Zeyneb Hafsa
Bir buçuk milyonluk nüfusuyla Japonya’nın Tokyo’dan önceki başkenti olan Kyoto –ki bu anlamda İstanbul’la kaderleri örtüşmektedir- üç yüz elli civarı dini mabedi bünyesinde barındıran, geçmişin izlerini çokça önünüze seren bir şehir…
SASE (Society for the Advancement of Socio-Economics/Sosyo-Ekonominin Gelişimi Cemiyeti), geleneksel yıllık konferans dizisini bu sene 23-25 Haziran tarihlerinde Kyoto’da, Doshisha Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. ‘Küçük güzeldir’i destekleyecek şekilde mini-konferans tarzında alt konferanslardan oluşan yıllık konferanslarda SASE’nin alt konferans başlıklarından bir tanesi İslam Ahlak Ekonomisi (Islamic Moral Economy) üzerineydi. Durham Üniversitesi’nden Mehmet Asutay ve Alfaisal Üniversitesi’nden Necati Aydın’ın ortaklaşa düzenlediği bu alt konferansın Japonya’dan bir ortağı daha vardı bu sene: Kyoto Üniversitesi Asya ve Afrika Çalışmaları Grubu (ASAFAS)… (ASAFAS’a dair bilgilere şuradan erişilebilir: https://www.asafas.kyoto-u.ac.jp/en/divisions-staff/divisions).
Japonya’nın İslam ekonomisi alanındaki çalışmalar
Söz konusu grubun altında Güneydoğu Asya Çalışmaları, Afrika Çalışmaları ve Küresel Çalışmalar yapan alt gruplar yer alıyor. Adı geçen son grubun altında yer alan bir çalışma alanı ise İslami çalışmalar… Kyoto’daki SASE etkinliğine destek veren ASAFAS grubu üyesi, kendisi de İslam ekonomisi çalışan Shinsuke Nagaoka’ydı. Her ne kadar kendisi Müslüman olmasa dahi alanla ilgili, özellikle de İslam ekonomisi tarihine yönelik önemli çalışmalara imza atmış bir isim Nagaoka. Nitekim bu çalışmalardan, İslam ekonomisine dair başlangıç okumaları yapacak olanlar için de önemli olduğunu düşündüğüm bir tanesi, İslam İktisat Tarihine Eleştirel bir Bakış: Kurulumu, Dönüşümü ve Yeni Anlayışlar başlığıyla Maruf Vakfı İslam Ekonomisi Enstitüsü araştırmacısı Sercan Karadoğan tarafından Türkçe’ye çevrildi. (Gerek bu tercüme metin gerekse de metni içerisinde barındıran kitap için şu linke tıklayabilirsiniz: http://www.marufvakfi.org/pdf/2.-kitap(2017).pdf).
Burada bir parantez açıp şunu vurgulamakta yarar görüyorum: Nagaoka’nın İslam’a ve İslam ekonomisine yaklaşımı, bir oryantalistinkinden farklı. Nitekim meşhur Japon filozofu Toshihiko Izutsu’yu da oryantalist gelenekten farklılaşmış olması hasebiyle uzun seneler Müslüman sanmış, sonradan öyle olmadığını öğrenmiştim. Hidayet ve ihtida, gerçekten çok farklı dinamikleri olan, karmaşık, ilginç bir yapıya sahipler.
Nagaoka, genelde Japonya özelde ise Kyoto’daki İslam ve İslam ekonomisi çalışmaları hakkında şu bilgileri paylaştı sunumunda: İlgili çalışmalara katkı yapan belli başlı isimler şunlardır; Hiaso Otsuka (1907-1996), Toshio Kurado (1933-2018) ve Yasushi Kosugi (1953-). Bunlardan Kosugi hakkında aşağıda daha detaylı bilgiler paylaşacağım. Nagaoka ilaveten grup olarak es-Sadr’ın, Iqtisaduna (Bizim İktisadımız) adlı kitabı da dahil olmak üzere 2 kitabını Japoncaya tercüme ettikleri bilgisini paylaştı. Japonya’nın özellikle İslam ekonomisi alanındaki çalışmalar hakkında Batı ve Batılı olmayan görüş açılarına bir üçüncü aktör olarak katkılarda bulunabileceğini belirtti.
