Anasayfa Araştırma Sabri Ülgener: Weberyan sosyolog ve ekonomist

Sabri Ülgener: Weberyan sosyolog ve ekonomist

by
Hakan Arslanbenzer
Profesör Sabri Ülgener’in sosyal dönüşüm ve ekonomik kalkınma sürecinde  maddi unsurların yanı sıra manevi-kültürel faktörlerin rolünü vurgulaması onu meslektaşlarından ayıran şeydi.

Sosyoloji, Türkiye’de asırlık bir disiplindir. Türk sosyolojisi, Batılılaşma meselesi etrafında önde gelen entelektüeller arasındaki siyasi tartışmaların çocuğudur. Jön Türkler Fransa’da ortaya çıktığı gibi  sosyolojiye derinden ilgi duymaya başladı. Batılı meslektaşları sosyoloji disiplinini modernite bilimi olarak gördükleri için Osmanlı aydınları, Osmanlı devletini modernize etmek gayesiyle bu yeni bilime büyük önem verdiler.

Jön Türklerin sosyolojik ilgileri Fransız sosyologların düşünceleriyle sınırlı değildi.Auguste Comte’un fikirlerine dayanan  Ahmed Rıza gibi pozitivistler ve Fransa’daki diğer pozitivistler dışında Ahmet Şuayb gibi bazıları da sosyolojinin kurucularından İngiliz filozof Herbert Spencer’ın yaklaşımını benimseme eğilimindeydiler. Daha da önemlisi, Osmanlı düşünürü Prens Sabahaddin, Le Play sosyoloji okulu tarafından hazırlanan plan üzerine düşünmüş ve yazmıştır. Türkiye’de akademik sosyolojinin kurucusu Ziya Gökalp ise Emile Durkheim’ın sosyoloji teorisine dayanarak tarihi ve toplumu analiz etmiştir. Sabahaddin ile Gökalp arasındaki tartışma, esasen devleti kurtarma ve ilerlemeyi sağlama yolu ile ilgili siyasi bir mesele olmakla birlikte, sosyal bilim metodolojisi üzerine de bilimsel bir tartışmaydı.

Max Weber’in Türkiye’nin sosyal bilimler alanına girişi, sosyolojinin İstanbul Üniversitesi’nde kurumsallaşmasının ardından gerçekleşti. Aslında, Türk sosyal bilimciler üzerindeki gerçek Weber etkisini tartışmak için 1940’lara kadar beklemek gerekir.İlk başta, Amerika Birleşik Devletleri Chicago Okulu’nun sosyolojik tarzının Weberian içeriğinin etkisi, Türk sosyal bilimciler üzerinde doğrudan oldu.

Ancak, özellikle 1933 üniversite reformundan sonra, Nazi rejiminden kaçan bazı Alman akademisyenler, Weberian düşüncesini İstanbul Üniversitesi ekonomi Bölümü’ne getirdi.Gerhard Kessler ve Alexander Rüstow, weber’in fikirlerini burada ekonomi veya hukuk okuyan öğrencilere tanıttı. Almanca bilen ve Alman profesörlerin derslerini tercüme eden özel bir öğrenci olan Sabri Ülgener, 1935 yılında Hukuk Fakültesi ekonomi dalında araştırma görevlisi olarak kabul edildi. Ülgener, Türkiye’nin en önde gelen Weber takipçisi olarak kabul edilir.

Sabri Ülgener, İstanbul Üniversitesi’ndeki Alman profesörlerin derslerini çevirdi.

Erken dönem

Sabri Ülgener, 8 Mayıs 1911’de İstanbul’un eski bir mahallesi olan Cağaloğlu’nda, Sufi tarikatı olan Gümüşhanevi evinde doğdu. Baba tarafından dedesi İsmail Necati Efendi, tarikatın kurucusu Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi’nin müritlerinden biriydi. Babası Mehmet Fehmi Ülgener, Cumhuriyet döneminin ilk İstanbul müftüğüydü. Annesi Emine Behice, önemli bir İstanbullu ailesindendi. Ülgener,  İstanbul Lisesi’nde okudu. Babası ona İslami ilimler ve tasavvuf öğretti. Çocukken Arapça, Farsça ve İslami hat sanatını da öğrendi. Daha sonra Almanca okudu ve 1932’de Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu.

Alman Tarih Okuluna Yönelik Eğilim

1935 yılında mezun olduktan sonra Ülgener, Hukuk Fakültesi’nin ekonomi ve sosyoloji bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Okuldaki Alman profesörlerin derslerini, makalelerini ve kitaplarını çevirdi. Alexandre Rüstow, ona Alman tarih okulunun yaklaşımını okuyup benimsemesini ve Werner Sombart ve Max Weber’in fikirlerini öğrenmesini sağladı. 1937’de İslam dünyasının ekonomik zihniyetiyle ilgili bir tez verdi, burada İslam toplumunun ekonomik zihniyetinin oluşumunun dini etkisini tartıştı ve doktora derecesi aldı.

Ülgener, 1940’lı yıllarda makaleler yayınlayarak ve Türk toplumunun tarihsel zihniyetine Weberci yaklaşımını geliştirerek büyük bir heyecan gösterdi. Bu arada Ömer Lütfi Barkan ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi büyük meslektaşları ile çalıştığı Ekonomi Bölümü’nün önde gelen hocalarından biri oldu. 1947-48 akademik yılında Ülgener, Keynesyen ekonomi eğitimi aldığı Harvard’ı ziyaret etti.

Ülgener 1951’de profesör oldu. Aynı yıl başyapıtı olarak kabul edilen “İktisadi İnhitat Tarihimizin Ahlak ve Zihniyet Meseleleri” (“The Ethical and Mentality Issues of the Turkish History of Economic Collapse”) yayınladı. Bu kitapta, ilgili birçok makalede olduğu gibi, Türk toplumunu analiz etmek için Weberyan yaklaşımın değiştirilmiş bir versiyonunu kullandı. Weber gibi Ülgener’de de tarihteki ekonomik gelişmeleri açıklamada halkın dini zihniyeti önemli bir rol oynadı. Ancak kapitalizmin ortaya çıkmasına yardımcı olan zihniyetin Kalvinizm olduğunu düşünen Weber’in aksine Ülgener, Osmanlı devletinin ekonomik çöküşünün merkezine Sufizmi koydu. Ülgener’e göre tasavvuf, Kalvinizmin Avrupalıları etkilediğinin tersi yönde Türk insanını etkilemiştir.

Ülgener, 1954-1956 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde dekan olarak çalıştı. 1958-1959 yılları arasında Münih Üniversitesi’nde ve 1964-1965 yılları arasında Columbia Üniversitesi’nde misafir profesör olarak dersler verdi. Ülgener 1981’de emekli oldu ve 1983’te İstanbul’da vefat etti, birçok kitap ve makaleyi miras olarak bıraktı.

Kaynak: Daily Sabah

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun