Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vakıf Katılım Bankası’nın açılış töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomide sıçrayacaksak faiz sistemiyle değil katılım sektörü ile büyüme içinde olmalıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından bazı notlar:
Vakıf Katılım’ın tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye’nin finans sektöründe yeni bir pencere açılmasını sağlayan herkesi gönülden tebrik ediyorum.
Özellikle Güneydoğu olmak üzere terörle mücadelede ebediyete ziyat eden şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bu mücadelenin neticelenmesini diliyorum.
Hep sorarlardı bana, Başbakan olduğum günden bu yana. “Vakıfbank nedir?” diye sorarlardı. Neden faiz deniyordu… “Gün ola harman ola” derdik. Bana göre bir adım atıldı. Temennim odur ki Vakıf katılım, tüm VakıfBank’taki hissedarlığınıu almak üzere kendi sermayesiyle yola devam eder. Yönetim Kurulu Başkanı’nın da ifade ettiği gibi, bu müessese 20 yıllık bir hayalin ürünü. Katılım finans yönetimi konusunda büyük ilerleme kaydedecek. Ben, bu kurumlarda banka ifadesini doğru bulmuyorum.
“FAİZ SİSTEMİ ACIMASIZ”
Vakıf Katılım, Ziraat Katılım bir mekteptir. Bu kurumların itici güç olacağına inanıyorum. Mevcut banka sistemlerinden farklı bir yapıdadır. Faizden arındırılmış, bu sistemin başında olan arkadaşlarımızın çok dikkatli olması; bunun da çok büyük bir vebalinin olacağını düşünmesi gerek. Katılım finans sisteminin tüm bankacılık sistemindeki payının yüzde 5 olması daha çok yapılacak işlerimizin olduğunu düşünüyorum. Bunu süratle yüzde 25’e çıkarmalıyız. Faizsiz finans araçlarına ihtiyaç var. Gelişmiş ülkeler dahi, dünya küresel krizin etkisini atlatabilmiş değil. Katılım finans sisteminin ahlakiliği Müslüman toplumlarla birlikte dünyaya yeni bir pencere açıyor. Bir Cumhurbaşkanı olarak söylerim, “Faiz sistemi adil değil ve acımasızdır”. Eğer sıçrayacaksak, mesafe alacaksak özellikle acımasız olan bu sistemden ziyade bu katılım sektörü ile büyümenin içinde olmamız şart. Bunu yapmadan bir yere varmak mümkün değil.
Bu kurumlarda ben banka ifadesini doğru bulmuyorum. Kavramları birbirinden ayırmak lazım. Banka nedir, katılım nedir bunları ayıracağız. Mevcut bankacılık sistemleri ve onun yöntemleri akla geliyor. Burada farklı bir modelden söz ediyoruz.
Böyle bir faiz anlayışıyla girişimci yatırım yapabilir mi? Üretim yapabilir mi? Rekabete açılabilir mi? Sıçrayacaksak önce sömürgeciliğin en önemli aracı olan faizi ahlaki olarak kullanmamız lazım. Faiz lobisi acımasızca sömürmeye devam ediyor.
“HALK KATILIM’I BEKLİYORUZ”
Devlet bankalarının merkezlerini İstanbul’a taşıyacağız. Özel sektör orada yapılanıyor. Amerika’da New York neyse, Türkiye’de de İstanbul olsun finans merkezi. Geçen yılın Aralık ayında faizsiz finans koordinasyon kurulu çalışmalarına başladık. Bu kurul sektörün önünü açacak kuralların alınacağı bir mekanizma olacak. Borsa İstanbul’da 2012’de katılım endeksi kuruldu. Yeni yatırımcıların desteklenmesi ve profesyonel yönetim anlayışının hakim kılınması için “melek yatırımcı” gibi girişimlerde bulunuldu. Geçen sene Mayıs’ta Ziraat Katılım’ı açtık. Bu yıl da Vakıf Katılım ile devam ediyoruz. Halk Bankası işi ağırdan alıyor. Yine orada bir oyalamadır gitti ve Halk Katılım sektöre giremedi. Temenni ederim ki Halk Katılım da adım atar. Türkiye olarak biz kurumsallaşmanın teşviki bakımından üzerimize düşenleri yapıyoruz. Bundan sonra görev siz finans sektörü aktörlerine düşüyor.
Bundan sonra görev sizlere, katılım finans sisteminin aktörlerine düşüyor. Vakıf Katılım Vakıflar Müdürlüğü’ne destek verecek. Vakıf eserlere destek verecek. Vakıf Katılım’da ben yok, millet var, tarih var, kültür var. Küresel sistemin cari araçlarına karşı kendi alternatiflerimizi geliştirmek zorundayız. Bunlardan bir tanesi Vakıf Katılım. Derdimiz bir banka yanına isim hilesiyle yeni bir banka kurmak değildir. Banka diyelim ki yılda yüzde 10 faiz uygulaması yapıyor, katılım sektörü de bütün oranlarını öyle uyguluyorsa gerek yok. Amacımız medeniyet ihyası çabamızı destekleyecek yeni bir finans modelinin güçlenmesini sağlamaktır.
“FİNANS ARAÇLARI BELLİ ANLAYIŞIN TEKELİNDE”
En çok parayı kazanan finans sektöründe. Reel sektör bu kadar kazanmıyor. Risk reel sektörde. Böyle bir anlayış var mı? Çoğunun da öz sermayesi yok. Milletten topla parayı öz sermaye diye sür piyasaya. Bak karınca gibi sözleşme.. Kredi çekecek olan okumaz ki. Zaten adamcağız sıkışmış, paraya ihtiyacı var, atıyor imzayı… Genel müdürler de rahatsız oldu. Küresel sisteme bakınca siyasi ve askeri gücü destekleyen finans sisteminin kontrolünün sınırlı sayıda ülkenin elinde olduğunu biliyoruz. Finans araçlarının belirli bir anlayışın da tekelinde olduğunu görürsünüz. Suriye’de yaşananlar ortada. Bu ülkedeki savaş Suriyelilerin kendi savaşı değil, dünyadaki egemen güçlerin savaşıdır. İslam dünyası olarak bu tablodaki sorumluluğumuzu kimseye yüklemeden açık yüreklilikle ortaya koymalıyız. Sahip olduğumuz imkanları her alanda biraraya getirmeliyiz. Önce finans sektörüyle başlamalıyız. Vakıf Katılım’ın şu anda gücü çok fazla. Vakıf eserler olarak Türkiye’de daha güçlü bir kurum yok. Vakıf Bank Genel Müdürü burada. Vakıf Katılım’a ne kadar borcun var? Süratle en kısa zamanda payını göndermelisiniz. VakıfBank, finansı çalıştıracağına Vakıf Katılım’a çalıştırsın. Bir kez daha Vakıf Katılım’ın hayırlı olmasını diliyorum.
Kaynak: Yeni Şafak