Japonya’da sadece bir avuç saf Japon-Müslüman bulunmakta
Resmi olmamakla birlikte Japonya’nın yüz yirmi milyonluk nüfusunun yalnızca yüzde biri kadarı Müslümanlardan oluşmaktadır. Tanınmış bir Japon-Müslüman âlim olan Hassan Ko Nakata’nın verdiği bilgilere göre (Nakata ile yapılan röportaja şuradan erişilebilir: https://english.religion.info/2010/08/07/islam-in-japan-an-interview-with-professor-hassan-ko-nakata/) Japonya’daki Müslümanların çoğunu göçmenler oluşturmaktayken Japon-Müslümanların oranı sadece %0.05 civarıdır. Bunların da büyük çoğunluğunun, Müslüman erkeklerle evlenmek için Müslüman olan Japon kadınlardan oluştuğunu, bunların da genel olarak Müslümanlığı içselleştiren kimseler olmadığını vurgulamaktadır Nakata. Buna göre Japonya’da sadece bir avuç saf Japon-Müslüman bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de, yukarıda da adı geçen Yasushi Kosugi’dir.
Kosugi, yukarıda adı geçen Kyoto’daki çalışma grubunu esas önemli kılan isimlerin de başında gelmektedir. Kendisi on senedir Kyoto Üniversitesi’nde bir avuç kişiyle İslam’a ve İslam ekonomisine dair dersler verip öğrenciler yetiştirmektedir. Enver Sedatdöneminde Mısır’da bulunmuş, El-Ezher’de eğitim almış bir Müslüman âlimdir kendisi. Bir akşam yemeği süresince sohbetine mazhar olduğum bu mütevazı kişi, Kur’an tercümesi de dahil olmak üzere Buhari, Müslim gibi hadis kitaplarının Japonca’ya kazandırılmasına vesile olmuştur. Yine ASAFAS’ın altında yer alan Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi için yapılan bir etkinlikte konuşan Kosugi’yi şuradan dinleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=H-U9FR-McwU.
Netice itibariyle, başını Kosugi’nin çektiği Kyoto’daki bu grubun çabaları bana Ian Dallas’ın (Abdülkadir es-Sufi) kitabına da ilham olan şu hadisi hatırlatıyor: “İslam garip olarak başladı ve yine başladığı gibi bir hale dönecektir. Ne mutlu o gariplere!”
Tokyo’dakinden farklı, ruhani bir hava hissediyor insan Kyoto’da
Yazıyı bitirirken son olarak Japonya’ya dair genel bir izlenimimi paylaşmak istiyorum: Her ne kadar çok az sayıda Müslümana ev sahipliği yapsa da –ve belki de tam bu yüzden, yani Müslümanlara dair olumsuz önyargı geliştirme imkanı çok oluşmadığından- Batıdakinden çok daha rahat bir şekilde dolaşabiliyor insan etrafta, bir Müslüman olarak. Nitekim yazının başında dile getirdiğim mabetlerin de berisinde yatan öğretilerden olabilir, Tokyo’dakinden farklı, ruhani bir hava da hissediyor insan Kyoto’da. Şu an ismini hatırlamamakla birlikte, bu ruhani havanın tek Tanrı inancıyla zirveye çıkabileceğini, bunun yolunun da tüm Japonların Müslüman olmasından geçtiğini savunan Japon bir isme de rastlıyoruz 2. Dünya Savaşı zamanlarında. Tüm bu sebeplerle, imkanı olanların gerçekten gezip görmesi gereken bir ülke Japonya, özellikle de Kyoto.