“Her yasal olan helal değildir.” (A. Alatlı)
Bu yazı bana, bize, size… Unuttuysak hatırlayalım, ya da henüz farkında değilsek bundan sonra dikkat edelim diye ve de özellikle genç araştırmacılara farkındalık olsun diye (inşallah)…
Malum, işimiz araştırmacılık olunca temel meselemiz de araştırmadır. Önce şu soruyla başlayalım: Bugün kişiler ve kurumlar en çok ne için araştırma yapmaktadır?
- Akademik ünvan edinmek,
- Yayınların nicel sayısını artırmak,
- Para kazanmak,
- Prestij sağlamak,
- Çevre edinmek,
- Bir yere gelmek,
- Mecbur kalmak.[1]
Fark edileceği üzere bunlar arzu edilmeyen türden araştırma gerekçeleridir çünkü araştırmanın üst seviyeli, anlamlı, kalıcı, faydalı gayeleri yerine geçici, günü kurtarıcı, çok anlamlı ve faydalı olmayan, toplumsal yarardan ziyade kişisel/kurumsal çıkar kısmına odaklanmaktadır. Peki bunlar takip edilip de güzel bir araştırma ortaya konamaz mı? Konabilir fakat bunun ihtimali, bunların takip edilmediği duruma göre daha azdır kanısındayım çünkü bu gerekçeler geçici ve uçucu olduğu için en iyi ihtimalle çalakalemliği, dikkatsizliği, özensizliği daha rahat kaldırabilir durumdadır; hatta bazen bunları teşvik eder niteliktedir çünkü bunlar çabukluğu, hedefe kısa yoldan varmayı sağlarlar. Dolayısıyla bu tarz alt seviyeli gayelere odaklanılınca bazı yöntemler de şu istenilmeyenlere kaymaktadır:
- Bir çalışmayı alıp bazı yerlerini değiştirip başka başka yerlerde yayınlamak,
- Çok katkı vermediği –hatta bazen hiç katkı vermediği- halde kişilerin isimlerinin çalışmalara eklenmesi ve bu sayede bazı çalışmaların oldukça çok sayıda yazar içermesi,
- Hocaların ya da üst yönetimdeki kişilerin, öğrenci ya da alt konumdaki kişilerin çalışmalarında doğrudan hak sahibi oldukları varsayımından hareketle bazen sorulmadan bile isimlerine (bazen ilk isim olarak, bazen tek isim olarak) yer verilmesi,
- Araştırmaların yayınlanması için “networking” –hatta bazen doğrudan baskı- yapmak,
- Merak edilenlere ya da ihtiyaç duyulanlara değil, günü kurtarmaya yönelik konulara dair çalışma yapmak,
- Ehil olup olmadığını düşünmeden her türlü araştırma için yetkinlik farz etmek,
- Çalışmalarını parayla başkalarına yaptırmak,
- Veri ve bilgi uydurmak,
- (Ç)alıntı yapmak.
Yine bunlara sapılmadan çokça, nitelikli yayın yapılamaz mı diye sorulabilir. Cevabım, “çok zor” olacaktır. Çünkü özellikle akademik alanda nitelik ve nicelik birbirini oldukça dışlar durumdadır. Bu sebeple ikincisini artırmak adına illaki yukarıda bahsedilenlere sapılma riski çok büyüktür. Bu noktada şöyle bir söz üretebilirim diye düşünüyorum: “Nasıl ki çok söz yalansız, çok mal haramsız olmuyor demişse atalarımız, çok araştırma/yayın da sorunsuz olmuyor.” Neticede araştırma hususunda amaç ile yöntem/yordam ve sonuç arasında ciddi bir ilişki olduğu görülmektedir.
Peki o halde daha istenir (yalnız bireysel değil fakat genel itibariyle daha istenir) sonuçlara erişmek için araştırmada hangi amaçlar takip edilebilir? Bu bağlamda bir kaç tane temel amaç zikredebilirim:
- Araştırma için araştırma yerine “faydalı ilim” kapsamında araştırma yapmaya çalışmak,
- Ünvan, para, vb. bir yan çıktı olarak görüp odağı araştırmaya vermek,
- Kimsenin elinden, dilinden zarar görmediği araştırma süreçlerini amaçlamak.
Özellikle birincisiyle ilgili olarak şu sorulabilir; kişi mesela yalnızca merak ettiği ama görünürde çok da etkisi olmayacak bir şeyi araştıramaz mı? Elbette araştırabilir. Çünkü bu gibi merak üzerine yapılan araştırmalardan elde edilen bilgiler hiç bir şey olmasa bile bir gün bir derste bir başka aynı merakı tatmin için kullanılabilir ya da tahmin edilemeyen başka şeylere de yarayabilir. Yeter ki niyet halisane olsun. Nihayetinde umulur ki bu amaçlar daha istenir araçlara, yöntemlere uzansın ve daha istenir sonuçlar sunsun.
[1] Genç araştırmacılar, işin içine girdikçe bunların ne kadar yaygın olduğunu daha çok fark edecektir. Hatta bunların meşrulaştırılmasının sebebi de genelde budur; yaygın olması ve normalleşmesi. Dolayısıyla bir bezginlik ve yılgınlık verebilir. Fakat unutulmamalıdır ki durumdan bezilip de normalleşen çarka giren her bir bireyle sistem daha da içinden çıkılmaz bir kısır döngüye girecektir. Hayatınızı zorlaştırmak pahasına bunlara karşı durduğunuzda ise elde edilecek şey her maddi kazancın ötesinde içsel huzur ve Allah’ın desteği olacaktır inşallah.