlar oluşturmakla birlikte, kurumsal olarak bağış yapan birkaç şirket de bulunmaktadır. Aynı zamanda derneğimizin yöneticileri ve üyelerinden de bağış alıyoruz. Bir önceki soruda da bahsettiğimiz üzere derneğimize karz şeklinde, geri alınmak üzere bir borç almıyoruz. Elde ettiğimiz bu fonları karz-ı hasen talebinde bulunanlara yönlendiriyoruz. Onlardan gelen taksit ödemeleri fon kaynağımıza ekleniyor, bir devir daim oluyor. Bağışçılarımız bizleri çoğunlukla sosyal medya hesaplarından görüyor. Diğer yandan yaptığımız kurumsal ziyaretler ve üyelerimizin çevrelerinde derneğimizin faaliyetlerini anlatmaları sayesinde bağışçılarımızın sayısında da artış olabiliyor.

6.Kaç kişiye toplamda ne kadar borç verdiniz? Borç verecekleriniz size nasıl başvuruyor, değerlendirme kriterleriniz ne?

54 kişiyi karz-ı hasen programımız kapsamında destekledik. Verdiğimiz toplam karz-ı hasen tutarı 360 bin TL’yi aştı. Karz başvurularını internet (iksar.org.tr) adresimizdeki başvuru formu üzerinden alıyoruz; buradan herkes başvuru yapabiliyor. Ancak borç verdiklerimizden herhangi bir fiziki teminat almadığımız için çok seçici davranmamız gerekiyor. Fiziki teminatın yerini sosyal teminat alıyor. Yani bu kişilerin çevrelerinde güvenilir, borcuna sadık olmaları ve yapacakları gelir getirici faaliyeti biliyor olmaları gerekli. Bu nedenle özellikle derneğimiz üyelerinin ya da faaliyetlerimize destek veren kişilerin yönlendirdikleri, tanıdıkları bizim için önemli bir hedef kitleyi oluşturuyor. Bunun yanında Sakarya’daki sivil toplum kuruluşları ve meslek edindirmeye yönelik faaliyetlerde bulunan kamu kuruluşlarını da ziyaret ederek, buralardan bize girişimcileri yönlendirmelerini istiyoruz. Halihazırda bir iş yapan ya da yapmayı planlayan ancak sermaye ihtiyacı olanlara destek oluyoruz. Şu an için verdiğimiz karz tutarı maksimum 5000 TL, bazen duruma göre bunun üzerine çıkabiliyoruz. İlk karzda geri ödemelerini düzenli bir şekilde öderlerse ikinci başvurularında limiti 7.500TL’ye çıkarıyoruz. Başvuru sahibinin bu parayı hangi iş için kullanacağı, gerçekten buna ihtiyaç duyup duymadığı, borcuna sadık olup olmadığı gibi hususları hem evlerine yaptığımız ziyaretlerle hem de çevresindekilere sorarak tespit ediyoruz. Düşük gelir grubundaki ve talep ettiği finansmanı çevresinden temin edemeyecek durumda olan mikrogirişimcileri destekliyoruz. Ve verdiğimiz karzdan daha fazlasını elde edebilecekleri bir girişimde bulunmaları gerekiyor. Yani bir tüketim ihtiyacı için vermiyoruz; yararlanıcı verdiğimiz karzı ya ticari faaliyeti için sermaye olarak kullanmalı ya iş yerinin tefrişatını yapmalı ya da makine/teçhizat almalıdır. Bunlar gibi işi ile ilgili ihtiyaçlarına kullanması gerekiyor. Bir de özellikle desteklediğimiz bir cinsiyet grubu yok. Erkeğe de kadına da karz veriyoruz. Eğer evli birisi ise yaptığımız ziyarette eşinin de bu alınacak borca onay veriyor olmasına dikkat ediyoruz.

Yararlanıcı verdiğimiz karzı ya ticari faaliyeti için sermaye olarak kullanmalı ya iş yerinin tefrişatını yapmalı ya da makine/teçhizat almalıdır. Bunlar gibi işi ile ilgili ihtiyaçlarına kullanması gerekiyor. Bir de özellikle desteklediğimiz bir cinsiyet grubu yok. Erkeğe de kadına da karz veriyoruz. Eğer evli birisi ise yaptığımız ziyarette eşinin de bu alınacak borca onay veriyor olmasına dikkat ediyoruz.

7. Borç verdiklerinizi nasıl takip ediyorsunuz? Borçlunun ödeme takvimini nasıl belirliyorsunuz, daha önemlisi borç ödenmeme durumunda ne tür yaptırımlar uyguluyorsunuz?

Temel olarak şunu belirtmemiz gerekir. Karz-ı haseni verirken kişilerin bu karz-ı haseni gelir getirici bir faaliyette kullanmasına çok dikkat ediyoruz. Yani verdiğimiz karz-ı haseni öyle bir yerde kullanmalılar ki borçlarını taksitler halindegeri ödeyebilecek bir nakit akışı sağlayabilsinler. Karşılıksız değil. Zaten amacımız da karz-ı hasen kullanıcılarının gayret ederek, çalışarak borçlarını geri ödemeleri ve sonrasında bu kabiliyetlerini sürdürmeleridir. Belki de ileride bu programa bağış yapacak bir duruma gelmeleri. Aksi taktirde kişilerin gelir getirici bir faaliyet dışında karz-ı hasen almaları onları daha da borçlu hale getirmekten ve programın sürekliliğini sorunlu duruma düşürmekten başka bir işe yaramaz. Maksimum 12 ay taksit şeklinde geri ödeme imkanı bulunmaktadır. Aylık ödemelerinin makul olmasına özen gösteriyoruz. Eğer kişi isterse daha kısa vadelerde de borcun ödemesini gerçekleştirebilir ancak şu ana kadar genel uygulama 12 ay şeklinde oldu. Karz verdiklerimizden bir kefil getirmesini istiyoruz ve dernek ve karz yararlancısı olarak aramızda senet düzenliyoruz. Bu senetler üzerinden taksit ödemeleri gerçekleşiyor. Şu ana kadar sınırlı sayıda ödenmemedurumu ile karşılaştık. Amacımız insanları zor durumda bırakmak değil, önemli olan verdiğimiz karz-ı hasen ile ekonomik olarak durumlarını düzeltmelerini sağlamak. Hedef kitlemiz toplumun kırılgan bir kesimini oluşturuyor zaten bu durum nedeniyle finans kuruluşları bu kişileri sistemin dışında bırakıyor. Bizler ise onları hem ekonomik hem de sosyal açılardan destekleyerek güçlenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de suistimale yol açacak davranışlardan kaçınmamız gerekiyor ve bu nedenle senet ile ciddiyetimizi ortaya koyarken, şahısların durumlarına göre değerlendirme yaparak ayeti kerimede de buyurulduğu gibi ‘zor duruma düştüklerinde borçlarını ödemeleri için mühlet ver’iyoruz. Burada en temel husus karz vermeden önce doğru kişilerin ince eleyerek seçilmesi ve sonrasında da düzenli olarak bu kişilerin ziyaret edip takipte bulunmak.

8. Verdiğiniz borçlar hangi sektörlerde kullanıldı? Bir katma değer yarattı mı? Açıklar mısınız?

Çok farklı ihtiyaçlar için kullanılıyor. Bizler de gün geçtikçe insanların ticari faaliyetlerinde ne kadar farklı ihtiyaçlarının olabileceğini anlıyoruz. Örneğin karz-ı hasen verdiğimiz bazı kişiler üretim süreçlerinde kullanabilecekleri dikişi makinesi, piko makinesi, motosiklet gibi alet/araçlar için borç aldı. Diğer taraftan bazı kişiler ticari faaliyetlerinde gerekli olan sermaye malı için karz aldılar. Dükkanını yenilemek için, nakit sıkışıklığını gidermek için alanlar da oldu. Bizim buradaki temel kriterimiz, kişilerin gelir getirici bir faaliyette bulunuyor olmaları ya da nakit akışlarında kısa dönemli sorun yaşıyor olmalarıdır.

Çok şükür, güzel hikayelerimiz oluştu ve oluşmaya devam ediyor. Verdiğimiz karzın hayatlarına değer kattığını görmek bizleri çok mutlu ediyor. Kimi yararlanıcılarımız, verdiğimiz karz sayesinde iş alanını genişletti, kimi dükkanına mal alamayacak durumdayken işlerini tekrar sürdürmeye başladı.

9. Borç verdiklerinizle duygusal bir bağ gelişiyor mu? Sizi en çok etkileyen borçlunuz kimdi? Hikayesini öğrenebilir miyim?

