Dünyanın koronavirüs salgını ile olan mücadelesi devam ededursun, sürecin uzaması ekonomik anlamda yıkımın etkisini her geçen gün arttırıyor. Amerika’da yakın gelecek için işler pek de parlak görünmüyor. İşletmelerin birer birer kapanması finans sektörünü de bir çıkmaza doğru sürüklemekte. Bu süreçte kısmi devlet müdahalesi meselesi gündemde. Ancak devletin ana gelir kalemi olan vergiler toplanamazken bu durum nasıl gerçekleşecek?

Koronavirüs salgınının fiyatlar üzerinde ani artışa sebep olması, finans alanında hükümet üzerinde ciddi bir baskının oluşmasına neden oldu. Devlet, ana gelir kaynağı olan vergiler üzerinden ciddi sıkıntılar yaşamasına rağmen fonlarını kademeli olarak başka alanlara kaydırılıyor. Amerika hükümeti kamu sağlığı, eğitim, güvenlik, toplu taşıma sistemleri gibi birçok alanda hizmet vermekteydi. Bu hizmetlerinin en büyük kaynağı ise devletin almış olduğu işletme vergisi idi. Ancak özellikle ticari faaliyetlerin durduğu ve tüketicilerin evde kaldığı bu günlerde gelir vergisinde çok ciddi bir düşüş söz konusu.

Amerika hükümetinin en büyük ikinci gelir kaynağının bireysel gelir vergileri olduğunu söyleyebiliriz. Bu vergiler de Mart ayından itibaren düşüşe geçmiş durumda. Nisan ayı normalde bu vergilerin devlete ödendiği ay iken bu yıl bu dönem Temmuz ayına kadar ertelendi. Amerikan hükümeti de dâhil olmak üzere birçok müşterisine ekonomik ve mali danışmanlık hizmeti veren Boyd Research şirketinin müdürü Donald J. Boyd, bu süreç ile birlikte hem devlet hem de yerel finans sektörü düzeyinde ciddi ekonomik sıkıntılara hazırlıklı olmak gerektiğini dile getirdi.

Şuan birçok eyalet ve yerel yönetim, halkı korumak ve kamu hizmetlerinin devam etmesini sürdürebilmek için olağanüstü önlemler almış durumda. Eyaletler, kamu bütçesi içerisinde aktarımlar yaparak acil ihtiyaçları karşılayarak, kamu hizmetlerinde asgari bir standardı yakalamaya çalışsa bile ekonomideki iyileşmenin yavaş olması bekleniyor. Bu ise turizm, doğal gaz ve petrol gibi faaliyetlerden elde edilecek vergi gelirlerinin kısa sürede bir çıkış yakalayamayacağını gösteriyor.

New York parlamentosu, “sahip olmadığımız şeyi harcayamayız.” diyerek hükümetin yardım politikalarıyla gelir açığını kapatmaya vurgu yapıyor. Şirketlerin hızla kapanması işsizlik alanında da ciddi bir artışı beraberinde getiriyor. İşletmelerin, süreç normale dönene kadar işçilerine ödeme yapabilmesi söz konusu değil. Yüksek işsizlik, düşük tüketici talebi gibi meseleler devletin sosyal yardım harcama kaleminde de ciddi artışa neden oluyor. Dolayısıyla devletten mevcut sistemin devamı için bütçe ayırmasının yanında, sosyal yardım başlığıyla işten çıkarılanlara da sahip çıkması bekleniyor.

Donald J. Boyd süreç normale döndüğünde ise hükümet ve yerel yönetimler tarafından finanse edilen huzur evleri, eğitim ve güvenlik sektörleri için ödeme yapmanın çok zor olacağını dile getirdi.

Kaynak: The New York Times