Emrah Yağmurlu
Yıllar önce Malezya’da bir değişim programı ile bulunduğum sırada, bir seminerde Türk bir hocamız bilginin İslamileştirilmesinden söz etmişti. İlk tepkim, hali hazırda bilgi deyince akıllara ne geldiği oldu. Mesela halihazırda kullandığımız bilgi gayri İslami midir? Aynı şekilde İslam İktisadı denince akla gelenler, benzer çağrışımlar olmaktadır. Fakat kavramın bu şekilde kullanılmasının arkasında mevcut ana akım iktisat bilimine bir itiraz vardır. Tarih boyunca insanlar hem kendi aralarında hem de diğer toplumlarla ekonomik ilişkiler kurmuşlardır, bu ilişkilerin muhtevasının o toplumların kültürlerinden bağımsız olması düşünülemez. Fakat İslam alemi, uzunca bir süre, kendi kültür ve inanç dünyası ile çelişen, evrensellik iddiasında olan bir iktisat anlayışı ile ekonomik ilişkilerini sürdürmek zorunda kaldı. Bu bakımdan, İslam İktisadı kavramsallaştırması, her ne kadar böyle bir bu evrensellik iddiasına bir itiraza işaret etse de aynı şekilde marjinal kalındığının, ana akım olmadığının da bir itirafıdır. Bu yazıda Türkiye’de İslam İktisadı yayınları ile ilgili olarak son üç yılda yaşanan gelişmeler kısaca değerlendirilecektir.
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan, geçmişte İslam coğrafyasının büyük bir kısmına hükmeden bir imparatorluğun varisi olan Türkiye, cumhuriyetin kurulması ve benimsenen seküler yönetim biçimi ile birlikte Batı medeniyetine entegre olmaya çalışmış, sosyal ve ekonomik hayat bu doğrultuda kurgulanmaya çalışılmıştır. Fakat din ile kültürün el ele gittiği bilinen bir gerçektedir. Bu nedenle, toplumun büyük bir kesimi, gayri İslami olarak gördüğü ve kendi kültürü ile uyuşmayan ekonomik ilişkilerden uzak durmuş, bu konuda alternatif çözümlere yönelmiştir; faiz ile çalışan bankalar ile çalışmama, tasarruflarını evde saklama gibi. Bunun yanında, yüzünü Batıya çeviren Türkiye’de iktisat bilimi ile ilgilenen kişiler, bu çalışmalarında toplumun değerlerini evrensellik adına ihmal etmiş, bu alanda bu değerleri de hesaba katan bilimsel eserler vermemiştir.
Hem dünyada hem de Türkiye’de İslam İktisadı ile ilgili çalışmaların yükselişte olduğunu söylemekle birlikte, bu çalışmaların yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Bu konuda Türkçe literatüre baktığımızda bu alanda çok az sayısı eser verildiği görülmektedir. Örneğin Türkiye’de önde gelen kitap satış mecralarında “İslam iktisadı”, “faizsiz bankacılık”, “İslam’da ekonomi”, “İslam ekonomisi” gibi sözcükler ile yapılan aramaların hepsinde toplamı 200 eseri geçmeyen sonuçlar ile karşılaşmaktayız. Fakat, bu arama sadece “iktisat” veya “ekonomi” gibi ana akım iktisadı belirten sözcükler ile yapıldığında, sayısızca eserle karşılaşmaktasınız. Bu alanda yayın yapan yayınevlerine baktığımızda ise tablo pek iç açıcı olmamaktadır. Hemen hemen hepsinin küçük çaplı yayınevleri olduğunu ve kısa ömürlü girişimler olduğunu görmektesiniz. Basılan kitapları incelediğimizde ise çoğunun çok nadir ikinci basımı gerçekleştirdiğini görüyorsunuz. Bunun yanında, alanda eser veren uzmanlara baktığımızda ise hem dünyada hem de Türkiye’de sayıları bir avucu geçmeyen kişiler görmekteyiz. Ayrıca geçmişe doğru gidildikçe bu alanda basılan eserlerin bilimsellikten uzak ilmihal tarzı eserler olduğu da görülmektedir.
Günümüzde İslam İktisadı ile ilgili çalışmaları ile ön plana çıkan yayınevlerine göz attığımızda, başta üç yıl gibi kısa sürede 40 eseri alana kazandıran İktisat Yayınları olmak üzere, Ensar Neşriyat, Pınar Yayıncılık, İz Yayıncılık, Beta, Miras Yayınları, Dergâh ve Klasik Yayınları’nı görmekteyiz. İktisat Yayınları yukarda sayılan yayınevlerinin içerisinde İslam iktisadı ile ilgili en çok eser veren yayınevi olarak kendine ayrı bir yer edinmektedir. Bu alanda yine İktisat Yayınları tarafından İslam İktisadı ile ilgili üniversitelerde açılan bölümlerdeki kaynak ihtiyacını karşılamaya yönelik eserler de basıldığı dikkatleri çekmektedir. Geçmişten günümüze basılan eserlerin içeriğini incelediğimizde ise çoğunluğun giriş mahiyetinde eserler olduğu görülmekte, faiz ve katılım bankacılığı konularının en çok eser verilen alanlar olduğu dikkatleri çekmektedir. Ayrıca İslam İktisadı ve ekoloji ilişkisi gibi çok boyutlu konulara çok yer verilmediği görülmektedir. Bu alandaki son bir gelişme olarak, Türkiye’nin ilk faizsiz bankası olan Albaraka Türk’ün kurmuş olduğu yayınevini verebiliriz. Tüyap Kitap Fuarı’nda yaklaşık 18-20 kitap ile okuyucu ile buluşacak olan bu yayınevinin, nasıl bir yayın politikası izleyeceği, alanda çalışma yapan kişiler ve ilgili okuyucular tarafından merakla beklenmektedir.
