Melih Turan
Bugün açık bankacılık (open banking) diye bir kavram dolaşıyor ortalıkta, ödeme sistemleri yönetmelikleri, API, finansal teknolojiler ve ‘yıkıcı’ inovasyonlar ile devam eden cümleler arasında. Her şey bankaların yönettiği müşteri bilgilerinin ve mali verilerin diğer finansal kuruluşlara da belirli bir düzenleme altında açılması ve yenilikçi girişimler kurmak için. Bir anlamda yıkmak için. O yüzden ‘yıkıcı’ diyorlar. Eskiyi yıkıp yerine yenisini inşa etmek söz konusu. Peki neden her şey yine ‘bankacılık’ etrafında dönüyor?
Çünkü finansal düzen banka etrafında dönüyor, insanlar paralarını bankalarda saklıyor, krediyi banka veriyor, faizle sömürmeyi banka sağlıyor. Bunu yıkmak için uğraşıyorlar gibi geliyor. Fakat yıkmak istedikleri aslında bankacılık iş modelinden ziyade iş yapış biçimlerinde kullanılan teknolojiler. Tabii amaç aynı zamanda bankalarla birlikte çalışan ama daha küçük olduğu için müşterinin ihtiyacına daha iyi çözüm sunan bir alanda uzmanlaşarak nitelikli bir hizmet veren bir model oluşturmak. Bankanın tüm veri kapılarını açmak, ama yapıyı büsbütün yıkmak istemiyorlar.
Tüm bu gelişmeler arasında açık medeniyet tasavvurunun arzuladığı fırsatlar bulunuyor. Düne kadar para yönetimi konusunda bankacılığın dışına çıkmak pek mümkün değildi. Artık bankaları aracı kullanarak yeni finansal teknoloji şirketleri oluşturmak mümkün hale geldi. Dünya çapında fintech denilen bu alana olan eğilim gün geçtikçe artıyor. Bunun ana sebeplerinden biri genç girişimcilerin hantal yapıların açıklarını keşfederek onların yapamadığı ya da zorlandığı bir iş modeline sahip girişimler/startuplar kurarak bunları kısa zamanda çok ciddi derecede değerlendirerek hem para kazanma hem de sağlam işler yapma imkanının doğmuş olması. Bu alanda yeni nesil yatırımcı çekmenin de çok cazip bir hale gelmesi, bankaları da bir anlamda tehdit etmesi gibi nedenler fintech ekosisteminin gelişimini hızlandırıyor. Bugün bir bankanın neredeyse yaptığı tüm işlemleri ayrı ayrı yapabilecek binlerce finansal teknoloji şirketi bulunuyor. Bugün ülkemizde de ön ödemeli kart, sanal pos hizmetleri veren elektronik para ve ödeme şirketleri kurmak mümkün. Bu klasik anlamda bankasız bir ekonominin doğuşu anlamına geliyor.
Peki açık medeniyetin finans ayağını bu mevcut düzen içerisinde oluşturmak mümkün mü? Bugün İslami ilkelere göre hareket etme amacını taşıyan katılım finansı çerçevesinde düşündüğümüzde aslında karşımıza çıkan çözüm: açık finans. Bankacılığın da üstünde tüm mali işleri kapsayan finans sektöründe yeni bir düzen kurmanın imkanları yavaş yavaş açılıyor. Bill Gates’in meşhur deyişidir; “Bankacılığa ihtiyacımız var, fakat bankalara değil.” Bunun anlamı bankacılık denen aslında finansal hizmetlere bankalar olmaksızın da ulaşabiliriz.
İslam toplumunun ekonomik strüktürü ne kapitalizm gibi haksız hukuksuz büyüyen sermaye odaklıdır, ne de mülkiyeti ortadan kaldıran komünizm odaklıdır. İslam’ın iktisadi dizgesi toplumu sömüren, adaletsizliklere yol açan ve emeğin karşılığını vermeyen sistemlerin tam karşısında durur şöyle bir nizam koyar; burada emek istismarı riba yoktur, zenginin malında hakkı olan ihtiyaç sahipleri için zekât vardır, toplumsal adalet vardır, çalışanın hakkını teri kurumadan vermek vardır. Fakat günümüzde mevcut konvansiyonel düzen içerisinde kendi iktisadi düzenini kuramamış Müslüman toplumlar maalesef ki münkeri nehyeden marufu emreden finansal işlemleri tastamam uygulayamamaktadır. Çoğunlukla bu sistemi büsbütün değiştirememekten yakınılmakta ve tüm sistemi değiştirme niyetiyle meydana çıkılarak muvaffak olunamamaktadır.
