Genel Değerlendirme
İktisadi faaliyet, 2022 yılının ilk çeyreğinde güçlü seyrini sürdürmüştür. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH), yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,3; çeyreklik bazda ise yüzde 1,2 oranında artmıştır. Üretim yönünden değerlendirildiğinde, ilk çeyrekte yıllık büyümenin temel belirleyicileri hizmetler ve sanayi sektörü olmuştur. İnşaat sektörünün ise büyüme üzerindeki sınırlayıcı etkisi devam etmiştir. Harcama yönünden bakıldığında, yıllık büyümenin sürükleyicisi özel tüketim öncülüğünde nihai yurt iç talep olmuştur. Öte yandan nihai yurt içi talep dönemlik bazda büyümeye negatif katkı vermiştir. Üretim tarafından değerlendirildiğinde, tarım ve net vergi dışındaki tüm bileşenlerin dönemlik büyümeye pozitif katkı verdiği gözlenmektedir.
Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payının artması istihdamdaki yükseliş eğilimini desteklemektedir. Potansiyel büyümenin sürükleyicilerinden olan makine-teçhizat yatırımlarının yıllık bazdaki artışı, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana on çeyrek boyunca devam etmiştir. Ayrıca, net ihracat gibi cari dengeyi olumlu yönde destekleyen diğer bileşenlerin katkısının arttığı gözlenmektedir. 2022 yılının ilk çeyreğinde, makine-teçhizat yatırımlarının ve net ihracatın yıllık büyümeye katkısı sırasıyla 1,4 ve 3,5 yüzde puan olmuş; söz konusu bileşenlerin milli gelir içindeki payı son on yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Üretim, yatırım ve ihracat ağırlıklı ve sürdürülebilir bileşenlere sahip istikrarlı büyümenin istihdam üzerinde de olumlu yansımaları görülmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış toplam işsizlik oranı Nisan-Mayıs ayları ortalaması bir önceki çeyreğe göre 0,3 puan düşerek yüzde 11,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde, istihdam bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 2,3 oranında (yaklaşık 696 bin kişi) artarken katılım oranındaki artış işsizlik oranındaki azalışı sınırlamıştır. Ayrıca, istihdam kazançlarının sektörlerin geneline yayıldığı gözlenmektedir.
Kapasite kullanım seviyeleri, yatırım eğilimleri ve diğer öncü göstergeler 2022 yılının ilk çeyreğindeki güçlü büyümenin, dış talebin olumlu katkısıyla, ikinci çeyrekte de sürdüğüne işaret etmektedir. İhracat payının yüksek olduğu sektörlerin sanayi üretiminde kuvvetli artışlar gerçekleştiği gözlenmiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) Nisan-Mayıs ayları ortalaması bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,5 oranında artmıştır. Sanayi ciro endeksleri de yurt dışı talebin sanayi üretimini desteklemeye devam ettiğini göstermektedir. Perakende satış hacim endeksi ise yıllık bazda yüzde 18,5 oranında artarak bir önceki çeyreğe göre belirgin bir şekilde yükselmiştir.