İslam İktisadı ile ilgili olarak Türkiye’de yapılan akademik çalışmalara baktığımızda, özellikle yazılan tezlere baktığımızda karşımıza az sayıda çalışma çıkmaktadır. Örneğin YÖK Ulusal Tez Merkezi’nin web sitesinde “İslam İktisadı” diye bir arama yaptığınızda karşınıza sadece on bir, “İslam ekonomisi” diye arattığınızda ise on üç adet doktora ve yüksek lisans tezi çıkmaktadır. Bunun yanında aramayı “katılım bankacılığı” olarak gerçekleştirdiğiniz de bu sayı seksen dokuz adede çıkmaktadır. Bu anlamda İslam İktisadı ile ilgili tezlerin odak noktasının ilk zamanlar ağırlıklı olarak katılım bankacılığı olduğu ve çalışmaların işletme veya iktisat bölümlerinden çıktığı görülmektedir. Katılım bankacılığı ekseninden ancak İslam İktisadı lisans ve yüksek lisans programları açıldıktan sonra çıkılabilmiştir. Bu tezlerin hemen hemen hepsinin bu alanda yüksek lisans programı olan, az sayıda üniversiteden çıkmış olması bir tesadüf değildir. Bu programlar açılması ile tez sayısındaki artış arasında bir paralellik bulunduğu görülmektedir. Bu alanda ön plana çıkan üniversiteler baktığımızda karşımızda üç tane kurum çıkmaktadır: İstanbul Sabahaddin Zaim Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi. Bunlar dışında bu alanda lisans düzeyinde iki üniversite, lisans programına sahipken; on bir üniversite de yirmi sekiz tane yüksek lisans programı bulunmaktadır. Bunların hepsi yeni kurulmuş bölümlerdir.
İslam İktisadı ile ilgili Türkiye’de kurulmuş çeşitli araştırma merkezleri vardır. Örneğin, çeşitli üniversiteler bünyesinde İslam İktisadı alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulan yaklaşık on adet araştırma merkezi bulunmaktadır: bunlar arasında en aktif iki tanesi olarak Sakarya Üniversitesine bağlı İSEFAM (İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi) ve Sabahaddin Zaim Üniversitesi’ne bağlı İSEFAM (Uluslararası İslam Ekonomi ve Finansı Araştırma ve Uygulama Merkezi) ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bir üniversiteye bağlı olmayan, İLKE Vakfı bünyesinde urulan İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM) de bu alanda çalışmaları ile dikkat çeken bir kurumdur. Yukarıda bahsi geçen İktisat Yayınları yine bu araştırma merkezi bünyesinde vücuda gelmiş bir yayınevidir. İKAM, İslam İktisadı ile ilgili olarak çeşitli projeleri ile ön plana çıkmaktadır. Alandaki çalışmaları desteklemek adına İslam İktisadı Bibliyografyası isimli projeleri ile bu alanda yapılan tüm çalışmaları listeleyebileceğiniz bir mecra oluşturulmuştur. Ayrıca her yıl düzenlemiş olduğu İslam İktisadı Atölyesi ile dünyanın birçok yerinde bu alanda çalışma yapan akademisyenleri, belli temalar çerçevesinde bir araya getirmekte ve bu atölyelerdeki birikimleri birer kitap olarak basmaktadır. Her sene, bu alandaki çalışmaları desteklemek ve teşvik etmek adına İslam İktisadı Ödülleri vermektedir.
Geçmişten günümüze Türkiye’de İslam İktisadı alanında yapılan çalışmalara baktığımızda bu alanda yapılan çalışmaların çok az olduğu, son yirmi yılda özellikle muhafazakâr partilerin yönetime gelmesi ile birlikte oluşan sosyal ve siyasi iklim ile birlikte bu çalışmaların artmaya başladığı görülmektedir. Fakat özellikle yayıncılık sektöründe yapılan çalışmaların küçük çaplı girişimler olarak kaldığı, bu alanda büyük yayınevlerinin herhangi bir girişimde bulunmadığı görülmektedir. Bu alanda ön plana çıkan tek yayınevi olan İktisat Yayınları’nın tek başına yeterli olmayacağı aşikardır. Formel düzeyde eğitim programları açılmasına rağmen bu programların bir standardı yakalamadığı ve birbirini tamamlamadığı görülmektedir. Ayrıca programlardan mezun olan kişilerin istihdam sorunu bu alanda çözülmesi gereken başlıca problemlerdendir. Şu an için katılım bankacılığı etrafında gelişen literatürün de her alanı kuşatan bir muhtevaya gelmesi için çeşitlenmesi gerekmektedir.
Kaynak: İLKE