Bunun günümüzdeki çözümü ise bankaların verilerini diğer finansal kuruluşlara açmaya mecbur kaldığı, elektronik para ve ödeme kuruluşlarının nispeten küçük sermayelerle kurulabildiği ve yeni finansal yatırım imkanlarının çoğaldığı yeni girişim/finans ekosistemindedir. Bugün bankasız ve faizsiz bir şekilde para ve finans yönetimi fintechler ile mümkündür. Ödeme sistemlerini destekleyen ön ödemeli kartlar ile rahatlıkla her yerden alışveriş yapılabilir. Bu durum bankalar karşısında yeni oyuncuların çıkmasına vesile olduğu gibi yeni bir finansal düzeni inşa etmek için yeni bir yol açıyor. İşte tam da burada açık finans temelli bir dizgeyi tedricen kurmak mümkündür.
Bugün bu girişim ekosisteminde İslami Fintech olarak adlandırılan kuruluşlar adeta konvansiyonel düzene meydan okuyor. Dünya çapında yaklaşık olarak 137 adet İslami Fintech bulunmakta ve bu şirketler katılım bankalarından daha çok Müslümanların asli finansal sorunlarına odaklanıyorlar. Kişiden kişiye (P2P) borç verme, kitlesel fonlama, blokzinciri, yapay zeka gibi teknoloji ve yöntemlerle İslam’daki mali düzenin gerekliliklerini serbest piyasada faaliyete geçirmeye çalışmaktadırlar. İngiltere’de Yielders isimli bir İslami Fintech gayrimenkullere kitlesel fonlama biçiminde finansman sağlayarak en küçük yatırımcıya kâr getirisi imkânı sunarken inşaat sahiplerine de bankasız fon sağlıyor. LaunchGood isimli kitlesel fonlama platformu dünya çapındaki Müslümanların projelerini platformdan duyurarak imece usulü milyonlarca dolar fon topluyor. GlobalSadaqah Endonezya’da yardım kuruluşları ortaklığında bağış toplayarak nitelikli projelere destek veriyor. Türkiyeli girişimciler tarafından kurulan Colendi katılım finans ilkelerine uygun bir şekilde kredi skorlaması yapıyor, kişiden kişiye borç verme ve mikrofinans hizmetleri sunuyor.
Dünya çapında bu alanda çalışan Türkiye merkezli kurumlar ve girişimciler olsa da maalesef ülkemizde yerleşik ve ayrı bir tüzel kişiliğe sahip bir İslami Fintech şirketi bulunmuyor. Katılım bankalarının girişimcilik merkezlerinde yurt dışında faaliyet gösteren insha gibi faizsiz bankacılık hizmetleri geliştirilmiş ancak yerli bir firma henüz ortaya çıkmamıştır. Bu durumun genel nedeni ise ülkemizde bu fırsatlara yatırım yapacak kişi ve kurumların çok az olması ve girişimcilerin bu konulara çok fazla kafa yormamasıdır.
Bu fırsatı değerlendirmek ve açık finans eğilimine doğru giden iktisadi sistemde yer edinmek amacıyla bir grup arkadaşımızla DijitalZekât adıyla İslam’ın zekât emrini daha kolay ve yönetilebilir hale getirmek için yola çıkmış bulunuyoruz. Türkiye’nin 2018 yılı için zekât potansiyeli 31 Milyar dolar civarında olmasına rağmen toplanan rakamın yaklaşık olarak 4.7 Milyar dolar olması meselenin tam anlamıyla kavranamamış olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda hedefimiz zekâtın doğru bir biçimde hesaplanarak, doğru yerlere verilmesini sağlamakla birlikte toplumsal adaleti ve kalkınmayı İslam’ın iktisadi ilkelerini uygulayarak gerçekleştirmektir. Aynı zamanda ülkemizdeki bu alanın gelişimine katkı sağlama niyetindeyiz.
Bu ve bunun gibi İslami Finansal teknolojilerin gelişmesi için bireysel çabaların yetersiz kaldığı bir ortamda açık finansın sunmuş olduğu imkânları açık medeniyet inşasında lehimize dönüştürmenin yolu devlet desteği ile birlikte kafasını geleceğe kaldırmış yatırımcılar ve girişimcilerden geçiyor. Mevcut sistem her ne kadar korumacı davransa da toplumun finansal ihtiyaçlarının şeffaflaşma ve açık olma zarureti faize dayalı ekonominin çözülmesine yardımcı olacak niteliktedir. Biz Müslümanlara burada düşen vazife ise finansal teknolojileri İslam toplumunun ilkeleri ışığında kurmaktır. Bu uğurda atacağımız her adım bizi arzu ettiğimiz finansal düzene kavuşturacaktır.
Açık Medeniyet Gazetesi – Ocak Sayısı