İhracattaki güçlü seyrin ve hizmet gelirlerindeki toparlanma eğiliminin sürmesine rağmen enerji ve emtia fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle cari işlemler açığı artış kaydetmiştir. Etkisi artarak sürmekte olan jeopolitik riskler yılın ilk yarısında olumsuz yönde seyretmiş, küresel iktisadi faaliyetin zayıflamasına sebep olmuştur. Öncü göstergeler, küresel ekonominin resesyona girme riskinin arttığı yönünde sinyaller vermektedir. Türkiye‘nin ihracatı ise zayıflayan küresel iktisadi faaliyet karşısında dayanıklı bir görünüm sergilemiş; ihracattaki güçlü seyir, hem fiyat hem miktar artışlarının etkisiyle 2022 yılının ikinci çeyreğinde devam etmiştir. Bu dönemde, Rusya-Ukrayna çatışması kaynaklı ihracattaki bölgesel kayıpların telafi edilmesinde, ihracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği önemli rol oynamıştır. Böylelikle, bölgesel ihracatın çatışma öncesi dönemdeki seviyesinin üzerine çıktığı gözlenmektedir. Diğer yandan, iktisadi faaliyetteki canlı seyrin devam etmesinin yanı sıra doğal gaz ağırlıklı olmak üzere uluslararası enerji fiyatlarındaki artışların etkisiyle ithalat da 2022 yılının ikinci çeyreğinde yüksek seyretmeye devam etmiştir. Altın ve enerji hariç bakıldığında 12 aylık birikimli cari işlemler fazlasının artışını sürdürmesi, enerji fiyatlarındaki hızlı yükselişin cari denge üzerindeki etkisini göstermesi açısından önem arz etmektedir. Diğer yandan, hizmetler dengesinin cari dengeye olumlu katkısı artarak sürmüştür. Hizmet gelirleri yılın ikinci çeyreğinde seyahat ve taşımacılık gelirlerinin desteğiyle ivmelenmeye devam etmektedir.
Küresel enflasyondaki yükseliş ve gelişmiş ekonomilerde resesyon kaygılarının artması küresel risk iştahının mevcut Rapor döneminde gerilemesine neden olmuştur. Jeopolitik risklerin sürmesi ve emtia fiyatlarındaki dalgalı seyir küresel risk iştahında toparlanmaya yönelik beklentileri zayıflatmıştır. Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmakta; özellikle borçlanma senedi piyasalarından fon çıkışına sebep olmaktadır. Bu süreçte Türkiye’ye yönelik sermaye akımları da GOÜ’lerle paralel hareket etmiştir.
Kredilerin, yatırımları ve üretim kapasitesini artıracak şekilde hedefli alanlarda kullanımı hem sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına hem de cari işlemler dengesine olumlu katkı verecektir. İvmesini kaybettiği gözlenmekle birlikte, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Yılın ikinci çeyreğinde, başta Türk lirası cinsi ticari krediler olmak üzere kredi talebi, jeopolitik koşullar kaynaklı yükselen girdi maliyetleri ve firmaların belirsizlik algısı nedeniyle hızla yükselmiştir. Söz konusu dönemde, güçlendirilen makroihtiyati tedbirler neticesinde kredi büyümesinde çeyrek sonu itibarıyla normalleşme eğiliminin başladığı değerlendirilmektedir.
Tüketici enflasyonu 2022 yılının ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 78,62 olarak gerçekleşmiş; enerji ve gıda gruplarında belirgin olmak üzere, tüm alt gruplarda yıllık enflasyon yükselmiştir. Jeopolitik gelişmeler ile birlikte, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki görünümün sebep olduğu negatif arz şokları bir miktar zayıflasa da bu dönemde enflasyondaki yükselişte etkili olmaya devam etmiştir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma, özellikle tahıl üretim-tedarik zinciri kanalıyla gıda fiyatları üzerinde baskı oluşturmaya devam etmiştir. Toplam talep koşullarının enflasyondaki yükselişe etkisi döviz kuru, küresel enerji ve emtia fiyatları gibi diğer ana belirleyicilere kıyasla sınırlı olmuştur. Çekirdek enflasyon göstergelerinde ise, aylık artış oranları yavaşlarken, yıllık artışların sürdüğü görülmektedir.
Mayıs-Temmuz döneminde, TCMB değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımlarını devreye alarak makroihtiyati politika setini güçlendirmiştir. Mayıs-Temmuz döneminde yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarında, TCMB, enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar gibi arz yönlü unsurların etkili olduğunu değerlendirmiştir. Sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın desteklenmesi için para politikası tedbirleri liralaşma stratejisi doğrultusunda kararlılıkla alınmaya devam edilmektedir. Bu çerçevede, Mayıs-Temmuz döneminde politika faizi yüzde 14 oranında sabit tutulmuş, makroihtiyati politika seti güçlendirilmiş ve değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları devreye alınmıştır.