Ara ara borç verdiklerimizi iş yerlerinde, yaşadıkları mahallede ziyaret ediyoruz. İlk baştaki çekingenlikleri gidiyor ve artık ilerleyen dönemde yapmak istediklerinden de heyecanla bahsetmeye başlıyorlar. Onlar bizim için artık Ahmet abimiz, Ayşe ablamız; biz ise onlar için kendilerine güven duyup hiçbir karşılık beklemeden borç veren üniversiteden kardeşleri/arkadaşları/evlatlarıyız. Karz-ı hasen verdiklerimiz içerisinde en dikkat çekici hikaye olarak Suriye-Şam’dan ülkemize gelen Ahmed’i söyleyebiliriz. Ailesiyle birlikte Sakarya’ya gelmiş, üç tane çocuğu var. Çoğu Suriyeli gibi kağıt toplama işi yapıyor. Kiralık bisikletiyle kağıt toplamaya çalışıyordu ama zaten bir dünya kağıt toplasanız da kilo cinsinden hesaplandığından karşılığında çok cüzi bir tutar alıyorsunuz. Ahmed de bisikletle çok fazla enerji sarf edip çok az kazanabiliyordu. Bu nedenle kendisine bir motor alması için karz-ı hasen verdik. Motora kavuştuğunda o kadar mutluydu ki, hemen ertesi günü çocuklarını kasasına koymuş Sakarya meydanda çekildikleri fotoğrafları watsapp durumunda paylaşmıştı. Evine gittiğimizdeki “Gece yarım saatte bir camdan aşağı bakıyorum, [motor] orada duruyor mu diye.” sözü de verilen desteğin kendisi için ne kadar önemli olduğunu ve onu ne denli mutlu ettiğini gösteriyordu. Diğer karz-ı hasen verdiklerimizin de kendilerine göre ayrı hikayeleri var. Ama genel olarak şu söylenebilir, biz sadece onlara borç vermiyoruz; bir anlamda yanlarında olduğumuzu, kendilerine güvendiğimizi ve inandığımızı gösteriyoruz. İnşallah hepsi helal yoldan rızıklarını temin ederler ve ileride çok daha büyük hayırlı işlere vesile olurlar. Bizler de bu çalışmayı halis bir niyetle sürdürür ve İslam iktisadının hayata geçirilmesinde bir nebze de olsa katkı sunabiliriz.

Biz sadece onlara borç vermiyoruz; bir anlamda yanlarında olduğumuzu, kendilerine güvendiğimizi ve inandığımızı gösteriyoruz.İnşallah hepsi helal yoldan rızıklarını temin ederler ve ileride çok daha büyük hayırlı işlere vesile olurlar. Bizler de bu çalışmayı halis bir niyetle sürdürür ve İslam iktisadının hayata geçirilmesinde bir nebze de olsa katkı sunabiliriz.

10. İslami finans aktörlerinden, kamu kuruluşlarından ve diğer STK’lardan dernek olarak ne tür beklentileriniz var?

Öncelikle bizler katılım bankalarına ya da diğer İslami finans kuruluşlarına bir alternatif olarak yahut onların pastalarından pay almak için kurulmuş bir kurum değiliz. Onların çeşitli nedenler sebebiyle ulaşmadıkları ya da ulaşmak istemedikleri kişilere uygun İslami finansal sözleşmeler ile destek oluyoruz; şu an için tercih ettiğimiz yöntem karz-ı hasen. Hatta destek olduğumuz bu kişiler ileride katılım bankalarının da potansiyel müşterileri olacaktır. Onların faizli bankalar yerine katılım bankalarını tercih etmesinde de yönlendirmede bulunmaya çalışıyoruz. Bunu belirttikten sonra İslami finans kuruluşlarından en önemli beklentimiz bizlere fon desteğinde bulunmalarıdır. Halihazırda birçok sivil toplum kuruluşunu veya hayır faaliyetlerini zaten destekliyorlar; İKSAR’ı da yapacakları bağışlarla desteklemelerini arzu ederiz.

İslami finans kuruluşlarından en önemli beklentimiz bizlere fon desteğinde bulunmalarıdır.

