IFSB (Islamic Financial Services Board/İslami Finansal Hizmetler Kurulu), uluslararası İslami finansal bir kurumdur. Bu kurum her sene dünyadaki İslami finansa dair veri toplayıp analiz edip ilgililerle ücretsiz bir şekilde paylaşmaktadır.
İslami Finansal Hizmetler Endüstrisi: İstikrar Raporu (Islamic Financial Services Industry: Stability Report) başlığıyla yayınlanan raporların 2020 tarihli olanından öne çıkan hususları şöyle özetleyebiliriz:
- 2019 verileri üzerinden hazırlanan rapora göre dünyadaki toplam İslami finans varlıklarının değeri 2,4 trilyon dolardır.[1]
- Birinci maddede bahsi geçen varlıkların 1,1 trilyon doları (45%’i), Körfez bölgesindedir.
- İslami finans endüstrisi şu 4 temel alana ayrılmıştır ve bunlar üzerinden incelenmiştir; İslami bankacılık, sukuk ihraçları, İslami fonlar ve İslami sigortacılık. Bu noktada, hazırlanabilecek alternatif raporların İslami mikrofinans gibi alanları da raporlaması güzel olurdu diye düşünebiliriz.
- Bu dört temel alan içerisinde İslami bankacılığın yüzdesi, önceki senelere göre azalmaya devam etmektedir ve bahsi geçen raporun zaman dilimi için 72.4%’tür. Fark edileceği üzere, her ne kadar oranı gerilese bile dünyadaki İslami finans evreninin büyük bir kısmını İslami bankacılık oluşturmaktadır. Bunu takiben, oranı son bir kaç senedir düzenli bir şekilde artan sukuk ihraçları gelmektedir (22.3%). Dolayısıyla İslami finans evreni açısından şöyle bir teamül olduğu söylenebilir; İslami bankacılığın ağırlığı yavaş yavaş sukuk ihraçlarına kaymaktadır.
- Bu iki unsur dışında İslami fonların ve İslami sigortacılığın oranları çok azdır (sırasıyla 4.2% ve 1.1%).
- İslami bankacılığın kendi içerisinde en baskın olduğu bölge 854 milyar dolarlık büyüklük ile Körfez bölgesi iken onu 584 milyar dolar ile Orta Doğu ve Güney Asya[2] takip etmektedir.
- Sukuk ihraçları açısından en öne çıkan bölge, 303 milyar dolar ile Güney-Doğu Asya’dır. Bunda elbette Malezya’nın katkısı büyüktür. Bu bölgeyi takiben 204 milar dolar ile Körfez bölgesi gelmektedir. İlginç bir şekilde Orta Doğu ve Güney Asya’nın sukuk ihraç miktarı diğerlerinden oldukça düşük olup yalnızca 19 milyar dolardır. Bunda sukuk ihraçlarına dair gösterilen fıkhi yaklaşımın önemi büyüktür.
- Dünyadaki İslami bankacılığa baktığımızda 28.6% ile İran’ın başı çektiği, fakat 24.9% ile Suudi Arabistan’ın ona çok yaklaştığı görülmektedir. İran’ın başı çekmesinin temel sebebi, ülkedeki tüm bankacılık sistemini İslami olarak ilan etmesidir. Suudi Arabistan ise kendi ülkesi içerisinde yarı yarıya olan İslami bankacılık payını son senelerde 70%’lere değin çıkarttığı için İran’a oldukça yaklaşmış durumdadır.
- Bu iki ükeyi takiben İslami bankacılıkta dünya üçüncülüğünü 11.1% ile Malezya, dördüncülüğünü ise 8.7% ile Birleşik Arap Emirlikleri almaktadır. Türkiye, 2.6%’lik pay ile yedinci sıradadır.
- Son olarak, sukuk ihraçları açısından şunlar söylenebilir: Dünyadaki sukuk ihraçlarının 56%’sı devlete ait hazine sukuklarına dayalıyken 36%’sı özellikle bankalarca ihraç edilen kurumsal sukuka dayanmaktadır. Geri kalanı ise çoklu organizasyonlara aittir.
- İslami bankacılıkta listenin oldukça gerisinde kalan Türkiye’nin sukuk ihraçları, özellikle de kurumsal sukuk ihracı miktarı açısından Malezya’nın ardından hemen ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Türkiye, toplam sukuk ihracı oranları açısından da dünyada Malezya, Suudi Arabistan ve Endonezya’nın ardından dördüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’nin sukuk ihraçlarını bu denli yüksek kılanın neler olduğu, bunun iyi mi kötü mü olduğu ayrıca tartışılabilir bir husustur.
- Son olarak, hem İslami finans hem de İslami sigortacılık anlamında öne çıkan bölge ise Körfez bölgesidir. Fakat miktarlar, İslami bankacılık ve sukuk ihraçlarına göre oldukça azdır; 36 milyar dolarlık İslami fon ve 11.7 milyar dolarlık İslami sigorta.
İngilizce olarak yayınlanan raporun orjinaline erişmek için bkz. https://www.ifsb.org/
[1] Statista’ya göre 2018 itibariyle dünyadaki finansal kurumların toplam varlıkları 379 trilyon dolardır. Bu rakamı 2019 için de alırsak İslami finansın, bu toplam finansal büyüklüğün %0,6’sına denk düştüğü söylenebilir.
[2] Raporlarda daha önce Orta Doğu ve Kuzey Afrika yer alırken bu raporda Kuzey Afrika, Afrika’ya alınmış, Güney Asya ise Güney-Doğu Asya’dan ayrıştırılıp Orta Doğu ile beraber alınmıştır.