STK’larımız çok güzel faaliyetlerde bulunuyor ve milyonlarca insanın hayatına dokunuyorlar. Ancak karşılıksız destek yerine borç vererek bu kişilerin emekleri ile gelir etmelerini sağlayacak yöntemlere de önem vermemiz lazım. Bizim İKSAR olarak yapmaya çalıştığımız bu. Derneğimizin temel değerlerinde de belirtiğimiz üzere olabildiğince karz-ı hasen programımızı yaymak örneklik teşkil etmek istiyoruz. Bu anlamda yerel şekilde faaliyet gösterecek derneklerin İslami mikrofinans uygulamalarına yönelmelerini arzu ediyoruz ve bu anlamda şu ana kadar yaşadığımız tecrübeleri aktarmaktan memnuniyet duyacağımızı belirtmek istiyoruz. Şu an sadece Sakarya içindeki girişimleri desteklediğimizden, Sakarya ilindeki STK’lardan ya da kamu kuruluşlarından arzumuz ise bizlere güvenilir, desteklemeye değer bir fikri olan mikrogirişimcileri yönlendirmeleridir. Son olarak ise belki de en önemli paydaşlardan biri olan kamunun rolünden bahsetmemiz lazım. Türkiye’de kurumsal bir yapı altında borç verme ya da parasal bir iş, hemen potansiyel bir dolandırıcılık gibi algılanıyor. Tabii bunun tarihsel tecrübede haklı gerekçeleri olabilir. Bu nedenle finans sistemimize baktığımızda banka merkezli bir yapı söz konusu. Dünya örneklerini de dikkate aldığımızda, ülkemizde mikrofinans kuruluşları olmak üzere banka dışı yapıların neredeyse hiç gelişmediğini ya da çok sınırlı kaldığını görebiliriz. İslami mikrofinans da bunların içerisinde. Birçok yapı vergisel ya da başka türlü yasal sorunlar olur mu diye tereddütte buluyor. İşverenin, kendi işyerindeki bir personele bile karz-ı hasen vermesi birçok yasal sorunla karşılaşmasına neden olabiliyor. Bu nedenle kamu, denetim fonksiyonundan da geri durmadan ancak mikrofinans, İslami mikrofinans kuruluşlarının önünü açacak ve rahat hareket etmelerini sağlayacak bir konumda bulunmalı ve buna yönelik mevzuatı oluşturmalıdır. Bu şekilde karz-ı hasene dayalı ya da farklı İslami finansman yöntemlerini benimseyen kurumlar yaygınlaşabilir, güzel örneklerin daha rahat kendilerini ortaya koymalarının önü açılabilir ve ülkemizde finansal kuruluşlar tarafından dışarıda bırakılmış yüzbinlerce mikrogirişimciye ulaşılabilir. Yoksullukla ve gelir dağılımı adaletsizliği ile mücadelede İslami mikrofinans önemli bir rol oynayabilir.

Yoksullukla ve gelir dağılımı adaletsizliği ile mücadelede İslami mikrofinans önemli bir rol oynayabilir.

11.Eklemek istedikleriniz?

Derneğimizi ve faaliyetlerimizi tanıtmamıza fırsat verdiğiniz için teşekkür ederiz.

 

 

İKSAR Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salih Ülev

 

SALİH ÜLEV KİMDİR?
2011 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünden, 2020 yılında ise Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İlahiyat (İLİTAM) bölümünden mezun oldu. Yüksek lisansını, 2016 yılında Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı anabilim dalında “Borsa İstanbul Katılım Endeksinin Piyasa Faiz Oranları ile İlişkisi ve Performansının Analizi” başlıklı teziyle tamamladı. 2021 yılında aynı anabilim dalında “İslami Mikrofinans Programlarının Etkinliği: İksar Karz-ı Hasen Örneği” başlıklı tez çalışmasıyla doktorasını tamamladı. 2014-2021 yılları Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezinde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2021 yılından itibaren Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İslam iktisadı ve finans bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktadır. Haziran 2021 tarihinden itibaren İKSAR Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir.

Benzer Yazılar

1 Yorum

Muhammet Sıtkı ural 28 Temmuz 2021 - 00:59

Salih Ülev hocamı ve İKSAR da faaliyet gösteren herkesi tebrik ediyoruz. Çok önemli başlangıç yapmışlar Karz-ı Hasene vesile olmak. Bu konuda örnek olmak çok önemli Allah yolunuzu açık etsin, böyle kurumların sayısını artırsın inşallah

Cevapla

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun